TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET CANDAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/11207)
Karar Tarihi: 5/9/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Yüksel GÜNARSLAN
Başvurucu
Mehmet CANDAN
Vekili
Av. Samet AKSOY
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Komisyon, tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Van Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.
4. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 31/5/2017 tarihli iddianame düzenlenmiştir. İddianamede özetle başvurucunun ByLock şifreli haberleşme programını kullandığı, Asya Katılım Bankası Anonim Şirketinde (Bank Asya) hesap hareketleri gerçekleştirdiği, örgüt ile irtibatlı olan şirketlerde çalıştığı, üniversite öğrencisi iken örgüte ait evde kaldığı, örgüte düzenli olarak maddi yardımda bulunduğu, yakalandığı sırada üzerinde bulunan bir kısım notu yok etmeye çalıştığı, üzerinde çok sayıda örgütsel nitelikte dergi ve kitapla yakalandığı, evinde yapılan aramada bir kısmı yanmış çok sayıda örgütsel dökuman tespit edildiği iddia edilmiştir.
5. İddianamenin kabulü ile açılan dava Van 4. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2017/485 sırasına kaydedilerek görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 13/6/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak sanığın ByLock kullanımı iddiasına ilişkin bilgi ve belge talebinde bulunulmasına, duruşmanın 9/8/2017 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.
6. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) yazılan 5/7/2017 tarihli müzekkere ile sanığın kullandığı ileri sürülen 538 ... 12 numaralı cep telefonu hattından ByLock'a tahsis edilen sunuculara hangi gün ve saatlerde erişim sağlandığına ilişkin karşı IP bilgilerini gösterir kayıtların gönderilmesi istenmiştir.
7. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı tarafından başvurucu hakkında düzenlenen "ByLock CBS Sorgu Sonucu" başlıklı rapor Mahkemeye sunulmuştur. Anılan raporda başvurucunun 538 ... 12 numaralı hat üzerinden 359...46 IMEI numaralı cihazla, ilk tespit tarihi 8/10/2014 olacak şekilde ByLock şifreli haberleşme programını kullandığı tespitine yer verilmiştir.
8. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu 9/8/2017 tarihli ilk oturumda alınan savunmasında 538 ... 12 numaralı cep telefonu hattının kendisine ait olduğunu ancak ByLock kullanmadığını, çalıştığı kurumların maaşını Bank Asya'ya yatırması nedeniyle mecburen bu bankada işlem yaptığını, arama sırasında temin edilen kitapların örgüte ait kurumlarda çalıştığı dönemde eline geçen kitaplar olduğunu, kitapları atmak üzereyken yakalandığını, kamuya atanacak yeterli puanı alamaması ve çalışmak zorunda olması nedeniyle söz konusu okul ve dershanelerde geçimini sağlamak amacıyla çalıştığını savunmuştur.
9. Başsavcılık 6/12/2017 tarihinde başvurucu hakkında birleştirme talepli yeni bir iddianame düzenlemiştir. Söz konusu iddianamede Başsavcılık, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında ifadesi alınan K.K.nın başvurucunun Necip kod adı ile örgüt yapılanması içinde askerlerden sorumlu mahrem abi olarak görev yaptığı, bu kapsamda belli aralıklarla toplantılar gerçekleştirdiği şeklindeki beyanına yer vermiştir. Birleştirme talepli iddianamenin kabulü ile açılan dava 18/12/2017 tarihli Tensip Tutanağı ile Mahkemenin E.2017/485 sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
10. Mahkemenin istinabe talebi üzerine Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesinde tanık sıfatıyla dinlenen K.K. önceki anlatımlarını tekrarlayarak başvurucunun Van'da Necip kod adı ile astsubaylarla sohbet toplantıları yaptığını beyan etmiştir.
11. Duruşmanın 14/2/2018 tarihli oturumunda 6/12/2017 tarihli iddianame, K.K.nın istinabe yolu ile alınan beyanı ve BTK'dan gönderilen CGNAT kayıtları okunmuştur. Başvurucu; K.K. isimli şahsı tanımadığını, bu kişinin anlatımlarının hayal ürünü ve iftira olduğunu, okunan GSM hattının kendisine ait olduğunu ancak ByLock programını kullanmadığını, ByLock içeriklerine ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığını beyan etmiştir. Söz konusu oturumda başvurucu müdafii de K.K.nın kendisini kurtarmak amacıyla duyuma dayalı beyanda bulunduğunu, bu beyanların doğruluğunun kapsamlı olarak araştırılması gerektiğini, bu kapsamda K.K. ile başvurucunun herhangi bir telefon görüşmesi yapıp yapmadığının araştırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Müdafi ayrıca başvurucu hakkında ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı'nın gelmediğini, tanığın beyanlarında başvurucunun mahrem imam olduğunu ifade etmesine rağmen CGNAT kayıtlarındaki erişim sayısının azlığı dikkate alındığında bir mahrem imamın bu kadar az sayıda erişim sağlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan etmiştir.
12. Duruşmanın 13/4/2018 tarihli dördüncü oturumunda iddia makamı esas hakkında mütalaa sunmuştur. Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin esas hakkında mütalaaya karşı savunma hazırlamak için talep ettikleri sürenin verilmesine ve duruşmanın 7/5/2018 tarihine ertelenmesine karar vermiştir.
13. Başvurucu; duruşmanın 7/5/2018 tarihli son oturumunda esas hakkında mütalaaya karşı savunmasında ByLock programını kullanmadığını, gerçek dışı beyanlarda bulunan tanık K.K.yı tanımadığını, 2011-2015 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığının izin verdiği eğitim kurumlarında geçimini sağlamak amacıyla çalıştığını, çalıştığı kurumların maaşını Bank Asya aracılığı ile yatırdıklarını, bu hesapta sadece maaşa ilişkin hareketlilik olduğunu beyan ederek isnat edilen suçu inkâr etmiştir. Anılan oturumda hüküm açıklanmıştır. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl 1 ay 1 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumundan gönderilen CD incelendiğinde, Sanık adına kayıtlı 538 ... 12 nolu GSM hattının [ByLock] IP'sine ilk erişim tarihinin '08/10/2014'olduğu, son erişim tarihinin ise '14/12/2014' olduğu ve toplam erişimin ise '476' olduğu sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Üyelerinin kendi aralarında gizli olarak görüşmek amacıyla kullandıkları [ByLock] programını yüklediği tespit edilmiştir.
...
[Sanığın Bank Asya hesabındaki] hareketliliğin miktarı ve hesap hareketlerinin seyri dikkate alındığında silahlı terör örgütünün ele başının talimatı doğrultusunda, örgütsel bilinç ve irade ile hareket ettiği yönünde vicdani kanaat oluşmamıştır.
15 Temmuz 2016 tarihinde Van Milli Eğitim Müdürlüğünde öğretmen olarak görev yapan sanık Mehmet CANDAN'ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne ait kriptolu haberleşme sistemini kullandığı, örgüt içerisinde Necip Kod adını kullandığı, örgüt içerisinde askerlerden sorumlu mahrem yapı abisi olduğu, sanığın eylemlerinin gösterdiği süreklilik, çeşitlik ve yoğunluk dikkate alındığında, ... FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak hiyerarşik yapılanması içerisinde yer aldığı, böylece sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sabit olduğu, örgüt içerisindeki hiyerarşi[k] konumu, örgütsel bilinç ve sadakat düzeyi nedeniyle sanık hakkında ceza miktarının tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği anlaşılmakla ... hüküm kurulmuştur."
14. Başvurucu müdafii bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi sürecinde farklı bir soruşturma kapsamında ifadesi alınan Ö.K.nın başvurucuyu Necip kod adı ile tanıdığına ilişkin İfade ve Teşhis Tutanakları dava dosyasına girmiştir.
15. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi (Daire) istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
"E[t]kin pişmanlık kapsamında ifade veren tanık [Ö.K.nın] beyanı hükümden sonra dosyaya girmiş ise de, tanık [K.K.nın] beyanlarından örgüt içerisinde 'Necip' kod adını kullandığı, askerlerden sorumlu mahrem yapı abisi olarak görev yaptığı ve astsubaylara sohbet verdiği, CGNAT kayıtlarından ise örgütün gizli haberleşme programı olan [ByLock] IP'lerine çok sayıda bağlandığı anlaşılan, uzun süre örgüte ait farklı dershanelerde görev yaptığı belirlenen ve evinde yapılan aramada bir kısmı imha edilmeye çalışılmış çok sayıda örgüte müzahir yayın ele geçirilen sanık aleyhindeki delillerin terör örgütü üyesi olarak kabulü ve yazılı şekilde teşdiden cezalandırılması için yeterli olduğu anlaşıldığından, söz konusu ifadenin duruşmada okunarak hükme esas alınmaması sonuca etkili görülmeyerek davanın yeniden görülmesi nedeni yapılmamıştır."
16. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 11/11/2019 tarihinde temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir. Onama kararında hükümden sonrasında dosyaya gelen belgelere ilişkin herhangi bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Toplanan deliller suçun sübuta erdiği hususunda vicdani kanaatin oluşması için yeterli olup, şüpheye yer bırakmamış olması karşısında; sanığın ByLock kullanıp kullanmadığının tespiti için ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme raporunun beklenmemesi sonuca etkili görülmemiştir."
17. Başvurucu, nihai hükmü 15/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 5/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Başvurucunun 75876 ID numaralı ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin 27/7/2021 tarihli ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı hükmün kesinleşmesinden sonra dava dosyasına gönderilmiştir.
19. Adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
20. Başvurucu, mahkûmiyet kararına dayanak yapılan belirleyici delillerden biri olan tanık K.K. beyanının istinabe yoluyla alınması nedeniyle tanığa soru sorma imkânı bulamadığını ve bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Bakanlık görüşünde;
i. Derece mahkemesinin dava konusu maddi olay ve olguları, delilleri değerlendirmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdiği ifade edilmiştir. Bu nedenle başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
ii. Başvurucuya hakkında beyanda bulunan tanığın ifadesinin okunduğu ve başvurucunun bu beyanlara karşı itiraz ve savunmalarını dile getirdiği vurgulanmıştır. Mahkemece söz konusu tanık beyanı dışında gerekçeli kararda yer verilen delil ve değerlendirmelerle başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu ileri sürülmüştür.
22. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
24. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).
25. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).
26. Somut olayda Mahkeme tarafından tanık K.K.nın üçüncü oturum öncesi dosyaya giren ifade ve teşhis tutanakları başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak tanığın huzurda dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanığın Mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.
27. Derece mahkemeleri; ByLock haberleşme programı kullanımına ilişkin veriler, örgüte ait eğitim kurumlarında çalıştığına dair kayıtlar, evinden ve üzerinden temin edilen örgüte müzahir yayınlar ile K.K.nın beyanlarına istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır. Gerekçeli kararda Bank Asya hesap hareketlerinin silahlı terör örgütünün talimatı doğrultusunda, örgütsel bilinç ve irade ile gerçekleştiği yönünde vicdani kanaat oluşmadığı belirtilmiştir.
28. Yargıtay içtihadı uyarınca sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu açısından belirleyici olması durumunda ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı'nın dosyaya getirtilmesi, anılan tutanağın temin edilememesi hâlinde operatör kayıtları ile eşleştirme yapılmak üzere BTK'dan getirtilen CGNAT kayıtları ile HTS sonuçlarının karşılaştırılıp belirtilen hat üzerinden ByLock kullanan kişinin sanık olup olmadığı doğrultusunda bilirkişiden teknik rapor alınarak hüküm kurulması gerekmektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30/6/2021 tarihli ve E.2020/2018, K.2021/4527; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 4/10/2022 tarihli ve E.2021/18943, K.2022/5428 sayılı kararları]. Somut olayda ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı yargılama sırasında dosyaya getirtilmediği gibi Yargıtay içtihadında açıklanan teknik bilirkişi raporu da temin edilmemiştir.
29. Yine Yargıtay uygulamasında kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı].
30. Gerekçeli karar içeriği ve hükme esas alınan delillere ilişkin Yargıtay uygulaması gözönüne alındığında tanık K.K.nın başvurucu hakkında "örgüt içinde 'Necip' kod adını kullandığı, askerlerden sorumlu mahrem yapı abisi olarak görev yaptığı ve astsubaylara sohbet verdiği" şeklindeki beyanının başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinde dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanık anlatımının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
31. Son olarak yargılama sürecinde başvurucuya olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Ancak gerekçeli kararda başvurucunun örgüt hiyerarşisi içinde, Necip kod adı ile askerlerden sorumlu mahrem yapı abisi olarak görev yaptığı yönündeki sorgulanamayan tanık beyanını doğrulayan başkaca delillere dayanıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Dahası 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 180. maddesinin " ...tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır." şeklindeki (5) numaralı fıkrasına rağmen Mahkemenin sözü edilen tanığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi yoluyla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye de ulaşılamamıştır. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanı belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunma tarafına karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin tanınmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanık K.K.nın duruşmada dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.
32. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
34. Başvurucu ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
35. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
36. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
37. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Van 4. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/485, K.2018/242) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.