logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(C.S. [GK], B. No: 2019/10171, 4/7/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

C.S. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/10171)

 

Karar Tarihi: 4/7/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 24/10/2024-32702

 

GENEL KURUL

 

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Yılmaz AKÇİL

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Şeyda Nur ÜN

Başvurucu

:

C.S.

Vekili

:

Av. Nermin SİS

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yargılandığı davada delil olarak kullanmak üzere ceza infaz kurumuna avukat olarak giriş çıkış kayıtlarını isteyen başvurucunun bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 27/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

4. İkinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. 1978 doğumlu olan başvurucu, İstanbul Barosuna kayıtlı olarak avukatlık görevini sürdürürken İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/4/2017 tarihli kararıyla terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında anılan suçtan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ve yargılama İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) E.2017/230 sayılı dosyası üzerinden yürütülmüştür. Olayların meydana geldiği tarihte yargılaması devam eden başvurucu, Silivri 4 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmaktadır.

7. Başvurucu, hakkındaki ceza yargılaması devam ederken savunmasına esas olmak üzere 9/2/2018 tarihli dilekçesi ile "1/5/2015-20/1/2016 tarihleri arasında İstanbul Barosuna kayıtlı bir avukat olarak Silivri 9 Nolu Ceza İnfaz Kurumuna hangi tarihlerde, hangi saatler arasında avukat olarak görüşmek üzere giriş çıkış yaptığı" hususunda Silivri 9 No.lu Ceza İnfaz Kurumundan bilgi talebinde bulunmuştur. Başvurucunun söz konusu talebi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 12/2/2018 tarihli yazısıyla ve "avukat olarak Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna giriş çıkış tarih ve saatlerini bizzat biliyor olması nedeniyle talebin Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamına girmediği" gerekçesiyle reddedilmiştir.

8. Başvurucu, söz konusu karara karşı 19/2/2018 tarihinde Bakırköy Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz etmiş; Sulh Ceza Hâkimliği, kararın idari nitelikte bir işlem olduğundan bahisle herhangi bir değerlendirme yapılamayacağına karar vermiştir. Akabinde başvurucu anılan karara yönelik iptal davası açmıştır. Davanın görüldüğü İstanbul 4. İdare Mahkemesi 12/9/2018 tarihinde "davacının talep ettiği kayıtların özel bir çalışma, araştırma, inceleme gerektirecek nitelikte olması nedeniyle Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 7. maddesinin 2. fıkrası gereği idarenin bu hususta bilgi verme zorunluluğu bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

9. Başvurucunun istinaf talebinde bulunması üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 26/12/2018 tarihinde kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.

10. Başvurucu, nihai hükmü 26/2/2019 tarihinde öğrendikten sonra 27/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

11. 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun "Amaç" kenar başlıklı birinci maddesi şöyledir:

"Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir."

12. 4982 sayılı Kanun'un "Bilgi verme yükümlülüğü" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler."

13. 4982 sayılı Kanun'un "İstenecek bilgi veya belgenin niteliği" kenar başlıklı 7. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Bilgi edinme başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır.

Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler."

B. Uluslararası Hukuk

14. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2016 yılında verdiği Magyar Helsinki Bizottság/Macaristan ([BD], B. No: 18030/11,8/11/2016, § 156) kararı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 10. maddesinin bireye bir kamu otoritesi tarafından tutulan bilgilere erişim hakkı vermediği veya devlete bu bilgileri bireye verme yükümlülüğü getirmediği şeklindeki kanaatini önceki kararları (diğerleri arasından bkz. Leander/İsveç [BD], B. No: 9248/81, 26/3/1987, § 74; Társaság A Szabadságjogokért/Macaristan, B. No: 37374/05, 14/4/2009, § 35) ile uyumlu olarak devam ettirmişse de kesin hüküm niteliği kazanmış bir yargı kararına bağlı olarak bilginin açıklanması gereken hâller veya bilgiye erişimin sağlanmasının kişinin düşüncesini açıklaması hakkını kullanmasının bir aracı olması hâli söz konusu olduğunda Sözleşme'nin 10. maddesi kapsamında böyle bir yükümlülüğün doğabileceğini belirterek yeni bir yaklaşım benimsemiştir (aynı kararda bkz. § 156). Bilgiye erişimin reddedilmesinin başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına bir müdahale teşkil edip etmediğinin ya da hangi ölçüde bir müdahale olduğunun her olayın kendine özgü koşullarında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan AİHM (aynı kararda bkz. § 157), önceki içtihadına da atıfla bazı kriterler belirlemiş ve böyle bir hakkın 10. madde kapsamında değerlendirilebilmesi için somut davada bu kriterler temelinde belirli bir eşiğe ulaşma şartı aramıştır (AİHM'in belirlediği kriterler hakkında detaylı bilgi için bkz. Yaman Akdeniz (2) [GK], B. No: 2016/6815, 15/2/2023, § 23).

15. AİHM Bubon/Rusya (B. No: 63898/09, 7/5/2017) kararında ise bilgi edinme talebinin fazla iş yüküne yol açacağını dikkate alarak başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Başvuru konusu olayda avukat olan başvurucu, yazacağı bilimsel bir makalede kullanmak üzere 2000 ile 2009 yılları arasında fuhuş suçuna karışanların milliyeti, yaşı, eğitim durumu ve ikameti gibi kişisel bilgilerden arındırılmış bir dizi istatistiki bilgi talep etmiş ancak talebi reddedilmiştir. AİHM, dava konusu uyuşmazlığın bir kısmının (başvurucunun talep ettiği dört bilgiden ilk üçünün) bilgilerin hazır ve kullanılabilir olup olmadığı konusunda düğümlendiğini, bu nedenle öncelikle bilgilerin idarenin elinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir (aynı kararda bkz. §§ 40, 41). AİHM, idarenin elindeki suç istatistiklerinde başvurucunun talep ettiği parametrelerin de olduğunu ancak yayımlanan ve kamuya açık olan suç istatistiklerinde başvurucunun talep ettiği parametrelerin değil idare tarafından seçilen parametrelerin tercih edildiğini, bu raporların ise başvurucunun istediği raporlar olmadığını not etmiştir (aynı kararda bkz. § 42). Başvurucunun bu nedenle idareden, anılan raporlardan ayrı olarak belirttiği parametreleri kullanarak bilgileri işlemesini ve özetlemesini istediğini (aynı kararda bkz. § 43) tespit eden AİHM, idarenin başvurucunun istediği kadar spesifik bilgilere sahip olmadığı gerekçesiyle bilginin başvurucunun istediği şekliyle hazır ve kullanılabilir olmadığı sonucuna varmıştır(aynı kararda bkz. § 44).

16. AİHM, Magyar Helsinki Bizottság/Macaristan kararında belirlediği kriterleri 2019 yılında verdiği Cangı/Türkiye (B. No: 29/4/2019, 24973/15) kararında da uygulamıştır. Anılan karara konu olayda baraj yapımı projesiyle tehdit altında olan bir antik kentin yıkımına karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşlarından ve bazı kişilerden oluşan bir grubun üyesi ve aynı zamanda da avukat olan başvurucu, söz konusu baraj çalışmalarının planlanmasına ilişkin olarak devlet yetkililerinin yaptığı bir toplantının tutanağının nüshasının kendisine iletilmesini 4982 sayılı Kanun gereğince talep etmiştir. Başvurucunun bu talebi, kurumlar arası hizmete özel bir toplantının söz konusu olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. AİHM, başvurucunun bu talebini aynı zamanda halkı bilgilendirme isteğiyle yaptığını, önemli bir sosyal konuyla ilgili olan ve güçlü bir tartışma yaratacak nitelikte bir sorun teşkil etmesi nedeniyle söz konusu toplantının itiraz edilemez bir şekilde kamu yararına yönelik olduğunu, başvurucunun rolü itibarıyla sivil toplum kuruluşundaki görevine ilişkin kesin ve güvenilir bilgileri sunması amacıyla bu bilgilere ihtiyaç duyduğunu, halkın bekçi köpeği rolünü üstlendiğini, son olarak söz konusu tutanağın mevcut olduğunu, bu belgenin başvurucuya iletilmesinin makamlara özellikle ağır bir yük yüklediğinin de ileri sürülmediğini tespit etmiştir (Cangı/Türkiye, §§ 32-36). AİHM bu şekilde Sözleşme'nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulduğunu kabul etmiştir. Daha sonra müdahalenin kanunla öngörülüp öngörülmediği konusunda yaptığı incelemede AİHM, somut olayda 4982 sayılı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrasının metniyle pek bağdaşmayan yorumun keyfî bir nitelik taşıdığı gerekçesiyle ihtilaf konusu müdahalenin Sözleşme’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası anlamında kanunla öngörülmediği kanısına varmıştır (Cangı/Türkiye, §§ 38-45).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Anayasa Mahkemesinin 4/7/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucu, hakkındaki ceza yargılamasında savunmasına esas olmak üzere lehine önem arz eden bir delil sunmak amacıyla bilgi edinme talebinde bulunduğunu ancak gerek idare gerekse mahkemeler tarafından hukuka aykırı bir şekilde talebinin reddedildiğini belirtmiştir. Devamında ceza infaz kurumuna giriş çıkış tarihlerini sözlü olarak beyan etmesi hâlinde mahkemenin buna itibar etmeyeceğini, aynı zamanda talep ettiği bilginin özel bir çalışma gerektirmediğini ifade etmiştir.

19. Bakanlık görüşünde, başvurucunun başvurusunun reddedilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca her ne kadar başvurucu bilgi talep ettiği konuda verilecek cevabı mahkemeye beyan edeceğini ve bu hususun kendisi için çok önemli olduğunu iddia etmekte ise de talep ettiği bilginin başvurucunun ceza yargılamasının yapıldığı mahkemece gerek görülmesi hâlinde her zaman ilgili ceza infaz kurumundan yahut başsavcılıktan talep edilebileceği kuşkusuz olduğundan başvurucunun bilgi edinme veya savunma haklarından yoksun bırakılmadığı belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

21. Anayasa’nın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir."

22. Anayasa’nın "Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı" başlıklı 74. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, bilgi edinme ... hakkına sahiptir.

...

Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi,... kanunla düzenlenir."

a. Genel İlkeler

23. Devletin elinde bulunan ve erişilebilir olmayan bilgi ve belgelere ulaşabilmeyi garanti altına alan bilgi edinme hakkının bireylere daha yakın bir yönetimi ve yönetenlerin hesap verilebilirliğini sağlama hususunda esaslı bir işlevi vardır. Devletin vatandaşı bilgilendirme sorumluluğundan kaynaklanan bilgi edinme hakkı yönetimde şeffaflığın, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gereklerindendir (Yaman Akdeniz (2), § 43).

24. Demokratik devletin en önemli araçlarından olan yönetimde şeffaflık (açıklık, aleniyet, saydamlık) ilkesi gereği devletin işleyiş şekli, alınan kararlar, yerine getirilen iş ve işlemler ile personelin tutum ve davranışları gibi hususlarda vatandaşlarını bilgilendirmesi gerekir. Devletin ontolojik nedeninin ve esas ödevinin halka hizmet olduğu gerçeğinin kaçınılmaz bir sonucu olan yönetimde şeffaflık sayesinde yönetime güven, idarenin işleyişinde objektiflik, adillik ve etkinlik sağlanmaktadır. Yönetimde şeffaflık genel olarak idarenin yaptığı işlemleri herkesin ve en başta ilgililerin bilmesi ve öğrenmesi ile sağlanabileceğinden idarenin elindeki bilgi ve belgeleri bu kimselere ulaştırması veya bu bilgileri edinme hakkını onlara tanıması gerekir (Yaman Akdeniz (2), § 44).

25. Bilgi edinme hakkının konusu resmî makamlarca tutulan ve kişinin kendisi hakkında olan veya olmayan verilere erişim talebi olabileceği gibi resmî makamlarca tutulan, kişinin kendisi ile ilgili olmayan ancak kamu yararı taşıyan konulardaki bilgiler de olabilir. Kapsamı itibarıyla çoğu temel hak ve özgürlük ile bağlantılı olabilecek bilgi edinme hakkı Anayasa Mahkemesine göre de yönetilenlerin yönetenleri denetleyebilmesinin, dolayısıyla hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesinin çok önemli bir aracı olarak işlev görmektedir. Anayasa Mahkemesi bilgi edinme hakkının devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi ve bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususlarında önemli bir rol oynadığından demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği olduğunu belirtmiştir (AYM, E.2013/114, K.2014/184, 4/12/2014).

26. Türk hukuk sisteminde bilgi edinme hakkı 4982 sayılı Kanun'la yasal dayanağa kavuşmuştur. 4982 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile kanunun amacı “demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek” olarak belirtilmiş, kapsamı da Kanun'un 2. maddesi ile “kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetleri” olarak belirlenmiştir. Kanun’un 5. maddesine göre de kurum ve kuruluşlar, bu Kanun’da yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır(Yaman Akdeniz (2), § 47).

27. Bilgi edinme hakkı, 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle Anayasa'nın 74. maddesine eklenen dördüncü fıkra ile de anayasal güvence altına alınmıştır. 5982 sayılı Kanun'a ilişkin teklifin gerekçesinde Anayasa değişikliğinin amacı "bireylerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen iş ve işlemlerle ilgili olarak bilgi edinmesi ve kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanması bakımından büyük önem arz eden bilgi edinme hakkının özel bir Kanunla düzenlenmiş olmasına karşılık Anayasa'da bu hakkı doğrudan düzenleyen açık bir hükmün bulunmaması, günümüz toplumunda teşkil ettiği önemi dikkate alınarak bu hakkın garanti altına alınmasının ileri bir adım olacağına kanaat getirilmesi" olarak belirtilmiştir.

28. Diğer yandan ifade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğünün demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde olduğunu daha önce pek çok kararında açıklamıştır (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).

29. Şüphesiz ifadeye konu olacak düşüncenin oluşumu öncelikle haber, bilgi ve belgelere ulaşabilmeyi gerektirir. Bu bağlamda öncelikle kişiler arasındaki bilgi alışverişinin ve mevcut erişilebilir bilginin herhangi bir sınırlamaya tabi olmaması ve engellenmemesi gerekir. Anayasa'nın 26. maddesinde ifade özgürlüğünün resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestîsini kapsadığı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre devletin üçüncü kişiler arasındaki bilgi alışverişine müdahale etmeme, mevcut erişilebilir bilgiye erişimi engellememe yönünde negatif bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi, kamu makamlarının negatif yükümlülük kapsamında zorunlu olmadıkça düşüncenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamaması, yaptırımlara tabi tutmaması gerektiğini belirtmiştir (Youtube LLC Corporation Service Company ve diğerleri, B. No: 2014/4705, 29/5/2014, § 53; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 33; Tuğrul Çulfa, B. No: 2013/2593, 11/3/2015, § 30).

30. Öte yandan ifade özgürlüğünün ön koşulu olan haber, düşünce ve bilgilerin serbestçe araştırılması, elde edilmesi ve öğrenilmesinin haber ve bilgi kaynaklarının erişilebilir olmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bireyler çeşitli yollarla elde ettikleri bilgiler sayesinde düşüncelerini oluşturma sürecine girer. Devlet, kamu düzeni içinde sahip olduğu konumu ve bireylerle arasında kurduğu ilişkideki üstünlüğü nedeniyle ilk elden, ham ve çarpıtılmamış bilginin elde edilebileceği temel bir kaynak konumunda olduğundan objektif bilgiye erişimin çoğu zaman resmî makamların elinde bulunan bilgi ve belgelerin ulaşılabilir olması ile mümkün olabileceği açıktır. Bu anlamda bilgi edinme hakkı ifade özgürlüğünün gerçekleşmesine hizmet eder (Yaman Akdeniz (2), § 51).

31. Anayasa Mahkemesi Yaman Akdeniz (2) kararında bilgi edinme hakkı kapsamında resmî makamlardan talep edilen bilgi ve belgelerin hangi durumlarda Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülmeye uygun olduğunu incelemiştir. Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 26. maddesinin kişilere resmî makamlarca tutulan bilgiye ulaşma şeklinde genel bir hak tanıdığı, devlete de elindeki veri ve belgelerle ilgili bilgi verme ve/veya talep edilen bilgiyi toplama yükümlülüğü yüklediği şeklinde anlaşılamayacağını, bununla birlikte kesin nitelikteki bir yargı kararıyla devlete bilgi verme yükümlülüğü yüklenmesi ve resmî makamlarca tutulan verilere erişimin düşüncenin açıklanması özgürlüğünün kullanılmasında araçsal bir işlev üstlenmesi olmak üzere her iki durumda da bilgi edinme talebinin reddedilmesinin ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaleye yol açabileceğini kabul eden AİHM içtihadını gözönünde bulundurmamak için bir neden görmediğini açıklamıştır (aynı kararda bkz. § 52).

32. Anayasa'nın 26. maddesi bağlamında devlete bilgi verme ödevi yükleyen ilk durumla ilgili bir tereddüt bulunmamakla beraber ikinci durumun açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi, somut olayın şartları esas alınarak yapılacak değerlendirmede dört kriterin sağlanması hâlinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün kullanılmasının bir aracı olduğu sonucuna ulaşılacağını belirtmiştir. Buna göre;

i. Bilgi edinme talebinin amacı kamu kurumları tarafından tutulan bilgiye erişim düşüncenin açıklanması amacının bir ön şartı olmalıdır. Bu bağlamda talep edilen bilginin gazetecilik faaliyetlerinde veya kamusal tartışma platformu oluşturan diğer faaliyetlerin hazırlık aşaması olan düşüncenin oluşumu sürecinde faydalanılmak üzere ulaşılması gerekli bir araç olduğunun ortaya konulması gerekir.

ii. Talep edilen bilginin niteliği: Talep edilen bilginin niteliği kamu yararı testini geçmelidir. Bu bağlamda resmî makamlarca tutulan ve kişinin kendisi hakkındaki bilgiye erişim talepleri ile kişinin kendisi hakkında olmamakla birlikte kamu yararı amacı taşımayan bilgiye erişim talepleri başvuruculara Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında bir hak tanımaz. Ancak kamu yararını ilgilendiren, kamuya menfaat sağlayacak meselelere ilişkin bilgi taleplerinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde başvurulan bir araç işlevi gördüğü kabul edilebilir.

iii. Bilgi edinme talebinde bulunan kişinin kimliği: Bilgi edinme talebinde bulunan kişinin kamunun bilgilendirilmesi konusundaki rolünün özel bir önem taşıması gerekir.

iv. Talep edilen bilginin mevcudiyeti: Anayasa'nın 26. maddesi resmî makamlara bilgi ve veri toplama yükümlülüğü yüklememektedir. Bu nedenle ancak hazır ve kullanılabilir olan bilgiye erişim taleplerinin reddi ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturabilir (daha ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Yaman Akdeniz (2), § 53).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

33. Somut olayda kesin nitelikteki bir yargı kararıyla devlete yüklenen bilgi verme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumu söz konusu değildir. O hâlde başvuru konusu olayın belirlenen asgari ölçütler kapsamında değerlendirilerek yukarıda belirtilen ikinci duruma denk gelip gelmediği tespit edilmelidir (bkz. § 32). Somut olayda ancak ceza infaz kurumu kayıtlarına erişimin başvurucunun ifade özgürlüğünün kullanılmasında araçsal bir işlevi olduğu tespit edildiği takdirde bilgi edinme talebinin reddedilmesi ile ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulduğu kabul edilecektir.

34. Mevcut başvuruda başvurucu, kendisi hakkında yürütülen ceza yargılamasında delil olarak kullanmak üzere belirli bir döneme ait olan ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarını istemiştir. Başvurucunun bilgi edinme talebinin Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülmeye uygun olması için öncelikle kamu kurumları tarafından tutulan bilgiye erişimin düşüncenin açıklanması amacının bir ön şartı olması gerekir. Bu kapsamda başvurucu, söz konusu bilgiye erişim talebinin düşüncenin açıklanmasında ulaşılması gerekli bir araç olduğunu somut bir biçimde ortaya koymalıdır. Ancak başvurucu, mevcut olayda yalnızca yargılandığı davada lehine delil olarak kullanmak üzere ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarını talep ettiğini belirtmiş, ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarını sözlü olarak mahkemeye beyan etmesi hâlinde ise mahkemenin buna itibar etmeyeceğini iddia etmiş, bu hususlar haricinde söz konusu bilginin neden gerekli olduğuna dair somut bir bilgi sunmamıştır. Bu kapsamda anılan bilginin yargılandığı davada ve savunmasında lehine nasıl bir delil teşkil edeceğine, bu bilgiyi nasıl kullanacağına, söz konusu bilginin somut olarak neden gerekli olduğuna dair bir beyanda bulunmamıştır. Başvurucunun söz konusu bilgiyi sözlü olarak mahkemeye sunması hâlinde buna itibar edilmeyeceğine yönelik iddialarını varsayımdan öteye geçen somut bir gerekçeye dayandırmadığı anlaşılmıştır.

35. Başvurucunun bilgi edinme talebinin Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülebilmesi için talep edilen bilginin niteliğinin kamu yararı testini geçiyor olması gerekir. Bu kapsamda söz konusu bilgi kamu yararını ilgilendiren, kamuya menfaat sağlayacak meselelere ilişkin olmalıdır. Kişilerin kendisi hakkındaki bilgiye erişim talepleri ile kendisi hakkında olmamakla birlikte kamu yararı amacı taşımayan bilgiye erişim talepleri kişilere Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında bir hak tanımamaktadır. Somut başvuruda da başvurucunun ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarına yönelik bilgi edinme talebinin kamu yararını ilgilendirdiği söylenemeyeceği gibi kamusal meselelere ilişkin olduğu da söylenemez.

36. Her ne kadar İdare Mahkemesi tarafından başvurucunun talep ettiği bilginin özel ve ayrı bir inceleme ve araştırma gerektirmesi nedeniyle hazır ve kullanılabilir olmadığı değerlendirilmiş ise de yukarıda yer verilen tespitler (bkz. §§ 34 35) doğrultusunda başvurucunun talebine konu bilginin düşüncenin açıklaması amacının bir ön şartı olmadığı ve kamu yararı amacı taşımadığı tespit edildiğinden söz konusu bilginin hazır ve kullanılabilir olup olmadığı yönünde ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Savunma İçin Gerekli Zaman ve Kolaylıklara Sahip Olma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

38. Başvurucu, savunmasına esas olmak üzere lehine önem arz eden bir delil sunmak amacıyla bilgi edinme talebinde bulunduğunu ancak söz konusu talebi reddedildiği için hakkındaki ceza yargılamasında anılan delili mahkemeye sunamadığını, bu nedenle bilgi edinme hakkının yanı sıra savunma hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiştir.

39. Somut olayda başvurucunun talep ettiği bilginin ceza yargılamasındaki bir delile ve bu kapsamda adil yargılanma hakkına ilişkin olduğunun altı çizilmelidir. Adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerin ihlal edilip edilmediği kural olarak yargılamanın bütününe bakılarak tespit edilebilir. Kamu makamlarınca yargılama sürecinde tesis edilen/ika edilen ve adil yargılanma hakkına müdahale teşkil eden işlemlerin/eylemlerin yargılama süreci içinde telafi edilmesi mümkün olduğundan buna yönelik şikâyetler kural olarak yargılama sürecinin tamamlanmasından sonra incelenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Orhan Patarya [GK], B. No: 2019/42695, 20/5/2021, § 61). Somut olayda başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılaması nihayete ermekle söz konusu bilgiye erişim talebinin reddinin başvurucunun savunma hakkına yönelik bir ihlale sebep olup olmadığının incelenmesi Anayasa Mahkemesince olanaklı görülmüştür.

40. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32). İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece adil muhakeme yapılması mümkün değildir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, B. No: 2014/6971, 1/2/2017, § 36).

41. Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altındaki kişi savunma için yeterli imkâna yani gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmalıdır. Bu itibarla anılan güvence adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil ve bu hakkın doğal sonucudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (b) bendinde, bir suç ile itham edilen herkesin savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı düzenlenmiştir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, § 37).

42. Somut olayda başvurucu, Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması devam ederken 19/2/2018 tarihli dilekçesi ile "1/5/2015-20/1/2016 tarihleri arasında İstanbul Barosuna kayıtlı bir avukat olarak Silivri Ceza İnfaz Kurumuna hangi tarihlerde, hangi saatler arasında giriş-çıkış yaptığı" hususunda ilgili ceza infaz kurumuna müzekkere yazılmasını Ağır Ceza Mahkemesinden talep etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi de ilgili Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazarak bilgi verilmesini istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu 7/3/2018 tarihinde gönderdiği cevabi yazının ekinde başvurucunun belirtilen tarihler arasında ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarını içerir listeyi Ağır Ceza Mahkemesine sunmuştur.

43. Akabinde başvurucu, müdafiinin de hazır bulunduğu 10/4/2018 tarihli celsede söz konusu ceza infaz kurumu giriş çıkış kayıtlarına yönelik savunmasını yapmıştır. Yine başvurucu, müdafiinin de hazır bulunduğu 15/1/2019 tarihli celsede söz konusu kayıtlara ilişkin savunmasını yapmıştır.

44. Bu kapsamda başvurucunun mevcut başvuruya konu ceza infaz kurumuna giriş çıkış kayıtlarına ilişkin belgeyi Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla dosyaya kazandırdığı, söz konusu belgede yer alan bilgiler doğrultusunda hakkındaki aleyhe delillere yönelik iddialara karşı müdafiinin de hazır bulunduğu celselerde savunmalarını yaptığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayın özel koşullarında başvurucunun savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu görülmektedir.

45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Genel Kurul
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(C.S. [GK], B. No: 2019/10171, 4/7/2024, § …)
   
Başvuru Adı C.S.
Başvuru No 2019/10171
Başvuru Tarihi 27/3/2019
Karar Tarihi 4/7/2024
Resmi Gazete Tarihi 24/10/2024 - 32702

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yargılandığı davada delil olarak kullanmak üzere ceza infaz kurumuna avukat olarak giriş çıkış kayıtlarını isteyen başvurucunun bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Bilgi Edinme Hakkı Konu Bakımından Yetkisizlik
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı (tebligat, mehil verme vs.) (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4982 Bilgi Edinme Hakkı Kanunu 1
5
7
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi