logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mesut Asalıoğlu ve diğerleri [2.B.], B. No: 2019/3028, 2/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MESUT ASALIOĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/3028)

 

Karar Tarihi: 2/11/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucular

:

bkz. ekli tablonun (C) sütunu

Vekilleri

:

bkz. ekli tablonun (F) sütunu

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurular, baro levhasına/staj listesine yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular Komisyona sunulmuştur. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Konularının benzer olması nedeniyle ekli tablonun B sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı satırında yer alan 2019/3028 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlıkgörüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler ve Olağanüstü Hâl İlanı ve Bu Süreçte Uygulanan Tedbirler

5. Başvurulara konu olaylara ilişkin genel bilgiler ile olağanüstü hâl ilanı ve bu süreçte uygulanan tedbirler için bkz. M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, §§ 11-19.

B. Başvuru Konusu Olaylara ilişkin Süreç

6. Başvurucular baro levhasına/staj listesine avukat/avukat stajyeri olarak yazılma talebiyle ilgili barolara başvurmuşlardır. Başvurucuların talebi, baro levhasına/staj listesine kaydedilebilmek için aranan kanuni şartların taşındığı gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından kabul edilmiştir.

7. Söz konusu kararlar, Bakanlık tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB'ye gönderilmiştir.

8. TBB, önceki kararlarında ısrar ederek başvurucuların baro levhasına/staj listesine yazılmasına karar vermiştir.

9. Bakanlık, başvurucuların baro levhasına/staj listesine yazılmalarına ilişkin TBB kararının kesinleşmesi üzerine Ankara İdare Mahkemelerinde (Mahkeme) TBB'ye karşı iptal davaları açmıştır. Başvurucular, davalı TBB yanında müdahil olarak yer almıştır.

10. Mahkemeler, dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçelerinde;

i. 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (667 sayılı KHK) gereğince kamu görevinden çıkarılanların bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği ve/veya,

ii. Yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alınarak başvurucu hakkında devam eden ceza soruşturması sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı belirtilmiştir.

11. İstinaf başvuruları, Ankara Bölge İdare Mahkemesi (BİM) tarafından kesin olmak üzere reddedilmiştir. Bazı BİM kararlarında, yine yukarıdaki gerekçelere yer verilerek istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddedildiği görülmektedir.

12. Başvurucular, muhtelif tarihlerde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. İlgili hukuk için bkz. M.B., §§ 34-56; İ.K. [GK], B. No: 2019/20904, 15/4/2021, §§ 27-29.

14. Başvurulara konu Mahkeme kararlarının verildiği tarihte 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlığa kabulde engeller" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının ilgili kısmı şöyledir:

"Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul

istemi reddolunur :

a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,

...

Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir. "

15. 24/11/2021 tarihli ve 7343 sayılı Kanunun 25. maddesiyle 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “kovuşturma altında bulunması” ibaresi “dolayı hakkında kamu davası açılmış olması” şeklinde değiştirilmiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 2/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

17. Başvurucular özetle, derece mahkemelerinin yorumlarının öngörülemez olduğunu belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

18. Bakanlık görüşünde; Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliğinden ceza soruşturması başlatılan kişiler bakımından kovuşturma süreci sona ermeden 1136 sayılı Kanun hükümleri uyarınca baro levhasına/staj listesine yazılma talebinin bekletilmesinde keyfîlik bulunmadığı ve bu tedbirin atılı suçun niteliği ile uyumlu olduğu belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca kamu görevinden ihraç edilen kişilere isnat edilen fiilin niteliği ve ağırlığı ile staj listesine/baro levhasına yazılması durumunda yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alındığında ceza soruşturması sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı belirtilmiştir. Bakanlık, başvurucuların bazılarının yargılamadan sonraki süreçte baro levhasına/staj listesine avukat/avukat stajyeri olarak yazıldığını bildirmiştir.

B. Değerlendirme

19. Anayasa’nın iddiaların incelenmesinde dayanılacak olan "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Uygulanabilirlik Yönünden

21. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, M.B. başvurusuna ilişkin kararında Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının baro levhasına kaydedilmeye ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanabilir olduğu sonucuna varmıştır (M.B. §§ 64-78).

2. Kişi Bakımından Yetki Yönünden

22. Başvurucular, uyuşmazlığın davacı ya da davalı sıfatıyla tarafı olmayıp yargılama sürecine davalı yanında müdahil sıfatıyla katılmıştır. İlgili kişilerin mahkemeye erişim hakkı kapsamında davaya katılımının sağlanmasının gerekçeli karar hakkı, silahların eşitliği ilkesi, savunma hakkı gibi güvencelerle örtüşen, bu güvencelerin gerçekleşmesini sağlayan bir gereklilik olduğu izahtan varestedir. Yargılama sürecine dair güvencelerin ihlalinin müdahili de etkileyeceği dikkate alındığında, müdahilin adil yargılanma hakkının sürece dair diğer güvencelerinden faydalandırılmayacağı veya bu güvencelere ilişkin şikâyette bulunamayacağı söylenemez. Aksi yaklaşımın sonuca etkili iddialarda bulunulabilmesi, savunma yapılabilmesi, delil ileri sürülebilmesi adına sağlanan mahkemeye erişimin etkinliğini zedeleyeceği, anlamsız ve içerikten yoksun kılacağı ve bunun yanında bireysel başvurunun temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla da bağdaşmayacağı açıktır (benzer değerlendirmeler için bkz. Cengiz İnş. San. ve Tic. A.Ş. ve Mirax Tur. İnş. Tic. A.Ş. [GK], B. No: 2015/7846, 26/6/2019, §§ 29, 36). Bu belirlemeler ışığında davanın sonucundan etkileneceği öngörülerek yargılama sürecine müdahil olarak dâhil edilen başvurucuların adil yargılanma hakkının sürece dair güvencelerine yönelik ihlal iddiaları bakımından mağdur statüsünün bulunduğu, kişi bakımından yetki koşulunu sağladığı sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma hakkına ilişkin ihlal iddialarının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden değerlendirilmesine geçilmiştir.

3. Adli Yardım Talepleri Yönünden

23. Bazı başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

24. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

4. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Birleştirilen başvurulardan, İsmail Cunetoğlu tarafından yapılan 2019/18953 numaralı bireysel başvuruda mazerete ilişkin açıklama yapılmıştır. Başvurucu, başvuru süresinin son gününde yaşadığı kalp ritim bozukluğu nedeniyle ertesi gün bireysel başvuruda bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucunun aritmi tanısıyla bir gün istirahatinin uygun olduğu yönünde başvurunun son gününde aldığı raporu sunduğu görüldüğünden mazereti kabul edilmiştir.

26. Başvurucuların bazılarının baro levhasına/staj listesine avukat/avukat stajyeri olarak yazıldığı kendilerince ve/veya Bakanlık tarafından bildirilmiştir. Başvurularda, derece mahkemelerinin başvuruya konu kararlarına ilişkin yargılama sürecinde başvurucuların adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği değerlendirileceğinden daha sonra tekrar yaptıkları başvuru üzerine baro levhasına/staj listesine avukat/avukat stajyeri olarak yazılan başvurucuların mağdur statülerinin ortadan kalktığı söylenemez. Bu sebeple söz konusu başvuruların incelenmesinin sürdürülmesinde başvurucuların hukuki yararının bulunduğu değerlendirilmiştir.

27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

5. İncelemenin Kapsamı Yönünden

28. Bakanlık görüşünde; bazı başvurucular hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan ceza yargılamasına devam edildiği, bazıları hakkında ise aynı suçtan mahkûmiyet kararı verildiği belirtilmişse de hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden yapılan değerlendirmenin derece mahkemelerinin gerekçeleri kapsamında yapıldığı, sonraki dönemlere ilişkin bir değerlendirme içermediği belirtilmelidir. Başvurulara konu derece mahkemesi kararlarının başvurucuların kamu görevinden çıkarıldıktan sonra yeniden kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri ve/veya devam eden ceza soruşturması sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı gerekçelerine dayandığı, başvurucular hakkındaki ceza yargılamalarına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirmenin söz konusu kararlarda bulunmadığı görülmektedir.

6. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

29. Genel ilkeler için bkz. M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, §§ 80-88; İ.K. [GK], B. No: 2019/20904, 15/4/2021, §§ 43-50.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

30. Derece mahkemelerinin gerekçelerinde; avukatlık mesleğinin kamu hizmeti niteliğinde bir meslek olduğu, KHK gereğince kamu görevinden ihraç edilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği ve/veya yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alınarak başvurucu hakkında devam eden ceza soruşturması sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı gerekçelerinden birine yahut her ikisine birden yer verilmiştir.

31. Bu durumda, derece mahkemelerinin gerekçelerini iki farklı olguya dayandırdığı görüldüğünden her iki gerekçe yönünden ayrı ayrı inceleme yapılması gerekmektedir.

i. Kamu Görevinden Çıkarılanların Avukatlık Mesleğinde İstihdam Edilemeyeceğine İlişkin Gerekçe Yönünden

32. Anayasa Mahkemesi, eldeki başvurularla benzer olgu ve iddiaları içeren M.B. kararında bu başlık altındaki gerekçe yönünden uygulanacak ilkeleri belirlemiştir. (M.B., §§ 92-96).

33. Söz konusu kararda, derece mahkemelerince yapılan yargılamanın adil yargılanma ilkelerini ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesinde incelenmesi gereken meselenin derece mahkemesinin vardığı bu sonucun ilgili mevzuatın hakkın tesliminden kaçınacak ölçüde öngörülemez bir biçimde yorumlanmasına dayanıp dayanmadığının tespit edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Kamu hizmeti kavramını yorumlamanın ve bu bağlamda anılan hükmün avukatlığı da kapsayıp kapsamadığını değerlendirmenin öncelikli olarak derece mahkemelerine ait bir yetki olduğu vurgulanmış, bununla birlikte derece mahkemelerinin yorumunun açıkça öngörülemez olduğunun veya hakkın teslimini açıkça reddedecek şekilde hatalı bulunduğunun tespiti durumunda usule ilişkin güvencelerin de anlamsız hâle geleceği gerekçesiyle söz konusu durumun etkilerini incelemenin Anayasa Mahkemesinin görevinde olduğu belirtilmiştir (M.B., § 97).

34. Anılan kararda 667 sayılı KHK gereğince görevlerine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceğine ilişkin kuraldaki istihdam kavramının bağımlı çalışmayı gerektirdiği, söz konusu kuraldan devlete bağlı olarak çalışmayı gerektirmeyen avukatlık mesleğini de kapsadığı hususunun açıkça anlaşılamadığı vurgulanmıştır. Ayrıca serbest çalışan avukatlar ile devlet arasında devlet memurununkine benzer bir güven ilişkisi aramanın Anayasa ile oluşturulan demokratik hukuk düzeninde anlamlı olmadığının altı çizilmiştir (M.B., § 101).

35. Türk hukukunda hak ve özgürlükleri sınırlayıcı düzenleme yapma yetkisi yasama organına aittir. İdari ve yargısal makamların hak ve özgürlükleri sınırlandıran kuralları geniş yorumlaması, kanun koyucunun ihdas etmediği bir sınırlama getirmeleri durumunu ortaya çıkarabilir. Hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil eden bu durum uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını zorunlu kılan adil yargılanma hakkına da zarar verebilir. Bu sakıncaların ortaya çıkmaması için derece mahkemelerinin hak ve özgürlükleri sınırlandıran kurallara ilişkin yorum yaparken yorumun kuralın kapsamını genişletici nitelikte olmaması, öngörülebilir sınırlar içinde kalması hususunda ihtiyatlı davranmaları önem taşımaktadır. Aksi halde ortaya çıkacak keyfî uygulamalar bireyleri güvencesiz duruma düşürür (M.B., § 104).

36. Sonuç olarak M.B. başvurusuna ilişkin kararda, başvurucunun kamu görevinden çıkarıldıktan sonra kamu hizmeti sayılan avukatlık mesleğinde istihdam edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı belirtilmiştir. Bu yorumun başvurucunun medeni hakkıyla ilgili olarak açılan davada usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirdiği ve başvurucu aleyhine karar verilmesinde belirleyici olduğu, dolayısıyla bunların bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği kanaatine varılmıştır.

37. Somut başvurulara konu Mahkeme kararlarında da baro levhasına/staj listesine yazılma işlemlerinin avukatlık mesleğinin kamu görevi olduğu ve ilgili KHK gereğince kamu görevinden ihraç edilenlerin bir daha kamu görevinde istihdam edilemeyeceği gerekçesi yönünden yukarıda anılan kararda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

ii. Devam Eden Ceza Soruşturmasının Beklenmesi Gerektiğine İlişkin Gerekçe Yönünden

38. Anayasa Mahkemesi, eldeki başvurularla benzer olgu ve iddiaları içeren İ.K. kararında soruşturma ve kovuşturma kavramlarını incelemiş ve bu başlık altındaki gerekçe yönünden uygulanacak ilkeleri belirlemiştir.

39. 1136 sayılı Kanun'un avukatlık mesleğine kabule engellerin düzenlendiği 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunulması hâlinde, avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir (İ.K., § 59).

40. 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yer alan hazırlık soruşturması, yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre olarak tanımlanmış olup 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturma aşamasına karşılık gelmektedir. 1412 sayılı mülga Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde muhakemenin bütününü ifade etmek üzere de kullanılabilen kovuşturma kavramı ise 5271 sayılı Kanun'da yalnızca iddianamenin kabulüyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi tanımlamaktadır. 5271 sayılı Kanun ile soruşturma aşamasında suç isnadı altında bulunan bir kişi şüpheli olarak tanımlanmaktayken, soruşturma aşamasının bir ilerisi olan kovuşturma aşamasında ise artık sanık olarak adlandırılmakta, ilgili kişi hakkındaki iddiaların daha ciddi boyuta ulaştığı ve söz konusu süreçlerin hukuki sonuçlarının birbirinden farklı olduğu kabul edilmektedir (İ.K., § 60-61).

41. Söz konusu kararda, 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında kovuşturma altında bulunma durumuna yönelik düzenlemenin yer aldığı fakat hakkında soruşturma bulunanlarla ilgili bir hükmün bulunmadığı, bu kavramların tanımının 1136 sayılı Kanun'da yapılmadığı bu sebeple kapsamın belirlenmesinde 5271 sayılı Kanun'dan yararlanılması gerektiği ifade edilmiştir. Kararda ayrıca 5271 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1/6/2005 tarihinden bu yana 1136 sayılı Kanun'da ve diğer kanunlarda uyum amacıyla düzenlemeler yapıldığı, kanun koyucunun 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesindeki kovuşturma kavramından maksadının 5271 sayılı Kanun'da tanımlandığı şekliyle yorumlanması olduğunun değerlendirildiği, derece mahkemelerinden de bu kavramları 5271 sayılı Kanun'a göre yorumlamasının beklendiği ifade edilmiştir (İ.K. , § 62).

42. Aynı kararda, 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen yazılı cezalardan kovuşturma altında bulunulmuş olması durumunda baro levhasına yazılma ile ilgili başvurunun kovuşturmanın sonuna kadar ertelenmesi konusunda idareye takdir hakkı verilmişse de söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında da uygulanabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığı belirtilmiş; hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatinin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı ifade edilmiştir (İ.K., § 63).

43. Somut olaylarda, yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda derece mahkemeleri tarafından hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucuların baro levhasına/staj listesine yazılma şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatinin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda yukarıda anılan kararda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

44. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmaktadır.

C. Diğer İhlal İddiaları

45. Başvurucular diğer bazı haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucuların bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

46. Başvurucuların bazıları ihlalin tespit edilmesini istemiş, yeniden yargılanma ve tazminat talebinde bulunmuştur.

47. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

48. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talepleri kabul edilmemiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Ekli tablonun 11. ve 13. sırasında yer alan başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Talepte bulunan başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,

F. Talepte bulunan başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

G. Kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tablonun (D) sütunundaki ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

H. Ekli tablonun (E) sütununda belirtilen yargılama giderinin ilgili satırda gösterilen başvuruculara ÖDENMESİNE, ekli tablonun (F) sütununda isimleri yer alan avukatlar tarafından temsil edilen başvuruculara 9.900 TL vekâlet ücretinin AYRI AYRI ÖDENMESİNE,

İ. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

J. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mesut Asalıoğlu ve diğerleri [2.B.], B. No: 2019/3028, 2/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı MESUT ASALIOĞLU VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2019/3028
Başvuru Tarihi 30/1/2019
Karar Tarihi 2/11/2022
Birleşen Başvurular 2019/7353, 2019/3171, 2019/12259, 2019/14318, 2019/16729, 2019/18953, 2019/24989, 2019/26142, 2019/39989, 2019/40813, 2020/474, 2020/22324, 2021/16672, 2019/20303, 2019/28558

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurular, baro levhasına/staj listesine yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 1136 Avukatlık Kanunu 1
2
3
5
8
57
5237 Türk Ceza Kanunu 6
6749 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 3
4
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 2
172
170
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 1
3
4
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi