TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SEMİ CAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/1453)
Karar Tarihi: 26/7/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Murat İlter DEVECİ
Başvurucu
Semi CAN
Vekili
Av. Kahraman ÖZÇAĞİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında tutulan şüphelinin maruz kaldığı eylemler ve bu eylemler hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/1/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) üyesi olduğu şüphesiyle 5/10/2016 tarihinde saat 20.30 sıralarında gözaltına alınmış; 25/10/2016 tarihine kadar Kars Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde (TEM Şube) bulunan nezarethanede tutulmuştur. Bu süreçte;
i. Başvurucunun talebi üzerine Kars Barosu, başvurucu için bir müdafi görevlendirmiştir. Başvurucu, müdafi ile 8/10/2016 tarihinde görüşmüştür.
ii. Başvurucu Kars Harakani Devlet Hastanesinde (Devlet Hastanesi) görevli bir doktor tarafından 12/10/2016 tarihinde muayene edilmiştir. Bu muayene sonucunda düzenlenen genel adli muayene raporunda başvurucunun önceki akşam sol kulağından kan geldiğini beyan ettiği, şikâyetin tekrarlaması durumunda başvurucunun Devlet Hastanesinin Acil Servis birimine getirilmesi gerektiği, başvurucunun hâlihazırda şikâyetinin bulunmadığı, muayene bulgularının olağan olduğu, darp ve cebir izi tespit edilmediği belirtilmiştir.
iii. Devlet Hastanesinde görevli doktorlarca 15/10/2016 ile 23/10/2016 tarihleri arasını kapsayan dönemde günlük olarak düzenlenen genel adli muayene raporlarında herhangi lezyon tarif edilmemiştir (TEM Şubede görevli iki polis tarafından düzenlenen bir tutanakta gözaltında kaldığı sürece başvurucunun her gün darp ve cebir izi yönünden doktorlarca muayene edildiği belirtilmiştir ancak 12/10/2016 tarihli genel adli muayene raporu ile 15/10/2016 ila 23/10/2016 tarihleri arası için düzenlenen genel adli muayene raporları dışında bir rapor tespit edilememiştir.).
iv. Başvurucunun ifadesi kolluk görevlilerince 23/10/2016 tarihinde alınmıştır. Başvurucu, müdafii huzurunda verdiği ifadesinde gözaltında uğradığı herhangi bir kötü muameleden bahsetmemiştir.
6. Kars Cumhuriyet Başsavcılığında (Başsavcılık) görevli bir Cumhuriyet savcısı 25/10/2016 tarihinde başvurucunun ifadesini almıştır. Başvurucu, müdafii huzurunda verdiği ifadesinde gözaltı sürecinde karşılaştığı herhangi bir kötü muameleden söz etmemiştir. Bununla birlikte başvurucunun müdafii, başvurucunun gözaltında defalarca baskılara maruz kaldığını iddia etmiş ancak konuyla ilgili hiçbir ayrıntı vermemiştir. Başsavcılıkça tutuklama talebiyle Kars Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk edilen başvurucu, sorgusu sırasında herhangi bir kötü muameleden söz etmeksizin suçlamalarla ilgili beyanda bulunmuştur. Hâkimliğin verdiği tutuklama kararı dolayısıyla başvurucu, aynı tarihte Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna götürülmüştür.
7. Başvurucu, müdafi olarak seçtiği avukata 13/6/2017 tarihinde vekâletname vermiştir.
8. Başvurucu 2/4/2018 tarihinde, gözaltında kaldığı 21 gün süresince farklı gün ve saatlerde kendisine fiziksel ve ruhsal işkence uyguladıklarını iddia ettiği bazı kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurusuyla ilgili dilekçesine 12/10/2016 tarihli genel adli muayene raporu ile maruz kaldığını iddia ettiği işkenceler hakkında çizdiği beş resmi ekleyen başvurucu, yaşadıklarına o tarihlerde gözaltında tutulan O.T., F.A., G.G., Y.Y. ve M.A.yi tanık olarak göstermiştir. İddiasına göre başvurucu gözaltında tutulduğu süreçte tehdide ve fiziksel acı çekmesine neden olan fiillere maruz kalmış, hakarete uğramış, soğuk suyun altına tutulmuş, günlük adli muayeneler için hastaneye götürülmemiş ve müdafii ile görüştürülmemiştir.
9. Başsavcılık 17/4/2018 tarihinde, başvurucunun ibraz ettiği raporda herhangi bir lezyondan söz edilmediğine işaret edip şüphelilerin isnat edilen suçu işledikleri yönünde başvurucunun soyut beyanı dışında delil bulunmadığını belirterek şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
10. Başvurucu, şikâyeti hakkında etkili bir ceza soruşturması yapılmadığını ve kulağından tekrar kan gelirse yeniden hastaneye getirilmesi gerektiğine dair muayene raporu bulunduğunu belirterek vekili aracılığıyla Başsavcılık kararına itiraz etmiştir. Bu itiraz, Hâkimlikçe 1/6/2018 tarihinde reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Anayasa Mahkemesinin 26/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
12. Başvurucu; gözaltında tutulurken fiziksel ve psikolojik işkenceye uğradığını, bu işkencenin sonucunda kulağından kan geldiğini, kulağından kan gelirse tekrar hastaneye götürülmesine ilişkin gerekliliğin doktor raporuyla sabit olduğunu, konuyla ilgili şikâyetini Başsavcılığa ilettiğini, çizdiği resimleri şikâyetini içeren dilekçesine de eklediğini, yürütülen soruşturmada beyanına başvurulmadığını, kendisiyle aynı dönemde gözaltında tutulan kişilerin ifadesinin alınmadığını belirterek kötü muamele yasağı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
13. Bakanlık görüşünde, kötü muamele yasağının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesinin ilgili içtihatlarının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
14. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda dile getirdiği iddiaları tekrar edip özetle maruz kaldığı muamelelere tanık olan eşi ve müdafii de dâhil tanıkların beyanına başvurulmadığını ve Başsavcılıkça verilen karara yaptığı itirazın soyut gerekçelerle reddedildiğini öne sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. İddiaların Vasıflandırılması Yönünden
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesine göre başvurucunun bütün iddialarının kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
16. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı ile üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, ...maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
...”
17. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
2. İncelemenin Kapsamı Yönünden
18. Gözaltında işkence yapıldığına ilişkin iddianın kötü muamele yasağının negatif yükümlülüğe ilişkin maddi boyutu kapsamında, diğer iddiaların ise kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmesi gerekir.
19. Bununla birlikte Başsavcılığa yaptığı 2/4/2018 tarihli suç duyurusunda gözaltında maruz kaldığını öne sürdüğü muamelelerle ilgili birçok iddiada bulunan başvurucu, mevcut başvuruda gözaltında tutulurken fiziksel ve psikolojik işkenceye uğradığını ifade etmekle yetinmiş ve konuyla ilgili ayrıntı vermemiştir. Ayrıca başvurucu kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiasını 12/10/2016 tarihli genel adli muayene raporu ile kendi çizdiği beş resme dayandırmıştır. Bahsi geçen rapor ve resimlerle ispat edilmek istenen hususun fiziki şiddet olgusu olduğu açıktır. Bu nedenle kötü muamele yasağının maddi boyutu kapsamında incelenecek olan iddialar fiziki şiddetle ilgili olan iddialardır.
3. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Genel İlkeler
20. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını güvence altına alıp kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağını, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağını hüküm altına alan Anayasa'nın 17. maddesi, devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete birtakım negatif ve pozitif yükümlülükler yükler (birçok karar arasından bkz. Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 72).
21. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Ferit Kurt ve diğerleri, § 73).
22. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü ise bireyin Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması koşuluyla her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı hakkında olaylardan sorumlu kişilerin belirlenmesini ve gerekiyorsa bu kişilerin cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Yürütülecek bu soruşturmanın temel amacı yaşam hakkı ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, kamu görevlilerinin müdahalesiyle veya onların sorumlulukları altında meydana gelen ya da diğer bireylerin fiilleriyle gerçekleşen yaralanmalar veya ölümler nedeniyle ilgililerin hesap vermelerini sağlamaktır (Ferit Kurt ve diğerleri, § 75).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
23. Başvurucu, hakkında yürütülen bir soruşturma nedeniyle 5/10/2016-25/10/2016 tarihleri arasında TEM Şubede bulunan nezarethanede gözaltında tutulmuştur. Başvurucu bu süre zarfında fiziki şiddete maruz kaldığını öne sürmekte ve çizdiği beş resim ile 12/10/2016 tarihli genel adli muayene raporunu delil olarak göstermektedir.
24. Başvurucunun çizdiği resimlerin uygulandığı ileri sürülen fiziki şiddeti ispat etmediği sarihtir. 12/10/2016 tarih genel adli muayene raporunda yer alan başvurucunun sol kulağının önceki gece kanadığına ilişkin ibare de başvurucunun iddiasına dayanmaktadır. Kaldı ki bahsi geçen raporda başvurucunun hâlihazırda şikâyetinin olmadığı, muayene bulgularının olağan olduğu, darp ve cebir izi tespit edilmediği belirtilmiştir (bkz. § 5/ii). Ayrıca gözaltında tutulduğu süre içinde birçok kez muayene edilen başvurucu, muayeneyi yapan doktorlara uğradığını iddia ettiği muamelelerle ilgili hiçbir beyanda bulunmamış; söz konusu muayeneler sırasında da herhangi bir lezyon tespit edilmemiştir. Başvurucu, iddialarının doktorlarca dikkate alınmadığını ve genel adli muayene raporuna yazılmadığını da ileri sürmemiştir.
25. Başvurucu, Başsavcılık ifadesi sırasında ve Hâkimlik tarafından yapılan sorgusunda da gözaltı süreciyle ilgili iddiada bulunmamıştır. Başvurucunun müdafii, Başsavcılık aşamasında başvurucunun gözaltında defalarca baskılara maruz kaldığını iddia etse de konuyla ilgili hiçbir ayrıntı vermemiştir. 25/10/2016 tarihinde gözaltından çıkmasına, kendi seçtiği müdafi ile temsil edilmesine ve tutulduğu ceza infaz kurumunda kötü muameleyle karşılaştığına dair bir iddiası bulunmamasına rağmen başvurucu; Başsavcılığa müracaat etmek için yargılandığı davanın ilk duruşmasının yapılacağı tarihe kadar (2/4/2018) beklemiştir. Başvurucu, müracaatının haklı bir nedenle geciktiğinden de yakınmamıştır.
26. Bu koşullar altında Anayasa Mahkemesi kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin iddiasının savunulabilir nitelikte olmaması ve Başsavcılığa iddiası ile ilgili daha sağlam dayanaklar sunmaması nedeniyle başvurucunun daha derinlemesine soruşturma yürütülmesi konusunda haklı bir beklentiye giremeyeceği kanısındadır. Zira kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın savunulabilir olmadığı bir durumda soruşturma makamlarına bir sorumlu kişi belirleyip bu kişinin cezalandırılmasını sağlama amacına yönelik bir soruşturma yürütmesi yükümlülüğünü yüklemek mümkün değildir (bkz. § 22). Nitekim Başsavcılık 12/10/2016 tarihli genel adli muayene raporunda herhangi lezyondan söz edilmediğine işaret edip şüphelilerin isnat edilen suçu işledikleri yönünde başvurucunun soyut beyanı dışında herhangi bir delil bulunmadığını belirterek şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir (bkz. § 9).
27. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.