logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yunus Vural ve diğerleri [2. B.], B. No: 2019/36767, 12/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YUNUS VURAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/36767)

 

Karar Tarihi: 12/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Aydın AYGÜN

Başvurucular

:

1. Yunus VURAL

 

 

2. Ceyhan KIVRAK

Vekili

:

Av. Seyfettin KAN

 

 

3. Gündüz DİLEVCİ

 

 

4. İsmail ALKAN

 

 

5. Y.K.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla temin etmek istediği bazı süreli yayınlar ile Y.A. yayınevine ait basılı eserlerin alınmaması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuruda ayrıca ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği de iddia edilmiştir.

2. Başvurucular, olayların yaşandığı dönemde değişik ceza infaz kurumlarındaFetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucular, Time, Newsweek isimli dergiler ile Y.A. gazetesinin ve Y.A. yayınlarına ait basılı eserlerin kurum aracılığıyla temin edilmesini talep etmiştir. Bazı ceza infaz kurumları anılan talepler hakkında bir karar vermemiş ancak başvurucu Gündüz Dilevci yönünden Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu) Y.A. yayınevine ait hiçbir basılı eserin kuruma alınmamasına karar vermiştir.

4. Başvurucular, talepleri hakkında bir karar alınması ya da ceza infaz kurumu kararına karşı şikâyette bulunmak için İnfaz Hâkimliklerine başvurmuştur. İnfaz Hâkimliklerikararlarında genel olarak adı geçen dergilerin İngilizce olması nedeniyle içeriğinin bilinemeyeceğini, kurumlarda bu dergileri tercüme edebilecek personelin bulunmadığını belirterek kurumların güvenliği açısından ilgili dergilerin alınamayacağına karar vermiştir. Y.A. gazetesinin verilmesi talepleri ise anılan süreli yayına yapılan engellemenin kurumun düzen ve disiplininin sağlanması açısından idarenin takdiri içinde yer alan bir uygulama olması ve gazetenin kurum müdürlüklerince yasaklanan yayınlar arasına alınması nedenleriyle reddedilmiştir. Y.A. yayınlarına ait basılı eserlerin alınması talebi yönünden ise İdare ve Gözlem Kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir. Başvurucuların ifade özgürlüklerine yönelik müdahale iddialarının 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un yürürlüğe girişinden önce gerçekleştiği görülmüştür.

5. Başvurucu Cehyan Kıvrak ceza infaz kurumunun kalabalık olması nedeniyle kişisel alanının kısıtlandığını, uyuma koşullarının kötüleştiğini, kişi başına düşen yemek miktarının azaldığını, hijyen sorunları yaşandığını ve sıcak su miktarının yeterli olmadığını belirterek tutulma koşullarının düzeltilmesini infaz kurumuna dilekçe ile bildirmiştir. Başvurucu, infaz kurumunun sözlü olarak taleplerini reddettiğini öğrenmesi üzerine bu hususu da belirterek İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği ise bu konuda infaz kurumunun bir kararı olmadığından bahisle başvurucunun talebi hakkında esas incelemesi yapılmadan reddine karar vermiştir.

6. Başvurucular, İnfaz Hâkimliklerinin kararlarına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemeleri, İnfaz Hâkimlilerinin kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazların reddine kararlar vermiştir.

7. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Aralarında konu bakımından bağlantı olduğu değerlendirilen 2019/16525, 2019/19328, 2019/30080 ve 2019/36836 numaralı başvuruların 2019/36767 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucular; satın alınmasını talep ettikleri süreli ve süresiz yayınların alınmamasının ifade özgürlüğü ile din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiğini, ayrıca talepleri hakkında bilgi alamamalarının dilekçe ve bilgi edinme hakkına aykırı olduğunu, İnfaz Hâkimlikleri ile Ağır Ceza Mahkemelerinin kararlarının adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerle bağdaşmadığını ileri sürmüştür.

12. Bakanlık görüşünde; başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları ya da almak istedikleri süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Ahmet Sil ve Taner Yay, B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Söz konusu kararlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında ceza infaz kurumlarında tutuklu olarak bulunan başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla satın almak istediği süreli yayınları ile bir yayınevine ait basılı eserlerin satın alınması taleplerinin reddedilmesinin haber veya fikir alma özgürlüğü, dolayısıyla ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Ceza infaz kurumlarında tutuklu olarak bulunan başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla satın almak istediği süreli veya süresiz yayınların alınması taleplerinin reddedilmesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

16. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, süreli yayınlar yönünden benzer müdahalelerin hukuki dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığına karar vermiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 32, 33). Bunun yanı sıra Y.A. yayınevine ait basılı eserlerin kurum aracılığıyla satın alınması talebi yönünden ise Kanun’un 62. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşılayıp karşılamadığına ilişkin nihai bir değerlendirme yapmaya değil müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesine ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan başvuruya konu yayınların ceza infaz kurumlarının düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlemesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla başvuruculara verilmemesi şeklindeki müdahalelerin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.

17. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, §§ 38-41; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 21; Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, §§ 39-43).

18. Herkes gibi tutuklu ve hükümlüler de Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), § 27). Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 34).

19. Bununla birlikte ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

20. Somut olayda başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla satın almak istediği süreli ve süresiz yayınların alınmamasına karar verilmiştir. Başvurucuların talep ettiği süreli ve süresiz yayınlar hakkında ilgili dönemde herhangi bir toplatma kararı bulunmadığı ya da ilgili yayın kuruluşları hakkında da bir kapatma kararı olmadığı görülmektedir.

21. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan bir başvuruyu inceleyerek uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfîliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

22. Öte yandan Recep Bekik ve diğerleri kararından sonra 7242 sayılı Kanun ve buna bağlı düzenleyici işlemler ile bir dizi önlemler alınmıştır. Bu kapsamdayabancı dildeki dergilerin ceza infaz kurumuna alınmasında bir sakınca bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmenin yerel otoritelerce yapılmasının zorluğu nedeniyle infaz kurumlarının bağlı olduğu, daha geniş olanaklara sahip olan Bakanlığın yetkili olacağı kabul edilmiştir. Ancak eldeki başvurunun söz konusu yasal ve uygulamaya dönük değişiklikten önceki müdahaleye ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple eldeki başvuru yönünden süreli yayınları başvuruculara temin edilmemesinde anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

23. Ayrıca başvurucuların bir yayınevine ait basılı eserlerin kurum idaresi aracılığıyla temin edilmesi talepleri de reddedilmiştir. İdare ve yargı mercilerinin kararlarında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan tutuklu ya da hükümlü olanların aynı içerikte dilekçelerle özellikle anılan yayınevine ait eserleri istedikleri, bu şekilde aralarında örgütsel faaliyetleri canlı tutmayı ve haberleşmeyi sağlayarak motivasyonlarını yüksek tutmayı hedefledikleri belirtilmiştir.

24. Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği gibi tutuklu ya da hükümlülerin süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerinden biri de ücretinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınmasıdır (İbrahim Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38). Somut olayda başvurucuların talebinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.

25. Bu bağlamda başvuru konusu olayda ücreti başvurucu tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen, ayrıca hakkında herhangi bir toplatma ya da yasaklama kararı bulunduğu ileri sürülmeyen süresiz yayınların öncelikle temin edilmesi gerekir. Başvuru konusu eserler kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; hakkında toplatma kararı bulunmayan yayınlar yönünden 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca yapılması gereken denetime ilişkin ilkeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).

26. Somut olayda idare ve yargı mercileri, başvuruya konu yayınevine ait basılı eserlerin kurum güvenliğini ne şekilde tehlikeye düşüreceği veya içinde ne gibi haber, yazı, fotoğraf ve yorumlar bulunduğu noktasında hiçbir değerlendirme yapmamış, bunun da ötesinde 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinde öngörülen yayına ulaşma hakkını görmezden gelmiştir. Ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların örgütsel faaliyetleri canlı tutmayı ve haberleşmeyi sağlayarak motivasyonlarını yüksek tutmayı hedeflediklerinden bahisle hakkında herhangi bir yasaklama kararı olduğu belirtilmeyen bir yayınevine ait basılı eserlere ulaşmasının objektif bir gerekçeye dayanmaksızın ve kategorik olarak engellenmesi ifade özgürlüğünün özünü zedeler (Ahmet Kurtgöz (3), B. No: 2019/367, 14/12/2023, § 20).

27. Somut başvuru bağlamında hükümlü ve tutukluların haber ve fikir alma özgürlüğüne güvence sağlama hususunda asıl yetkili ve görevlinin ilgili ceza infaz kurumu idaresinin olduğu açıktır. Bununla birlikte yayınlara erişim noktasında İnfaz Hâkimliğinin de idarenin gerekçesiz uygulamalarını engelleme görevinin bulunduğu unutulmamalıdır (benzer bir değerlendirme için bkz. Recep Bekik ve diğerleri, § 54).

28. Sonuç olarak ceza infaz kurumu idareleri ve yargı mercileri, konu ile tamamen bağlantısız gerekçelerle basılı eserlerin niteliğine ilişkin bir değerlendirme yapmaksızın başvurucuların taleplerini reddetmişlerdir. Başka bir deyişle başvurucuların bir yayınevine ait basılı eserlere ulaşabilmesi hakkı ile bir bütün olarak ceza infaz kurumlarının düzeni ve güvenliği arasında bulunması gereken adil denge ortaya konulamamış; başvuruya konu yayınevine ait basılı eserlerin temin edilmesi talebinin reddedilmesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğu gösterilememiştir (Ahmet Kurtgöz (3), § 22).

29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu Cehyan Kıvrak; Ceza İnfaz Kurumunun kalabalık olmasını, uyuma koşullarının kötüleştiğini, kişi başına düşen yemek miktarının azaldığını, hijyen sorunları yaşandığını ve sıcak su miktarının yeterli olmadığını, yapılan uygulamanın belirli suçlardan tutuklu ve hükümlü olanlara yönelik olduğunu ve infaz hâkimliğinin şikâyetinin esasını incelemediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddia etmiştir.

31. Bakanlık, Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği görüşünü bildirmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu, genel olarak başvuru formunda ileri sürdüğü şikâyetlerini tekrar etmiştir.

32. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 4. maddesine göre hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliğinin görevlerindendir. Buna rağmen infaz hâkimliği, başvurucunun talebi doğrultusunda bir değerlendirme yapılabilmesi için ceza infaz kurumunun talepler hakkında hususi bir karar vermesi gerektiği gerekçesiyle başvurucunun talebinin esasa girmeden reddine karar vermiştir. Başvurucunun tutulma koşullarının Anayasa Mahkemesince ilk elden incelenmesi ikincilik ilkesiyle bağdaşmayacaktır. Bununla birlikte başvurucunun kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının savunulabilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple başvuru, kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir (etkili başvuru hakkından inceleme için bağlantı kurulan hak, özgürlük ya da yasağın savunulabilir olmasının şart olduğuna dair kararlar için birçok karar arasından bkz. Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 73).

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

34. Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlar. Bunun için sözü edilen başvuru yollarının sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp uygulamada da etkili olması, eş ifadeyle başarı şansı sunması gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolunun gerek hukuken gerekse uygulamada genel anlamda etkili olması, somut olay bakımından etkili başvuru hakkına ilişkin bir müdahale bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine engel değildir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 60, 61). Ayrıca etkili başvuru hakkı bakımından inceleme yapılabilmesi kural olarak bu hakla arasında bağlantı kurulan hakkın, özgürlüğün ya da yasağın ihlal edildiğine önceden karar verilmiş olmasına bağlı değildir (Abdullah Yaşa [GK], B. No: 2015/12486, 5/11/2020, § 64).

35. Somut olayda başvurucunun odaların kalabalık olmasına ve kalabalıklıktan kaynaklanan diğer koşullara yönelik şikâyeti, şikâyet konusunda infaz kurumunun bir kararı bulunmadığından bahisle İnfaz Hâkimliğince esasa girilmeden reddedilmiştir. Karara yapılan itiraz da kabul edilmemiştir. Oysa başvurucu ceza infaz kurumuna konuyla ilgili olarakbaşvuru yapmış ancak bu başvurudan olumlu ya da olumsuz bir cevap alamamıştır. Ayrıca başvurucu İnfaz Hâkimliğine yapmış olduğu başvuruda taleplerinin ceza infaz kurumunca sözlü olarak reddedildiğini belirtmiştir. İnfaz hakimliği, somut olayda hiç değilse başvurucunun şikâyetinin bir örneğini ceza infaz kurumuna gönderebilir, bu konuda bir karar verilerek sonucun kendisine gönderilmesini isteyebilecekken başvurucunun taleplerinin esasını incelememiştir.

36. İnfaz Hâkimliğinin bu yaklaşımı, tutulma koşullarının kötü muamele oluşturup oluşturmadığının tespitini ve şayet kötü muamele oluşturuyor ise ihlalin sona erdirilmesini engellemiştir. Böylece hukuken var olan infaz hâkimliğine şikâyet yolu, uygulamada başvurucuya ihlalin tespiti ve devamının önlenmesi konusunda başarı şansı sunmamıştır.

37. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

38. Başvurucular, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

39. BaşvurucularınCeza İnfaz Kurumlarından tahliye oldukları anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

40. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebilmesi için başvurucular Yunus Vural, Y.K. ve İsmail Alkan'a ayrı ayrı net 10.000 TL, başvurucu Gündüz Dilevci'ye 30.000 TL, başvurucu Ceyhan Kıvrak'a 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine , maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunulmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. 2019/16525 numaralı birleşen başvuruda kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

D. 1. Bütün başvurucular yönünden ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Başvurucu Ceyhan Kıvrak yönünden kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

E. 1. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

F. Başvurucular Y.K, Yunus Vural ve İsmail Alkan'a net AYRI AYRI 10.000 TL, başvurucu Gündüz Dilevci'ye net 30.000 TL ve başvurucu Ceyhan Kıvrak'a net 100.000 TLmanevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

G. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucu Ceyhan Kıvrak'a ÖDENMESİNE,

H. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Kararın bir örneğinin bilgi için Kars İnfaz Hâkimliğine (E.2019/319 K.2019/427, E.2019/740, K.2019/765, E.2019/813, K.2019/812), Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1403, K.2019/1534), Hatay İnfaz Hâkimliğine (E.2019/82 K.2019/356) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Yunus Vural ve diğerleri [2. B.], B. No: 2019/36767, 12/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı YUNUS VURAL VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2019/36767
Başvuru Tarihi 5/11/2019
Karar Tarihi 12/3/2025
Birleşen Başvurular 2019/16525, 2019/19328, 2019/30080, 2019/36836

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla temin etmek istediği bazı süreli yayınlar ile Y. A. yayınevine ait basılı eserlerin alınmaması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda süreli yayın İhlal Manevi tazminat
Kötü muamele yasağı Kötü muamele yasağı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi