TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RAMAZAN İLTER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/34523)
Karar Tarihi:10/1/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Hasan SARAÇ
Başvurucu
Ramazan İLTER
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumu idaresinin işlemine karşı yapılan şikâyetin, uyuşmazlık teşkil eden konu hakkında yargı makamlarınca değerlendirme yapılmaksızın reddedilmesi nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olma suçundan İzmir 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/1/2017 tarihli kararı ile tutuklanmış ve Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu/Kurum) 25/1/2017-18/12/2020 tarihleri arasında tutuklu olarak bulunmuştur.
3. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu/Kurul) 3/9/2018 tarihli ve 2018/261 sayılı Kurumda Uygulanacak Eğitim ve İyileştirme Kararı ileİnfaz Kurumuna kitap kabulüne ve hükümlü/tutuklulara teslimine ilişkin kuralları belirlemiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün dışarıdan gönderilen hediyeleri kabul etme hakkı başlıklı 92. Maddesinin a bendinde; ".. Hükümlü hediye olarak ancak kitap veya giyim eşyası kabul edebilir," hükmü yer almış ayrıca;
T.C. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün.... Sayılı yazısı; gereğince odalarda fazla miktarda kitap, gazete, eşya gibi yanıcı maddelerin bulundurulmamasına, var ise mevzuat uyarınca işlem yapılarak yeterli sayıda tutulması hükme bağlanmıştır. Buna istinaden özellikle odalarda kitapların biriktirilmemesi ve yeterli sayıda bulundurulmasının ısrarla belirtilmesine dayanarak;
1)Kurumumuza kitap kabulünün sadece kargo yoluyla yapılmasına;
2) Hükümlü/tutuklu ziyaretçileri tarafından getirilen kitapların kuruma kabul edilmemesine;
3) Kurumumuzda barındırılan her bir hükümlü/tutuklunun üzerindeki kayıtlı yayın sayısının (Kutsal kitaplar, Kuran-ı Kerim, Kuran-ı Kerim Meali, İncil, Tevra [t], Zebur, ders kitapları ve TCK, CMK, ANAYASA kitapları hariç olmak üzere) 5 yayın (dergi dahil) ile sınırlandırılmasına;
4) Yıpranmış, işaretli, renklendirilmiş, not tutulmuş, deforme olmuş, cildi ile oynanmış, fotokopi olarak çoğaltılmış, spirallenmiş veya matbaada ciltlendirilmiş kitapların hükümlü/tutuklulara teslim edilmemesine;
5) Hükümlü/tutukluların üzerinde kayıtlı kitapları, kargo yoluyla veya ziyaretçilerine teslim ederek göndermeden, kuruma gelen kitapların hükümlü/tutuklulara tesliminin yapılmamasına; hükümlü/tutuklular tarafından kitap gönderimi yapılmaması durumunda kargo yolu ile gelen kitapların depoda daha fazla tutulmadan kargo yoluyla veya ziyaretçilerine teslim edilerek resen gönderimlerinin yapılacağına;
6) Hükümlü/tutukluların tahliye, sevk vb. Kurumdan ayrılışlarında kendilerine kayıtlı kitapları koğuştan çıkarmaları gerektiğine;
7) Kargo yoluyla gelen kitapların kurum kütüphanesinde olmaması koşuluyla hükümlü/tutukluya teslimine;
8) Diyanet İşleri Başkanlığınca onaylanmamış olan Kur'an-ı Kerim'lerin hükümlü/tutukluya teslim edilmemesine; ...''
4. Başvurucu 18/7/2019 tarihinde İnfaz Kurumuna başvurmuş ve söz konusu Kurul kararından tarafına bir suret/fotokopi verilmesini talep etmiştir. Kurum idaresince söz konusu talebinin reddedilmesi üzerine 19/7/2019 tarihli dilekçeyle Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itiraz eden başvurucu; gerekirse fotokopi ücretini karşılayabileceğini de ifade ederek 3/9/2018 tarihli Kurul kararının bir örneğinin tarafına verilmesini istediği hâlde bu talebinin kabul görmediğini belirtmiş, anayasal bazı hak ve ilkeleri de dayanak göstererek İnfaz Hâkimliğinden söz konusu kararın bir suretinin tarafına verilmesi yönünde karar almasını talep etmiştir.
5. İnfaz Hâkimliği 2/8/2019 tarihli kararıyla itiraza konu 3/9/2018 tarihli Eğitim Kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.
6. İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı başvurucu, 22/8/2019 tarihinde Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Başvurucu itiraz dilekçesinde; henüz Eğitim Kurulunun 3/9/2018 tarihli kararına itiraz etmediğini, yalnızca bu kararın bir örneğini idareden talep ettiğini, kararın içeriğine dair bir hususa değinmediğini, ancak İnfaz Hâkimliğinin bu talebi değerlendirmeksizin gerekçesiz bir karar verdiğini, bu durumda Kurul kararının içeriğine de itiraz etme zorunluluğunun oluştuğunu belirtmiş; buna istinaden Kurul kararına yönelik hukuka aykırılık iddialarına da yer vererek anılan karardan bir suretin tarafına verilmesi gerektiği yönündeki talebini de yinelemiştir.
7. Ağır Ceza Mahkemesi 5/9/2019 tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Kurum dışından gelen kitaplarda gizli haberleşmeye yönelik olarak şifreli yazılar olabileceği, ışığa ya da ısıya tutulmasıyla yazıların ortaya çıkacağı veya görünmez kalemle yazılan yazıların olabileceği, bu yazıyla kurumda aynı kitapta varsa öncelikle kurumdan temini gerektiği aksi halde güvenlik zaafiyeti ve örgütsel haberleşmenin önlenemeyeceği, verilen karar ve alınanın önlemin orantılı olduğu anlaşıldığından, itirazın reddine..''
8. Anılan kararın 5/9/2019 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 2/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyon, oybirliği sağlanamaması nedeniyle başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
10. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
11. Bakanlığın görüş yazısı ekinde gönderilen Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 11/2/2021 tarihli yazısından başvurucunun, İnfaz Hâkimliğince itirazının reddedilmesinden sonra İnfaz Kurumundan tekrar talepte bulunması üzerine söz konusu Eğitim Kurulu kararının 19/12/2019 tarihinde -bireysel başvuru yapıldıktan sonra-kendisine tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
II. DEĞERLENDİRME
12. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
13. Başvurucu, İnfaz Kurumundan talebinin ilgili Kurul kararının fotokopisinin verilmesi olmasına rağmen İnfaz Hâkimliği ile itiraz merciinin bu yönden değerlendirme yapmadığını, söz konusu Kurul kararının içeriğine vâkıf olamadan itiraz etmek durumunda kaldığını belirterek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin, gerekçeli karar hakkı ile etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Bakanlık görüşünde, Ceza İnfaz Kurumu tarafından bahse konu Eğitim Kurulu kararının bir örneğinin hükümlüleri bilgilendirmek amacıyla koğuşlarda ve odalarda bulunan panolara asılarak dağıtımının sağlandığını, başvurucunun kararın bir örneğinin kendisine bizzat tebliğ edilmiş olması hâlinde hangi hususları dile getireceğine ilişkin somut bir açıklamada bulunmadığını belirtmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin içtihatlarına atfen adil yargılanma hakkının yargılamanın sonucunun adil olmasını garanti etmediğini, yargılama sürecinin hakkaniyete uygun bir biçimde yürütülmesini güvence altına aldığını ifade etmiştir. Somut başvuruda İnfaz Hâkimliği ile Ağır Ceza Mahkemesinin, başvurucunun iddialarını Cumhuriyet Başsavcılığı görüşünü aldıktan ve İnfaz Kurumu ile yazışma yaptıktan sonra değerlendirdiğini, Eğitim Kurulu Kararını usul ve yasaya uygun bularak başvurucunun itirazının reddine karar verdiğini, başvurucunun tüm yasal yollara süresi içerisinde hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan başvurabildiğini ifade etmiştir.
15. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu, Eğitim Kurulu kararının bir örneğinin ücreti mukabilinde kendisine tebliğ edilmesi talebine ilişkin dilekçesinin kurum kayıtlarına girmeksizin yok edildiğini, dilekçesinin gönderilmediğini, başka bir ceza infaz kurumunda on altı kitap alabildiği hâlde kalmakta olduğu ceza infaz kurumunda sadece beş kitap verildiğini, aynı mevzuata dayanan farklı uygulamalar olduğunu ileri sürmüştür.
16. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü davaya konu şikâyeti hakkında bir inceleme ve değerlendirme yapılmamasına yönelik olduğundan başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Anayasa’nın 36. maddesinin ikinci fıkrasında, hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, kişilere davanın görüldüğü mahkemeden uyuşmazlığa ilişkin bir karar verilmesini isteme güvencesini de sağlar. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkeme hakkı şeklinde genel bir hakkı düzenlediğini kabul etmekte ve bu hakkın karar hakkını da içerdiğini ifade etmektedir (İbrahim Demiroğlu [GK], B. No: 2017/15698, 26/7/2019 § 54).
20. Demokratik bir toplumda vazgeçilmez bir hak niteliğindeki adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkeme hakkı; uyuşmazlığın bir mahkeme önüne getirilebilmesini, dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı iddia ve savunmaların yargı merciince incelenerek değerlendirilmesini ve bir karara bağlanmasını, ayrıca verilen kararın icra edilmesini gerektirir. Buna göre mahkeme hakkı; mahkemeye erişim hakkı, karar hakkı ve kararın icrası hakkını içerir. Karar hakkı genel itibarıyla mahkeme önüne getirilen uyuşmazlığın karara bağlanmasını isteme hakkını ifade eder. Zira dava hakkını kullanan bireyin asıl amacı uyuşmazlık konusu ettiği talebinin esasıyla ilgili olarak davanın sonunda bir karar elde edebilmektir. Bir başka ifadeyle dava sonucunda şayet bir karar elde edilemiyorsa dava açmanın da bir anlamı kalmayacaktır. Öte yandan karar hakkı bireylerin sadece yargılama sonucunda şeklî anlamda bir karar elde etmelerini güvence altına almaz. Bu hak aynı zamanda dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı taleplerin yargı merciince bir sonuca bağlanmasını da gerektirir (bazı farklarla birlikte bkz. İbrahim Demiroğlu, § 55).
21. Kişiler dava açmak suretiyle mahkemelerden hak ve özgürlükleriyle ilgili olarak yargısal koruma talep etmektedir. Bireylerin yargısal koruma taleplerine cevap vermek, bu bağlamda dava konusu uyuşmazlığın esasını inceleyerek iddia ve savunmaları değerlendirdikten sonra davayı karara bağlamak yargı mercilerinin anayasal yükümlülüğüdür. Ayrıca adil yargılanma hakkı davanın sonucuna yönelik bir güvence içermemektedir. Anılan hak yargılama sürecinin adil olarak yürütülmesini temin edecek birtakım usul güvenceleri sunmaktadır. Dolayısıyla bireysel başvuru incelemelerinde adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirme yapılırken davanın sonucuna ilişkin bir çıkarım yapılması mümkün değildir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin tarafların öne sürdüğü ve esasa etkili olan iddiaların -mahkeme hakkının gereği olarak- derece mahkemelerince işin mahiyetinin gerektirdiği ölçüde incelenip incelenmediğini denetleme görevi bulunmaktadır (Emin Arda Büyük [GK], B. No: 2017/28079, 2/7/2020, §§52, 55).
22. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun infaz hâkimliklerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu belirtilmiştir. Kanun koyucunun anılan konularda gerçekleştirilen eylem ya da işlemlere yönelik şikâyetlerin ceza infaz kurumu idaresince hızlı bir şekilde incelenerek karara bağlanmasının ve bu şikâyetlerin incelenmesi aşamasında infaza ilişkin özel gerekliliklerin dikkate alınmasının temin edilmesi amacıyla söz konusu eylem ve işlemlerin yargısal denetim yerinin infaz hâkimlikleri olmasını tercih ettiği öngörülmüştür (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 56).
23. Somut olayda başvurucu İnfaz Hâkimliğine Ceza İnfaz Kurumunun bir tasarrufundan şikâyet etmiş, bu kapsamda Eğitim Kurulu kararının bir örneğinin kendisine verilmesi talebinin reddedildiğini belirterek kararın kendisine verilmesi yönünde karar alınması talebinde bulunmuştur.
24. İnfaz Hâkimliğince verilen2/8/2019 tarihli kararda başvurucunun şikâyet konusu ettiği talebine rağmen 3/9/2018 tarihli Kurul kararından bir suretin tarafına verilmediği hususuna yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, 19/7/2019 tarihli dilekçede başvurucu tarafından ayrıca şikâyet konusu edilmediği hâlde anılan Kurul kararının içeriğine yönelik bir değerlendirme yapılmak suretiyle bu kararın hukuka uygun olduğunun belirtilmesiyle yetinildiği görülmektedir. Diğer yandan başvurucu İnfaz Hâkimliği kararına karşı Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığı itirazda İnfaz Hâkimliğine başvururken Eğitim Kurulu kararının içeriğine yönelik bir hususa değinmediğini belirterek şikâyet ettiği asıl husus hakkında bir inceleme yapılmadan karar verildiğini dile getirmesine rağmen itiraz mercii de başvurucunun şikâyet ettiği bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmamış, Kurul kararının neden hukuka aykırı olmadığına dair gerekçelere yer vererek itirazı reddetmiştir.
25. Bu itibarla somut olayda yargısal fonksiyonun esasını oluşturan uyuşmazlığın içinde yer alan maddi ve hukuki sorunların bütünüyle ele alınması ve karara bağlanması işlevinin ilgili mahkemelerce yerine getirilmediği, bu bağlamda başvurucunun şikâyet konusu ettiği hususların kabulüne ya da reddine ilişkin olarak herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucu, bulundurabileceği kitap sayısının beş ile sınırlandırılması ve yalnız PTT kargo ile yapılan gönderilerin kabul edilmesi nedeniyle eğitim hakkı ile maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de karar hakkı yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
28. Başvurucu 3.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
29. Başvuru konusu Eğitim Kurulu kararının 19/12/2019 tarihinde -bireysel başvuru yapıldıktan sonra- başvurucuya tebliğ edildiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
30. Öte yandan tazminat talep ettiği ve ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya 10.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/3349, K.2019/3409) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.