logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Elsis Elektrik İnşaat Plan Proje Taahhüt Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2019/20771, 31/3/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ELSİS ELEKTRİK İNŞAAT PLAN PROJE TAAHHÜT TURİZM İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/20771)

 

Karar Tarihi: 31/3/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucu

:

Elsis Elektrik İnşaat Plan Proje Taahhüt Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Murat ÇETİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, alacağın tahsili amacıyla borçlu aleyhine başlatılan icra takibi sırasında borçluya ait taşınmazın satışından elde edilen bedelin yaklaşık dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/6/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu Şirket, 11.403,97 TL tutarlı çekin tahsili amacıyla Fethiye 1. İcra Müdürlüğünde (İcra Dairesi) E.2007/2532 sayısına kayden Y. Limitet Şirketi ve Y.Y. aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatmıştır.

6. İcra Dairesi borçlunun bir adet taşınmazını haczederek 30/9/2010 tarihinde satmıştır. İcra Dairesince düzenlenen sıra cetveline göre 1. sırada yer alan başvurucuya 25.034,06 TL ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. Söz konusu tutar sıra cetvelinin kesinleşmesinden sonra ödenmek üzere bankada vadesiz bir hesapta bekletilmiştir.

7. Bu arada T.B. 18/7/2012 tarihinde Fethiye İcra Hukuk Mahkemesinde (İcra Hukuk Mahkemesi) sıra cetveline karşı şikâyet yoluna müracaat etmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi husumet yokluğundan 11/9/2013 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin (Yargıtay) 28/1/2016 tarihli kararıyla İcra Hukuk Mahkemesinin kararı gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzeltilerek onanmıştır. Karar düzeltme istemi de Yargıtayın 10/4/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

8. Banka hesabında tutulan 25.034,06 TL sıra cetvelinin kesinleşmesi üzerine 15/5/2019 tarihinde başvurucuya hesaben ödenmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

9. İlgili hukuk için bkz. Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, §§ 19-29.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

10. Anayasa Mahkemesinin 31/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

11. Başvurucu, alacağının tahsili amacıyla borçlu aleyhine başlattığı icra takibi sırasında borçluya ait taşınmazın satışından elde edilen bedelin yaklaşık dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

12. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

13. Başvurucu, İcra Dairesince borçlunun mal varlığının satışından elde edilen ve kendisine ödenmesine karar verilen bedelin dokuz yıl süren sıra cetveline karşı şikâyet sürecinde nemalandırılmadan ödenmiş olmasından yakınmıştır. Başvurucu, bu şikâyetiyle ilgili olarak herhangi bir idari veya yargısal yola gitmeden doğrudan bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi Fatma Yıldırım kararında benzer bir şikâyeti incelemiş ve cebri icra sürecinde borçlulardan tahsil edilerek alacaklılara ödenen tutarın nemalandırılmamasına yönelik şikâyeti inceleyebilecek etkili bir başvuru yolunun bulunmadığı kanaatine vararak başvurunun esasını incelemiştir (Fatma Yıldırım, §§ 36-42). Mevcut başvuruda Fatma Yıldırım kararında yapılan tespitten ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

15. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda, mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikri hakların yanı sıra, icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dahildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

16. Somut olayda başvurucunun özel hukuk ilişkisinden doğan alacağı için borçlu Y. Limitet Şirketi ve Y.Y. aleyhine başlattığı icra takibinde haciz safhasına geçilmiştir. Haciz safhasına geçilmiş olması, borca itiraza ilişkin süreçlerin aşıldığı ve borcun kesinleştiği anlamına gelmektedir. Kesinleşmiş alacaklar icra edilebilir nitelik kazandığından Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil etmektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Fatma Yıldırım, § 45).

17. Anayasa Mahkemesi Fatma Yıldırım kararında benzer şikâyeti incelemiştir. Anılan kararda, devletin özel kişiler tarafından yapılacak müdahalelere karşı malike koruma sağlama biçimindeki pozitif ödevinin cebri icra sürecinin makul bir sürede sonuçlandırılmasını, ayrıca cebri icranın uzaması hâlinde borçlunun ve alacaklının hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla somut olayın gerektirdiği her türlü tedbirin alınmasını gerektirdiği ifade edilmiştir. Kararda, özellikle icra sürecinde devletin hâkimiyeti ve kontrolü altında bulunan borçlu veya alacaklıya ait mal ve hakların ekonomik değerini koruyucu ve idareye normal idari işleyişin dışında bir külfet yüklemeyecek tedbirlerin alınmamasının somut olayın koşulları çerçevesinde koruma yükümünün ihlali olarak yorumlanabileceğine işaret edilmiştir (Fatma Yıldırım, §§ 57-59).

18. Anayasa Mahkemesi icra dairesince sıra cetvelinin düzenlendiği tarih ile alacaklıya fiilen ödeme yapıldığı tarih arasında yaklaşık dokuz yıllık süre geçtiğine dikkat çekerek cebri icranın bir parçası olan sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde geçen dokuz yıllık makul olmayan sürede borçlu ve alacaklının hak ve menfaatlerini koruyucu ve durumun gerektirdiği olağan tedbirlerin idare tarafından alınmasının beklendiğine vurgu yapmıştır. Borçluya ait taşınmazların satışından tahsil edilen bedelin alacaklıya ödendiği ana kadar alacaklının para üzerinde tasarrufta bulunma, parayı kullanma veya paranın değerinin enflasyon karşısında aşınmasını önleyici tedbirler alma imkânı bulunmadığının altını çizen Anayasa Mahkemesi; tahsil edilen bedelin bu süreçte henüz icra müdürlüğünün kontrolü altında bulunduğunu, dolayısıyla bu paranın enflasyon karşısında kıymet yitirmesini önleyebilecek olan da para üzerinde tasarrufta bulunma kudretini elinde bulunduran icra dairesi olduğunu belirtmiş, tahsil edilen ihale bedelinin alım gücünü kaybetmesini engellemenin yolunun da bunun nemalandırılması olduğu, bunun icra dairesine olağan idari işleyişin ötesinde bir külfet de yüklemediği tespitini yapmıştır (Fatma Yıldırım, §§ 60-61).

19. Anayasa Mahkemesi sonuç olarak cebri icra organlarının ihale bedelinin vadeli bir mevduat hesabına yatırılması biçiminde alacağı basit bir tedbirle icra sürecinin hızlı işlememesinin başvurucu üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirememiş olmasının, mülkiyet hakkının devlete yüklediği koruma pozitif yükümlülüğün ihlali sonucunu doğurduğunu kabul etmiştir (Fatma Yıldırım, § 62).

20. Eldeki başvuruda, başvurucuya ödenmesi kararlaştırılan tutarın sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde geçen yaklaşık dokuz yıla yakın sürede nemalandırılmamış olduğu ve bu hâliyle başvurucuya ödendiği gözetildiğinde Fatma Yıldırım kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

21. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. Giderim Yönünden

22. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesini ve 51.081,45 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

23. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

24. 2010 yılının Eylül ayında İcra Dairesince satışı gerçekleştirilen taşınmazın bedelinin sıra cetveline itiraz davasının kesinleştiği ve başvurucuya ödeme yapıldığı 2019 yılı Mayıs ayına kadar nemalandırılmaması nedeniyle başvurucunun uğradığı zararın -Türkiye İstatistik Kurumu verileri dikkate alındığında- yaklaşık olarak (25.034,06x1,2677=31.735,68) 31.735,68 TL olduğu anlaşılmıştır. Buna göre başvurucuya 31.735,68 TL maddi tazminat ödenmesi gerekir.

25. Öte yandan ihlalin tespiti ile maddi tazminata hükmedilmesinin yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun diğer tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya 31.735,68 TL maddi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Elsis Elektrik İnşaat Plan Proje Taahhüt Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2019/20771, 31/3/2022, § …)
   
Başvuru Adı ELSİS ELEKTRİK İNŞAAT PLAN PROJE TAAHHÜT TURİZM İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2019/20771
Başvuru Tarihi 14/6/2019
Karar Tarihi 31/3/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, alacağın tahsili amacıyla borçlu aleyhine başlatılan icra takibi sırasında borçluya ait taşınmazın satışından elde edilen bedelin yaklaşık dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) İhlal Maddi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2004 İcra ve İflas Kanunu 140
5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi