TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
DEVRİM SARIKAYA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/26159)
Karar Tarihi: 11/5/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Ayhan KILIÇ
Başvurucu
Devrim SARIKAYA
Vekili
Av. Abdullah Edip GÜL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; sözleşmeli aile hekiminin görevden uzaklaştırıldığı dönemde kesilen aylığının göreve iadesinden sonra ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, aile hekimlerine diğer kamu görevlilerinden farklı muamele edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/8/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 1971 doğumlu olup Ankara'da ikamet etmektedir. Başvurucu, olayların geçtiği tarihte Ankara'nın Keçiören ilçesi Muhtar Fazlı İrge Aile Sağlık Merkezinde sözleşmeli aile hekimi olarak görev yapmaktadır.
6. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Müteaddit defa uzatılan OHAL 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
7. Darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 4. maddesiyle, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da bunlarla irtibatı yahut iltisakı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin bu görevlerinden çıkarılması yetkisi kamu kurumlarına verilmiştir.
8. Sözü edilen madde uyarınca gereken işlemlerin yapılması amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Kurul, başvurucunun durumunun anılan madde çerçevesinde değerlendirilmesi için görevden uzaklaştırılmasına 29/7/2016 tarihinde karar vermiştir. Başvurucu 16/2/2017 tarihinde görevine iade edilmiştir. Görevden uzaklaştırıldığı dönemde başvurucunun sözleşme ücreti 30/12/2010 tarihli ve 27801 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan mülga Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 16. maddesine göre hesaplanan tam hâliyle değil 17. maddesinde öngörülen kesintilere tabi tutularak ödenmiştir.
9. Başvurucu 11/4/2017 tarihinde, 29/7/2016-31/12/2016 tarihleri arasındaki dönemde aylığından yapılan kesintinin ödenmesi talebinde bulunmuştur. Ankara Valiliği (Valilik) 21/4/2017 tarihli işlemle talebi reddetmiştir. Ret yazısında, sözleşmenin askıda olduğu dönemde kesilen aylığın ödenmesini öngören bir hükmün mülga Yönetmelik'te bulunmadığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu söz konusu işlemin iptali istemiyle 18/5/2017 tarihinde Ankara 14. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Dava dilekçesinde, açığa alınma işleminin tesisinde başvurucunun kusurunun bulunmaması sebebiyle aylıklarının tam olarak ödenmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
11. İdare Mahkemesi 18/3/2019 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, aile hekimlerinin maaş ve ücretlerinin mülga Yönetmelik ve idareyle yapılan sözleşme hükümlerine göre belirlendiği ifade edilmiştir. Kararda, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 141. maddesinin olayda uygulanmasının mümkün bulunmadığı ve açıkta kaldığı dönemde eksik ödenen tutarın başvurucuya iade edilmesini öngören bir hükmün mülga Yönetmelik'te de yer almadığı vurgulanmıştır.
12. Başvurucu aynı iddialarla karara karşı istinaf yoluna müracaat etmiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 21/6/2019 tarihinde istinaf istemini esastan ve kesin olarak reddetmiştir. Nihai karar 16/7/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Ayşegül Şimşek Mankan, B. No: 2019/12111, 29/12/2021, §§ 20-27.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 11/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
15. Başvurucu, kesilen aylığının ödenmemesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, kesilen aylığının değer kaybına uğratılmaksızın ödenmesinin Anayasa'nın 35. maddesinin gereği olduğunu iddia etmiştir. Kendi kusuru bulunmadan görevden uzaklaştırıldığını belirten başvurucu, parasal kayıplarının giderilmesinin idarenin yükümlülüğü olduğunu savunmuştur.
16. Bakanlık görüşünde, aile hekimliği sözleşmesinin mülga Yönetmelik'e göre askıya alınması hâlinde mülga Yönetmelik'in 17. maddesinde sayılan kalemlerin dışında bir ödeme yapılmasının öngörülmediği belirtilmiştir. Bakanlık, bu sebeple mülga Yönetmelik'in 17. maddesi uyarınca hesaplanacak ücreti aşan iddialar yönünden mevcut mülkün ya da meşru beklentinin olup olmadığının incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir.
2. Değerlendirme
17. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Anayasa Mahkemesi Ayşegül Şimşek Mankan kararında açığa alınan aile hekiminin açıkta kaldığı dönemde aylığından yapılan kesintinin mülk teşkil edip etmediği meselesini incelemiş ve Yönetmelik'in 16. maddesine göre elde etmesi gereken ücretin tamamının aile hekimi yönünden Anayasa'nın 35. maddesi kapsamında korunması gereken bir mülk olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır (Ayşegül Şimşek Mankan, §§ 34-41).
20. Başvurucunun sözleşmesinin askıya alındığı dönemde sözleşme ücretinin bir kısmı eksik ödenmiştir. Başvurucu yönünden meşru beklenti oluşturan sözleşme ücretinin eksik ödenmesi mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir (benzer yönde bkz. Ayşegül Şimşek Mankan, § 42).
21. Ayşegül Şimşek Mankan kararında açığa alınan aile hekiminin aylığından kesinti yapılmasının ilk elden yönetmelikle düzenlenmesinin müdahalenin şeklî manada kanuna dayanması şartını sağlamadığı sonucuna ulaşılmış, bununla birlikte somut olayın özelliği dikkate alındığında ihlal bulunup bulunmadığı konusunda nihai değerlendirmenin ölçülülük ilkesi yönünden yapılmasının daha uygun olacağı kanaatine varılmıştır (Ayşegül Şimşek Mankan, §§ 47-52).
22. Anayasa Mahkemesinin koşulları itibarıyla eldeki başvuruya benzer olan Ayşegül Şimşek Mankan başvurusunda, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan ve terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti yahut bunlarla irtibatı ya da iltisakı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin bu görevlerinden çıkarılmalarına imkân veren düzenlemenin kapsamında işlem yapılmasına gerek olup olmadığının tespiti amacıyla hakkında başlatılan soruşturma sürecinde görevinden uzaklaştırılan, akabinde görevine iade edilen başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına kendi fiilleriyle sebebiyet verdiğini ve yaklaşık üç aylık süre boyunca aile hekimi olarak çalışmamış olmasında kusurunun bulunmadığını belirtmiştir (Ayşegül Şimşek Mankan, § 66).
23. Anılan kararda; idarenin darbe teşebbüsü sonrası birtakım tedbirler almasının, bu bağlamda terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğuna inanmaları için yeterli şüphe bulunan kişilerle ilgili olarak görevden uzaklaştırma tedbiri uygulamış olmasının makul karşılanabileceği ancak soruşturma sonucunda haklarında herhangi bir olumsuzluk tespit edilemeyen kişilerin uğradığı mağduriyetin giderilmesi, kesilen ücretlerin -değer kaybına uğratılmadan- ödenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, idare mahkemesinin idarenin kusuruyla sebep olduğu zararın giderilmesi için açık bir yasal dayanağa ihtiyaç bulunduğu biçimindeki yorumunun, anılan davanın etkisiz kalmasına yol açtığı ve başvurucunun katlandığı külfetin telafi edilmesini önlediği saptaması yapılmış; sözleşme ücretinden yapılan kesintinin genel kusur sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde iade edilmemesinin başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu kanaatine varılmıştır (Ayşegül Şimşek Mankan, §§ 67-69).
24. Mevcut başvuruda Ayşegül Şimşek Mankan kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkıyla Bağlantılı Olarak Ayrımcılık Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, görevden uzaklaştırılan diğer kamu görevlilerinin iadesi hâlinde, kesilen aylıkların kamu görevlilerine ödenip aile hekimlerine ödenmemesinin eşitlik ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
27. Başvurucunun bu iddiası mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağı kapsamında incelenebilir nitelikte bulunsa da mülkiyet hakkıyla ilgili olarak yukarıda ulaşılan ihlal sonucu dikkate alındığında bu şikâyet yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. Giderim Yönünden
28. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmesini talep etmiştir.
29. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 14. İdare Mahkemesine (E.2017/1306, K.2019/596) GÖNDERİLMESİNE,
E. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.