logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Veysi Eski [2.B.], B. No: 2019/20214, 27/2/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

VEYSİ ESKİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/20214)

 

Karar Tarihi: 27/2/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Veysi ESKİ

Vekilleri

:

Av. Arzu ŞAHİN

 

 

Av. Akçay TAŞÇI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, arabulucular siciline kayıt talebinin reddedilmesi işleminin iptal edilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İstanbul Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapan başvurucu aynı zamanda arabuluculuk faaliyetinde bulunabilmek için arabulucular siciline kayıt talebinde bulunmuştur. Kayıt talebine ilişkin olarak Bakanlık tarafından gönderilen 13/2/2018 tarihli bildirimde başvurucunun terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak şartını taşımadığından talebinin reddine karar verildiği belirtilmiştir.

3. Başvurucu, söz konusu işlemin iptal edilmesi talebiyle 16/3/2018 tarihinde Ankara 7. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde; hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan terör örgütüyle iltisaklı olduğu gerekçesiyle arabulucular siciline kaydının yapılmamasına ilişkin işlemin usule ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu; arabulucular siciline kaydedilmenin tüm şartlarını taşıdığını, anılan sicile kayıt konusunda idareye takdir hakkı tanınmadığını, hukuken geçerli bilgi ve belgelerle desteklenmeyen soyut iddiaya dayalı işlem nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirtmiştir.

4. İdare tarafından Mahkemeye 19/4/2018 tarihinde sunulan savunma dilekçesinde; başvurucu hakkında 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ile silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlarından soruşturma yürütüldüğü, bu nedenle başvurucunun PKK/KCK silahlı terör örgütüyle iltisaklı veya irtibatlı olduğu belirtilmiştir.

5. Mahkeme 24/12/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucu hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu kapsamında yürütülen adli soruşturma bulunduğu ve soruşturmanın hâlen devam ettiği belirtilmiştir. Bunun yanında adli soruşturmaya esas suçun niteliği ve soruşturmanın devam ettiği gözönüne alındığında başvurucunun terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olmama şartını sağlamadığı kanaatine ulaşıldığı kararda ifade edilmiştir. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı vurgulanmıştır.

6. Başvurucu, Mahkemece verilen karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf başvuru dilekçesinde; kararın masumiyet karinesine aykırı olduğunu, hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını, hakkında devam eden soruşturmanın terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı olarak kabul edilebilmek için yeterli görülmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

7. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 11/4/2019 tarihli kararıyla istinaf talebinin kesin olarak reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; Mahkemece verilen kararın usule ve hukuka uygun olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı belirtilmiştir.

8. Başvurucu, nihai kararı 10/5/2019 tarihinde öğrendikten sonra 3/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

9. Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu 31/3/2022 tarihli kararıyla; 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinin ikinci fıkrasındaki propaganda suçu ile 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçu bakımından başvurucu hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; propaganda suçu bakımından yapılan incelemede şüphelilerin grup içerisinde yer aldıkları esnada suç unsuru slogan ve benzeri nitelikte propaganda faaliyetlerine ilişkin herhangi bir tespit veya görüntü kaydı bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca kararda, şüphelilerin oturma eylemi yaptıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldıklarının polis tutanağıyla tespit edildiği ifade edilerek 2911 sayılı Kanun'a muhalefet suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; hakkında devam eden soruşturma dosyasının terör örgütü ile iltisaklı olduğuna dair delil olarak kabul edildiğini, bu nedenle arabulucular siciline kayıt talebinin reddedildiğini, açılan davada da verilen ret kararının masumiyet karinesini, adil yargılanma hakkını, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bunun yanında başvurucu; meslek hayatına müdahale edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

11. Bakanlık görüşünde, Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında hakkındaki soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini vurgulayarak önceki iddialarını yinelemiştir.

12. Başvurucunun arabulucular siciline kaydının yapılmamasına ilişkin işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvurudaki müdahalenin başvurucunun mesleki faaliyetlerinin aksamasına, sosyal çevresiyle olan ilişkilerine ve itibarına olumsuz şekilde etki ettiği, bu etkinin ciddi olduğu ve belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Şükran Dağ Cabir, B. No: 2019/19839, 15/3/2023, §§ 24-25). Ayrıca başvuruya konu olayın meydana geldiği süreçteki olağanüstü hâl (OHAL) şartlarına, OHAL ilanına ve uygulanan tedbirlere ilişkin genel bilgiler için bkz. Şükran Dağ Cabir, §§ 5-7.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa Mahkemesi Şükran Dağ Cabir kararına konu benzer somut olayda Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca, müdahalenin Anayasa'daki çekirdek haklarla ilgili olup olmadığı, anılan maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve özgürlüklere dokunup dokunmadığı, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edip etmediği ve durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının tespitiyle sınırlı bir inceleme yapılacağını kabul etmiştir (Şükran Dağ Cabir, §§ 26-28). Anılan kararda başvurucunun arabulucular sicilinden kaydının silinmesine ilişkin tedbirin ve bu kapsamda derece mahkemelerince sonuca bağlanan uyuşmazlığın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun söylenebilmesi için öncelikle keyfî olmaması ve söz konusu tedbirin ölçülü olup olmadığı değerlendirilirken elbette ülkemizde OHAL ilanına sebebiyet veren durumun özellikleri ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan şartların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir (Şükran Dağ Cabir, § 32).

15. Ayrıca Anayasa Mahkemesi derece mahkemeleri tarafından başvurucunun devam eden bir ceza yargılamasının bulunmasının terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olduğunun kabul edilebilmesi açısından bir şüpheye neden olsa da başkaca somut eylem, olay ya da olgularla desteklenmediği durumda bu türden bir şüpheye dayalı olarak arabuluculuk kaydının silinmesinin kamusal makamlardan beklenen ikna edici nitelikte gerekçe ortaya konulması yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğunu Şükran Dağ Cabir kararında kabul etmiştir. Kararda irtibatlı ya da iltisaklı olarak kabul edilmek için kişi hakkında yalnızca kovuşturma bulunmasının yeterli kabul edilmesinin, söz konusu kavramların kapsam ve sınırlarının yargı kararlarıyla belirlenmesi konusunda yargısal makamlara tanınan takdir yetkisinin öngörülen yükümlülüklere uygun şekilde kullanılmaması anlamına geleceği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun terör örgütleriyle irtibat ya da iltisak içinde bulunduğunun kabulü açısından hakkında derdest bir ceza davasının bulunmasının tek başına yeterli görüldüğü ve söz konusu işlem ya da kararın gerekçesinin bu tespit üzerinden oluşturulduğu durumda, ilgili kişinin beraatine karar verilmesinin söz konusu gerekçeyi tamamen dayanaksız duruma getireceği ifade edilmiştir (Şükran Dağ Cabir, §§ 39, 40).

16. Başvuru konusu olayda ise başvurucu hakkında devam eden bir ceza soruşturması bulunması başvurucunun terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olduğu yönünde yeterli görülerek arabulucular siciline kayıt olma talebinin reddine gerekçe yapılmıştır. Ancak anılan ceza soruşturmasında başvurucu hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.

17. Sonuç olarak mevcut başvuruya özgü şartlarda, serbest avukat olan ve arabulucular siciline kaydının yapılmasını talep eden başvurucu hakkında terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu hususunda verilen idari ve yargısal kararlarda objektif ve ikna edici nitelikte gerekçelerin ortaya konulamadığı görülmektedir. Bunun yanında başvurucunun ilave tedbirlere maruz bırakılmasına ilişkin gerekliliğin söz konusu kavramların kapsamını gösterecek şekilde somut olgulara dayalı olarak ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanamadığı değerlendirilmektedir. Uygulanan somut tedbirin başvurucu üzerinde doğuracağı etki de gözönüne alındığında özellikle yargılama sürecinde devletten beklenen yükümlülüklerin OHAL şartlarında da yerine getirilmesi gerektiği açık olmasına rağmen mevcut başvurunun şartlarında anılan yükümlülüğe uygun şekilde hareket edilmediği kanaatine varılmıştır.

18. Bu itibarla öngörülen güvencelere uygun şekilde gerçekleştirilmeyen tedbirin, durumun gerektirdiği ölçüyü koruduğu söylenemeyeceğinden OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlere uygun olmadığı değerlendirilmiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

20. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi, 50.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için ihlalin tespitinin ve yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 7. İdare Mahkemesine (E.2018/656, K.2018/2417) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Veysi Eski [2.B.], B. No: 2019/20214, 27/2/2024, § …)
   
Başvuru Adı VEYSİ ESKİ
Başvuru No 2019/20214
Başvuru Tarihi 3/6/2019
Karar Tarihi 27/2/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, arabulucular siciline kayıt talebinin reddedilmesi işleminin iptal edilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı OHAL diğer tedbirler (lisans iptali, rütbe sökme, resen emeklilik, geri çağırma vs) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi