logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(A.K. [2. B.], B. No: 2019/19453, 30/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/19453)

 

Karar Tarihi: 30/4/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucu

:

A.K.

Vekili

:

Av. Hamdullah ÜRE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve özel güvenlik çalışma izninin iptal edildiği gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Dicle Üniversitesinde (Üniversite) hizmet alım sözleşmesi kapsamında iş gören özel bir şirkette (işveren) taşeron işçi olarak çalışmaktayken Diyarbakır Valiliği İl Özel Güvenlik Komisyonu (Komisyon) tarafından hakkında güvenlik soruşturması yapılmıştır. Soruşturma neticesinde eşinin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) müzahir kapatılan dernek üyesi olduğu gerekçesiyle 15/11/2017 tarihli ve 2017/338 sayılı işlemle başvurucunun silahlı özel güvenlik görevlisi kimlik kartının ve özel güvenlik çalışma iznininiptaline karar verilmiştir. Anılan iptal kararının işverene bildirilmesi üzerine 18/11/2017 tarihinde başvurucunun iş sözleşmesi feshedilmiştir.

3. Başvurucu fesih işlemine karşı Diyarbakır 6. İş Mahkemesine (İş Mahkemesi) işe iade istemli tespit davası açmıştır. Başvurucu işe iade isteminin yanı sıra Komisyon kararına karşı idari yargıda açtığı davanın bekletici mesele yapılmasını da talep etmiştir. İş Mahkemesi 12/3/2018 tarihinde davayı reddetmiştir. Karar gerekçesinde, izin ve kimlik belgesi iptali nedeniyle başvurucunun özel güvenlik olarak çalıştırılmasının mümkün olmadığı belirtilerek feshin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bekletici mesele hakkında ise dosyaya yürütmenin durdurulmasına ilişkin bir karar sunulmadığı, ayrıca iptal işlemi nedeniyle başvurucunun özel güvenlik görevlisi olarak çalışmasının imkânsız hâle geldiği gerekçeleriyle talebin reddine karar verilmiştir.

4. Başvurucu İş Mahkemesinin kararına karşı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine (Bölge Adliye Mahkemesi) istinaf talebiyle başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi 26/11/2018 tarihinde istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun PKK terör örgütüne bilerek yardım etme suçundan mahkûm olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı (HAGB) ve bu kararın 23/1/2015 tarihinde kesinleştiği bilgisine yer verilmiştir. Ardından bu karar üzerine Komisyonun 11/11/2016 tarihli ve 2016/164 sayılı işlemiyle özel güvenlik görevlisi kimliğini iptal ettiği ve iş sözleşmesinin 36 kodu seçilerek feshedildiği belirtilmiştir. Nihayetinde başvurucunun ilgili belgelere sahip olmaması ve terörle ilişkili kimselerin özel güvenlik şirketinde çalıştırılamayacağı gerekçe gösterilerek feshin geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.

5. Başvurucu, nihai kararı 31/5/2019 tarihinde öğrendikten sonra aynı gün içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Öte yandan başvurucunun Komisyon kararına karşı Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) açtığı iptal davasında, ilgili işlemin 14/11/2018 tarihinde iptaline karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, güvenlik soruşturmasında başvurucudan kaynaklı olumsuz bir durumun tespit edilmediği, eşi hakkında kapatılan dernek üyeliği haricinde adli ya da idari başkaca bir soruşturma bulunmadığı ve eşi hakkında yapılan tespitlerin başvurucu aleyhine kullanılamayacağı belirtilmiştir. İdare Mahkemesinin söz konusu kararı istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir.

7. Başvurucu ayrıca Komisyon kararının iptaline ilişkin bahse konu yargılama sürecinin istinaf aşamasından sonra 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında Üniversiteye sürekli işçi kadrosunda çalıştırılmak üzere başvurmuştur. Başvurucu, anılan talebin Üniversite tarafından reddedilmesi üzerine idari yargı yoluna başvurmuştur. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi, Komisyon kararının iptaline ilişkin yargı kararlarını gözeterek başvurucunun özel güvenlik kimlik kartı ve çalışma belgesinin geçerli olduğunu, iş sözleşmesinin feshinin dayanaksız kaldığını ve bu nedenle de 4/12/2017 tarihinde çalışıyor olma şartını sağladığını belirterek 23/9/2020 tarihinde işlemin iptaline karar vermiştir. Bu karar istinaf kanun yolunda kesinleşmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre başvurucu 1/11/2020 tarihinden itibaren Üniversitenin sürekli işçi kadrosunda istihdam edilmiş olup hâlihazırda bu görevini sürdürmektedir.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, iş sözleşmesinin yapılan güvenlik soruşturması neticesinde eşinin terörle ilişkilendirilerek feshedilmesinin ölçüsüz ve hukuka aykırı bir müdahale olduğunu belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşü, adil yargılanma hakkıyla sınırlı olarak verilmiştir. Buna göre başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvuruda mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatını ciddi şekilde etkilediği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110).

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucunun iş sözleşmesinin iki özel şirketten oluşan adi ortaklık tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut olayda kamu gücünü kullanan idarenin doğrudan müdahalesinin söz konusu olmadığı dikkate alındığında başvurunun devletin pozitif yükümlülükleri bağlamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Nuran Müzeyyen Korkut [2. B.], B. No: 2019/19160, 1/3/2023, § 12; Gülhan İnal Yaran [2. B.], B. No: 2019/36152, 30/10/2024, § 15).

13. Pozitif yükümlülükler özel hukuk kişilerinin birbirleri ile olan uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin yasal altyapının oluşturulmasını, söz konusu uyuşmazlıkların adil yargılanma hakkının gereklerine uygun ve usul yönünden güvenceleri haiz bir yargılama kapsamında incelenmesini ve bu yargılamalarda temel haklara ilişkin anayasal güvencelerin gözetilip gözetilmediğinin denetlenmesini gerektirir (Ömür Kara ve Onursal Özbek [2. B.], B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 47, 48; Gülhan İnal Yaran, § 16).

14. Bu doğrultuda, özel hukuk iş ilişkisi kapsamında çalışan bireylerin Anayasa ile güvence altına alınan haklarına yönelik müdahale iddiasını içeren uyuşmazlıklarının karara bağlandığı davalarda yargı mercilerince söz konusu güvenceler gözardı edilmemeli, işveren ve çalışanlar arasındaki çatışan çıkarlar adil biçimde dengelenmeli, müdahalenin işverenin meşru amacıyla ölçülü olup olmadığı değerlendirilmeli ve ulaşılan sonuç hakkında hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalıdır (Ömür Kara ve Onursal Özbek, § 50; Ferhat Şimşek [GK], B. No: 2019/42221, 9/10/2024, § 34; Gülhan İnal Yaran, § 17).

15. Somut olaya konu fesih işlemi, Komisyonun 15/11/2017 tarihli ve 2017/338 sayılı işlemi üzerine başvurucunun silahlı özel güvenlik görevlisi olarak çalışması için gerekli olan kimlik ve iznin iptal edilmesi üzerine tesis edilmiştir. İş Mahkemesi, ilgili evrak olmaksızın özel güvenlik olarak çalıştırılmanın imkânsız olduğu gerekçesiyle feshin geçerli olduğu sonucuna varmışsa da istinaf kanun yolunda mevcut gerekçe bazı ek bilgilerle genişletilmiş ve başvurucunun terörle ilişkili olması nedeniyle özel güvenlik olarak çalışamayacağı şeklinde değiştirilerek kesinleştirilmiştir (bkz. §§ 3, 4).

16. Söz konusu ek bilgilere bakıldığında ise yukarıda ifade edilen Komisyon kararından farklı bir Komisyon kararından -11/11/2016 tarihli ve 2016/164 sayılı- bahsedildiği, anılan kararın başvurucunun PKK terör örgütüne bilerek yardım etme suçundan aldığı HAGB kararına dayandırıldığı ve işten çıkış nedeni olarak "KHK ile işyerinin kapatılmasına" ilişkin 36 kodunun gösterildiği anlaşılmıştır. Ancak başvuru dosyası ile SGK kayıtlarının incelenmesinden fesih işlemi bu Komisyon kararına dayanmadığı gibi başvurucunun işten çıkışının da diğer nedenlere ilişkin 22 kodu seçilerek yapıldığı görülmüştür. Bu doğrultuda işverenin iş akdini fesih sebebi ile yargı makamlarının değerlendirmeye dayanak nedenlerinin farklılık arzettiği ve bu bağlamda yargı makamlarınca somut olayın koşullarına uygun bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında İdare Mahkemesince iş akdinin feshine neden olan Komisyon kararının hukuka aykırı olduğu tespit edilmesine rağmen bu husus da yargı makamlarınca dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun mevcut durumuna uygun olmayan bilgiler üzerinden terörle ilişkilendirilerek işe iade talebinin değerlendirildiği anlaşıldığından şu hâlde Bölge Adliye Mahkemesinin özenli bir yargılama yaptığı, somut başvurudaki ilgili ve yeterli gerekçe sunma yükümlülüğünü yerine getirdiği söylenemez.

17. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, kesinleşmemiş ve henüz askıda olan bir mahkûmiyet hükmü niteliğindeki HAGB kararına doğrudan dayanılmasının masumiyet karinesi yönünden sorunlara yol açabileceğini birçok kararında vurgulamıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Diren Taş [1. B.], B. No: 2019/38230, 24/1/2024, § 35). Bu bağlamda yukarıda açıklandığı üzere, dayanılan HAGB kararının başvurucuyla ilgisinin açıklığa kavuşturulmadığı gibi ceza dava dosyasında bulunan deliller ile olguların da tartışılmadığı vurgulanmalıdır.

18. Son olarak Bölge Adliye Mahkemesinin fesih nedenini (bkz. § 2) HAGB kararı üzerinden farklılaştırması (bkz. § 4) nedeniyle daha önce davayı reddeden ilk derece mahkemesince HAGB kararının tartışılması; yargılama sırasında veya istinaf aşamasında taraflarca dile getirilmesi mümkün olmamıştır. Bu durum ise ilk defa Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile HAGB kararına dayanan gerekçeyi öğrenen başvurucunun, bu bağlamda çelişebilmesine neden olmuştur. Sonuç olarak somut olayda özel hayata saygı hakkının gerektirdiği usuli güvencelerin yerine getirildiği ve özenli bir yargılama yapıldığı da söylenemez (sebep ikamesi yönünden verilen karar için bkz. Koray Erdoğan [1. B.], B. No: 2013/1989, 10/3/2016, § 40).

19. Nihayetinde yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

20. Öte yandan başvurucu, terörle ilişkilendirilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşse de somut olayda özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından masumiyet karinesi bakımından kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile tüm sonuçlarının ortadan kaldırılması talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

E. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 6. İş Mahkemesine (E.2017/2157, K.2018/150) GÖNDERİLMESİNE,

F. 364,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin ve bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine (E.2018/1626, K.2018/1913) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(A.K. [2. B.], B. No: 2019/19453, 30/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı A.K.
Başvuru No 2019/19453
Başvuru Tarihi 31/5/2019
Karar Tarihi 30/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, özel güvenlik görevlisi kimlik kartı ve özel güvenlik çalışma izninin iptal edildiği gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Meslek (atama, disiplin, OHAL hariç işten çıkarma) İhlal Yeniden yargılama
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Masumiyet karinesi (Hukuk) İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi