logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Leyla Uğurlu [1.B.], B. No: 2019/21264, 16/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LEYLA UĞURLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/21264)

 

Karar Tarihi: 16/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Leyla UĞURLU

Vekili

:

Av. Halil ÇINAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; idarenin ticari bir taksinin tahsis yerini değiştirmesinden kaynaklanan zararın tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İstanbul İl Trafik Komisyonu 1979 yılında 34 AC 077 plakalı ticari aracın Silivri ilçesine tahsisine karar vermiştir. Araç 19/7/1982 tarihinde yapılan satışla C.A. adına tescil edilmiş ve kaydına "Silivri Taksi" ibaresi düşülmüştür. Araç kayıtları 30/10/1989 tarihinde 34 M 0333 numaralı plakaya aktarılmıştır. Araç R.H. adına kayıtlı iken 1/8/1990 tarihinde yapılan nakil işleminde tanzim edilen belgede aracın cinsi "Silivri İlçesi'ne tahsisli taksi oto" iken "Büyükçekmece taksi oto"ya dönüştürülmüştür. Sonrasında da gerçekleştirilen işlemlerde araç kaydı "Büyükçekmekce taksi oto" olarak devam etmiştir.

3. S.Ö. adına kayıtlı iken 18/7/2001 tarihinde tanzim edilen motorlu araç tescil belgesinde "Büyükçekmece taksi" ibaresi yer alan araç başvurucuya satılmıştır. Başvurucu adına 5/11/2002 tarihinde düzenlenen ticari plaka tahsis belgesinde "B.çekmece Ticari Taksi" ibaresi yer almıştır. Yine motorlu araç tescil belgesinde başvurucuya ait aracın cinsi "B-Çekmece taksi oto" olarak gösterilmiştir.

4. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1/4/2004 tarihinde Silivri'ye tahsisli olduğu hâlde Büyükçekmece sınırları içinde faaliyet yürütmesi nedeniyle başvurucuya ait aracın trafikten men edilmesine karar vermiştir. Elkonulan araç 11/5/2004 ile 18/12/2004 tarihleri arasında otoparka çekilmiştir. İşlemin iptali için başvurucunun açtığı davada İstanbul 2. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) 25/9/2006 tarihinde trafikten men kararını iptal etmiştir. İdare Mahkemesi, idarenin sehven verildiğini iddia ettiği ticari plaka tahsis belgesinin iptaline yönelik herhangi bir karar alınmadığından hukuken geçerli bir ticari plaka tahsis belgesi bulunan aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını kaydetmiştir. Danıştay 8. Dairesi (Danıştay Dairesi) 19/11/2008 tarihinde kararı onamış, 17/5/2010 tarihinde karar düzeltme istemini reddetmiştir.

5. Başvurucuya ait araç 15/1/2009 tarihinde trafikten men edilmiştir. Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) 22/5/2009 tarihinde başvurucu adına düzenlenen 5/11/2002 tarihli ticari plaka tahsis belgesinin iptal edilerek aracın Silivri ilçesinde ruhsatlandırılmasına karar vermiştir. Araç 15/1/2009 ile 25/6/2009 tarihleri arasında otoparkta tutulmuştur.

6. Başvurucu 18/8/2009 tarihinde UKOME işleminin iptali ve uğradığı zararların tazmini için İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına karşı dava açmıştır. Başvurucu; plakayı trafik sicil kayıtlara güvenerek satın aldığını, kendisinden önce de birçok kişinin trafik sicil kayıtlarına göre devraldığını ve yıllarca Büyükçekmece bölgesinde çalıştırdığını ileri sürmüştür. Başvurucu, idarenin hatalı işleminden kaynaklı olarak Büyükçekmece yerine Silivri'de ticari faaliyet yürütmek zorunda kalması nedeniyle bu yerler arasında hem ticari taksilerin günlük kazançları hem de alım satım fiyatları arasındaki farktan kaynaklı zararının tazmin edilmesini istemiştir. Başvurucu ayrıca aracın trafikten men edildiği iki dönem için (11/5/2004 ile 18/12/2004 ve 15/1/2009 ile 25/6/2009) uğradığı kazanç kaybının ve otopark ücretinin de tazmin edilmesini talep etmiştir.

7. İdare Mahkemesi 30/1/2012 tarihinde ilgili dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğunu belirterek 5/11/2002 tarihli ticari plaka tahsis belgesinin iptal edilerek aracın Silivri'de ruhsatlandırılmasına ilişkin iptal talebi yönünden davayı reddetmiştir. İdare Mahkemesi, sonradan iptal edilmiş olan trafikten men kararından dolayı 11/5/2004 ile 18/12/2004 tarihleri arasındaki kazanç kaybı ile otopark ücreti için 3.734,68 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.

8. Buna karşılık İdare Mahkemesi, daha önce hukuka aykırı olarak tesis edilmiş bir işlemin idarece her zaman geri alınabileceğini ve idarenin hukuka uygun işleminden doğan zararın tazmininin söz konusu olmayacağını kaydetmiştir. Bu bağlamda başvurucuya ait aracın Silivri'de faaliyet yürütmesi gerekirken usulsüz tescil nedeniyle uzun süre Büyükçekmece'de çalıştırıldığını, dolayısıyla söz konusu hukuka aykırılığın giderilmesi için tesis edilen işlem nedeniyle ortaya çıkan zararı idarenin tazmin etme yükümlülüğü bulunmadığını belirtmiştir.

9. Danıştay Dairesi 20/6/2018 tarihinde kararı onamış, 8/4/2019 tarihinde ise karar düzeltme istemini reddetmiştir.

10. Başvurucu nihai hükmü 28/5/2019 tarihinde öğrendikten sonra 25/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

1. Tahsis Yerinin Değiştirilmesinden Doğan Zararın Tazmin Edilmediğine İlişkin İddia

12. Başvurucu; Büyükçekmece'de kayıtlı olan taksiler İstanbul genelinde faaliyet gösterebilirken Silivri'ye kayıtlı taksilerin sadece ilçe sınırları içinde faaliyet gösterebildiğini, iki ilçe arasında taksilerin kazanç ve plaka fiyatları bakımından çok büyük fark olduğunu ve idarenin hatasından kaynaklanan zararı tazmin etmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

13. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Somut olayda başvurucuya ait uyuşmazlığa konu ticari plaka tahsisi belgesinin gelir getirici bir faaliyete imkân sağladığı gözetildiğinde ekonomik bir değer oluşturduğu ve dolayısıyla Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiği açıktır.

16. Ticari taksinin tahsis yerinin değiştirilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararın giderilmemiş olmasına ilişkin şikâyetlerin devletin mülkiyet hakkının korunmasına yönelik pozitif yükümlülükleri kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Vedat Oğuz, B. No: 2018/35120, 15/9/2021, § 42).

17. Somut olayda mülkiyet hakkına ilişkin pozitif yükümlülükler kapsamında değerlendirme yapılacağından başvurunun Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve mülkten barışçıl yararlanma hakkını düzenleyen genel kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.

18. Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkının gerçekten ve etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin müdahaleden kaçınmasına bağlı değildir. Anayasa'nın 5. ve 35. maddeleri uyarınca devletin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu pozitif yükümlülükler kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir (Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 44). Ancak hemen belirtmek gerekir ki bazı durumlarda devletin pozitif ve negatif yükümlülüklerinin birbirinden ayrılması da mümkün olamamaktadır. Üstelik devletin ister pozitif isterse de negatif yükümlülükleri söz konusu olsun, uygulanacak ilkeler de çoğunlukla önemli ölçüde benzeşmektedir (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, § 70).

19. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulması durumunda bu müdahalenin malik üzerinde doğurduğu olumsuz sonuçların mümkünse eski hâle döndürülmesini, mümkün değilse malikin zarar ve kayıplarının telafi edilmesini sağlayan idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması devletin pozitif yükümlülüklerinin bir gereğidir. Bu bağlamda hak ihlalinin sonuçlarının giderilmesi bakımından ne tür hukuki mekanizmaların öngörüleceği hususu devletin takdirindedir. Bu husus kural olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin tercih edilen idari veya yargısal mekanizmanın malik üzerinde doğurduğu olumsuz etkilerin düzeltilmesi bakımından yeterli ve elverişli olup olmadığı hususundaki denetim yetkisi saklıdır. Bu bağlamda düzeltici bir mekanizmanın hiç oluşturulmaması veya oluşturulan mekanizmanın müdahaleden önceki durumu tesis edici veya oluşan kayıpları giderici bir nitelik arz etmemesi durumunda mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülükler ihlal edilmiş olur (Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, § 46).

20. İdarenin ölçülülük bağlamında iyi yönetişim ilkesine uygun hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır. İyi yönetişim ilkesi, kamu yararı kapsamında bir husus söz konusu olduğunda kamu otoritelerinin uygun zamanda, uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etmelerini gerektirir (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 68). Bu bağlamda idarelerin kendi hatalarının sonuçlarını gidermeleri ve bireylere yüklememeleri gerekir (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. [GK], B. No: 2015/6728, 1/2/2018, § 100).

21. Somut olayda başvurucu üzerinde ticari taksi plakası olan aracı S.Ö.den satın almıştır. Başvurucunun aracı satın aldığı sırada aracın motorlu araç tescil belgesinde "Büyükçekmece taksi oto" ibaresi yer aldığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Yine satıştan sonra kamu makamlarınca başvurucu adına düzenlenen 5/11/2002 tarihli ticari plaka tahsis belgesinde de "Büyükçekmece ticari taksi" kaydı yer almaktadır. Başvurucunun aracı satın almasından önce ticari taksinin tahsis yerinin Silivri'den Büyükçekmece'ye sehven veya usulsüz olarak dönüştürüldüğü kamu makamlarınca ve mahkemelerce belirtilmektedir. Öte yandan başvurucunun aracı devraldığı tarihte tahsis yerinin değişikliğine ilişkin söz konusu durumu bildiğine veya bilmesi gerektiğine dair bir iddia bulunmamaktadır. Üstelik resmî kayıtlara güvenilerek aracın satın alındığı iddiasının aksi de kamu makamlarınca ortaya konulmamıştır.

22. Başvurucu, aracını devraldıktan sonra ticari plaka tahsis belgesine dayalı olarak Büyükçekmece sınırları dâhilinde çalıştırmıştır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü aracın Silivri'ye tahsisli olmasına rağmen Büyükçekmece'de çalıştırıldığı gerekçesiyle 1/4/2004 tarihinde aracı trafikten men etmişse de bu kararı İdare Mahkemesi, başvurucunun geçerli bir ticari plaka tahsis belgesine dayandığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Ayrıca İdare Mahkemesi başvurucunun söz konusu dönemde aracı işletememesi nedeniyle oluşan zararının ve otopark ücretinin de tazmin edilmesine hükmetmiştir. Dolayısıyla söz konusu aracın Silivri'de ruhsatlandırılması hakkındaki 22/5/2009 tarihli UKOME kararına kadar başvurucunun hukuken geçerli bir belgeye istinaden ticari taksiyi çalıştırdığı hususu açıktır.

23. İşlemin iptali ve ortaya çıkan zararın tazmini için başvurucunun açtığı davada İdare Mahkemesi öncelikle tahsis yerinin değiştirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, buna bağlı olarak da hukuka uygun bir işlem nedeniyle ortaya çıkacak zarardan idarenin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir. Şu husus yeniden vurgulanmalıdır ki iyi yönetişim ilkesi uyarınca idarenin hatalı bir işlemi hukuka uygun hâle getirmek amacıyla düzeltmekle birlikte kendi hatasının sonuçlarını bireylere yüklememesi gerekmektedir. Bu bağlamda İdare Mahkemesinin kararı incelendiğinde idarenin hukuka aykırılığın giderilmesi için tesis ettiği bir işlem nedeniyle ortaya çıkan zararı tazmin etme yükümlülüğü bulunmadığının belirtilmesiyle yetinildiği görülmektedir. Buna karşılık başvurucuya atfedilebilecek bir kusurun varlığına işaret edilmemesinin yanında ayrıca ticari plaka tahsis belgesindeki yer değişikliğinin bütünüyle idarenin gözetimi ve denetimi altında gerçekleştirildiği, başvurucunun resmî kayıtlar çerçevesinde aracı satın aldığı ve idarenin söz konusu işlemden makul görülemeyecek bir süre sonunda geri döndüğü gibi hususlar gözetilmemiştir. Dolayısıyla başvurucu, idarenin işlemi sonucunda ticari taksinin çalışma bölgesinin değişmesi nedeniyle zarara uğradığı iddiasını İdare Mahkemesi önünde inceletememiştir. Başvurucunun karara karşı yaptığı temyiz başvurusu ise kararın usul ve hukuka uygun olduğu açıklanarak reddedilmiştir.

24. Sonuç olarak derece mahkemelerinin vardıkları netice, idarenin hatalı işlemi nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilen zararın varlığını mahkemeler önünde inceletme imkânından başvurucuyu yoksun bırakmış ve idarenin kendi hatasının sonuçlarının tamamen başvurucu üzerinde bırakılmasına neden olmuştur. Bu durum ise başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemiş ve kamu yararı amacı ile mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulmasına yol açmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

2. Tahsis Yerinin Değiştirilmesine İlişkin İddia

26. Başvurucu, aracın Silivri'de ruhsatlandırmasına ilişkin işlemden yakınmaktadır.

27. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

28. Başvurucuya ait ticari plaka tahsis belgesinin mülk teşkil ettiği yukarıda (bkz. § 15) belirtilmiştir. Tahsis belgesinde yer değişikliği yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkün kullanımının kontrolü veya denetlenmesine ilişkin üçüncü kural kapsamında incelenmesi gerekir. Müdahalenin 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen 7. maddesine dayalı olduğu ve şehir içi ulaşımın düzenlenmesi amacı çerçevesinde bir kamu yararının bulunduğu değerlendirilmiştir.

29. Ölçülülük unsuru yönünden ise öncelikle mülkiyet hakkının korunması bağlamında başvurucuya usuli güvencelerin sağlanıp sağlanmadığı incelenmelidir. Başvurucu, tahsis belgesindeki değişikliğe ilişkin iddia ve itirazlarını derece mahkemeleri önünde ileri sürebilmiş ve kendisini avukatla temsil ettirmiştir. İdare Mahkemesi ilgili ve yeterli bir gerekçeyle iddia ve itirazları karşılamıştır. Başvurucu, karara karşı temyiz kanun yoluna gidebilmiştir. Diğer taraftan müdahalenin türü ve meşru amacı gözetildiğinde kamu makamlarının toplu taşımaya ilişkin tedbirler konusunda geniş bir takdir yetkisi bulunduğu hatırlatılmalıdır. Dolayısıyla sonuçlarına ilişkin iddiaların yukarıda da değerlendirildiği gözetildiğinde şikâyete konu UKOME kararı yönünden müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu, meşru bir amaç taşıdığı ve ölçülü olduğu kanaatine varılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığıiddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Dolayısıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

33. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

35. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Ticari taksinin tahsis yerinin değiştirilmesinden doğan zararın tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Ticari taksinin tahsis yerinin değiştirilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 2. İdare Mahkemesine (E.2009/1437, K.2012/107) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Leyla Uğurlu [1.B.], B. No: 2019/21264, 16/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı LEYLA UĞURLU
Başvuru No 2019/21264
Başvuru Tarihi 26/6/2019
Karar Tarihi 16/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idarenin ticari bir taksinin tahsis yerini değiştirmesinden kaynaklanan zararın tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) İhlal Yeniden yargılama
Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi