logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Alev Şahin ve diğerleri [1.B.], B. No: 2019/20125, 4/7/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALEV ŞAHİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/20125)

 

Karar Tarihi: 4/7/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucular

:

1. Alev ŞAHİN

 

 

2. Deniz AYDIN

 

 

3. Gülnaz BOZKURT

 

 

4. Mahmut KONUK

 

 

5. Mehmet DERSULU

 

 

6. Nazan BOZKURT

 

 

7. Özge ÇIRPAN

 

 

8. Sibel BALAÇ

Başvurucular Vekili

:

Av. Evin KONUK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltında kolluk görevlilerince darba maruz kalma ve bu olaya ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/5/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucular 10/12/2018 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 2018/32892 numaralı soruşturması kapsamında Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) silahlı terör örgütü üyesi oldukları şüphesi ile gözaltına alınmıştır.

10. Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Sulh Ceza Hâkimliği) 13/12/2018 tarihli kararıyla başvurucuların gözaltı süreleri 14/12/2018 tarihinden itibaren dört gün uzatılmıştır. Başvurucular sekiz gün gözaltında tutulmuştur.

11. Başvurucuların gözaltı sırasında adli muayeneleri yaptırılmak üzere hastaneye sevki sağlanmış ancak bu sevklerin bazılarında başvurucuların bazıları muayene olmayı reddetmiştir.

12. Başvurucular Alev Şahin, Mahmut Konuk, Mehmet Dersulu ve Nazan Bozkurt hakkında Başsavcılık tarafından 18/12/2018 tarihinde adli kontrol koruma tedbiri uygulanması talep edilmiş olup Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğince talebin kabulü ile başvurucular hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve imza yükümlülüğü adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir.

13. Başsavcılık tarafından başvurucular Deniz Aydın, Gülnaz Bozkurt, Özge Çırpan ve Sibel Balaç tutuklanmaları istemiyle 18/12/2018 tarihinde Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. Başvurucu Sibel Balaç yapılan sorgusunun ardından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmış, diğer başvurucular ise yurt dışına çıkış yasağı ve imza yükümlülüğü adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmıştır.

14. Yakalama ile gözaltına alma işlemleri sırasında ve gözaltı süresinde meydana gelen olaylara ilişkin olarak TEM Şube Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen ilgili tutanaklar özetle şöyledir:

i. Başvurucu Alev Şahin hakkında 10/12/2018 tarihinde düzenlenen yakalama üst arama elkoyma tutanağı ile başvurucunun gözaltına alınması için Düzce ili Kültür Mahallesi Mansur Bayram Caddesi'nde bulunduğu sırada yanına gidildiği, gözaltına alma kararının okunduğu ve kelepçe takılmak istendiği, başvurucunun kelepçe taktırmak istemediği, kadın polis memurları tarafından başvurucuya kelepçe takıldığı, güç kullanılarak ekip aracına bindirildiği, başvurucu hakkında aynı tarihte düzenlenen zor kullanma tutanakları ile başvurucunun Düzce ilinde yakalanarak gözaltına alındığı, adli muayene için getirildiği Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinden (hastane) çıkışı sırasında ekip aracına binmek istemediği, kademeli olarak zor kullanılmak suretiyle araca bindirildiği, zor kullanılarak işlem yapıldığı için araçtan indirilerek ikinci raporun alındığı, nezarethaneye girişin yaptırılması için başvurucunun ekip aracından inmesi istendiğinde direndiği, kademeli olarak zor kullanılarak araçtan indirildiği, yürümemek için slogan atarak direnmesi üzerine elleri ve kollarından tutularak yeteri kadar bedeni kuvvet uygulanmak suretiyle nezarethaneye teslim edildiği tespit edilmiştir.

ii. Başvurucu Deniz Aydın hakkında 10/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanakları ile başvurucunun ikamet adresinde yapılan aramadan sonra gözaltı kararına istinaden ekip aracına davet edildiği, direneceğini söylemesi üzerine kollarından ve bacaklarından tutularak ve yeteri kadar bedeni kuvvet uygulanarak araca bindirildiği, bu sırada görevli polis memurlarına hakaret ettiği ve slogan atarak direndiği, nezarethaneye giriş sırasında direnmesi sebebiyle zor kullanılarak ekip aracından indirildiği, slogan attığı ve görevli polis memurlarına hakaret ettiği, direnmesi sebebiyle elleri ve kollarından tutularak yeteri kadar bedeni kuvvet uygulanmak suretiyle üst aramasının ve nezarethaneye girişinin yapıldığı tespit edilmiştir.

iii. Başvurucu Mehmet Dersulu hakkında 10/12/2018 tarihinde düzenlenen arama yakalama elkoyma ve zor kullanma tutanakları ile başvurucunun arama ve yakalama kararlarının icrası için ikamet adresine gidildiğinde direndiği, kelepçelenen başvurucunun 30 dakika sonra sakinleşmesi üzerine kelepçenin söküldüğü, aramadan sonra gözaltı işlemine geçildiğinde başvurucunun yine direnmesi üzerine kollarından ve bacaklarından tutularak orantılı güç kullanımı ile araca bindirildiği, adli muayene raporu alınmak istendiğinde araçtan inmeyen başvurucuya kademeli olarak zor kullanılacağının bildirildiği, başvurucunun kollarından tutularak adli muayenesinin yaptırıldığı, başvurucunun nezarethaneye giriş sırasında araçtan inmeyip direnmesi üzerine kollarından ve bacaklarından tutulduğu tespit edilmiştir.

iv. Başvurucu Nazan Bozkurt hakkında 10/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanakları ile başvurucunun gözaltı giriş muayenesinden önce ekip aracında beklerken diğer şüphelilere seslenmeye çalıştığı, başından ve omzundan tutularak aracın içine sokulduğu, başvurucunun nezarethane giriş üst araması sırasında el hareketleri ile görevli polis memurlarına zorluk çıkarttığı, daha sonra ise karşı çıkmadığı için üst aramasının tamamlandığı tespit edilmiştir.

v. Başvurucu Sibel Balaç hakkında 10/12/2018 tarihinde düzenlenen yakalama arama elkoyma ve zor kullanma tutanakları ile başvurucunun gözaltına alınması için ikamet adresine gidildiğinde başvurucunun ve diğer şüpheli A.K.nın direnmesi üzerine zor kullanılarak yakalandığı, ekip aracına binmek istememesi üzerine kelepçelendiği ve kademeli olarak zor kullanılmak suretiyle araca bindirildiği, nezarethaneye giriş işlemleri sırasında direnmesi sebebiyle zor kullanılarak ekip aracından indirildiği ve nezarethaneye girişinin yapıldığı tespit edilmiştir.

vi. Başvurucu Deniz Aydın hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanakları ile başvurucunun gözaltı süresinin dört gün uzatılması talebinde bulunulduğu, başvurucunun adliyeye götürülürken ekip aracından indiği sırada slogan attığı, Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenildikten sonra slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, kollarından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak dışarı çıkartıldığı, araca bindirildiği, başvurucunun araçtan inmek istememesi üzerine ellerinden, kollarından ve ayaklarından tutularak nezarethaneye götürüldüğü, bu sırada slogan attığı, giriş araması sırasında kadın polis memurunun boğazını sıkması üzerine yeteri kadar bedeni kuvvet uygulandığı, başvurucunun slogan atarak ve küfrederek direnmeye devam ettiği tespit edilmiştir.

vii. Başvurucu Gülnaz Bozkurt hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağı ile başvurucunun gözaltı süresinin dört gün uzatılması talebinde bulunulduğu, başvurucunun adliyeye götürülürken ekip aracından indiği sırada slogan attığı, Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenildikten sonra slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak duruşma salonundan dışarı çıkartıldığı, kendisine ve başkalarına zarar vermemesi için duruşma salonu önünde elleri arkasında bulunacak şekilde kelepçe uygulandığı ve ekip aracına bindirildiği tespit edilmiştir.

viii. Başvurucu Mahmut Konuk hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağı ile başvurucunun gözaltı süresinin dört gün uzatılması talebinde bulunulduğu, Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenildikten sonra slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, kollarından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak dışarı çıkartıldığı, ekip aracına bindirildiği tespit edilmiştir.

ix. Mehmet Dersulu hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanakları ile başvurucunun gözaltı süresinin dört gün uzatılması talebinde bulunulduğu, adliyeye götürülürken ekip aracından indiği sırada slogan attığı, Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenildikten sonra slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, mahkeme hâkimine “batsın adaletiniz” dediği, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, kollarından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak dışarı çıkartıldığı, slogan atmaya devam eden başvurucunun ekip aracına bindirildiği; araçtan inmek istememesi üzerine başvurucunun ellerinden, kollarından ve ayaklarından tutularak nezarethaneye girişinin yapıldığı tespit edilmiştir.

x. Başvurucu Nazan Bozkurt hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağı ile başvurucunun gözaltı süresinin dört gün uzatılması talebinde bulunulduğu, başvurucunun adliyeye götürülürken ekip aracından indiği sırada slogan attığı, Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenildikten sonra slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak duruşma salonundan dışarı çıkartıldığı, dışarıda kendini yere bırakması ve slogan atması üzerine direncini kıracak ölçüde zor kullanılarak araca bindirildiği, araçta camları yumruklayarak direnen başvurucuya ters kelepçe uygulandığı tespit edilmiştir.

xi. Başvurucu Sibel Balaç hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanaklarında Sulh Ceza Hâkimliğinde gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararın okunmasından sonra başvurucunun mahkeme hâkimine su şişesi fırlatıp slogan attığı ve diğer başvurucuların da aralarında bulunduğu on dört şüpheli ile kenetlenerek salondan çıkmamak için direndiği, salondan çıkartılan başvurucunun direnerek kendisini yere bırakması üzerine kadın polis memuru tarafından orantılı bir şekilde direncini kıracak ölçüde zor kullanıldığı, başvurucunun ellerinden, kollarından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tutulduğu, adliye binasından çıkartılırken slogan atmaya devam eden başvurucunun ekip aracına bindirildiği tespit edilmiştir. Başvurucu Sibel Balaç hakkında aynı tarihte düzenlenen ikinci zor kullanma tutanağında gözaltı süresinin uzatılması kararından sonra adli muayene raporunun alınması ve nezarethaneye girişin yaptırılması için başvurucunun ekip aracından inmesi istendiğinde direndiği, kollarından ve bacaklarından tutularak yeteri kadar bedeni kuvvet uygulanarak araçtan indirildiği, yeteri kadar kuvvet uygulanarak üst aramasının ve Gülnaz Bozkurt ile S.P. isimli şahısların da bulunduğu nezarethane bölümüne girişinin yapıldığı, bu sırada Gülnaz Bozkurt ve S.P. isimli şahıslar tarafından görevlilere fiziki olarak direnilerek ayakkabı ile ayran ve su şişeleri atıldığı, Gülnaz Bozkurt, Nazan Bozkurt, A.K. ve S.P. isimli şahıslar tarafından görevlilere küfredildiği tespit edilmiştir.

xii. Başvurucu Alev Şahin hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağında başvurucunun gözaltı süresinin uzatılması için adliye binasına getirildiğinde diğer şüpheliler ile birlikte slogan attığı, gözaltı süresinin uzatılması kararının okunmasından sonra diğer şüphelilerin slogan atarak taşkınlık yapmaları üzerine salondan çıkartıldıkları, başvurucu ve diğer şüphelilerin adliye binası önünde slogan atmaya devam ettikleri, başvurucunun kolundan tutularak kademeli olarak hafif şekilde zor kullanılmak suretiyle ekip otosuna bindirildiği ve adli muayene raporu alınmak üzere hastaneye ve sonrasında TEM Şube Müdürlüğüne götürüldüğü tespit edilmiştir.

xiii. Başvurucular Alev Şahin ve Nazan Bozkurt hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağında gözaltı süresinin uzatılması kararından sonra nezarethaneye girişin yaptırılması için başvurucuların ekip aracından inmeleri istendiğinde direndikleri, kollarından ve bacaklarından tutularak yeteri kadar bedeni kuvvet uygulanarak araçtan indirildikleri ve yine kuvvet uygulanarak nezarethaneye girişlerinin yapıldığı, şahısların bu sırada direnmeye ve slogan atmaya devam ettikleri tespit edilmiştir.

xiv. Başvurucu Nazan Bozkurt hakkında 13/12/2018 tarihinde düzenlenen zor kullanma tutanağında başvurucunun nezarethanede tuvaletten döndüğü sırada içeri girmek istemediği, görevli polis memurunu omuzlarından ittirdiği, “adiler şerefsizler” diyerek hakaret ettiği ve fiziksel saldırıda bulunduğu, polis memurunu omzundan itmesi üzerine yere yatırılarak kontrol altına alınmaya çalışıldığı, kameradan olayı görerek gelen nezarethane görevlisi polis memurlarıyla birlikte müdahalede bulunulduğu, nezarethaneye geçmesi söylenen başvurunun önce tamam dediği sonra ise tekme attığı, polis memurları tarafından kademeli ve yeteri kadar bedeni kuvvet kullanıldığı, yüz üstü yatırıldığı sırada küfrettiği ve sol eli ile kendi boynunu çizdiği, kolunun uzaklaştırılarak kendisine zarar vermesinin engellendiği, bir süre oturtularak sakinleşmesinin beklendiği, içeri geçeceğini söyleyen başvurucunun kapı aralandığında kapıyı tamamen açarak diğer şüpheli kadınların dışarı çıkmasına neden olduğu, şüpheli kadınların görevli polis memurlarına elleri ve ayakkabıları ile vurdukları, su ve ayran şişeleri fırlattıkları, başvurucunun elleri ve kolları tutularak orantılı güç kullanılarak nezarethane bölümüne konulduğu tespiti yapılmıştır. Aynı olaya ilişkin 15/12/2018 tarihinde düzenlenen görüntü inceleme tutanağında aynı yönde tespitler yapılmıştır.

xv. Başvurucu Sibel Balaç hakkında 17/12/2018 tarihinde düzenlenen tutanakta başvurucunun 16/12/2018 günü rahatsızlandığını beyan ettiği, 112 aranarak ambulans istendiği, götürüldüğü Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde manyetik rezonans (MR) ile yapılan görüntüleme neticesinde taburcu olabileceği bilgisinin verilmesi üzerine görevli hekimin başvurucuyu tedavisi konusunda bilgilendirdiği, başvurucunun tedaviyi reddettiği ancak buna ilişkin evrakı imzalamaması sebebiyle taburcu edilemediği tespit edilmiştir.

15. Başvurucu Alev Şahin'in adli muayene raporları şöyledir:

i. Düzce Atatürk Devlet Hastanesince düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporlarda ile darp ve cebir izine rastlanmadığı, el bileği seviyesinde kelepçe takılmasına bağlı olarak “iki taraflı hiperemik abrazyon” mevcut olduğu,

ii. Hastane tarafından düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda her iki bilekte kelepçe izi mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, aynı gün düzenlenen ikinci raporda “her iki bilekte kelepçe izi ve sol dizde 2x1 cm hiperemi” mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, yine aynı gün düzenlenen son raporda adli muayeneyi kabul etmediği, haricen darp ve cebir görülmediği,

iii. Hastane tarafından düzenlenen 11/12/2018 tarihli raporda muayene olmayı reddederek muayene odasına gelmediği, 12/12/2018 tarihli raporda muayene olmayı kabul etmediği, 13/12/2018 tarihli raporda muayene olmayı kabul etmediği, muayene odasına gelmediği, aynı gün düzenlenen ikinci raporda her iki el bileğinde kelepçe izlerinin mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati riskinin bulunmadığı, aynı gün alınan son raporda muayene olmayı kabul etmediği, 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayeneyi kabul etmediği, 17/12/2018 tarihli raporda su içmeye bağlı olarak böbreklerinde ağrı olduğunu ifade ettiği, darp ve cebir izi olmadığı tespiti yapılmıştır.

16. Başvurucu Deniz Aydın'ın adli muayene raporları şöyledir:

i. Hastane tarafından düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda “sol elmacık kemiği üzerinde 1x1 cm genişliğinde hafif ödem, sağ ve sol el bileğinde sirküler kızarıklık, sağ baş parmakta 0,5 cm sıyrık, sol bacakta 3x1 cm morluk (ekimoz), sağ bacak iç yüzde orta hat 1x1, 2x0,5 cm ekimoz, sol ayak bileğinde hassasiyet” mevcut olduğu, aynı gün düzenlenen ikinci raporda muayeneyi kabul etmediği, 11/12/2018, 12/12/2018 ve 13/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmediği, 13/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci raporda “sağ alt bacak iç yüzde 2x3 cm, 1x2 cm ve 1x1 cm morluklar, sağ diz kapağında 4x5 cm morluk, sağ diz kapağı 2 cm altında 2x2 cm morluk, sol diz kapağında 10x10 cm alanda dağınık mor renkli ekimozlar, sağ üst kol dış yüzde dirsekten 2 cm yukarıda 2x2 cm, dirsekten 10 cm yukarıda 3x3 cm, dirsekten 12-13 cm yukarıda 4x8 cm mor renkli ekimoz, sol el bileği dış kısmında 2x2 cm morluk, sağ dirsekte 3x5 cm ekimoz” mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati riskinin bulunmadığı, aynı gün düzenlenen son raporda muayene olmayı kabul etmediği, 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmediği,

ii. Hastanenin bila tarihli raporunda eski notu ile “sol tibia ön iç yüzeyinde 1x1 cm morluk, sol tibia ön iç yüzeyinde 3x1 cm morluklar, sol diz dış yüzünde 1x1 cm morluk, göğüs ön duvarında 2 cm yüzeyel abrazyon, sol tibia iç yüzeyinde 1x1 cm morluk, sol tibia iç yüzeyinde 2x1 cm morluk, sol bacak dış yüzeyinde 3x2 cm morluk, sağ bacak dış yüzeyinde 1x1 cm morluk, sol dirsek üzerinde 2 adet 1x1 cm morluk, sağ kol dış yüzünde 4x3 cm morluk, sol bilek iç yüzünde 2x1 cm morluk, sol bilek dış yüzünde 1x1 cm morluk” mevcut olduğu tespiti yapılmıştır.

17. Başvurucu Gülnaz Bozkurt hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, aynı gün düzenlenen ikinci raporda darp ve cebir izi bulunmadığı, 11/12/2018, 12/12/2018, 13/12/2018, 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği tespiti yapılmıştır.

18. Başvurucu Mahmut Konuk hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018, 11/12/2018 ve 12/12/2018 tarihli raporlarda darp ve cebir izi bulunmadığı, 16/12/2018 tarihli raporda darp ve cebir izi gözlenmediği, sol kolda ağrı şikâyetinin mevcut olduğu, bila tarihli raporda sol kol dirsek ve boyunda ağrı tariflediği, haricen görünen şişlik ve morluk saptanmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati riski bulunmadığı tespit edilmiştir.

19. Başvurucu Mehmet Dersulu hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda muayeneyi kabul etmediği, aynı gün alınan ikinci raporda darp ve cebir izi mevcut olmadığı, sol bacakta ayakta önceden olduğunu beyan ettiği aksama bulunduğu; 11/12/2018, 12/12/2018, 13/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, 13/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci raporda “sağ dizde 5x7 cm kızarıklık, sağ diz altında 5 cm uzunluğunda 2x4 cm kabuklanmış yara, sol ayak bileğinde şişlik (10 gün önceki bir yaralanmaya ait olduğunu ifade ettiği), sağ dirsek hizasında 2 cm altta 1x1 cm ekimoz, sağ dirsek iç yüzde 2 cm sıyrık, sol dirsek dış yüzde 3 cm sıyrık, sol dirsek iç yüzde 1 cm sıyrık, sağ el üzerinde el sırtını tamamen kaplayan kızarıklık” mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati risk bulunmadığı; 3/12/2018 tarihinde düzenlenen üçüncü raporda muayeneyi kabul etmediği; 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmediği; 17/12/2018 tarihli raporda darp ve cebir izi bulunmadığı tespiti yapılmıştır.

20. Başvurucu Nazan Bozkurt hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda “sol omuz ve kürek kemiği üzerinde 15x7 cm genişliğinde kızarıklık” mevcut olduğu, aynı gün düzenlenen ikinci raporda muayene olmayı kabul etmediği, 11/12/2018, 12/12/2018, 13/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, 13/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci raporda “ense sağ üst kısımda 2x4 cm kızarıklık, her iki kol üst ön kısımlarda elle tutmaya bağlı kızarıklıklar, her iki el bileği üzerinde kelepçeye bağlı kızarıklıklar” mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, hayati riski bulunmadığı, yine aynı gün düzenlenen üçüncü raporda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, bila tarihli raporda “sırtta ağrı, her iki bel bölgesinde kızarıklık, yüzeysel abrazyon, sırt üst kısmında ağrı, kızarıklık, göğüs ön bölgede ağrı, kızarıklık, sol bilek iç yüzünde 3 adet yüzeysel abrazyon (tırnak izi?), baş dönmesi” mevcut olduğu tespiti yapılmıştır.

21. Başvurucu Özge Çırpan hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018, 11/12/2018, 12/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, 12/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci raporda sol kürek kemiği üzerinde ağrı ve hassasiyet tariflettiği, darp ve cebir izi bulunmadığı, 13/12/2018 tarihli raporda darp ve cebir izi bulunmadığı, 13/12/2018 tarihinde düzenlenen ikinci ve üçüncü rapor ile 14/12/2018, 15/12/2018 ve 16/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği tespiti yapılmıştır.

22. Başvurucu Sibel Balaç hakkında hastanece düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda “sağ ve sol el bileğinde sirküler olarak kızarıklık” mevcut olduğu, aynı gün düzenlenen ikinci raporda muayeneyi kabul etmediği, 11/12/2018, 12/12/2018, 13/12/2018 tarihli raporlarda muayene olmayı kabul etmeyip muayene odasına gelmediği, 17/12/2018 tarihli raporda eski notuyla “sağ dirsek dış yüzünde1x1 cm morluk, sağ el bileği dış yüzünde 1x1 cm morluk, sağ sırt orta alt kadranda 4x5 cm morluk” mevcut olduğu tespiti yapılmıştır. Ayrıca, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince 16/12/2018 tarihinde düzenlenen epikriz formunda başvurucunun kolluk görevlilerinin beyanlarına göre gözaltında bulunduğu sekiz gün boyunca oral alımını ve tedaviyi reddetmesi nedeniyle acil servise getirildiği, açlık grevinin vücuda olası etkileri anlatılmasına rağmen tedaviyi kabul etmediği, acil serviste gözlem altına alındığı tespit edilmiştir.

23. Başvurucular vekili tarafından 14/12/2018 tarihli dilekçe ile özet olarak başvurucuların 10/12/2018 tarihinde gözaltına alındıkları, 13/12/2018 tarihinde gözaltı süresinin uzatılması talebiyle Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edildikleri, duruşma sonrası Çevik Kuvvet ve TEM Şube Müdürlüğü görevlilerince darp edildikleri, gözaltında tutuldukları süre boyunca kötü muameleye maruz kaldıkları, gözaltı giriş muayenelerinin İstanbul Protokolü'ne aykırı olduğu, gözaltı giriş işlemi yapılırken avukat görüşme odasında darp edildikleri, başvurucu Özge Çırpan'ın idrarından kan geldiği hususunun günlük muayenesini gerçekleştiren hekim tarafından kayda geçirilmeyip tedavisinin yapılmadığı, başvurucuların üst araması sırasında taciz niteliğinde temas ve sözler ile hakaretlere maruz kaldıkları, vücutlarında kötü muameleyi gösterir morluk, kızarıklık ve çürümeler mevcut olduğu belirtilerek TEM Şube Müdürlüğü görevlileri hakkında suç ihbarında bulunulmuştur. Dilekçe ile gözaltının devam ettiği hususu belirtilerek başvurucuların Adli Tıp Kurumuna ya da tam teşekküllü hastaneye sevki ile başvurucuların başka bir nezarethaneye alınmaları da talep edilmiştir.

24. Başvurucular vekili tarafından 4/1/2019 tarihli ek beyan dilekçesi ile özet olarak başvurucu Sibel Balaç'ın 18/12/2018 tarihinde tutuklandığı, diğer başvurucuların aynı tarihte serbest bırakıldığı, başvurucuların gözaltında, adliyeden çıkışında ve nezarethane giriş araması sırasında darp edilmeleri sonucu yaralanmalarına ilişkin olarak avukat görüşmesini takiben kendisiyle birlikte iki meslektaşı tarafından tutanak düzenlendiği, başvurucu Alev Şahin'in Düzce'de gözaltına alındıktan sonra getirildiği hastanede tuvalete gitmek istediğini söylediği için arkasından saldırılarak yere yatırıldığı ve üzerinde tepinildiği, adli raporların İstanbul Protokol'ü takip edilmeden düzenlenmesi sebebiyle usulüne uygun belgeleme yapılmadığı hususları belirtilmiştir. Dilekçe ile ayrıca TEM Şube Müdürlüğü görevlileri, Alev Şahin'i Düzce ilinden getiren kadın polis memurları, çevik kuvvet polisleri ve sağlık görevlilerinden şikâyetçi olunduğu ifade edilmiştir.

25. Başvurucu Alev Şahin'in şikâyetçi olduğu hastanede meydana geldiği ileri sürülen olay yönünden Başsavcılık tarafından 9/1/2019 tarihinde ayırma kararı verilmiştir. Yine aynı tarihte ayrılarak yeni sıraya kaydedilen soruşturmada yetkisizlik kararı verilmiş, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen evrakın 2019/859 soruşturma numarasına kaydı yapılmıştır.

26. Başsavcılık tarafından 9/1/2019 tarihinde 2018/226116 numaralı soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “...Cumhuriyet Başsavcılığımızca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılarak gözaltına alınan mağdurların gözaltında bulundukları süre içerisinde tanzim edilen doktor raporları, gözaltı kararları ve güvenlik kamera görüntüleri ile diğer belgelerin istenildiği, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gönderilen 02/01/2019 tarihli cevabi yazıda, özellikle sol örgütlere yapılan operasyonlarda yakalanan şüphelilerin örgütsel tavır takınarak kolluk işlemleri (yakalama/üst arama, parmak izi, doktor raporu aldırılması, gözaltı süresi uzatımı vb) esnasında/sırasında direnç gösterdikleri, söz konusu işlemlerin yapılabilmesi için dirençlerini kırmak amacıyla yapılan ölçülü zor kullanmalarla ilgili işkence yapıldığı iddiasında bulundukları, bu mesnetsiz iddialarla Emniyet güçlerince gerçekleştirilen başarılı operasyonları sekteye uğratmaya, personelin görev azmini olumsuz etkilemeye ve görevli kolluk kuvvetlerinin açık kimliklerini deşifre ederek örgütün hedefi haline getirmeye çalıştıklarının bildirildiği, yazı ekinde tüm mağdurlara ait yakalama tutanakları, gözaltına alma kararları, arama kararları, doktor raporları ve zor kullanma tutanaklarının gönderildiği,

10.12.2018 - 17.12.2018 tarihleri arasında gözaltında bulunan mağdurlara ait doktor raporları incelendiğinde, mağdurların genellikle muayene olmayı reddederek muayene odasına gelmediklerinin görüldüğü,

Mağdur Mahmut KONUK'a ait doktor raporlarının incelenmesinde;13.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği, diğer doktor raporlarında ise vücudunda darp cebir izi bulunmadığının tutanak altına alındığı,

Mağdur Özge ÇIRPAN'a ait doktor raporlarının incelenmesinde; mağdurun muayene olmayı reddettiğinin ve vücudunda darp cebir izine rastlanılmadığının tespit edildiği,

Mağdur Gülnaz BOZKURT'a ait doktor raporlarının incelenmesinde;13.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği, diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin tutanak altına alındığı,

Mağdur Mehmet DERSULU'ya ait doktor raporlarının incelenmesinde;13.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği,diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin tutanak altına alındığı,

Mağdur Alev ŞAHİN'e ait doktor raporlarının incelenmesinde; 10.12.2018 ve13.12.2018 tarihli doktor raporları ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği (her iki elinde kelepçe izi mevcut olduğu yazılarak),diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin ve vücudunda darp cebir izine rastlanılmadığının tutanak altına alındığı,

Mağdur Deniz AYDIN'a ait doktor raporlarının incelenmesinde; 10.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun vücudunda kızarıklık ve morluklar tespit edildiği,13.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği, 17.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun vücudundan eski morluk ve kızarıklıkların tespit edildiği, diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin tutanak altına alındığı,

Mağdur Sibel BALAÇ'a ait doktor raporlarının incelenmesinde; 10.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun vücudunda kızarıklık ve morluklar tespit edildiği,17.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun vücudundan eski morluk ve kızarıklıkların tespit edildiği, diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin tutanak altına alındığı,

Mağdur Nazan BOZKURT'a ait doktor raporlarının incelenmesinde;13.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının tespit edildiği, 17.12.2018 tarihli doktor raporu ile mağdurun vücudunda kızarıklıkların tespit edildiği, diğer doktor raporlarında ise mağdurun muayene olmayı reddettiğinin tutanak altına alındığı,

13/12/2018 tarihli zor kullanma tutanakları ile Özge ÇIRPAN dışındaki diğer mağdurların gözaltı sürelerinin uzatımı için Sulh Ceza Hakimliğine çıkartıldıkları, duruşma sonrası slogan atarak duruşma salonu içerisinde birbirlerine kenetlenmek suretiyle salondan çıkmak istememeleri üzerine kademeli olarak ellerinden, vücutlarının çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle duruşma salonu içerisinden çıkartılarak ekip aracına bindirildiklerinin tespit edildiği,

Mağdurlardan Nazan BOZKURT hakkında 10/12/2018 (2 kez), 13/12/2018 (3 kez) tarihlerinde olmak üzere toplam 5 kez zor kullanma tutanağı tanzim edildiği, mağdurlardan Sibel BALAÇ, Deniz AYDIN, Alev ŞAHİN ve Mehmet DERSULU hakkında 10/12/2018 (2 kez), 13/12/2018 (2 kez) tarihlerinde olmak üzere toplam 4 kez zor kullanma tutanağı tanzim edildiği, mağdurlardan Gülnaz BOZKURT ve Mahmut KONUK hakkında 13/12/2018 tarihinde 1 kez zor kullanma tutanağı tanzim edildiği, mağdurlardan Özge ÇIRPAN hakkında ise herhangi bir zor kullanma tutanağı tanzim edilmediği,

2559 sayılı yasanın 16. Maddesinde polisin görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanma yetkisinin bulunduğunun belirtildiği, olayda Cumhuriyet Başsavcılığımızın soruşturması kapsamında gözaltına alınan mağdurların araca binmemek için, araçtan inmemek için ve diğer adli işlemleri yaptırmamak için direnmesi olayında polisin orantılı zor kullanmasında herhangi bir suç unsurunun tespit edilemediği, yukarıda belirtilen adli raporlarda da mağdurlara işkence ve kötü muamelede bulunulduğuna dair herhangi bir bulgu ya da tespit yapılamadığı, rapor içeriklerinin zor kullanma tutanakları içerikleri uyumlu olduğu anlaşıldığından şüpheli görevliler hakkında soyut iddialardan başka yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA,...”

27. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca 2019/859 numaralı soruşturmada 7/3/2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Karar gerekçesinde başvurucu Alev Şahin'in adli muayene raporunda herhangi bir darp ve cebir izine rastlanılamadığının belirtildiği, soruşturma dosyasındaki tutanaklar, nezarethane görüntüleri ve soruşturma dosyasında şüphelilerin üzerilerine atılı suçu işlediklerine dair haklarında kovuşturma yapılmasını gerektirecek yeterlilikte ve nitelikte delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ifade edilmiştir.

28. Başvurucular tarafından şüpheli kolluk görevlileri hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara adli raporların İstanbul Protokolü'ne uygunluğunun incelenmediği, başvurucuların tam teşekküllü hastane ya da Adli Tıp Kurumuna sevkinin gerçekleştirilmediği, kamera kayıtlarının incelenmediği belirtilerek 31/1/2019 tarihinde itiraz edilmiştir. Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğince 27/3/2019 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir. Karar, başvurucular vekiline 29/4/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

29. Başvurucular hakkında Başsavcılık tarafından 2018/32892 numaralı soruşturma kapsamında düzenlenen 18/4/2019 tarihli iddianame ile başvurucular ve diğer sekiz şüphelinin silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması talebiyle Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/293 esas sırasına kayden görülen kamu davası açılmış olup yargılama devam etmektedir.

30. Başvurucular 29/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

31. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Zor ve silah kullanma

Madde 16 - Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.

İkinci fıkrada yer alan;

a) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,

b) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını,

ifade eder.

Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.

Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.

…”

32. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 256. ve 86. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması

Madde 256- (1) Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Kasten yaralama

Madde 86 - …

 (2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

 (3) Kasten yaralama suçunun;

...

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

...

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

B. Uluslararası Hukuk

33. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesi şöyledir:

"Madde 3 - İşkence yasağı

Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz."

34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme'nin 3. maddesi ile ilgili içtihatlarında kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğunu vurgulamış; terörle ya da organize suçla mücadele gibi en zor şartlarda dahi mağdurların davranışlarından bağımsız olarak işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlerin Sözleşme'yle yasaklandığını belirtmiştir. AİHM, kötü muamele yasağının Sözleşme'nin 15. maddesinde belirtilen toplum hayatını tehdit eden kamusal tehlike hâlinde dahi hiçbir istisnaya yer vermediğine ilişkin içtihatlarını da hatırlatmıştır (Selmouni/Fransa, B. No: 25803/94, 28/7/1999, § 95; Labita/İtalya [BD], B. No: 26772/95, 6/4/2000, § 119).

35. Öte yandan bir muamele veya cezanın kötü muamele olduğunu söyleyebilmek için eylemin minimum ağırlık eşiğini aşması beklenir (Raninen/Finlandiya, B. No: 20972/92, 16/12/1997, § 55; Erdoğan Yağız/Türkiye, B. No: 27473/02, 6/3/2007, §§ 35, 37; Gafgen/Almanya [BD], B. No: 22978/05, 1/6/2010, §§ 88, 90; Costello-Roberts/Birleşik Krallık, B. No: 13134/87, 25/3/1993, § 30).

36. AİHM, sağlıklı olarak gözaltına alınan bir kişinin serbest bırakıldığı sırada yaralanmış olması hâlinde bu yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda geçerli bir açıklama getirmenin devletin yükümlülüğünde olduğunu belirtmiştir (Selmouni/Fransa, § 87). AİHM aynı prensibin özgürlüklerinden yoksun olan ve ceza infaz kurumu yönetiminin kontrol ve sorumluluğunda bulunan ceza infaz kurumunda tutulan kişiler için de uygulanacağını belirtmektedir. AİHM'e göre ceza infaz kurumundaki bir kişi üzerinde fiziksel güce başvurulması -bu kişinin kendi eylemi kesinlikle gerekli kılmadığı sürece- insan onuruna zarar verir ve prensip olarak Sözleşme'nin 3. maddesini ihlal eder (Satık ve diğerleri/Türkiye, B. No: 31866/96, 10/10/2000, § 54).

37. AİHM, Sözleşme'nin 3. maddesinin tartışılabilir ve makul şüphe uyandıran kötü muamele iddialarının etkin biçimde soruşturma yükümlülüğü getirdiğine dikkat çekmektedir (Labita/İtalya, § 131; Tepe/Türkiye, B. No: 31247/96, 21/12/2004, § 48). AİHM’in içtihadında tanımlanan etkinlik için minimum standartlar soruşturmanın bağımsız, tarafsız, kamu denetimine açık olmasını, yetkili makamların titizlikle ve süratli biçimde çalışmasını gerektirmektedir (Mammadov/Azerbaycan, B. No: 34445/04, 11/1/2007, § 73; Çelik ve İmret/Türkiye, B. No: 44093/98, 26/10/2004, § 55).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

38. Anayasa Mahkemesinin 4/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

39. Başvurucular 10/12/2018 tarihinde düzenlenen operasyonla gözaltına alındıklarını, 13/12/2018 tarihinde gözaltı süresinin uzatılması için getirildikleri adliyede duruşma salonunda, nezarethaneye giriş üst araması sırasında ve gözaltında tutuldukları süre boyunca kötü muameleye maruz kaldıklarını, yapılan suç duyurusu neticesinde yaralanmalarına ilişkin olarak üç avukat tarafından imzalanan tutanak soruşturma dosyasına sunulmuş olduğu hâlde sağlık raporu, kamera kaydı ve tanık beyanlarına ilişkin talepleri dikkate alınmaksızın deliller toplanmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, başvurucu Alev Şahin hakkındaki evrakın yetkisizlik kararı verilerek Düzce'ye gönderilmiş olduğunu, soruşturma neticesinde verilen karara itirazlarının gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek kötü muamele yasağı ve etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

40. Bakanlık görüşünde; şikâyet üzerine Başsavcılık tarafından soruşturma işlemlerine başlanıldığı, adli muayene raporlarının temin edildiği, raporlarda başvurucuların kötü muameleye maruz kaldığına dair herhangi bir bulgu bulunmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikteki yaralanmaların gözaltına alınırken araca binme ve inme esnasında ve adli işlemleri yaptırmamak için direnme neticesinde kolluk görevlilerinin direnişi kıracak şekilde orantılı güç kullanımı sonucunda oluştuğunun tespit edildiği, Başsavcılıkça sağlık raporlarının zor kullanma tutanakları ile uyumlu olduğu ve orantılı güç kullanıldığının değerlendirildiği, güvenlik kamera kayıtlarının temini için araştırma yapıldığı ancak temin edilemediği, Başsavcılık soruşturması neticesinde varılan kanaatten ayrılmayı gerektirir maddi ve hukuki bir neden bulunmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca, kötü muamele iddiasının etkin soruşturulmadığı şikâyeti yönünden Cumhuriyet savcısının, başvurucuların iddiaları üzerine titizlikle ve süratle hareket ettiği, her türlü ve objektif delilin temini cihetine gittiği, usul yükümlüğünün gereğinin özenle yerine getirildiği hususlarının değerlendirildiği bildirilmiştir.

41. Başvurucular; Bakanlık görüşüne karşı beyanda özetle yaralanmalarının nasıl oluştuğu ve kolluk müdahalesi neticesinde oluşmuş ise gerekliliği ve orantılılığı hususunda makul açıklama getirilemediğini, haklarında görevi yaptırmamak için direnme suçundan açılmış bir soruşturma bulunmamasının güç kullanımının gerekli olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, olayı aydınlatabilecek delillerin toplanmadığını, ifadelerinin alınmadığını, adli raporların İstanbul Protokolü'ne uygunluğunun incelenmediğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

42. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı ile üçüncü fıkrası şöyledir:

"Herkes, …maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

43. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel ilkeler

44. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).

45. Bununla birlikte her kötü muamele iddiasının Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının getirdiği korumadan ve Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerden yararlanması beklenemez. Bu bağlamda kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için soyut iddiaya dayanan şüphe ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir. Bu kapsamdaki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilmemiş birtakım karinelerden oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar değerlendirilirken ilgililerin süreçteki tutumları da dikkate alınmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; Özge Özgürengin, B. No: 2014/5218, 19/4/2018, § 48; Ali Ulvi Altunelli, B. No: 2014/11172, 12/6/2018, § 55).

46. Anayasa'nın 17. maddesi ve Sözleşme’nin 3. maddesi, belirli bir yasal muamele kapsamında bir yakalamayı gerçekleştirmek için güç kullanımını yasaklamamaktadır. Ancak sınırları belli bazı durumlarda ve sadece kaçınılmaz ve asla aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Ayrıca kişinin kendi davranışından veya tutumundan dolayı fiziksel güce başvurmak kesinlikle zorunlu hâle gelmedikçe bu neviden fiiller, prensip olarak Sözleşme’nin 3. maddesinde belirtilen yasağı ihlal edecektir. Bu bağlamda AİHM, suçla mücadeleye özgü inkâr edilemez zorlukların bireylerin vücut dokunulmazlığı açısından sağlanacak korumaya sınırlar koymasını haklı kılamayacağını belirtmektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

47. Kolluk görevlileri görevlerini yaparken direnişle karşılaşmaları hâlinde bu direnişi kırmak amacıyla ve direnişi kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkili, ayrıca fiilî bir saldırının varlığı hâlinde kolluk görevlileri meşru savunma kapsamında zor kullanma yetkisine de sahiptir. Ancak zor kullanımı zorunlu hâllerde başvurulabilecek bir yol olduğu gibi başvurulacak güç de ölçülü ve kademeli olmalıdır (Arif Haldun Soygür, B. No: 2013/2659, 15/10/2015, § 51).

48. Aktif/etken direnme kolluk görevlisine karşı fiilî bir saldırı, güç kullanımı sonucu kolluk görevlisinin görevini yapmasına engel olmak şeklinde gerçekleşirken pasif/edilgen direnme; evrak göstermeme, araca binmeme, araçtan inmeme gibi kolluk görevlisinin talimatlarına uymama şeklinde gerçekleşmekte ve fiilî bir güç kullanımını içermemektedir. Direnmenin türüne göre görevin ifası için gerekli kuvvet kullanımı değişebileceği gibi kuvvet kullanımının meşru bir zemine oturması için direnmenin sona ermemiş olması, güç kullanımının görevin ifası için zorunlu olması ve yerine getirilmek istenen amaç ile orantılı olması gerekmektedir (Arif Haldun Soygür, § 52).

49. Polisin zor kullanma yetkisi bir cezalandırma aracı olmayıp zorunlu sınırın aşılması, işkence ve kötü muamele yasağının ihlali sonucunu doğurabilecektir (Arif Haldun Soygür, § 54).

50. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen hak kapsamında devletin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde devlet, doğal olmayan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak, kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110).

51. Buna göre bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Bu olanaklı olmazsa madde sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).

52. Yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, kişinin maddi ve manevi varlığını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını, sorumluların ölüm ya da yaralama olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür (Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 98).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

53. Başvurucular soruşturma işlemleri sırasında kolluk görevlilerince darp edilerek yaralandıklarını, bu hususta etkisiz ve özensiz bir şekilde yürütülen ceza soruşturmasından netice alınamadığını ileri sürmektedir.

54. Somut olayda yakalama, gözaltına alma, adli muayene, gözaltı süresinin uzatılması ve nezarethaneye giriş işlemleri sırasında direnen başvuruculara kolluk görevlileri tarafından zor kullanılmak suretiyle müdahale edilmiştir. Başvuruculardan bir kısmının müdahale neticesinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek biçimde yaralandığı hekim raporu ile tespit edilmiştir. Kolluk görevlilerinin fiziksel müdahalesinin varlığı, zor kullanma tutanaklarına yansımış olup Başsavcılık tarafından görevliler hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda da açıkça belirtildiğinden bu hususta herhangi bir tereddüt yoktur.

55. Başvurucuların kolluk müdahalesi sonucu yaralandığı, Başsavcılık tarafından kabul edilmek suretiyle soruşturma yürütülmüş ancak kolluk görevlilerinin kuvvet kullanımının gerekli ve orantılı olması nedeniyle suç unsurunun tespit edilmediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda güç kullanımının gerekli ve orantılı olduğu değerlendirilerek hukuka uygunluk gerekçesine dayanılmış, güç kullanmak için bir haklı (hukuka uygun) neden bulunduğu ve bu güç kullanımının da orantısız olmadığı değerlendirilmesi yapılmıştır.

56. Zor kullanma tutanaklarında (bkz. § 14) başvurucuların yakalama anında direndikleri, başvurucu Deniz Aydın'ın gözaltı işlemine direnmesi üzerine kollarından ve bacaklarından tutularak orantılı güç kullanımı ile araca bindirildiği, başvurucu Mehmet Dersulu'nun arama ve yakalama kararlarının icrasına direnmesi üzerine bir müddet boyunca kelepçelendiği, aramadan sonra gözaltı işlemine geçildiğinde başvurucunun yine direnmesi üzerine kollarından ve bacaklarından tutularak orantılı güç kullanımı ile araca bindirildiği, başvurucu Sibel Balaç'ın direnmesi üzerine zor kullanılarak yakalandığı tespit edilmiştir.

57. Yine, başvurucuların sekiz günlük gözaltı müddetince yapılmak istenen adli muayene için nakilleri sırasında araca binmemek ve araçtan inmemek şekilde direniş gösterdikleri, başvurucu Alev Şahin'in adli muayene için getirildiği hastaneden çıkışı sırasında ekip aracına binmek istemediği, kademeli olarak zor kullanılmak suretiyle araca bindirildiği, başvurucu Mehmet Dersulu'nun adli muayene raporu alınmak istendiğinde araçtan inmediği, başvurucunun kollarından tutularak adli muayenesinin yaptırıldığı düzenlenen zor kullanma tutanaklarında belirtilmiştir.

58. Başvurucuların gözaltı sürelerinin uzatılması için getirildikleri adliye binasında meydana gelen olaylara ilişkin olarak düzenlenen zor kullanma tutanaklarında başvurucuların duruşma salonunu terk etmemek için direnmeleri üzerine ellerinden, kollarından ve vücudun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak dışarı çıkartıldıkları, başvurucular Deniz Aydın, Mahmut Konuk, Mehmet Dersulu ve Nazan Bozkurt'un binaya getirildikleri sırada ve gözaltı süresinin uzatılması için Sulh Ceza Hâkimliğinde dinlenilmelerinden sonra slogan attıkları, diğer başvurucular ile birlikte salondan çıkmamak için direndikleri, direnci kıracak ölçüde kademeli olarak ellerinden, kollarından ve vücudun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanılarak dışarı çıkartıldıkları tespit edilmiştir. Yine başvurucu Sibel Balaç'ın gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararın okunmasından sonra mahkeme hâkimine su şişesi fırlatıp slogan attığı ve direndiği, salondan çıkartılan başvurucunun kendisini yere bıraktığı, ellerinden, kollarından ve vücudunun çeşitli yerlerinden tutulmak suretiyle zor kullanıldığı tutanak ile tespit edilmiştir.

59. Başvurucuların gözaltı süresinin uzatımı kararından sonra nakil ve nezarethaneye giriş işlemleri sırasında meydana gelen olaylara ilişkin olarak düzenlenen zor kullanma tutanaklarında başvurucuların araca binmemek, araçtan inmemek ve nezarethaneye girmemek için direndikleri, başvurucu Nazan Bozkurt'un duruşma salonundan çıkartıldıktan sonra dışarıda kendini yere bırakması üzerine direncini kıracak ölçüde zor kullanılarak ekip aracına bindirildiği, camları yumruklayan başvurucuya ters kelepçe uygulandığı, başvurucu Mehmet Dersulu'nun araçtan inmek istememesi üzerine ellerinden, kollarından ve ayaklarından tutularak nezarethaneye teslim edildiği, başvurucu Deniz Aydın'ın nezarethane giriş araması sırasında kadın polis memurunun boğazını sıkması üzerine yeteri kadar bedeni kuvvet uygulandığı belirtilmiştir.

60. Başvuruya konu olayda kolluk tarafından yakalama, gözaltına alma, adli muayene yaptırılması için hastaneye sevk edilme, gözaltı süresinin uzatılması, nezarethaneye giriş işlemlerinin gerçekleştirilmesi sırasında direnç gösteren başvuruculara bedeni kuvvet kullanılarak fiziksel müdahalede bulunulmuştur. Kolluk tarafından yapılmak istenen adli işlemlere direnç gösteren başvuruculara orantılı bulunmak koşuluyla güç kullanılması söz konusu işlemler için gösterilen direnç karşısında başka bir çarenin olduğunu söylemeyi mümkün kılan bir bilgi ve belgenin Anayasa Mahkemesi önünde bulunmadığı dikkate alındığında zorunludur. Dolayısıyla yapılan müdahalenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmeyecek düzeyde ve gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Müdahalenin gerekli olduğu ortaya konulduktan sonra ikinci aşamada olayın niteliğine göre müdahalenin orantılı olup olmadığı ele alınmalıdır.

61. Başvurucuların adli muayene raporlarının zor kullanma tutanakları ile uyumlu olduğu, başvurucu Alev Şahin'in gözaltı giriş raporunda kelepçe takılmasına bağlı olarak iki taraflı hiperemik abrazyonların mevcut olduğu, adli muayene için araçtan inmeye direnmesi üzerine zor kullanıldığı için aynı gün yapılan ikinci muayene neticesinde düzenlenen raporda her iki bilekte kelepçe izi ve sol dizde hiperemi mevcut olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, başvurucu Deniz Aydın'ın gözaltı giriş raporunda ve 13/12/2018 tarihli adli muayene raporunda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmasının bulunduğu, başvurucu Mehmet Dersulu'nun adli muayene raporunda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmasının bulunduğu, başvurucu Nazan Bozkurt'un gözaltı giriş raporunda gözaltı giriş raporunda ve 13/12/2018 tarihli adli muayene raporunda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmasının bulunduğu, başvurucu Sibel Balaç'ın gözaltı giriş raporunda sağ ve sol el bileğinde sirküler olarak kızarıklık mevcut olduğu tespit edilmiştir.

62. Başvurucuların adli muayene raporlarında tespit edilen yaralanma biçimi ellerinden, kollarından ve vücudundan tutulmasıyla bağlantılı görülmektedir. Başvurucularda meydana gelen yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması da dikkate alındığında kolluk görevlilerince kullanılan bedensel gücün orantılı olduğuna ilişkin savcılık değerlendirmesinin aksini söylemek mümkün görünmemektedir. Diğer taraftan, gözaltı süresinin sonunda tutuklanan Sibel Balaç dışındaki diğer başvurucular serbest bırakılmış ancak adli muayene raporlarının gerçeği yansıtmadığını ileri süren başvurucular anılan iddialarını destekleyen herhangi bir veriyi soruşturma mercilerine ve Anayasa Mahkemesine iletmeyip bireysel başvuru dosyasına da sunmamıştır. Başvurucu Sibel Balaç gözaltı süresinin sonunda tutuklanmış ise de ceza infaz kurumuna alınma işlemi sırasında zorunlu olarak gerçekleştirilen hekim muayenesi neticesinde düzenlenen sağlık raporunu veya bu rapora ilişkin bilgi/belgeyi sunmamıştır.

63. Açıklanan gerekçelerle başvuruculara yapılan müdahaleyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.

64. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde sorumluların belirlenmesini ve gerekirse cezalandırılmasını sağlamaya elverişli, etkili bir soruşturmanın yapılması gerekir.

65. Başvurucular hakkında adli işlemler sırasında meydana gelen olaylara ilişkin olarak adli muayene raporları alınmış, bir kısım başvurucuların yaralanması tespit edilmiştir. Başvuruya konu olayda, gerektiği hâlde Başsavcılıkça toplanmayan herhangi bir delilin varlığı başvurucular tarafından ortaya konulamamıştır. Başvurucuların suç ihbarı üzerine kolluk görevlileri hakkında derhâl ceza soruşturması başlatılmıştır. Dolayısıyla Başsavcılık tarafından makul özenle delillerin toplandığı, olayın aydınlatılması bakımından ciddiyetle araştırma yapıldığı söylenebilmektedir. Bu bağlamda yukarıda yapılan ayrıntılı değerlendirmeler doğrultusunda Başsavcılıkça elde edilen delillerin hukuki olarak yorumlanmasında Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında korunan hakkı zedeleyecek mahiyette bir değerlendirme yapılmadığı ve soruşturmanın etkili şekilde yürütülmediğini gösterir herhangi bir bulguya rastlanmadığı açıkça anlaşılmıştır.

66. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Alev Şahin ve diğerleri [1.B.], B. No: 2019/20125, 4/7/2022, § …)
   
Başvuru Adı ALEV ŞAHİN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2019/20125
Başvuru Tarihi 29/5/2019
Karar Tarihi 4/7/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltında kolluk görevlilerince darba maruz kalma ve bu olaya ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 16
5237 Türk Ceza Kanunu 256
86
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi