TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MERVE DEMİREL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/21409)
Karar Tarihi: 3/10/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Ekin ÇANKAL
Başvurucu
Merve DEMİREL
Vekili
Av. Fatih GÖKÇE
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, resmî bir açıklamada kullanılan ifadeler nedeniyle şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 1997 doğumlu olup olayların yaşandığı dönemde öğrencidir. Ankara'nın Sakarya Caddesi'nde Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneğinin düzenlediği 16/2/2019 tarihli basın açıklamasına katılan başvurucu, polislerce gözaltına alınmıştır. İddiaya göre başvurucuyu arabaya bindirirken polis memurlarından birinin başvurucuya cinsel saldırıda bulunduğunu gösteren bazı fotoğraflar basına yansımış ve bu olay bir süreliğine ülke gündeminde yer almıştır.
3. Yaşananlarla ilgili Ankara Barosu tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunulmuş; Türkiye Büyük Millet Meclisinde de konuya ilişkin soru önergesi verilmiştir. Bunları takiben 18/2/2019 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü "ankara.pol.tr" isimli resmî internet sitesinde "Sakarya Caddesinde Meydana Gelen Olaya İlişkin Basın Açıklaması" başlığıyla bir yazı yayımlanmıştır. Anılan yazıda, başvurucu ve ailesi hakkında bazı bilgilere yer verildiği görülmüştür.
4. Başvurucu, söz konusu paylaşım ile kendisi ve ailesine karşı iftira suçu işlendiği iddiasıyla 19/2/2019 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde başvurucu, kendisinin Emniyet Müdürlüğünce yasa dışı örgüt sempatizanı olarak lanse edildiğini, buna ilaveten kardeşi ve babasının da terör örgütü adına faaliyet yürüttüklerinin iddia edildiğini ifade etmiştir.
5. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu 17/5/2019 tarihinde, başvurucunun şikâyet dilekçesinin işleme konulmamasına kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde mezkûr açıklamanın emniyet kayıtlarında yer alan bilgilerden ibaret olduğu, doğrudan suç isnadı içermediği, kamuyu bilgilendirme amacı taşıdığı, iftira suçunun yasal unsurlarının somut olayda mevcut olmadığı değerlendirilmiştir.
6. Nihai karar 25/5/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvuru 18/6/2019 tarihinde yapılmıştır.
7. Komisyon 2019/25872 numaralı bireysel başvuru dosyasının konu bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2019/21409 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve adli yardım talebinin kabul edilmesine karar vermiştir. Komisyon, başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiği yönündeki iddialarının kabul edilemez olduğuna şeref ve itibarının korunması hakkı bağlamındaki şikâyetinin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; emniyet müdürlüğünün resmî internet sitesinde yayımlanan yazıda hem kendisinin hem de ailesinin terör örgütü üyesiymiş gibi lanse edildiğini, toplumun terör konusunda son derece hassas olduğu dikkate alındığında söz konusu resmî açıklamada kendisinin hedef gösterildiğini ileri sürmektedir. Gerçeğe aykırı beyanlarla iftira suçu işlendiğini, haksız itham içeren ve açıkça hedef gösteren açıklamalardan sorumlu kişiler hakkında etkin bir soruşturma yapılmayarak şeref ve itibarın korunması hakkı bağlamında devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunan başvurucu, Cumhuriyet Başsavcılığının şikâyet dilekçesini işleme almaması kararı ile Anayasa'nın 17., 20. ve 36. maddelerinin ihlal edildiği iddiasındadır.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde ise eldeki başvuruda olağan kanun yolları tüketilmeksizin bireysel başvuru yapıldığı, Anayasa Mahkemesinin şeref ve itibara yapılan müdahale ile ilgili olarak hukuk davası açma imkânını ceza muhakemesi yoluna nazaran daha etkili bir giderim yolu olarak kabul ettiği ve ifade özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü iddiaları yinelemiştir.
10. Başvurucunun iddiaları bir bütün olarak şeref ve itibarın korunması hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda düzenlenmiş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerekmektedir. Şeref ve itibara yapılan müdahaleler ile ilgili olarak yalnızca ceza muhakemesi yoluna başvurulmuş olması Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için şart olan tüm başvuru yollarının tüketilmesi koşulunun yerine getirildiği anlamına gelmez (Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 36).
12. Bireysel başvurunun ikincil nitelikte bir hak arama yolu olması nedeniyle, asıl olan hak ve özgürlüklere kamu otoritelerince saygı gösterilmesi ve olası bir ihlal durumunda bunun idari ve/veya yargısal olağan yollarla giderilmesidir. Bu nedenle bireysel başvuru yoluna ancak kanunda öngörülen olağan yollar tüketilmesine rağmen ihlalin ortadan kaldırılamadığı durumlarda gidilebilir (Adnan Oktar (3), § 42).
13. Başvurucu, şahsı ve ailesi hakkında yapılan basın duyurusu ile ilgili cezai kovuşturma yapılması amacıyla suç duyurusunda bulunmuş ancak -müdahaleyi gerçekleştiren idare olduğundan- idari yargıda tam yargı davası açmamıştır. Şüphesiz ki başvurucunun iddiaları ile ilgili olarak başvurduğu ceza davası yolu, ulaşılabilir, telafi kabiliyetini haiz ve başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıyan tek başvuru yolu değildir. Tam yargı davası açarak da başvurucunun şikâyetlerini derece mahkemeleri önünde ileri sürebilmesi ve bu iddialarla ilgili olarak giderim sağlayabilmesi mümkündür (Adnan Oktar (3), § 44).
14. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun iddiaları ile ilgili olarak tam yargı davası açma yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığından, başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan nedenlerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi sebebiyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA3/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.