logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bilal Uyan [2.B.], B. No: 2019/18372, 18/9/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BİLAL UYAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/18372)

 

Karar Tarihi: 18/9/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Bilal UYAN

Vekili

:

Av. Fadime ŞEN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Devlet Su İşleri (DSİ) 9/10/2013 tarihinde baraj yapımı kapsamında başvurucuya ait olan ve Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesi Meydan Köyünde bulunan tarla vasfındaki taşınmazın 26.790,36 metrekarelik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır.

3. DSİ 7/11/2013 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve acele elkoyma kararı verilmesi için ayrı bir dava açmıştır. Gölbaşı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 9/12/2013 tarihinde kamulaştırma bedelinin 296.102,61 TL olarak tespitine ve taşınmazına el konulmasına karar vermiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın kapama nar bahçesi ve kapama bağ niteliğinde olup 2013 yılı tarımsal üretim sezonu devam ettiğinden 2012 yılı verilerinin kullanıldığı açıklanmıştır.

4. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında Mahkeme, taşınmazın kamulaştırma değerinin belirlenmesi için farklı heyetlerden birden fazla bilirkişi raporu almıştır. Buna göre;

i. 23/1/2015 tarihli birinci raporda kamulaştırma davasının 2014 yılında açıldığı kabul edilerek 2014 yılı Gölbaşı ilçesi tarımsal üretim verileri esas alınmıştır. Taşınmaz nar bahçesi olarak kabul edilip %4 kapitalizasyon faiz oranı ve %20 objektif değer artış oranı uygulanması suretiyle kamulaştırma bedeli 1.478.024,16 TL olarak tespit edilmiştir.

ii. Aynı heyetin 19/2/2015 tarihli ikinci raporunda davanın 2013 yılında açıldığı belirtilerek 2013 yılı Adıyaman merkez tarımsal üretim verileri baz alınmıştır. Bu kapsamda %4 kapitalizasyon faiz oranı ve %20 objektif değer artış oranı uygulanarak kamulaştırma bedeli 532.592,35 TL olarak belirlenmiştir.

iii. Farklı bir heyet tarafından hazırlanan 29/5/2015 tarihli üçüncü raporda davanın 2014 yılında açıldığı kabulüyle 2014 yılı ilçe verileri kullanılmıştır. %5 kapitalizasyon faiz oranı ve%10 objektif değer artış oranı uygulanmış, 781.164,15 TL kamulaştırma bedeli bulunmuştur.

5. DSİ 5/6/2015 tarihinde Gölbaşı Kaymakamlığından ilçeye ait tarım verilerinin incelenmesini istemiştir. DSİ; Gölbaşı İlçe Tarım Müdürlüğü verileri kullanılarak hesaplanan kamulaştırma bedellerinin olağanüstü yüksek çıktığını, 2014 yılı verilerini hazırlayan mühendislerle bilirkişilerin aynı kişiler olduklarını ve Adıyaman merkeze ait 2013 yılı verileri ile Gölbaşı'nın 2014 yılı verileri arasında büyük farklılıklar olduğunu belirtmiştir.

6. Gölbaşı Kaymakamlığı 19/6/2015 tarihli yazısında; Gölbaşı İlçe Tarım Müdürlüğünün 2014 yılı tarımsal üretim veri tablosundaki rayiç değerlerin çok yüksek olduğunu, hangi bilimsel kriterlere göre hazırlandığının tespit edilemediğini, dolayısıyla tarımsal üretim verilerin gösterildiği tablonun bilimsel bir çalışma sonucu elde edilmediğini açıklamıştır.

7. Mahkeme, üçüncü raporu tanzim eden heyetten yeni bir bilirkişi raporu daha almıştır. Söz konusu 27/7/2015 tarihli raporda; 2013 yılı Adıyaman merkez verileri esas alınmış, %5 kapitalizasyon faiz oranı ve %10 objektif değer artış oranı uygulanmış ve kamulaştırma bedeli 409.521,52 TL olarak tespit edilmiştir.

8. Mahkeme 17/9/2015 tarihinde kamulaştırma bedelini 409.521,52 TL olarak tespitine, acele kamulaştırma bedelinin mahsubuna ve taşınmazın DSİ adına tapuya tesciline karar vermiştir. Kararda; dosya kapsamına ve Yargıtay içtihadına uygun olduğu değerlendirilen 27/7/2015 tarihli son bilirkişi raporuna göre kamulaştırma bedelinin tespit edildiği açıklanmıştır.

9. Taraflar karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu temyiz dilekçesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ve aynı bölgedeki kamulaştırma davalarında benzer nitelikteki taşınmazlara farklı bedeller belirlendiğini ileri sürmüştür.

10. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Yargıtay Dairesi) 22/11/2016 tarihinde kararı bozmuştur. Bozma kararında, taşınmazın niteliğine göre belirlenen net gelire %4 oranında kapitalizasyon faiz oranın uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay Dairesi, dava tarihine göre değerlendirme yapıldığından Besni İlçe Tarım Müdürlüğünden 2013 yılına ait ilçe verileri getirtilerek hükme esas alınan bilirkişi raporundaki veriler denetlenmeden eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu açıklamıştır. Ayrıca tapu kaydının iptali ile terkin yerine DSİ adına tescil edilmesinin doğru olmadığını kaydetmiştir.

11. Mahkeme Gölbaşı İlçe Tarım Müdürlüğünden 2013 yılına ait ilçe verilerini istemiştir. İlçe Tarım Müdürlüğü, Adıyaman ili 2013 yılı verilerini Mahkemeye göndermiştir. Mahkeme, son raporu hazırlayan heyetten yeni bir bilirkişi raporu almıştır. Raporda; nar bahçesi yönünden 2013 yılı Adıyaman merkez verilerinin kullanıldığı, bağ ile ilgili veri olmaması nedeniyle de bilirkişi heyetinde yer alan akademisyen S.G.nin bilimsel çalışması ile bir enstitünün verilerinin esas alındığı açıklanmıştır. Bilirkişi raporunda %4 kapitalizasyon faiz oranı ve %10 objektif değer artış oranı uygulanmış ve kamulaştırma bedeli 496.597,95 TL olarak belirlenmiştir.

12. Mahkeme 31/5/2017 tarihinde kamulaştırma bedelinin 496.597,95 TL olarak tespitine ve taşınmaz konusu yerin tapu kaydının iptali ile tapudan terkinine karar vermiştir. Mahkeme, bilimsel verilere göre düzenlendiğini kabul ettiği bilirkişi raporunu hükme esas aldığını açıklamıştır.

13. Taraflar, kararı temyiz etmiştir. Başvurucu temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve benzer nitelikteki taşınmazlara kıyasen düşük bir kamulaştırma bedeli belirlendiğini belirtmiştir. 2013 ile 2014 yılları verileri arasında ciddi farkların olduğunu kaydeden başvurucu, bu durumun da farklı yıllarda açılan kamulaştırma davalarında belirlenen bedeller arasında fahiş farklara neden olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir.

14. Yargıtay Dairesi 21/3/2019 tarihinde Mahkeme hükmünün düzeltilerek onamasına karar vermiştir. Yargıtay Dairesi, kamulaştırma bedelinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını bununla birlikte kamulaştırma bedeline uygulanacak faizin tarihleri, davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve harç ile ilgili kısımların ise düzeltilmesi gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

15. Başvurucu nihai hükmü 29/4/2019 tarihinde öğrendikten sonra 24/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Yargıtay Dairesi 11/12/2019 tarihinde başvurucunun karar düzeltme talebini reddetmiştir.

17. Başvurunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, makul sürede yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddiaları yönünden ise kabul edilemez olduğuna 20/9/2023 tarihinde karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

18. Başvurucu; kamulaştırmaya konu taşınmazın bulunduğu Gölbaşı ilçesinin 2013 ile 2014 yılları tarımsal üretim verileri arasında fahiş farklarının bulunduğunu, bu nedenle de aynı bölgedeki taşınmazlar hakkında 2013 yılında açılan davalar ile 2014 yılında açılan davalarda belirlenen kamulaştırma bedelleri arasında ciddi farklar oluştuğunu belirtmiştir. Başvurucu; taşınmazına ilişkin davanın aynı bölgedeki diğer davalardan sadece dört ay önce açılmış olması nedeniyle 2013 yılı verilerinin kullanılması sonucunda düşük kamulaştırma bedeli almak zorunda kaldığını, aynı bölgedeki benzer nitelikteki taşınmazlar arasında yeknesaklığın sağlanmadığını ifade etmiştir. Başvurucu hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin hatalı olduğunu iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği görüşünü bildirmiştir.

19. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

20. Başvurucu adına tapuda kayıtlı iken kamulaştırılan taşınmazın mülk teşkil ettiği açıktır. Başvurucuya ait taşınmazın kamulaştırılmasıyla başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale edilmiştir. Mülkten yoksun bırakma mahiyetinde olan müdahalenin ikinci kural kapsamında incelenmesi gerekmektedir.

21. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’ya uygun düşebilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62). Bu kapsamda somut olay incelendiğinde başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri ile öngörüldüğü ve kamu yararına dayalı meşru bir amaç taşıdığı hususunda bir tartışma bulunmamaktadır.

22. Son olarak kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

23. Mülkiyet hakkından yoksun bırakma biçimindeki müdahalelerde, hedeflenen kamu yararı ile malikin bireysel yararı arasında gözetilmesi gereken adil denge ancak malike tazminat ödenmek suretiyle sağlanabilir. Diğer bir ifadeyle mülkten yoksun bırakmalarda malike tazminat ödenmesi, müdahaleyle malike yüklenen aşırı külfetin telafi edilmesini temin eden temel bir araçtır. Anayasa'nın 46. maddesi uyarınca kamulaştırma yoluyla malikin mülkiyet hakkının sona erdirildiği hâllerde malike ödenmesi gereken tazminat taşınmazın gerçek bedelidir. Bu itibarla taşınmazın gerçek bedelinin ödenmediği durumlarda somut olayın koşulları da gözetilerek müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna ulaşılabilir (Cevat Aydın, B. No: 2014/13886, 4/10/2017, § 48).

24. Somut olayda kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası 2013 yılında açıldığından taşınmaz bedelinin de 2013 yılına göre değerlendirildiği anlaşılmaktadır. 2942 sayılı Kanun'un son fıkrasında bilirkişilerce yapılan değer tespitinde idare tarafından belgelerin mahkemeye verildiği günün esas tutulacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla kamulaştırma davasının açıldığı tarih itibarıyla taşınmazın kamulaştırma bedelinin belirlenmesi keyfî ve temelsiz değildir.

25. Başvurucu 2013 yılı ile 2014 yılı tarımsal üretim verileri arasında ciddi fark bulunmasının 2013 yılı ile 2014 yılında açılan kamulaştırma davalarında aynı bölge içinde kamulaştırma bedelleri arasında fahiş farklılıklar yaratmış olmasından yakınmaktadır. 2942 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (f) bendinde araziler için kamulaştırma bedeli tespitinin taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevkii ile şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net kazanç esas alınarak belirlenmesi öngörülmektedir. Düzenli ve sürekli tarımsal getiri istatistikleri ise ülkemizde il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından il merkezi ve ilçeler düzeyinde tutulmaktadır. Bu nedenle mahkemeler ve mahkemelerin atadığı bilirkişiler, Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda özel bir durum olmadıkça kamulaştırma bedelinin tespitinde resmî birer kurum olan il ve ilçe tarım müdürlüklerinin verilerini kullanmaktadır (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 63). Bununla birlikte kamulaştırılan taşınmazın gerçek bedelinin belirlenmesini sağlayacak tarımsal üretim verilerinin bilimsel tekniğe uygun olarak tutulması kamu makamlarının sorumluluğundadır.

26. Taşınmaz bedelinin tespitinin teknik ve uzmanlık gerektiren bir konu arz ettiği ve bu nedenle kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespitinin uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevinde olduğu vurgulanmalıdır. Anayasa Mahkemesi bu konuda uzmanlaşmış bir mahkeme olmadığı gibi Anayasa Mahkemesinin mülkiyet hakkı kapsamında yapılan bireysel başvurularda bedel veya değer düşüklüğü karşılığını hesaplamak gibi bir görevi de bulunmamaktadır (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No: 2014/1964, 23/2/2017, § 52). Anayasa Mahkemesinin görevi, kamulaştırma bedelinin tespiti yönteminin gerçek bedelin ödenmesini temin edip etmediğini incelemekten ibarettir.

27. Yargılama sürecinde Mahkemece alınan bilirkişi raporları incelendiğinde 2013 yılına ait Adıyaman merkeze ait veriler ile 2014 yılı Gölbaşı ilçesine ait tarımsal üretim verileri arasında oluşan ciddi fark dikkat çekmektedir. Gölbaşı Kaymakamlığının Mahkemeye gönderdiği yazıda oluşan farklığın nedenleri açıklanmış ve 2014 yılı Gölbaşı ilçesine ait verilerin bilimsel bir yöntemle elde edilmediği izah edilmiştir. Hatırlatılmalıdır ki kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalede taşınmazın gerçek bedelinin tespiti başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağandışı bir külfet yüklenmesini engelleyerek adil dengenin kurulmasını sağlayacaktır. Bunun yanında kamulaştırılan taşınmazın gerçek bedelinin ötesinde bilimsel ve objektif olmayan verilere dayalı olarak fahiş kamulaştırma bedellerinin belirlenmesinin önüne geçilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.

28. Kamulaştırmaya konu taşınmazın bedeli belirlenirken hangi il veya ilçenin tarımsal istatistiklerinin esas alınacağını tespit edecek olan yine bu konudaki uzman, mahkemeler ve Yargıtay Dairesidir. Somut olayda kamulaştırmaya konu taşınmaz Adıyaman'ın bir ilçesi olan Gölbaşı sınırları içinde yer almaktadır. Mahkeme, Gölbaşı ilçesinin tarımsal üretim verilerine ulaşmaya çabalamış ancak 2015 yılına kadar ilçedeki verilerin bilimsel yöntemler kapsamında tutulmadığı anlaşılmıştır. Buna bağlı olarak bilirkişi raporunda nar bahçesi yönünden 2013 yılı Adıyaman merkez verilerinin, bağ yönünden ise yine veri olmaması nedeniyle bilimsel araştırma ve enstitü verilerinin esas alındığı görülmektedir. Söz konusu raporun esas alınarak kamulaştırma bedelinin belirlendiği kararı inceleyen Yargıtay Dairesi, yöntemi uygun bulmuştur. Kaldı ki başvurucu 2013 yılı Adıyaman merkeze ait tarımsal istatistiklerin taşınmazın bedelinin belirlenmesinde neden esas alınamayacağına dair ürün, coğrafya, iklim, toprak yapısı vs. farlılıklara dair bir açıklamada bulunmamış; 2013 yılının Adıyaman merkez verileri ile Gölbaşı ilçesi verileri farkına dair bir bilgi sunmamıştır.

29. Başvurucu ayrıca başvuru formu ekinde Gölbaşı ilçesinde DSİ'nin açtığı diğer kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarına ilişkin başka mahkeme ve Yargıtay Dairesi kararlarını sunmuştur. Buna göre mahkeme kararlarında bilirkişi raporları doğrultusunda davaların kabul edildiği görülmektedir. Bununla birlikte Yargıtay Dairesi kararlarında ise değerlendirmenin dava tarihi olan 2015 yılına göre yapılması gerekirken 2014 yılı verileri esas alınarak bedelin belirlenmesinden dolayı diğer bozma nedenleriyle birlikte, kararları bozduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan başvurucu, yargılamaların sonraki sürecine dair bilgi vermemiştir. Bu hâliyle başvurucunun taşınmazına ilişkin davanın şartları ile emsal olarak gösterilen davalara ilişkin şartların farklı olduğu kanaatine varılmıştır.

30. Sonuç olarak mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği, bu sebeple söz konusu müdahaleyle kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Bilal Uyan [2.B.], B. No: 2019/18372, 18/9/2024, § …)
   
Başvuru Adı BİLAL UYAN
Başvuru No 2019/18372
Başvuru Tarihi 24/5/2019
Karar Tarihi 18/9/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Kamulaştırma bedeli, kamu yararı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi