logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halis Güven [1.B.], B. No: 2019/34572, 18/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALİS GÜVEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/34572)

 

Karar Tarihi: 18/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Halis GÜVEN

Vekili

:

Av. Kürşad Ali YILDIRIM

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, idari işlemin iptali talebiyle açılan davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, ilçe müdürü olarak görev yapmaktayken 18/7/2016 tarihli işlem ile il müdürlüğüne uzman olarak atanmıştır.

3. Başvurucunun 19/7/2016 tarihli işlemle görevden uzaklaştırılmasına karar verilmiştir. Başvurucu 15/8/2016 tarihli ve 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) ile kamu görevinden çıkarılmıştır.

4. Başvurucu, kamu görevinden çıkarılma işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal hakların tahsili talebiyle Ankara 2. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Ankara 2. İdare Mahkemesi 30/11/2016 tarihli kararla davayı incelenmeksizin reddetmiştir. Kararın gerekçesinde; kanun hükmünde kararname (KHK) ve eklerinin idari yargı yerlerinde idari davalara konu olamayacağını, KHK'da kamu görevinden çıkarma konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem kurma olanağı tanınmadığını, bu bağlamda başvurucu hakkında davalı idarece kurulmuş idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilemeyeceğini belirtmiştir. Diğer yandan idari işlemin iptali istemine ilişkin davanın incelenmeksizin ret ile sonuçlanmış olması sebebiyle işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların tahsili isteminin de incelenmesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir.

5. Başvurucunun istinaf talebi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesince incelenmekteyken başvurucu 29/3/2017 tarihli ve 688 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (688 sayılı KHK) ile görevine iade edilmiştir. Başvurucu, istinaf mahkemesince karar verilmeden önce 5/5/2017 tarihli dilekçeyle ve karardan sonra 7/9/2017 tarihli dilekçeyle istinaf mercine başvurmuştur. Dilekçelerinde 688 sayılı KHK ile kamu görevine iade edildiğini, bu nedenle kamu görevinden çıkarılma işlemine açtığı davada karar verilmesine yer olmadığına; müdür olarak görev yapmaktayken uzman olarak atanması işleminin ise iptaline ve yoksun kaldığı parasal hakların iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

6. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 7/7/2017 tarihinde Ankara 2. İdare Mahkemesinin incelenmeksizin ret kararını kaldırarak istinaf incelemesine tabi dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın Olağanüstü Hâl İşlemlerini İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) gönderilmek üzere mahkemesine iadesine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; kamu görevinden çıkarılma işlemi söz konusu olduğundan 2/1/2017 tarihli ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca davayı inceleme yetkisinin OHAL Komisyonuna ait olduğunu belirtmiştir.

7. OHAL Komisyonu; başvurucunun 688 sayılı KHK ile kamu görevine iade edildiğini belirterek başvurunun konusuz kalması nedeniyle reddine karar vermiştir. Komisyon kararı başvurucuya 13/8/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucunun bu karardan sonra söz konusu süreçle ilgili bireysel başvurusu bulunmamaktadır.

8. Başvurucu, müdürlükten alınarak uzman olarak atanmasına ilişkin 18/7/2016 tarihli işlemin iptali talebiyle 11/7/2018 tarihinde Ankara 23. İdare Mahkemesinde (Mahkeme)dava açmıştır.

9. Mahkeme 8/10/2018 tarihinde davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde 18/7/2016 tarihli atama işleminin başvurucuya tebliğ edildiği tarih belirtilmemişse de başvurucunun kamu görevinden çıkarılması işlemini inceleyen Ankara 2. İdari Dava Dairesinden atama işleminin iptalini de istediğinin dosya kapsamından anlaşıldığını, bu durumda başvurucunun atama işleminden istinaf aşamasında haberdar olduğunu, anılan Dairece 7/7/2017 tarihinde karar verildiği de gözönünde bulundurulduğunda başvurucunun en son bu tarihte dava konusu atama işlemini öğrendiğini belirtmiş; istinaf mahkemesince verilen 7/7/2017 tarihli karardan itibaren 60 günlük süre içinde dava açılması gerekirken yaklaşık bir yıl sonra 11/7/2018 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığını ifade etmiştir.

10. Başvurucunun istinaf talebi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi tarafından 21/06/2019 tarihinde reddedilmiştir.

11. Başvurucu nihai kararı 12/9/2019 tarihinde öğrendikten sonra 14/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; Mahkemenin dava açma süresini yanlış hesapladığını, Ankara 2. İdare Mahkemesinde atama, görevden uzaklaştırma ve kamu görevinden çıkarılma işlemlerine birlikte dava açtığını, en nihayetinde dosyanın OHAL Komisyonuna gönderildiğini, Komisyonun başvurunun konusuz kalmasından dolayı reddine karar vermesiyle tekrar dava açmak durumunda kaldığını belirtmiştir. Başvurucu süresinde dava açtığını, davasının süre aşımından reddedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık), görüşünde Mahkemenin açılan davanın süresinde olup olmadığına dair gerekli bilgileri ve yürürlükteki mevzuatı bir bütün hâlinde değerlendirdiğini belirtmiştir. İdare mahkemesinin başvurucunun açtığı davalara dair olayları tarihlerine göre sıralayarak dava açma süresi ile ilgili olarak sonuca ne şekilde varıldığını makul bir şekilde ve ayrıntılı olarak gerekçelendirdiğini ifade etmiştir. Ayrıca, başvurucunun dava konusu edilen işlemle ilgili hangi tarihte bilgi sahibi olduğu, bu durumun mevzuat açısından ne anlama geleceği ve bu sonuca ne şekilde varıldığının makul bir şekilde ve ayrıntılı olarak gerekçelendirildiğine yer vermiştir. Bu durumda gerekçelerin oluşturulmasında yargı makamlarınca açıkça keyfî bir şekilde davranıldığına işaret eden bir hususun bulunmadığını değerlendirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Atama işleminin iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

16. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

17. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

18. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle mahkemelerin, usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65). Bu kapsamda mevzuatta öngörülen dava açma süresine ilişkin kuralların hukuka açıkça aykırı olarak yanlış uygulanması veya bu sürelerin hatalı hesaplanması nedenleriyle kişilerin dava açma ya da kanun yollarına başvuru haklarını kullanmasına engel olunması mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 38).

19. Bu bağlamda dava açma süresinin işlemeye başladığı an mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahale ölçülülük bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66). Vurgulamak gerekir ki dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek ve mevzuatı bu yönüyle yorumlamak görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46).

20. Somut olayda başvurucu, ilçe müdürü olarak görev yapmaktayken il müdürlüğüne uzman olarak atanma işleminin iptali talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, anılan işlemin başvurucuya ne zaman tebliğ edildiği belirtilmemişse de başvurucunun ilk açılan davanın istinaf aşamasında bu konuyu dilekçeyle ileri sürdüğünü, en geç istinaf kararıyla bu duruma vâkıf olduğunu belirterek altmış günlük dava açma süresinde dava açılmadığını belirterek süre aşımından davanın reddine karar vermiştir.

21. Başvurucu, her ne kadar dava dilekçesinde atama, görevden uzaklaştırma ve kamu görevinden çıkarılma işlemlerine birlikte dava açtığını ancak davanın konusuz kalmasından dolayı reddedildiğini; dolayısıyla sonradan açtığı davanın süreden reddedilmesinin haksız olduğunu ileri sürmüşse de Ankara 2. İdare Mahkemesinde açılan ilk davanın dilekçesine bakıldığında talep konusunu kamu görevinden çıkarılma işleminin oluşturduğu nitekim Mahkemenin de bu doğrultuda dava konusunu meslekten çıkarma işleminin iptali talebi şeklinde oluşturduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Ankara 2. İdare Mahkemesi ilk açılan davada kamu görevinden çıkarılma işlemine yönelik değerlendirmelerde bulunmuştur. Başvurucu, gerek idare mahkemesinin OHAL Komisyonuna gönderme kararından sonra gerekse OHAL Komisyonunun ret kararından sonra bireysel başvuruda da bulunmayıp yeni bir dava açma yoluna gitmiştir. Ankara 23. İdare Mahkemesinde atama işleminin iptali istemiyle ikinci bir dava açılmışsa da anılan Mahkeme başvurucunun atama işlemini en geç ilk açılan davanın istinaf incelemesi kararıyla öğrendiğini kabul ederek davanın süresinde olmadığına karar vermiştir.

22. Mahkemenin dava açma süresinin başlangıcına esas alınan tarihin belirlenmesine ilişkin yorumunun başvurucunun dava açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım içermediği anlaşıldığından mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır..

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Selahaddin MENTEŞ bu sonuca katılmamıştır.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY

1. Mahkemenin sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir. Aşağıda belirteceğim gerekçelerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında ayrıntılı olarak özetlenmiştir.

3. Başvurucu Elbistan Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü olarak görev yapmaktayken 18 temmuz 2016 tarih ve 1723 sayılı işlemle Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne uzman olarak atanmıştır. 19 Temmuz 2016 tarihinde de görevden uzaklaştırılmıştır. Bilahare 672 sayılı OHAL KHK’sı ile 1 Eylül 2016 tarihinde görevden çıkarılmıştır.

4. Başvurucu, 18/7/2016 tarih ve 1723 sayılı işlemle Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne Uzman olarak atanması işlemi, görevden uzaklaştırılması işlemi ve olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarılması işleminin iptali istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesinde (idare mahkemesi) iptal davası açmıştır. İdare Mahkemesi davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. İdare Mahkemesinin gerekçesi işlemin KHK ile gerçekleştirildiği bu durumda kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem olmadığından davanın esasın inceleme imkanı bulunmadığı gerekçesine ilişkindir. Bu karar başvurucu tarafından istinaf edilmiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi OHAL komisyonu kurulduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek dosya OHAL komisyonuna gönderilmiştir.

5. Başvurucu 29/3/2017 tarihli ve 30022 (mükerrer) sayılı resmi gazetede yayınlanan 688 sayılı KHK ile görevine iade edilmiştir.

6. OHAL komisyonu başvurunun konusuz kaldığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiğini belirtmiştir. Bu karar 13 Ağustos 2018 tarihinde SGK tarafından başvurucuya tebliğ edilmiştir.

7. Başvurucu OHAL komisyon kararının kendisine tebliği üzerine uzman olarak atanma işlemini iptali istemiyle yeniden dava açmıştır. Ankara 23. İdare mahkemesi 2018/638 E.2018/78 K. Sayılı kararı ile süre aşımı yönünden davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde 18/07/2016 tarih 1723 sayılı atama işleminin davacıya tebliğ edildiği tarih belirtilmemişse de; davacının, kamu görevinden çıkarılması işlemini inceleyen Ankara İdare Mahkemesinin bu atama işlemini görüştüğü dairece 7.7.2017 tarihinde karar verildiği göz önüne alındığında davacının bu işlemi en son öğrendiği tarih olarak kabul etmiş başvurucunun 60 günlük süreyi kaçırdığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar derece mahkemelerinde kesinleştikten sonra bireysel başvuru yoluyla mahkememizin önüne gelmiştir.

8. Anayasa Mahkemesi mahkemeye erişim ve etkili başvuru hakkına yönelik genel ilkeleri şu şekilde belirtmiştir. “Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).

9. Öte yandan şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması yalnız başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yola başvurulabilmesi için öngörülen şartlar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, şartların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957, 9/9/2020, §§ 47, 49).

10. Mahkemenin önündeki uyuşmazlığın esasını incelememesi sadece adil yargılanma hakkını zedelemekle kalmaz, aynı zamanda davanın konusunu oluşturan medeni hakkın bağlantılı bulunduğu diğer (maddi) hak ve özgürlükler yönünden etkili başvuru hakkının ihlal edilmesine de yol açabilir. Yargısal başvuru yolları, çoğunlukla bir hak veya özgürlükle bağlantılı uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacıyla ihdas edilmiştir. Kişiler dava açmak suretiyle mahkemelerden hak ve özgürlükleriyle ilgili olarak yargısal koruma talep etmektedir. Bireylerin yargısal koruma taleplerine cevap vermek, bu bağlamda dava konusu uyuşmazlığın esasını inceleyerek iddia ve savunmaları değerlendirdikten sonra davayı karara bağlamak yargı mercilerinin anayasal yükümlülüğüdür (Emin Arda Büyük [GK], B. No: 2017/28079, 2/7/2020, § 52).”

11. Hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması bakımından dava açma hakkının belli bir süreyle sınırlandırılması tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlal etmemekte ise de öngörülen sürenin makul olması, diğer bir ifadeyle haktan yararlanılmayı imkânsız kılacak veya aşırı derecede zorlaştıracak kadar kısa olmaması gerekir. Dava açma süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken dava ile elde edilecek hakkın niteliği, davanın konusu ve kişinin dava hakkının doğduğunu öğrenme imkânına sahip olup olmadığı gibi hususlar gözönünde bulundurulmalıdır. Öngörülen sürenin dava açmak için gerekli araştırma ve hazırlıkların yapılmasına, gerekiyorsa hukuki ve teknik yardım alınmasına yetecek ve hakkın önemiyle orantılı bir uzunlukta olmaması durumunda ölçüsüz olduğu söylenebilir (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 65).

12. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek ve mevzuatı bu yönüyle yorumlamak görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46).

13. Öte yandan mahkemeler, dava açma süresi öngören kanun hükümlerini yorumlarken sınırlamanın istisna olduğu ilkesini gözeterek aşırı şekilcilikten kaçınmalı ve yorum kurallarının imkân verdiği ölçüde davayı ayakta tutma yolunda bir yaklaşım benimsemelidir. Bununla birlikte mahkemelerin sürenin varlık sebebini anlamsız kılma pahasına yorum kurallarının sınırlarını zorlayarak kanunda öngörülen dava açma süresini bertaraf etmesi hukuki güvenlik ve istikrar ilkesinin zedelenmesine neden olabilir. Bu nedenle süreye ilişkin kanun hükümlerinin yorumunda hukuki güvenlik ve istikrar ilkesi ile mahkemeye erişim hakkı arasındaki hassas denge gözetilmelidir (Yaşar Çoban, § 67).

14. Somut başvuru yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde başvurucunun idari süreçlerin yaşandığı dönemin şartları ile beraber değerlendirilmelidir.

15. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır.

16. MGK, darbe teşebbüsünün savuşturulmasından hemen sonra 20/7/2016 tarihinde yaptığı toplantıda "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunmayı kararlaştırmıştır.

17. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/7/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/7/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/7/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

18. Başvurucunun bireysel talebi darbeye teşebbüs dönemi sonrası ilan edilen OHAL dönemi ve devletçe alınan tedbirlerin çokça yaşandığı döneme denk gelmektedir. Bu nedenle mahkemelerin dönemin şartları da göz önüne alacak şekilde yorum yapmaları gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve diğerleri kararında olağanüstü hal döneminin ve alınan tedbirleri ve buna ilişkin yorumları ayrıntılı olarak özetlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletince darbe teşebbüsü sonrası teşebbüs önlendikten sonra OHAL ilan ederek darbe teşebbüsünün arkasındaki yapı ve oluşumları tespit etmeye çalışmıştır. Tespitlerle beraber adli ve idari süreçleri sürdürmüştür. Bu süreçler yürütülürken birden fazla hukuki yol kullanılmıştır. Bir yönüyle KHK’lar kamu görevinden çıkarmalar yaşanırken bir yönüyle de hatalı görevden çıkarmalar KHK’lar ile göreve iadeler yapılmıştır. Devlet içerisindeki ayıklanma sürecinin aşamasına göre zamanla OHAL işlemleri inceleme komisyonu kurularak idari işlemlerin tamamı yargı denetimine açık hale gelmiştir. OHAL döneminde tedbirlerin bir kısmı yargı yolu açık olacak şekilde uygulanmıştır. Bir kısmı da yargı yolu kapalı olacak şekilde uygulanmıştır. Olağan dönem hukuk uygulamaları ile olağanüstü hukuk uygulaması belli bir dönem karma bir şekilde uygulanmıştır. Başvurucunun yaşadığı hukuki süreçlerde bu döneme denk gelmektedir. Kamu makamlarının başvurucunun idari süreçlere ilişkin süre yönünden yorumunu katı bir şekilde yapmamaları gerekmektedir. Katı ve şekilci bir yorum kişilerin hak arama özgürlüğüne sınırlamalar getirmektedir. Yasa koyucu OHAL dönemine ilişkin işlemlerin tamamını yargı denetimine açarak iradesini ortaya koymuştur. Yasa koyucunun temel beklentisi de idari işlemlerin tamamının yargı denetiminin açık hale gelmesidir. Başvurucunun işlemleri bu döneme denk gelmiştir.

Başvurucu aynı dönemde müdürlük görevi yapmaktayken uzman olarak atanmış olup 672 sayılı KHK ile kamu görevinden idari yargı yolu kapalı olacak şekilde çıkarılmış, daha sonra KHK ile görevi iade edilmiştir. Bu şekilde idari işlemlere maruz kalan başvurucu yönünden mahkemelerin süreyle ilgili işlemleri dar ve katı bir şekilde yorumlamaları mahkemeye erişim hakkını engelleyecektir. Bu sonuç başvurucunun mahkemeye erişim hakkını ihlal edildiği kanaatine vardığımdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

 

 

 

 

Üye

 Selahaddin MENTEŞ

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Halis Güven [1.B.], B. No: 2019/34572, 18/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı HALİS GÜVEN
Başvuru No 2019/34572
Başvuru Tarihi 14/10/2019
Karar Tarihi 18/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari işlemin iptali talebiyle açılan davanın süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi