TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEREM YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/24244)
|
|
Karar Tarihi: 27/11/2024
|
R.G. Tarih ve Sayı: 23/5/2025 - 32908
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Şahap KAYMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Kerem YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Vural ÖNÇIRAK
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, istinaf mahkemesince kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Bireysel Başvuruya Konu Yargılama Süreci
2. Başvurucu, Avanos Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğünde müdür olarak görev yapmaktayken 27/3/2015 tarihli ve 6639 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca araştırmacı kadrosuna atanmıştır. Daha sonra Anayasa Mahkemesinin 2/11/2016 tarihli iptal kararı gerekçe gösterilmek suretiyle mevcut ödenen zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranlarından daha düşük olan araştırmacı kadrosunun zam ve tazminatları ile ek ödeme oranları başvurucuya ödenmeye başlanmıştır. Başvurucu 10/7/2018 tarihli dilekçe ile maaşında meydana gelen parasal kayba neden olan işlemin düzeltilerek 15/2/2017 tarihinden itibaren yoksun kaldığı miktarın ödenmesini talep etmiştir. Bu talebin zımnen reddedilmesi üzerine başvurucu, zımni ret işleminin iptali ile 15/2/2017 tarihinden itibaren eksik ödenen maaş farklarının yasal faiziyle ödenmesi talebiyle Kayseri 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
3. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı ve Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 11. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre araştırmacı kadrosuna atananlara genel idare hizmetleri sınıfında yer alan aynı dereceli müdür yardımcısı kadro ünvanı için öngörülmüş olan zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranlarının ödenebilmesi için gerekli şartların belirtildiğini vurgulamıştır. Bu çerçevede kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden teşkilatlanması veya kapatılması, özelleştirme uygulamaları kapsamında ilgili kuruluşların kısmen veya tamamen satışı nedeniyle kamu tüzel kişiliklerinin sona ermesi, devredilmesi, küçültülmesi, faaliyetlerinin durdurulması, kapatılması veya tasfiye edilmesi sebebiyle araştırmacı kadrosuna atanmanın ve bu kadroya atanmadan önce müdür yardımcısı, eşiti veya daha üst idari görevlerde bulunulmuş olmasının arandığını ifade etmiştir. Kişiye bağlı araştırmacı kadrosuna atanmış sayılan başvurucuya 375 sayılı KHK'nın geçici 11. maddesi kapsamında özel hizmet tazminat oranı %125, ek ödeme oranı %165, yan ödemelerin ise 750 puan üzerinden ödendiğini dile getirmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin 2/11/2016 tarihli ve E.2015/61, K.2016/172 sayılı kararı ile 6639 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle 3/6/2011 tarihli ve 638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye (638 sayılı KHK) eklenen geçici 13. maddenin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesindeki "Bakanlık Merkez Teşkilatı ile Spor Genel Müdürlüğü ve" ibaresinin teşkilat yapısına ilişkin herhangi bir değişikliğe gidilmediği gerekçesiyle iptal edildiğinden bu ödemelerin kesildiğine işaret etmiştir. İptal kararı nedeniyle başvurucuya araştırmacı kadrosunda bulunanlara ödenen özel hizmet tazminat oranı %60, ek ödeme oranı %115, yan ödemelerin ise 900 puan üzerinden ödendiğini açıklamıştır. Ayrıca başvurucuya ilçe müdürlüğü görevinden alındığı tarihte ilçe müdürüne ödenen maaşının ödenmeye devam edildiği, 6639 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle 638 sayılı KHK'ya eklenen geçici 12. madde ile başvurucunun çalıştığı kurumun teşkilat yapısına ilişkin herhangi bir değişikliğe gidilmemiş olması nedeniyle maaşının düzeltilmesini gerektiren herhangi bir unsura da rastlanmadığı değerlendirmesinde bulunmuştur.
4. Başvurucunun anılan karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 26/6/2019 tarihinde öğrendikten sonra 18/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
B. Başvuruda Belirtilen ve Somut Davayla Benzer Nitelikte Olduğu İleri Sürülen Davalarla İlgili Süreç
7. Spor ilçe müdürü olarak görev yapmaktayken 6639 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca araştırmacı kadrosuna atanan R.İ., A.A., M.V., N.K., G.G.B., M.Z., A.E., S.Ş. ve İ.T. maaş farklarının ödenmesi talebiyle yaptıkları başvuruların reddedilmesine ilişkin işlemlerin iptali ve yoksun kaldıkları mali ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesine yönelik davalar açmıştır. Bu davalar ilgililerin lehine sonuçlanmış ve istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
8. Başvurucu; aynı maddi olaya dayanarak açtıkları davaların ilgililerin lehine sonuçlanmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, yargılama sürecinde sunduğu emsal kararların değerlendirilmediğini, Bölge İdare Mahkemesinin gerekçesiz karar verdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
9. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünde, başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca konuyla ilgili Gençlik ve Spor Bakanlığından temin edilen görüş ve ilgili belgelerin başvurucunun şikâyetine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere sunulduğu açıklamasında bulunulmuştur. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir. Bununla birlikte yapılan bir başvuruya istinaden Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumunun 11/4/2019 tarihinde 375 sayılı KHK'nın geçici 11. maddesi uyarınca özlük haklarının ödenmesine yönelik olarak tavsiye kararı verdiği beyanında bulunmuştur.
10. Başvurucu 28/8/2019 ve 3/1/2020 tarihlerinde ek beyan dilekçeleri sunmuştur. Bu dilekçelerde Ankara Bölge İdare Mahkemesi iş bölümü kararı gereğince istinaf başvurusunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesince incelenmesi gerekirken atama, göreve iade vb. taleplere yönelik başvuruları inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince incelenerek reddedildiğini belirtmiştir. Dolayısıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin görev alanı dışında inceleme yaptığını ifade etmiştir. Parasal haklarındaki düşüşün Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü görüş yazısına dayandığını ileri sürmüştür.
11. Başvurucunun şikâyetlerinin özü aynı maddi vakıadan kaynaklanan davaların ilgililerin lehine sonuçlandığına yönelik itirazlarının karşılanmadığına ilişkin olduğundan başvuru gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce yeterli bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul ya da esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
14. Bir yargı merciinden, aynı maddi veya hukuki olguyla ilgili olarak başka bir yargı merciinin vardığı sonuçtan farklı bir sonuca ulaşması hâlinde bunun dayanaklarını gerekçeli kararında göstermesi beklenir. Anayasa'da güvenceye bağlanan tüm temel hak ve özgürlüklerin yorumunda gözetilmesi gereken temel bir ilke olarak düzenlenen hukuk devleti ilkesi, yargı organlarının aynı maddi veya hukuki olgularla ilgili olarak çelişkili kararlar vermekten mümkün olduğunca kaçınmasını gerekli kılar. Aynı maddi veya hukuki vakıalarla ilgili olarak farklı kararlar verilmesi hukuk devleti ilkesini zedeleyebileceği gibi kişilerin hukuka olan inancını da zayıflatabilir. Bu nedenle bir maddi veya hukuki vakıa ile ilgili olarak başka bir yargı mercii tarafından bir kimse lehine karar verildiği ancak diğer bir yargı merciinin aynı olgu hakkında farklı bir sonuca ulaştığı durumlarda bunun gerekçesi belirtilmelidir. Yargı merciinin bu gibi durumlarda gerekçe gösterme yükümlülüğü kişilerin hukuka olan güvenlerinin sarsılmaması için hayati önemdedir (Mehmet Okyar, B. No: 2017/38342, 13/2/2020, § 29).
15. Eldeki başvurunun konusu, aynı maddi vakıadan kaynaklanan davanın ilgilinin lehine sonuçlandığına dair istinaf kanun yolunda ileri sürülen ve esasa etkili olduğu belirtilen hususların istinaf mahkemesi kararında gözetilmediğine ilişkindir.
16. Başvuru konusu yargılamada, spor ilçe müdürü olarak görev yapmaktayken araştırmacı kadrosuna atanan başvurucuya 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 152. maddesi ve 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesinde öngörülen zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranları esas alınarak ödeme yapıldığı ancak Anayasa Mahkemesinin 2/11/2016 tarihli iptal kararı nedeniyle 15/2/2017 tarihinden sonra daha düşük olan araştırmacı kadrosunun zam ve tazminatları ile ek ödeme oranlarının başvurucuya ödendiği ifade edilmiştir. İptal kararının Gençlik ve Spor Bakanlığının teşkilat yapısına ilişkin herhangi bir değişikliğe yönelik olmadığı gerekçesiyle başvurucuya iptal kararından önce ödenen ve daha yüksek olan zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranlarında ödeme yapılamayacağı sonucuna varılmıştır.
17. Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı sonrasında, iptal kararı gerekçe gösterilmek suretiyle başvurucuya spor ilçe müdürü yerine daha düşük olan araştırmacı kadrosunun mali hakları ödenmeye başlanmıştır. İptal kararı, başvurucunun lehine olmasına rağmen başvurucunun öngöremeyeceği şekilde ve aleyhine sonuç doğuracak biçimde yorumlanmış ve başvurucu -görevden alınmasının hukuka aykırılığını tespit eden iptal kararı gerekçe gösterilerek- spor ilçe müdürü kadrosunun özlük haklarını elde etme imkânından mahrum bırakılmıştır.
18. Başvurucu; istinaf dilekçesinde, kendisi ile aynı durumda bulunan ilgilinin aynı maddi vakıa sebebiyle açtığı davanın lehine sonuçlandığına yönelik yargı kararından bahsederek bu karar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun sunduğu yargı kararları incelendiğinde aynı maddi vakıadan kaynaklanan davalarda Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğünün yeniden yapılanmasından dolayı ilgililerin mevcut görevlerinden alınarak araştırmacı kadrosuna atandıkları, bu görevlerine devam ettikleri, statülerinde herhangi bir değişiklik olmadığından hareketle 375 sayılı KHK'nın geçici 11. maddesi uyarınca özlük haklarının ödenmesi gerektiğine karar verildiği görülmüştür. Nitekim başvurucunun Anayasa Mahkemesine sunduğu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin aynı maddi vakıaya dayalı yargılamalarda ilgililerin lehine kesin olarak verdiği 13/11/2019, 20/11/2019, 12/12/2019, 15/1/2020 ve 4/3/2020 tarihli kararların da benzer yönde olduğu görülmüştür. Ancak başvurucu, Bölge İdare Mahkemesinin bilgisine sunmasına rağmen Mahkeme neden aksi sonuca ulaştığını kararında gerekçelendirmemiştir.
19. Bunun yanında Ankara Bölge İdare Mahkemesi yargı çevresine dâhil olan idare mahkemelerinde açılan bu türdeki davaların istinaf kanun yolu incelemesinin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesince yapıldığını ve istinaf incelemelerinin ilgililerin lehine kesinleştiğini vurgulamak gerekir. Buna rağmen sadece başvurucunun istinaf talebi Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince incelenmiş ve başvurucunun aleyhine sonuçlanmıştır. Bu konuda da Bölge İdare Mahkemesince herhangi bir gerekçe belirtilmemiştir.
20. Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde başvurucunun iddialarının davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğu ve anılan iddiaların yargı mercilerince yeterli bir gerekçeyle karşılanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
21. Diğer yandan bu ihlal kararının davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.
24. Somut olayda nihai kararı başvurucu 26/6/2019 tarihinde öğrenmiş; 18/7/2019 tarihinde bireysel başvuru yoluna gitmiştir. Öğrenme tarihinden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra başvurucunun ilk kez 28/8/2019 tarihli ek beyan dilekçesinde tabii hâkim ilkesinin ve 3/1/2020 tarihli ek beyan dilekçesinde de mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia ettiği anlaşıldığından söz konusu dilekçelerde ileri sürdüğü iddiaların incelenmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesine (E.2019/1148, K.2019/1047) iletilmek üzere Kayseri 1. İdare Mahkemesine (E.2018/807, K.2019/18) GÖNDERİLMESİNE,
D. 364,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.