TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
A.M. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/11336)
|
|
Karar Tarihi: 15/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Merve ARSLANTÜRK
|
Başvurucu
|
:
|
A.M.
|
Vekili
|
:
|
Av. Bayram Veli YUVALI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniylekötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/3/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Bölüm, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1979 doğumlu bir erkektir ve Özbekistan Cumhuriyeti vatandaşıdır.
7. Başvurucu, 14/3/2017 tarihinde başvuruda bulunduğu Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin yönlendirmesi ile 2/11/2017 tarihinde Yalova İl Göç İdaresi Müdürlüğü (Göç İdaresi) nezdinde uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu bu başvuruyla ilgili dilekçesinde Türkiye'ye 2/5/2012 tarihinde Atatürk Hava Hudut Kapısından giriş yaptığını, ülkesinde yaşadığı problemlerden dolayı geri dönemeyeceğini beyan etmiştir. Uluslararası koruma başvuru bildirim formundaki açıklamaya göre başvurucunun Müslüman olarak dinini yaşaması ülkesinde tehdit olarak algılandığı için inancını daha özgürce yaşayabilmek için ailesiyle birlikte Türkiye'ye gelmiştir. Başvurucu, Göç İdaresine sunduğu tarihsiz el deklarasyonuna "dinî sıkıntı" yazmıştır.
8. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dolandırıcılık suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında 12/6/2019 tarihinde şüpheli sıfatıyla ifade vermiştir. İfadesinin alınmasından sonra serbest bırakılan başvurucu İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderilmiştir. İstanbul Valiliğince 14/6/2019 tarihinde, 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentleri uyarınca başvurucu hakkında sınır dışı etme ve aynı Kanun'un 57. maddesi kapsamında idari gözetim kararı alınmıştır.
9. Başvurucu, anılan kararın iptali talebiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde sınır dışı etme kararının hukuka aykırı olduğunu, Özbekistan'ın İslam dininin vecibelerini yerine getirmek isteyen ve herhangi bir menfi eylemi bulunmayan Müslümanları potansiyel tehdit olarak görüp baskı altında tuttuğunu, direnenlere ise kötü muamelede bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu, kendisinin de Müslüman olduğunu,yaşadıkları bölgede imamlık yapan babasının dinî inancı nedeniyle 1999 yılında gerekçesiz bir şekilde evinden alındığını, bir daha da kendisinden haber alınamadığını belirtmiştir. İddiasına göre, iki bacanağı da dinî inançları nedeniyle Özbek kolluk kuvvetlerince alıkonulmuş, soyut iddia ve ithamlarla hapis cezasına mahkûm edilmişlerdir.2009 yılında ise bu kez kendisi cami çıkışında alıkonulmuş, bir ay boyunca işkence ve kötü muamelelere maruz bırakıldıktan sonra serbest bırakılmıştır. 2010 yılında ağabeyinin de aynı sebeplerle alıkonulması ve baskıların iyice artması üzerine insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmek için eşi ve çocuklarıyla birlikte 2012 yılında Türkiye'ye gelmiştir. Başvurucu, Türkiye'ye gelmiş olmasına rağmen Özbek makamlarının kendisi ve eşi hakkında arama kararı çıkardığını, hâlen rahat bırakılmadığını ileri sürmüş ve yargılama aşamasında hakkında arama kararı olduğunu gösterir Özbekistan Cumhuriyeti İç İşleri Bakanlığı resmî internet sitesi ekran görüntüsünü ve bu görüntünün yeminli tercüman tarafından hazırlanmış Türkçe metnini sunmuştur. Söz konusu evrakta, başvurucunun Özbekistan Ceza Kanunu'nun 159. maddesinin üçüncü bendi ve 244. maddesinden arandığı bilgisi mevcuttur.
10. İdare Mahkemesi 31/12/2019 tarihinde davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Uyuşmazlıkta, davacının hakkında dolandırıcılık suçu şüphelisi şahısla birlikte hareket ettiği değerlendirilerek adli işlem yapıldığı, hakkında G-87 tahdit kod kayıtlı genel güvenlik giriş yasağı bulunduğu, hakkında istihbarat çalışması da bulunduğu, dosya içeriğinden davacı hakkında yapılan değerlendirme neticesinde oluşan makul şüphe olgusunun sınır dışı etme kararının tesisi için yeterli nitelikte bulunduğu,tedbir niteliğinde ve hükümranlık hakkı kapsamında tesis edildiği sonucuna varılan dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan davacı ülkesine geri gönderilemeyecek yabancılardan olduğunu iddia etmekte ise de, davacının güvenli üçüncü bir ülkeye sınırdışı edilebileceğinin dava konusu işlemde belirtilmesi nedeniyle bu iddiasına itibar edilmemiştir."
11. Başvurucu, nihai kararı 14/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
12. 6458 sayılı Kanun'un "Geri gönderme yasağı" başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez."
13. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı" başlıklı 53. maddesi şöyledir:
"(1) Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.
(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(3) (Değişik:21/11/2024-7533/36 md.) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurularda savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır. Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması hâlinde, 2577 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen süre iki ay olarak uygulanır. Duruşma yapılması mahkemenin takdirine bağlıdır. Başvurular dosyanın tekemmülünden veya ara karar ya da duruşma yapılması gereken hâllerde bunların tamamlanmasından itibaren on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez"
14. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" başlıklı 54. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
...
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
...
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
..."
15. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar" başlıklı 55. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar
..."
B. Uluslararası Hukuk
1. Uluslararası Mevzuat
16. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "İşkence yasağı" başlıklı 3. maddesi şöyledir:
"Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz."
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uygulaması
17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin şikâyetlerle ilgili ilkesel yaklaşımı için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 38.
18. Özbek makamları tarafından dinî veya siyasi faaliyetlerden dolayı suçlanan Özbekistan vatandaşlarının Özbekistan'a sınır dışı edilmeleri veya iade edilmeleri hâlinde kötü muameleye maruz kalacaklarına ilişkin yaptıkları çok sayıda başvuru AİHM tarafından değerlendirilmiştir (birçok karar arasından bkz. Ermakov/Rusya, B. No: 43165/10, 7/10/2013, §§ 201-207; Kasymakhunov/Rusya, B. No: 29604/12, 14/11/2013, §§ 122-128; Ismaılov/Rusya, B. No: 20110/13, 17/4/2014, §§ 85-89; Mamazhonov/Rusya, B. No: 17239/13, 23/10/2014, §§ 138-147; O.O./Rusya, B. No: 36321/16, 21/5/2019, §§ 42-53). Bu kararlarda AİHM, başvurucuların aşırıcılık suçlamalarıyla karşı karşıya oldukları Özbekistan'a iadesinin Sözleşme'nin 3. maddesine aykırı olacağını ve onları kolluk kuvvetlerinin kötü muamelesine maruz bırakacağını sistematik olarak tespit etmiştir; bu durum, işlenen suçların ağırlığı veya ulusal güvenliğe tehdit oluşturmalarına rağmen değişmemiştir. Uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının raporları ile kendi içtihadını dikkate alan AİHM, dinî veya siyasi gerekçelerle suçlanan ve Özbek makamlarınca iadesi talep edilen kişilerin, Özbekistan'a gönderilmeleri hâlinde Sözleşme'nin 3. maddesine aykırı muamele görme riski taşıyan kırılgan bir grup oluşturduğunu değerlendirmektedir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 15/4/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
20. Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay ([2. B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Aghelı Kohne Shahrı ([1. B.], B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir. Somut başvuruda yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, sınır dışı etme işleminin iptali talebiyle İdare Mahkemesinde açtığı davada dile getirdiği iddiaları (bkz. § 9) tekrar ederek ülkesine geri gönderildiği takdirde yaşamının tehlikeye gireceğini, kötü muameleye maruz kalacağını ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
24. Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet etmeleri ve ülkeden çıkarılmaları,uluslararası hukukta da kabul edildiği üzere devletin egemenlik yetkisi kapsamındadır (birçok karar arasından bkz. A.A. ve A.A., § 54).
25. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında kötü muamele yasağı güvence altına alınmıştır. Bu yasakla ilgili herhangi bir istisna da kabul edilmemiştir. “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” kenar başlıklı 15. maddede ise savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde de savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Kötü muamele yasağının mutlak niteliğini ortaya koyan sözü edilen düzenlemelere göre bir yabancının sınır dışı edileceği ülkede Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği hâllerde yabancının sınır dışı edilmesi kötü muamele yasağını ihlal edebilir zira böyle bir durumda yabancının kötü muamele riskiyle karşı karşıya kalması devletin tutumunun doğrudan bir sonucudur. Dolayısıyla devlet bu hâllerde yabancıyı o ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğü altındadır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. A.A. ve A.A., §§ 55, 56; Masoud Talebı [2. B.], B. No: 2023/26088, 19/3/2024, § 64). Bu yükümlülük, yabancıların riskin bulunduğu ülkeye dolaylı olarak gönderilmemelerini de kapsamaktadır (A.D. [1. B.], B. No: 2014/19506, 3/4/2019, § 55).
26. Sınır dışı edilmesi hâlinde kötü muameleye uğrayacağını iddia eden yabancı, ilke olarak, sınır dışı edileceği ülkede kötü muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı nedenler bulunduğunu kanıtlayabilecek delilleri idari merciler ile yargı mercilerine sunmalıdır. Bu doğrultuda yabancı, sınır dışı edileceğiülkede var olduğunu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı ve varsa bu iddiayı destekleyen bilgi ve belgeleri ibraz etmelidir (A.A. ve A.A., § 68).
27. Yabancı sınır dışı edileceği ülkedeki kamu makamlarının; etnik kökenleri, dinî inançları, siyasi görüşleri ya da belirli bir gruba mensubiyetleri gibi nedenlerle kişilere sistematik olarak kötü muamelede bulunduklarını iddia ediyor ise uygulamanın varlığı ile risk altında olduğu iddia edilen gruba mensup olduğuna inanılması için ciddi nedenler bulunduğunu ortaya koymalıdır. Geri gönderileceği ülkedeki riskin kamu görevlisi olmayan kişi veya gruplardan kaynaklandığını ileri süren yabancı, hem riskin gerçekliğini hem de söz konusu ülkenin kamu makamlarının bu riski ortadan kaldırmak konusunda yeterli korumayı sağlamakta yetersiz kalacaklarını kanıtlamalıdır. Bununla birlikte yabancı, sınır dışı edileceği ülkede uzun süredir devam eden genel siyasi istikrarsızlık ya da ülkenin tamamına yayılmış iç karışıklık nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını ileri sürmüşse anılan ülkenin genel koşullarının nesnel olarak kötü muamele yasağına aykırılık oluşturmayacağı idari ve yargısal makamlar tarafından ortaya konulmalıdır(A.A. ve A.A., §§ 66-69).
28. İspat külfetinin başvurucuya ait olduğu ve bu külfetten doğan yükümlülüğün yerinegetirildiği hâllerde idari ve yargı mercileri gerçek riskin varlığı konusunda titiz bir inceleme yapmalıdır. Bu inceleme yapılırken yabancının sınır dışı edilmesinin öngörülebilir sonuçları, yabancının sınır dışı edileceği ülkenin genel durumu, yabancının kişisel durumu ve uğranılacağı iddia edilen muamelenin kötü muamele yasağı için aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşıp ulaşmadığı dikkate alınmalıdır. Riskin varlığı araştırılırken ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluşların düzenledikleri raporlardan ya da somut olay hakkında bilgi edinilmesini sağlayacak başka kaynaklardan yararlanılması mümkündür (A.A. ve A.A.,§§ 62-64).
29. Gerçek riskin varlığıyla ilgili değerlendirmede kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki koşullar dikkate alınmalıdır ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler de gözönünde tutulmalıdır (A.A. ve A.A., § 70).
30. Sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan ve başvurucunun sınır dışı edileceği ülkede Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin rolü, kural olarak başvurucuyu doğrudan veya dolaylı olarak kötü muamele riskiyle karşılaşacağı ülkeye gönderilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını tespittir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. A.A. ve A.A., § 71). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir (A.A. ve A.A., § 72).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
31. Başvurucu, İslam dinini benimsemiş bir ailenin mensubu olduğunu, bir şekilde dinî inancı nedeniyle açık hedef hâline geldiğini, baskılar neticesinde ülkesini terk ettiğini, buna rağmen hakkında arama kararı çıkarıldığını ileri sürmüştür. Ayrıca, sınır dışı işleminin iptali talebiyle açtığı davada Özbekistan makamlarınca hakkında çıkarılmış arama kararının resmî internet sitesi ekran görüntüsünü ve bu görüntünün Türkçe tercümesini sunmuştur (bkz. § 9). Sunduğu belgeler ve yaptığı açıklamalar dikkate alındığında başvurucu, sınır dışı edileceği ülkede kötü muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı nedenler bulunduğuna ilişkin gerekçeler ortaya koymuştur. Bu durumda idari ve yargı mercileri gerçek riskin varlığı konusunda titiz bir inceleme yapmakla yükümlüdürler. Buna rağmen İdare Mahkemesi; sunulan arama kararının gerçekliği, şayet gerçek ise ülkesine gönderilmesi hâlinde başvurucunun kötü muameleye uğrama konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalıp kalmayacağı konusunda herhangi bir araştırma yapmamış, söz konusu arama kararına neden itibar etmediğini de açıklamamıştır. Ayrıca İdare Mahkemesi, başvurucunun güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebileceği gerekçesiyle davayı reddetse de başvurucunun menşe ülkesine sınır dışı edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır.
32. Sonuç olarak sınır dışı etme kararına karşı açılan iptal davasında başvurucuya kötü muamele riskiyle karşılaşacağı ülkeye gönderilmesine karşı koruyan etkili usul güvenceler sağlanmamıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
34. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
35. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
36. Başvurucu hakkında sınır dışı kararının uygulanmaması yönünde tedbir kararı verildiği (bkz. § 3) dikkate alındığında ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması başvurucuya yeterli giderim sağlayacaktır. Bu nedenle başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
C. Sınır dışı etme kararı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 1. İdare Mahkemesine (E.2019/1506, K.2019/3609) GÖNDERİLMESİNE,
F. Sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılama sonuçlanıncaya kadar başvurucunun SINIR DIŞI EDİLMEMESİNE,
G. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
H. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
İ. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
J. Kararın bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.