logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Emrah Cöndek [1.B.], B. No: 2019/2842, 22/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMRAH CÖNDEK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2842)

 

Karar Tarihi: 22/11/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

Emrah CÖNDEK

Vekili

:

Av. Ünal Utku TOKSÖZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, adli yargı hâkim adayı olarak görev yapmakta iken 29/4/2017 tarihli ve 30052 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 689 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılmıştır. Başvurucu, baro levhasına avukat olarak yazılma talebiyle İstanbul Barosuna (Baro) başvurmuştur. Baro, başvurucunun talebini kabul etmemiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) 13/7/2017 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve başvurucu baro levhasına yazılmıştır.

3. Söz konusu TBB kararı, Adalet Bakanlığı (Bakanlık) tarafından uygun bulunmayarak 21/9/2017 tarihli kararla bir daha görüşülmek üzere TBB'ye gönderilmiştir.

4. TBB Yönetim Kurulu 20/10/2017 tarihli kararıyla önceki kararında ısrar ederek başvurucunun baro levhasına yazılmasına karar vermiştir.

5. Bakanlık, başvurucunun baro levhasına yazılmasına ilişkin TBB kararının kesinleşmesi üzerine 20/10/2017 tarihli TBB kararının iptali talebiyle dava açmıştır. Başvurucu, Ankara İdare 3. Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada davalı TBB yanında müdahil olarak yer almıştır.

6. Mahkeme, dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararının gerekçesinde, yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alınarak başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olmak suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2017/70000 sayılı ceza soruşturmasının sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı belirtilmiştir.

7. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunu gerekçeli olarak reddetmiştir. Kararda, olgu olarak başvurucu hakkında FETÖ üyeliği iddiasıyla İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 2018/67 ve 2018/74 esas numaralı davaların devam ettiği ifade edilmiş, karar gerekçesinde ise başvurucunun kamu görevinden çıkarılmış olmasının da levhaya yazılmaya engel olduğu belirtilmiştir.

8. Başvurucu nihai kararı 24/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 23/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

10. Başvurucu ve diğer bazı kişiler hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2017/70000 sayılı soruşturmada hazırlanan 9/5/2018 tarih ve 2018/19533 esas numaralı iddianame kabul edilerek Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/67 esasına kayıtlı dava açılmıştır. Bu dosyada başvurucu hakkında tefrik kararı verilerek dosya Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/74 esasına kaydedilmiştir.

11. Ağır Ceza Mahkemesi 20/3/2019 tarihli kararıyla başvurucunun 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dava Dairesi 7/7/2020 tarihli kararıyla başvurucunun istinaf talebini reddetmiştir. Başvurucunun bu kararı temyiz ettiği ve kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu; mahkemenin iptal kararı nedeniyle mağdur olduğunu, derece mahkemelerinin kararlarının hukuka aykırı olduğunu, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda tahdidi olarak sayılan sınırlayıcı durumların kıyas yoluyla genişletilemeyeceğini ileri sürmüştür. Bakanlık, başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan açılan ceza davası sonunda 6 yıl 3 ay hapis cezası verildiğini, kararın temyiz aşamasında olduğunu belirtmiş ve yapılacak incelemede Anayasanın 15. maddesinin de dikkate alınmasının yararlı olacağı görüşünü bildirmiştir. Başvurucu Bakanlığın görüşüne karşı, derece mahkemelerinin kararlarının gerekçesinin hakkında soruşturma bulunması olduğunu, 1136 sayılı Kanun'daki kovuşturma kavramının soruşturmayı kapsayacak şekilde yorumlanamayacağını, hakkında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmediğini beyan etmiştir.

13. Başvurucunun bu iddialarının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

14. Somut olayda mahkeme başvurucu hakkında FETÖ/PDY üyeliği suçlamasıyla soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle başvurucunun baro levhasına yazılmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı bularak iptal etmiştir. Bölge İdare Mahkemesi bu gerekçeye başvurucunun kamu görevinden çıkarılmış olmasını ekleyerek istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddetmiştir. Her ne kadar Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yer almasa da kararın içeriğinde başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üyelik iddiasıyla açılan ceza davalarının devam ettiğinin tespitine olgusal olarak yer verildiği görüldüğünden incelemenin her üç gerekçe yönünden yapılması uygun görülmüştür.

15. Anayasa Mahkemesi, kamu görevinden çıkarılanların avukatlık mesleğinde istihdam edilemeyeceğine ilişkin gerekçe yönünden ilkeleri M.B. ([GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020) kararında belirlemiş ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden ihlal sonucuna varmıştır (M.B., §§ 92-104). Somut olayda başvurucunun kamu görevinden çıkarıldığına ilişkin gerekçe yönünden anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

16. Anayasa Mahkemesi, önceki kararlarında hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucuların avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda derece mahkemelerince ulaşılan kanaatin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı ve dolayısıyla başvurucuların hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (İ.K. [GK], B. No: 2019/20904, 15/4/2021, § 59-63). Somut olayda başvurucu hakkında soruşturma olduğu gerekçesi yönünden anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

17. Başvurucu hakkında kovuşturma bulunması hususuna gelince, kovuşturma bulunmasına dayalı baro levhasına yazılma isteminin reddine veya yazılma işleminin iptaline ilişkin ihlal iddiaları Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce incelenmiştir (diğer kararlar arasından bkz. B.A.Y. [GK], B. No: 2019/19788, 5/7/2022).

18. Anayasa Mahkemesi anılan kararında iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma tarihi ile TBB'nin en son karar tarihlerine vurgu yapmıştır. Anayasa Mahkemesi, B.A.Y. kararında başvurucunun baro kaydının yapılması talebinin ilgili baro ve TBB tarafından kabul edildiği ve TBB'nin Bakanlığın yeniden inceleme talebini reddettiği tarihlerde başvurucu hakkında kovuşturma bulunmadığına dikkat çekmiştir. Kararda, TBB'nin ısrar kararı tarihi itibarıyla başvurucu hakkında avukatlık yapmasına engel suçlardan kesinleşmiş mahkûmiyet kararının veya ceza kovuşturmasının mevcut olmadığı hâlde TBB işleminin tesisinden sonra idare mahkemesinin kovuşturma başlatılmış olmasına dayanarak idari işlemin iptaline karar vermesinin kanuni dayanağının bulunmadığı belirtilerek ihlal sonucuna ulaşılmıştır.

19. Somut olayda da başvurucu hakkındaki kovuşturmanın işlem tarihinden sonra başladığı görüldüğünden anılan kararda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

B. Diğer İhlal İddiaları

21. Başvurucu; davaya müdahil olarak katıldığı için asıl tarafın yanında yardımcı olarak yer aldığını, hakkını ancak sınırlı bir şekilde koruyabildiğini ileri sürerek mahkemeye erişim hakkının ve yapılan müdahale sebebiyle edinmesi yüksek ihtimal olan mal varlığı değerinden yoksun kaldığını, avukatlık ruhsatı alamaması nedeniyle gelirinde azalma meydana geldiğini ileri sürerek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve manevi tazminata karar verilmesi taleplerinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

24. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 3. İdare Mahkemesine (E.2017/3148, K.2018/1338) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Emrah Cöndek [1.B.], B. No: 2019/2842, 22/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı EMRAH CÖNDEK
Başvuru No 2019/2842
Başvuru Tarihi 23/1/2019
Karar Tarihi 22/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi