TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET KANDIRMAZ VE MUZAFFER BAYRAM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/56627)
|
|
Karar Tarihi: 30/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ali Erdem ŞAHİN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ahmet KANDIRMAZ
|
|
|
2. Muzaffer BAYRAM
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; mektupların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) kaydedilmesi ile telefon görüşmeleri ve kapalı görüşlerin dinlenerek kaydedilmesi nedenleriyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular, somut olaya konu idari uygulamaların yapıldığı tarihlerde ceza infaz kurumlarında bulunmaktadır.
3. Somut olayda başvurucular telefon görüşmelerinin ve kapalı görüşlerin dinlenerek kaydedilmesi uygulamalarının kaldırılarak geçmiş kayıtların silinmesi talebiyle İnfaz Hâkimliklerine şikâyette bulunmuştur. Başvurucular, bunun yanında mektuplarının UYAP'a kaydedilmesi uygulamasına son verilmesini de talep etmiştir. Anılan şikâyet başvuruları 8/7/2021 ve 10/11/2021 tarihlerinde yapılmıştır.
4. İnfaz Hâkimlikleri şikâyetleri reddetmiştir. Karar gerekçelerinde; mektupların UYAP'a kaydedilmesi şeklindeki uygulamanın Adalet Bakanlığı (Bakanlık) Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (CTE) 10/10/2016 ve 19/1/2021 tarihli yazıları gözetilerek yapıldığı belirtilmiştir. Telefon görüşmelerinin dinlenerek kaydedilmesi uygulamasının 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 66. maddesi ve 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) 7. maddesi çerçevesinde yapıldığı ifade edilmiştir. Kapalı görüşlere yönelik uygulamanın ise 5275 sayılı Kanun'un 66. ve Ziyaret Yönetmeliği'nin 7. maddesi kapsamında gerçekleştirildiğine ve sistemin otomatik olarak kayıt yaptığına dikkat çekilmiştir. Nihayetinde söz konusu uygulamaların usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
5. Başvurucular, İnfaz Hâkimliklerinin kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Ağır Ceza Mahkemeleri, kararların usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek itirazları reddetmiştir.
6. Başvuru, süresi içinde yapılmıştır.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2021/56722 bireysel başvuru numaralı dosyanın 2021/56627 bireysel başvuru numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
A. Telefon Görüşmelerinin Dinlenmesi ve Kaydedilmesi Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı İle Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucular, telefon görüşmelerinin sürekli ve sistematik olarak dinlenip kayda alınmasının aileleriyle rahat konuşma imkânını ortadan kaldırdığını ve aile hayatının mahremiyetini ihlal ettiğini belirtmiştir. Nihayetinde anılan uygulamanın haberleşme hürriyetini, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiği ileri sürülmüştür.
10. Bakanlık görüşünde; başvurucuların özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvuruculardan Muzaffer Bayram, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunarak başvuru formunda yer alan iddia ve taleplerini yinelemiştir.
11. Başvuru, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi, telefon görüşmelerinin kurum idaresi tarafından dinlenerek kaydedilmesine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğu ve anılan denetleme yönteminin özel hayata saygı hakkına ve haberleşme hürriyetine müdahale oluşturduğuna karar vermiştir(Hüsamettin Uğur (2) [2. B.], B. No: 2020/14791, 15/11/2023, §§ 46, 47).
14. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Hüsamettin Uğur (2) kararında telefon görüşmelerinin dinlenmesi vekayda alınmasına ilişkin anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda öncelikle mahpusların telefon görüşmelerinin özel hayata dair mahrem kalmasını istediği konular ile kişisel veri kapsamında kalacak bilgileri içerebileceği gözetilerek mahpusun temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren kanunların ve ilgili alt mevzuatın konuyla ilgili temel esasları ve ilkeleri belirleyecek nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir. Bu çerçevede mevzuatın mahpusun telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesinin kapsamı, süresi, bu kayıtlara üçüncü kişilerin erişimi ile içeriğindeki verilerin kullanılması, imhası ve verilerin gizliliğinin sağlanması hususlarına ilişkin muhataplarının yetki aşımı ve keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları içermesi gerektiği vurgulanmıştır (Hüsamettin Uğur (2), § 58; benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ferit Şimşek [2. B.], B. No: 2020/4438, 2/5/2024, § 13; Ümit Karaduman [2. B.], B. No: 2020/20874, 2/2/2022, § 69).
15. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi; mahpusun telefon görüşmelerinin dinlenerek kaydedilmesine ilişkin uygulamada, görüşme kayıtlarının muhafazasını ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını, uygulanmasını, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen, bununla birlikte muhataplarının yetki aşımı ile keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak nitelikte kuralların mevcut olmadığı gerekçesiyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna ulaşmıştır (Ferit Şimşek, § 14; benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Ümit Karaduman, § 71). Somut başvuruda da anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Kapalı Görüşlerin Dinlenmesi ve Kaydedilmesi Nedeniyle Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı İle Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucular; kapalı görüşlerin fiziksel temas olmadan ziyaretçiyle telefon ile konuşularak yapıldığını, bu görüşlerin sürekli ve sistematik olarak dinlenip kayda alınmasının aileleriyle rahat konuşma imkânını ortadan kaldırdığını ve aile hayatının mahremiyetini ihlal ettiğini belirtmiş, nihayetinde anılan uygulamanın haberleşme hürriyetini, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesi yönünden bildirilen görüş yinelenmiştir (bkz. § 10). Başvuruculardan Muzaffer Bayram, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunarak başvuru formunda yer alan iddia ve taleplerini yinelemiştir.
18. Başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi, Eşref Köse ([1. B.], B. No: 2017/38098, 3/6/2020) kararında kapalı görüşlerde yapılan konuşmaların sistematik bir şekilde teknik araçla dinlenmesi ve kaydedilmesi şartlarının kanunla düzenlenmediği gerekçesiyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Kanun koyucu anılan karardan sonra 17/6/2021 tarihli ve 7328 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesine dördüncü fıkrayı ekleyerek kapalı görüşlerin dinlenmesine ve kaydedilmesine ilişkin yasal bir düzenleme ihdas etmiştir. Bahse konu yasal düzenleme 25/6/2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre başvurucuların yeni düzenlemeden sonra (bkz. § 3) İnfaz Hâkimliklerine şikâyet dilekçeleri verdikleri gözetildiğinde somut olayda kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kaydedilmesine ilişkin yasal bir düzenlemenin mevcut olduğunu kabul etmek gerekir.
21. Somut olayda başvurucuların kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kaydedilmesi uygulamasının kaldırılması ile geçmiş kayıtların silinmesini talep ettikleri, İnfaz Hâkimliklerinin ise şikâyet tarihi itibarıyla mevcut olan -25/6/2021 yürürlük tarihli- mevzuat değişikliğini gözetmeksizin müdahalelerin Ziyaret Yönetmeliği'nin 7. maddesi ve 5275 sayılı Kanun'un 66. maddesine dayandığından bahisle ret kararı verdikleri görülmüştür. Bu durumda başvurucuların uzun süredir devam eden uygulamanın sonlandırılması yanında kayıtlarının silinmesini de içeren taleplerinin yasal değişiklik öncesini kapsadığı, İnfaz Hâkimliklerinin gerekçelerinin de bu döneme ilişkin olduğu ve yeni düzenlemeye dayalı bir uygulamanın var olup olmadığının da tartışılmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayın koşullarının olay ve olgular itibarıyla Eşref Köse kararıyla (bkz. § 20) benzer nitelikte olduğu anlaşıldığından anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Mektupların UYAP'a Kaydedilmesi Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı İle Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucular, mektuplarının UYAP'a kaydedilmesine ilişkin ceza infaz kurumu uygulaması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; diğer ihlal iddiaları yönünden bildirilen görüş yinelenmiştir (bkz. §§ 10, 17). Başvuruculardan Muzaffer Bayram, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvuru formunda yer alan iddia ve taleplerini yinelemiştir.
24. Başvuru, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Kemal Karanfil [2. B.], B. No: 2017/24776, 24/5/2018, § 48; Ümit Karaduman, 49).
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
26. Anayasa Mahkemesi başvurucunun dış dünyayla iletişimini sağlayan yazışmalarının bazı istisnalar haricinde kurum idaresi tarafından denetlenerek UYAP'a kaydedilmesinin ve kişiye ait bilgileri içeren mektupların açılıp okunarak sistemde tutulmasının özel hayata saygı hakkına ve haberleşme hürriyetine müdahale oluşturduğuna karar vermiştir (Kemal Karanfil, § 53; Ümit Karaduman, § 51).
27. Anayasa Mahkemesi; Ümit Karaduman kararında mahpusların ceza hukuku bağlamındaki statülerine göre farklılık öngörülmeden, sakıncalı olup olmadığına bakılmaksızın tüm yazışmalarının sistematik bir şekilde UYAP'a kaydedilmesinin özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetini ihlal ettiğine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; yazışmaların ne kadar süreyle sistemde saklı tutulacağı, bunların üçüncü kişilerin erişimine ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği ile kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususunda somut bir düzenlemenin bulunmadığı ifade edilmiştir. Kararda ayrıca idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen, muhatapların yetki aşımı ile keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak niteliğe ve açıklığa sahip kuralların mevcut olmadığına işaret edilmiştir (Ümit Karaduman, § 71).
28. Kanun koyucu 7328 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesine beşinci fıkrayı ekleyerek uygulamaya ilişkin yasal bir düzenleme ihdas etmiştir. Bahse konu yasal düzenleme 25/6/2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre somut olayda başvurucuların İnfaz Hâkimliklerine verdikleri şikâyet dilekçelerinin yeni düzenlemeden sonra olduğu (bkz. § 3) gözetildiğinde somut olayda mektupların kaydedilmesine ilişkin yasal bir düzenlemenin mevcut olduğunu kabul etmek gerekir.
29. Somut olayda başvurucuların mektupların UYAP'a kaydedilmesi uygulamasınınkaldırılmasını ve kayıtların silinmesini talep ettikleri, İnfaz Hâkimliklerinin ise şikâyet tarihi itibarıyla mevcut olan -25/6/2021 yürürlük tarihli- mevzuat değişikliğini gözetmeksizin müdahalelerin CTE'nin 10/10/2016 ve 19/1/2021 tarihli yazılarına dayandığından bahisle ret kararı verdikleri görülmüştür. Bu durumda başvurucuların uzun süredir devam eden uygulamanın sonlandırılması yanında kayıtlarının silinmesini de içeren taleplerinin yasal değişiklik öncesini kapsadığı, İnfaz Hâkimliklerinin gerekçelerinin de bu döneme ilişkin olduğu ve yeni düzenlemeye dayalı bir uygulamanın var olup olmadığının da tartışılmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayın koşullarının olay ve olgular itibarıyla Ümit Karaduman kararıyla (bkz. § 27) benzer nitelikte olduğu anlaşıldığından anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
31. Başvurucular, ihlalin tespiti ve ihlalin tüm sonuçlarıyla giderilmesini talep etmiştir. Bunun yanında başvuruculardan Ahmet Kandırmaz 1.200.000 TL, Muzaffer Bayram ise 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
32. Başvuruculardan Muzaffer Bayram'ın hâlen ceza infaz kurumunda bulunduğu, Ahmet Kandırmaz'ın ise serbest bırakıldığı ancak başvuru formunda mevcut ihlallerin tüm sonuçlarıyla giderilmesi ve kayıt altındaki verilerin silinmesi taleplerinde bulunduğu anlaşıldığından tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
33. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
C.1. Telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kaydedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Mektupların UYAP'a kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. 1. Telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesi nedeniyle başvurucuların Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ve Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kaydedilmesi nedeniyle başvurucuların Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
3. Mektupların UYAP'a kaydedilmesi nedeniyle başvurucuların Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ve Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E.2021/5097, K.2021/5220) ve Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine (E.2021/2333, K.2021/2591) GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvuruculara ayrı ayrı net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.