logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ramazan Çaylı (3) [2.B.], B. No: 2019/21329, 7/3/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RAMAZAN ÇAYLI BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2019/21329)

 

Karar Tarihi: 7/3/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Saliha AKSOY

Başvurucu

:

Ramazan ÇAYLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, manevi tazminat talebine ilişkin tam yargı davasının süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/5/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, mahkemeye erişim hakkına ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Zonguldak Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla 21/7/2016 tarihinde tutuklanmış, Zonguldak Beycuma Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu iken Kocaeli 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.

6. Başvurucu, nakil esnasında Ceza İnfaz Kurumu tarafından hakkında tutulan dosyanın kapağında resmî niteliği olmayan bir şekilde kurşun kalem ile "darbeci" ibaresinin yazılmış olduğunu gördüğünü belirterek söz konusu dosya bilgisinin düzeltilmesi talebiyle Kocaeli İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur.

7. İnfaz Hâkimliğinin 16/12/2016 tarihli kararıyla şikâyet konusu hakkında herhangi bir resmî niteleme veya yazışma bulunmadığı, dosya kapağındaki yazının muhtemelen dosyanın tasnifi amacıyla görevliler tarafından kurşun kalemle yazıldığı, her ne kadar resmî bir nitelik taşımasa da anılan yazının masumiyet ilkesine aykırı ve kişiyi küçük düşürecek nitelikte olduğu gerekçesiyle başvurucunun şikâyeti kabul edilmiştir. Gerekçeli kararda başvurucunun şikâyet tarihi 20/10/2016 olarak yazılmıştır. Ancak daha sonra, İnfaz Hâkimliğinin 8/2/2019 tarihli yazısı ile başvuru tarihinin mahkemenin iş yoğunluğu sebebiyle sehven yazıldığı, UYAP kayıtlarından başvuru dilekçesinin 21/11/2016 tarihinde Hâkimliğe gönderilmek üzere Kuruma verildiğinin anlaşıldığı belirtilerek anılan düzeltme yazısı başvurucuya tebliğ edilmiştir.

8. Başvurucu, infaz dosyası üzerine "darbeci" yazılması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği ve kişilik haklarının zarara uğratıldığından bahisle kendisine 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi talebiyle 12/1/2017 tarihinde Zonguldak İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır.

9. İdare Mahkemesince başvurucunun en geç İnfaz Hâkimliğine şikâyet tarihi olan 20/10/2016 itibarıyla manevi tazminat talebine konu işlemi öğrendiği kabul edilerek bu tarihten itibaren başlayan yasal süreler geçirildikten sonra 11/1/2017 tarihinde açtığı davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesi "Uyuşmazlıkta, davacının manevi tazminat istemini 'hakkını ihlal eden bir idari işleme' dayandırmış olduğu; idari işlemden kaynaklanan tam yargı davalarında, İdari Yargılama Usulu Kanunundaki genel dava açma sürelerinin uygulanacağı; davacı tarafından, dava dilekçesinde de belirttiği üzere, infaz dosyası üzerinde 'darbeci' yazıyor oluşuna, şikâyet tarihi (20/10/2016) itibariyle en geç muttali olduğu, 20/10/2016 tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde; yahut İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 11. maddesine göre dava açma süresi içinde, idareye başvuru yapılarak durdurulacak sürenin; gelen cevap akabinde, 60 güne tamamlanacağı süre içinde, dava açılması gerekirken; davacının, en geç 20/10/2016 tarihinde (Kocaeli İnfaz Hakimliğine şikâyet tarihi) muttali olduğu işlemden dolayı, 11/01/2017 tarihinde, hak düşürücü sürenin geçmesinden çok sonra manevi tazminat davası açtığı görülmüştür." şeklindedir.

10. Başvurucu, İdare Mahkemesinin süre yönünden ret kararı hakkında 15/2/2019 tarihli dilekçeyle istinaf talebinde bulunmuştur. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine yazdığı şikâyet dilekçesinin tarihine ilişkin evrakı da istinaf dilekçesine eklemek suretiyle dava açma süresinin hesaplanmasında hatalı olarak yazılan tarihin esas alındığını ileri sürmüştür.

11. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 17/4/2019 tarihli kararıyla İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf talebini kesin olarak reddetmiştir. Anılan kararda, sehven yazıldığı belirtilen tarih yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

12. Başvurucu 31/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. İlgili hukuk için bkz. Süleyman Yaprak, B. No: 2014/12996, 1/2/2017, §§ 13-21; Nebi Karataş ve diğerleri, B. No: 2014/13001, 8/3/2017, §§ 17-31; Hüseyin Ünal ve Mehmet Ünal, B. No: 2016/14222, 29/5/2019, §§ 14-25; Binali Boran, B. No: 2016/1235, 24/10/2019, §§ 15-25; Inspektorate Uluslararası Gözetim Servisleri A.Ş., B. No: 2017/29088, 10/6/2020, §§ 13-23.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 7/3/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

15. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu 21/11/2016 tarihli dilekçeyle İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunduğunu ancak İnfaz Hâkimliği tarafından şikâyet dilekçesinin verilme tarihinin UYAP'a 20/10/2016 olarak yazıldığını, İdare Mahkemesince de UYAP'a hatalı girilen tarihin dava konusu işlemin öğrenilme tarihi olarak esas alınarak süre aşımından ret kararı verildiğini belirtmiştir. Başvurucu, davanın süresinde açıldığı hâlde İdare Mahkemesince davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenmemesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

17. Bakanlık görüşünde, mahkeme kararının gerekçesinin oluşturulmasında açıkça keyfî bir şekilde davranıldığına işaret eden bir hususun bulunmadığı belirtilmiş; yapılacak değerlendirmede Anayasa ile ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

18. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

19. Başvurucunun şikâyetinin özü, manevi tazminat talebine ilişkin davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle esasının incelenmemesine yönelik olduğundan iddia, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

22. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

23. Davanın süresinde açılmadığı yönünden değerlendirme yapılarak esasının incelenmemesinin mahkemeye erişim hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

24. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

25. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen şartları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

26. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama şartlarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

 (1) Kanunilik

27. Başvurucu, idari işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zararın tazmini talebiyle dava açmıştır. Mahkemece dava konusu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren dava açma süresi geçirildikten sonra davanın açıldığına ilişkin değerlendirmeyle davanın reddi kararı verilmiştir. Anılan kararın gerekçesinin 2577 sayılı Kanun'un 11. ve 12. maddesine dayalı olduğu görülmektedir. Bu kapsamda somut olayda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin kanuni dayanağının mevcut olduğu anlaşılmıştır.

 (2) Meşru Amaç

28. Dava açmanın bir süreye bağlanmasının meşru amacının ne olduğu hususu benzer nitelikteki başvurularda Anayasa Mahkemesi tarafından müteaddit defa incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu incelemelerinde idari işlem ya da eylemlere karşı açılacak davalarda süre şartı öngörülmesinin en genel ifadesiyle idari istikrarın sağlanması şeklinde bir meşru amacı bulunduğuna işaret etmiştir (Ayşe Yıldırım, B. No: 2014/5, 25/10/2017, §§ 54, 55; Fatma Altuner, B. No: 2014/17714, 26/10/2017, §§ 48, 49; Çölbeyi Lojistik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2014/12354, 9/11/2017, § 52).

 (3) Ölçülülük

29. Davanın süresinde açılmadığına ilişkin değerlendirmeyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının incelenmesi gerekir.

 (a) Genel İlkeler

30. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

31. Yargısal başvuruların birtakım usul kurallarına tabi kılınması tek başına mahkemeye erişim hakkını zedelemez. Bununla birlikte yargısal başvuru usullerinin belirli ve öngörülebilir olması gerekir. Dava açılmasına veya diğer kanun yollarına başvurulmasına ilişkin dilekçelerin yetkili mahkemelere sunulma yöntemine dair kanuni veya fiilî belirsizliklerin bulunması, kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir ((Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22/2/2018, § 45).

32. Öte yandan mahkemelerin dilekçelerin sunulması yöntemine ilişkin usul kurallarını uygularken kişilerin mahkemeye erişimlerini engelleyecek veya aşırı derecede zorlaştıracak ölçüde şekilcilikten kaçınmaları gerekir. Ayrıca mahkemelerin iç işleyişlerine ilişkin süreçlerdeki aksama ve hatalardan kaynaklanan sorumluluk, yargısal koruma talep eden bireylere yüklenmemelidir. Bu bakımdan yargısal başvurulara dair dilekçelerini ilgili mevzuatta öngörülen usule uygun olarak yetkili yargı merciine sunan kişilerin kendilerine atfedilemeyen ve tamamen mahkemelerin iç işleyişinden kaynaklanan hata ve aksamalardan sorumlu tutularak mahkemeye erişimlerinin engellenmesi bu hakka yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılabilir (Hasan İşten, § 46).

 (b) İlkelerin Olaya Uygulanması

33. Somut olayda elverişlilik ve gereklilik ilkeleri yönünden tartışılmayı gerektirecek bir yön bulunmamaktadır. Asıl üzerinde durulması gereken başvurucunun davasının, süresinde açılmadığı şeklindeki değerlendirmeyle diğer iddialar yönünden esastan inceleme yapılmadan reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığıdır.

34. Başvurucu, Kocaeli 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla İnfaz Hâkimliğine gönderilmek üzere yazdığı 21/11/2016 tarihli ıslak imzalı dilekçeyle, İnfaz dosyasında hakkında yazılan "darbeci" ifadesinin silinmesi talebiyle şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Bu dilekçe aynı tarihte Ceza İnfaz Kurumunca kayda alınmıştır.

35. Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 16/12/2016 tarihli kararıyla şikâyetin kabulüne hükmedilmiş, gerekçeli kararda başvurucunun şikâyet tarihi 20/10/2016 olarak yazılmıştır. Ancak daha sonra, İnfaz Hâkimliğinin 8/2/2019 tarihli yazısı ile başvuru tarihinin mahkemenin iş yoğunluğu sebebiyle sehven yazıldığı, UYAP kayıtlarından başvuru dilekçesinin 21/11/2016 tarihinde Hâkimliğe gönderilmek üzere Kuruma verildiğinin anlaşıldığı belirtilerek anılan düzeltme yazısı başvurucuya tebliğ edilmiştir.

36. Başvurucu tarafından İdare Mahkemesinin süre ret kararı hakkında 15/2/2019 tarihli dilekçe ile istinaf talebinde bulunulmuştur. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine yazdığı şikâyet dilekçesinin tarihine ilişkin evrakı istinaf dilekçesine eklemiştir ve hatalı olarak yazılan tarihin dava açma süresinde esas alınarak davanın süre aşımından reddedildiğini ileri sürmüştür. Bölge İdare Mahkemesince sehven yazıldığı belirtilen tarih yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.

37. Dairece başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar çerçevesinde söz konusu karara yönelik olarak süresinde dava açılıp açılmadığına ilişkin hiçbir araştırma yoluna gidilmeksizin ya da değerlendirmede bulunulmaksızın dava süresinin başlangıcı yönünden sehven yazılan tarih esas alınarak verilen hüküm onanmıştır. Bu kapsamda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

39. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesini ve tazminat ödenmesini talep etmiştir.

40. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

41. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine (E.2019/538, K.2019/615) iletilmek üzere Zonguldak İdare Mahkemesine (E.2018/1065, K.2018/1092) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ramazan Çaylı (3) [2.B.], B. No: 2019/21329, 7/3/2024, § …)
   
Başvuru Adı RAMAZAN ÇAYLI (3)
Başvuru No 2019/21329
Başvuru Tarihi 31/5/2019
Karar Tarihi 7/3/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, manevi tazminat talebine ilişkin tam yargı davasının süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu geçici 3
343
445
1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 431
432
440
445
5070 Elektronik İmza Kanunu 5
5521 İş Mahkemeleri Kanunu 8
geçici 1
Yönetmelik 6/8/2015 Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik 5
208
3/4/2012 Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği 5
48
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi