logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Adnan Ataç [2.B.], B. No: 2019/23084, 11/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ADNAN ATAÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/23084)

 

Karar Tarihi: 11/12/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Adnan ATAÇ

Vekili

:

Av. İkbal Özlem GÜRAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tam yargı davasında yargılamanın sonucuna etkili belgelerin tebliğ edilmemesi nedeniyle ıslah imkânının kullandırılmamasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 9/7/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emekli olarak emekli aylığı almaya hak kazanmıştır.

7. Anayasa Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli ve E.2013/111, K.2014/195 sayılı kararı ile 5434 sayılı Kanun'un 89. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan emekli ikramiyesinin hesabında otuz fiili hizmet yılından fazla geçen sürelerin dikkate alınmayacağına ilişkin düzenleme iptal edilmiştir.

8. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine otuz hizmet yılından fazla geçen süreler için emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) başvuruda bulunmuştur. SGK tarafından başvurucunun talebi reddedilmiştir. SGK'nın ret gerekçesinde; emekli ikramiyesinin hesabında otuz fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağına ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ancak iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, anılan karar 7/1/2015 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandığından bu tarihten itibaren geçerli olduğu, başvurucuya 7/1/2015 tarihinden önce aylık bağlandığından otuz yıldan fazla geçen hizmet sürelerine emeklilik ikramiyesi ödenme imkânı olmadığı ifade edilmiştir.

9. Başvurucu tarafından talebinin reddedilmesi üzerine Ankara 15. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası ve otuz hizmet yılından fazla geçen süreler için 35.000 TL emekli ikramiyesi ödenmesi talebiyle tam yargı davası açılmıştır.

10. Mahkeme 30/9/2015 tarihli ara kararıyla başvurucuyla ilgili SGK'dan şu belgeleri istemiştir;

- Başvurucunun hangi tarihte emekli olduğunu ve toplam hizmet yılı süresi,

- Emekli olduğu tarih itibarıyla otuz yılı aşan hizmet süresine isabet eden ikramiye tutarını,

- İdareye başvuruda bulunduğu tarihteki kat sayılar esas alındığında otuz hizmet yılından fazla olan hizmetine karşılık ödenmesi gereken ikramiye tutarı.

11. SGK 19/11/2015 tarihli yazıyla ilgili belgeleri Mahkemeye sunmuştur. Başvurucunun emekli olduğu tarih itibarıyla otuz yılı aşan hizmetine karşılık hak ettiği emekli ikramiyesi tutarının 48.973,35 TL olduğu ilgili yazıda belirtilmiştir. Anılan belge başvurucuya tebliğ edilmemiştir.

12. Mahkeme 30/11/2015 tarihli kararla dava konusu işlemin iptaline ve otuz yılı aşan hizmetine karşılık 35.000 TL ikramiyenin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Karar gerekçesinde;

- Başvurucunun Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla yeni bir hak kazanmadığı aksine önceki mevzuat ile elinden alınmış olan hakkına iptal kararı ile tekrar kavuştuğu vurgulanmıştır. Bu sebeple de başvurucunun Anayasa Mahkemesi kararı ile geçmişte elde edemediği bu hakkı talep etme imkânının sağlandığı aksi yorumla Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen eşitlik ilkesinin, bu kez Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümez kuralı karşısında önceden emekli olanlar ile bu karardan sonra emekli olanlar arasında yeniden ihlal edilmiş olacağı ve bunun da sosyal güvenlik hakkına ve hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturacağı ifade edilmiştir.

- Başvurucunun otuz yılın üzerindeki hizmeti için emekli ikramiyesi ödenmemesine ilişkin işlemin dayanağını oluşturan 5434 sayılı Kanun'un 17/1/2012 tarihli ve 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 89. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan; "…verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler…"ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli ve E.2013/111, K.2014/195 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle 5434 sayılı Kanun'a tabi görev yapmış kişilerin emekli ikramiyesinin hesaplanmasında yer alan otuz yıllık süre sınırlamasının yasal dayanağının ortadan kalktığı belirtilmiştir. Bu durumda başvurucuya otuz yılın üzerindeki hizmetleri için de emekli ikramiyesi ödemesi yapılması ve bunun için tahsis dosyasının incelenerek otuz yıldan fazla çalışma süresinin tespit edilip, bu sürenin karşılığı ikramiye tutarının emekli olduğu tarihteki değerler dikkate alınarak hesaplanması gerekirken aksi yönde verilen kararın hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

- 30/9/2015 tarihli yazıyla başvurucunun emekli olduğu tarih itibarıyla otuz yılı aşan hizmetine karşılık hak ettiği emekli ikramiyesi tutarının SGK'ya sorulduğu, 19/11/2015 tarihinde Mahkemeye gönderilen SGK yazısında, başvurucunun emekli olduğu tarihteki katsayılar dikkate alınarak hesaplanan emekli ikramiyesi tutarının 48.973,35 TL olduğunun belirtildiği ancak taleple bağlılık kuralı gereği başvurucuya 35.000 TL tutarın başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle ödenmesine karar verildiği ifade edilmiştir.

13. Mahkemenin karar gerekçesiyle emekli ikramiyesi toplam tutarını öğrenen başvurucu vekili 4/12/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini arttırmış ve 48.973,35 TL talep ettiklerini beyan etmiştir.

14. Mahkeme kararına karşı temyiz isteminde bulunulmuştur. Başvurucu vekili temyiz dilekçesinde başvurucunun otuz yıldan fazla ikramiyesine esas olan on sekiz tam hizmet yılına karşılık alacağın 48.973.35 TL olduğunu gösterir 19/11/2015 tarihli SGK yazısının Mahkemece taraflarına tebliğ edilmediğini, bu yazıyı 4/12/2015 tarihinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) öğrendiklerini ve aynı gün ıslah talebinde bulunduklarını ifade etmiştir. Mahkemenin anılan yazıyı tebliğ etmeden karar vermesi nedeniyle ıslah imkânlarının ellerinden alındığını belirtmiştir.

15. Danıştay Onbirinci Dairesi 6/6/2017 tarihinde onama kararı vermiş, Onikinci Daire 16/1/2019 tarihinde karar düzeltme istemini reddetmiştir.

16. Başvurucu 9/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

17. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin (4) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"... tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir."

18. 5434 sayılı Kanun'un 89. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.

Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir.

İkinci fıkra uyarınca ödenecek emekli ikramiyesi, bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına giren görevlerde geçen her tam fiili hizmet yılı ile sınırlı olarak bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve aylığın başlangıç tarihindeki katsayılar dikkate alınarak ödenir. Mülga 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.

Yukarıdaki fıkralara göre (…)(1) mülga 2829 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ödenecek emeklilik ikramiyesinin hesabında bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmaz. Ancak, mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmış olmakla birlikte, bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmetleri arasında başka bir sigortalılık hali kapsamında çalışması bulunmayanların emekli ikramiyesine esas fiili hizmet sürelerinin hesabında, 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesindeki şartlar aranmaz.(1)

..."

B. Yargı Kararları

19. Anayasa Mahkemesinin 25/12/2014 tarihli ve E.2013/111, K.2014/195 sayılı norm denetimine ilişkin kararının ilgili kısmı şöyledir;

"İTİRAZIN KONUSU : 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun, 17.1.2012 günlü, 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. maddesiyle değiştirilen 89. maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ".verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz." ibarelerinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi istemidir.

....

İtiraz konusu ibare ile 5434 sayılı Kanun'un 89. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarına göre verilecek emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağı öngörülmüştür. İtiraz konusu ibareye tabi olan iştirakçilerin hukuki durum ve statüleri aynıdır. Aralarındaki yegane fark 30 yıldan fazla çalışıp çalışmama bakımındandır. Durumlarındaki özdeşlik nedeniyle her iki grubun kanunun öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları gerekmektedir. Buna rağmen, 30 yıl ve daha az çalışanların emekli ikramiyesinin hesabında çalıştıkları süre kadar yararlanmalarına olanak tanındığı hâlde 30 yıldan fazla çalışan iştirakçilerin belirtilen süreden fazla olan fiili hizmet süreleri için emekli ikramiyesinden yararlandırılmadığı, ikramiye hesabının 30 yıl ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Oysa nitelikleri ve durumları özdeş olan iştirakçiler aynı konumdadırlar. Ancak itiraz konusu ibareyle, 30 yıl ve daha az çalışanlar ile fazla çalışanlar arasında anlaşılabilir, amaçla ilgili ya da makul, adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür. Bu durum Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir.

Öte yandan, emeklilik için gerekli yaş sınırı yükseltilmesi nedeniyle iştirakçiler emekli olabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalmaktadırlar. 30 yıldan fazla çalışmalarına rağmen bu süreler için emekli ikramiyesi ödenmemesi belirtilen iştirakçiler yönünden hak kaybına neden olmaktadır. Dolayısıyla iştirakçilerin çalıştığı hâlde bu sürelere ilişkin emekli ikramiyesi ödenmemesi adalet ve hakkaniyete uygun olmadığından itiraz konusu ibare, sosyal güvenlik hakkına ve hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Anayasa Mahkemesinin 11/12/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

21. Başvurucu, davalı idare tarafından dosya kapsamında sunulan otuz fiili hizmet yılından fazla geçen sürelere ilişkin fark tutarını gösteren yazının kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle ıslah imkânını kullanamadıklarını ve dava dilekçesinde gösterilen meblağ üzerinden karar verildiğini bu nedenle de alacaklarına eksik olarak karar verildiğini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

22. Bakanlık görüş yazısında; konuya ilişkin SGK'dan bilgi istendiğine yer verilmiş ve 23/12/2022 tarihli gelen cevabi yazıyı gönderilmiştir. Anılan yazıda bireysel başvuru kapsamında dosyanın yeniden incelendiği ve başvurucunun fazlaya ilişkin hakkını talep ettiği30 yıl üstü 18 yıl hizmetine karşılık ödenmesi gereken 48.973,35 TL tutarın Mahkeme kararına göre ödenmesi gereken 35.000 TL'lik kısmı düşüldüğünde kalan 13.973,35 TL'nin yasal faizi olan 9.902,30 TL ile 20/12/2022 tarihli işlemle başvurucunun hesabına ödendiği belirtilmiştir. Bakanlık, başvurucuya ödeme yapıldığını belirterek mağdur statüsünün bu hususlar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca başvurucu her ne kadar ara kararı tebliğ edilmediği için ıslah imkânını kullanamaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de hükmedilen miktar ile ıslah edilen miktar arasında kayda değer fahiş bir fark bulunmadığını, bu yönden de uyuşmazlık konusu kararın başvurucu üzerinde öngörülemez ağır bir yük oluşturduğunun söylenemeyeceğini belirterek başvuru incelenirken Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

B. Değerlendirme

23. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetlerinin özü, SGK tarafından Mahkemeye sunulan otuz hizmet yılından fazla geçen sürelere ilişkin fark tutarını gösteren yazının kendisine tebliğ edilmeden hükme esas alınması nedeniyle ıslah hakkını kullanılamamasıdır. Bu itibarla başvurucuların iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Başvurucunun talep ettiği otuz hizmet yılından fazla geçen çalışma sürelerine ilişkin alacakların SGK tarafından ödendiği anlaşılmakla başvurucunun mağdur statüsünün devam edip etmediğinin değerlendirilmesi gerekir.

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön şart birlikte bulunmalıdır. Bu ön şartlar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmesi, bunların sonucunda da mağdur olduğunu ileri sürmesidir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

27. Bireysel başvuruda bir hakkın ihlaline karar verilebilmesi için, mağdurluk statüsünün ve/veya başvuruya konu olan kamu gücü kullanımına dayalı temel nedenlerin başvurunun yapıldığı anda mevcut olması ve başvuru hakkında karar verileceği zamana kadar devam etmesi gerekir. Mağdurluk statüsünün varlığı konusunda değerlendirme yapılırken başvurucunun şikâyet ettiği hususların gerçekleşip gerçekleşmediği, hâlâ mevcut olup olmadığı ve muhtemel hak ihlalinin etkilerinin giderilip giderilmediği incelenmelidir (Zübeyit Kaya, B. No: 2013/7674, 21/5/2015, § 36).

28. Somut olaya ilişkin başvurucunun açtığı davada Mahkeme, başvurucu lehine 35.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Anılan karar kesinleşmiştir. Başvurucu alacağı miktarın toplam tutarını Mahkeme karar gerekçesiyle öğrenmiştir. Bakanlık görüşü sorulmasından sonra SGK tarafından başvurucuya kalan miktarın ödemesi yapılmışsa da anılan ödeme başvurucu hakkında verilen nihai Mahkeme kararını değiştirmemektedir. Dolayısıyla başvurucuya yapılan ödeme ancak Anayasa Mahkemesince verilecek olan kararın gideriminde dikkate alınabilir. Bu durumda başvurucunun mağdur sıfatının hâlen devam ettiği değerlendirilmiştir.

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

30. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

31. Hak arama özgürlüğüne yapılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara (kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama) uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.

32. Anayasa Mahkemesi, somut başvuruya benzer nitelikteki iddiaları Kombassan Kağıt Matbaa Gıda ve Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. kararında (B. No: 2019/30300, 18/7/2024) incelemiştir.

33. Anayasa Mahkemesi anılan kararında özetle, kanuni dayanağın mevcut olduğu konusunda tereddüt bulunmakla birlikte somut olayın ölçülülük unsuru yönünden tartışılmasının uygun olacağını, davadaki talep miktarının artırılmasının usul ekonomisi ile iyi adalet yönetimi ilkesinin sağlanarak kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi şeklinde meşru bir amaca yönelik olduğunu belirtmiştir. Mahkemenin miktar artırımı talebine esas alınabilecek bilgileri içeren ara karar cevabını başvurucuya tebliğ etmeden, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar vermesinin ve başvurucunun dava değerini artırım talebinin reddedilmesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, bu durumun başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kıldığı sonucuna varmıştır.

34. Somut olayda başvurucu dava açtığı tarihte alacağın tamamını belirleyemediğinden 35.000 TL talepli davasını açmış, Mahkemece gerçek alacak miktarı ara kararla öğrenilmiş ancak başvurucu haberdar olmadığı için ıslah imkanını kullanamamıştır. Mahkeme kararının temel dayanaklarından birini teşkil eden belgelerin başvurucuya tebliğ edilmemiş olmasının başvurucunun ıslah hakkını kısıtladığı açıktır. Nitekim, başvurucu da ilgili bilgilere vâkıf olmadığı için yargılama sırasında ıslah talebinde bulunamamıştır. Mahkeme davayı kabul etmesine rağmen ancak dava dilekçesinde belirtilen miktarla sınırlı meblağın ödenmesine karar vermiştir.

35. Bu hâliyle Mahkemenin yargılamanın sonucuna etkili belgeleri başvurucuya tebliğ etmemesi nedeniyle başvurucunun ıslah imkânını kullanamadan karar verilmesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği ve bu durumun başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kıldığı sonucuna varılmıştır. Netice itibarıyla daha önceden verilen karardan ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır.

36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

37. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

38. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

39. İncelenen başvuruda başvurucunun kalan alacak miktarına ilişkin SGK tarafından ödeme yapıldığı anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasında bu hususun dikkate alınması ve mükerrer ödeme yapılmasına yol açılmayacak şekilde giderimin sağlanması gerekmektedir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 15. İdare Mahkemesine (E.2015/342, K.2015/2046) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Adnan Ataç [2.B.], B. No: 2019/23084, 11/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı ADNAN ATAÇ
Başvuru No 2019/23084
Başvuru Tarihi 9/7/2019
Karar Tarihi 11/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tam yargı davasında yargılamanın sonucuna etkili belgelerin tebliğ edilmemesi nedeniyle ıslah imkânının kullandırılmamasının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi