TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KEMAL GÖMİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/12572)
Karar Tarihi: 21/5/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Ayşenur TUNCER
Başvurucu
Kemal GÖMİ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun ziyaretçilerinin açık görüşe birlikte alınması talebinin reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/3/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü olarak bulunmaktadır. Başvurucunun görüşte ziyaretçilerinin tek tek alınması uygulamasına son verilmesine ilişkin başvurusu Kurum tarafından reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmelerine İlişkin Yönetmelik'in (Yönetmelik) 12. maddesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların 11. maddede belirtilen kişiler ile ancak teker teker ve ceza infaz kurumu müdürünün belirleyeceği gün, saat ve şartlar içinde, on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere görüşebileceğinin hüküm altına alındığı belirtilmiştir.
9. Başvurucu Bakırköy İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yaptığı şikâyet başvurusunda açık görüşte ziyaretçilerin tek tek alınması uygulamasının başka kurumlarda kaldırıldığını öğrendiğini, Yargıtay'ın da bu yönde karar verdiğini belirterek hakkında verilen karara itiraz etmiştir. İnfaz Hâkimliği 30/1/2020 tarihinde başvurucunun talebini Kurum kararında hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi 17/2/2020 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu belirtilmiştir.
10. Başvuru süresi içinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı" kenar başlıklı 25. maddesi şöyledir:
"(1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı rejimine ait esaslar aşağıda gösterilmiştir:
a) Hükümlü, tek kişilik odada barındırılır.
b) Hükümlüye, günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır.
c) Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabileceği gibi kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir.
d) Hükümlü, yaşadığı yerin olanak verdiği ve idare kurulunun uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir.
e) Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hâllerde ve onbeş günde bir kez olmak üzere (f) bendinde gösterilen kişilere, süresi on dakikayı geçmemek üzere telefon edebilir.
f) Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde onbeş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebilirler.
g) Hükümlü hiçbir suretle ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin verilmez.
h) Hükümlü, kurum iç yönetmeliğinde belirtilenlerin dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz.
ı) Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır."
12. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir buçuk saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir. (Ek cümle: 24/1/2013-6411/9 md.) Çocuk hükümlüler için ziyaret süresi bir saatten az, üç saatten fazla olmamak üzere belirlenir.[30]
(2) Birinci fıkrada belirtilenler dışındaki kimselerin ziyaretine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yazılı olarak izin verilebilir.
(3) Görüşler, koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır.
(4) (Ek:17/6/2021-7328/8 md.) Önceden bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olan veya tehlikeli hâlde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki kişilerle yapacakları görüşmeler, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilir ve elektronik cihazlar da dâhil olmak üzere kaydedilebilir. Bu fıkra uyarınca tutulan kayıtlar, amacı dışında kullanılamaz ve kanunda açıkça belirtilen hâller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamaz. Bu kayıtlar herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç bir yıl sonunda silinir. Silme işlemi Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenir."
13. Yönetmelik'in "Kapalı Görüş" uygulamasını düzenleyen Birinci Bölümü'nde yer alan "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların görüş usulü" kenar başlıklı 12. maddesinin 14/9/2021 tarihli değişiklikten sonraki hâli şöyledir:
"(Değişik:RG-14/9/2021-31598) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar, kapalı ve açık görüşlerde 11 inci maddede belirtilen kişiler ile ancak teker teker ve ceza infaz kurumu müdürünün belirleyeceği gün, saat ve koşullar içinde, on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere görüşebilir. Kurum güvenliği, hükümlülerin suç türü, tehlikelilik durumu gibi hususlar göz önünde bulundurularak görüşler kurum idare ve gözlem kurulu kararı ile aynı anda birden fazla ziyaretçiyle de yaptırılabilir."
14. Yönetmelik'in 12. maddesinin 14/9/2021 tarihli değişiklikten önceki hâli şöyledir:
"Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar, 11 inci maddede belirtilen kişiler ile ancak teker teker ve ceza infaz kurumu müdürünün belirleyecegi gün, saat ve koşullar içinde, on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere görüşebilir."
15. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 8/4/2019 tarihli ve E.2019/331, K.2019/2121 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların kapalı görüşte kimlerle, ne kadar süre ile ve ne şekilde görüşebilecekleri, hükümlü ve tutukluların açık görüşte kimlerle, ne kadar süreyle görüşebilecekleri konusunda yönetmelikte düzenleme bulunmasına rağmen, açık görüşte, kapalı görüşte olduğu gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların ziyaretçileri ile teker teker görüşme yapabileceklerine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, kapalı görüşte uygulanacak olan görüşme usulünün açık görüşte de uygulanmasının yerinde olmadığı..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 21/5/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
17. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu mevzuatta açık görüş esnasında ziyaretçilerin teker teker alınmasına yönelik bir düzenleme bulunmadığını, Yargıtay içtihadının da bu yönde olmasına rağmen İnfaz Hâkimliğince bu husus dikkate alınmadan karar verildiğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca diğer ceza infaz kurumlarında bu uygulamaya son verilmesine rağmen, bulunduğu Kurumda hâlen ziyaretçilerin tek tek alınması uygulamasının devam ettiğini, bu nedenle manevi zarara uğradığını ileri sürmüştür.
19. Bakanlık görüşünde, inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
20. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında görüşte belirtilen hususları kabul etmediğini ifade ederek bireysel başvuru formundaki hususları tekrar etmiştir.
B. Değerlendirme
21. Başvurucunun şikâyetinin özü, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin açık görüşte ziyaretçilerinin teker teker alınması uygulamasının kanuni dayanağının olmadığına ilişkindir. Bu nedenle incelemenin aile hayatına saygı hakkı kapsamında yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
22. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
23. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir..."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
25. Mevcut başvuruda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun ziyaretçilerinin açık görüşe birlikte alınması talebinin reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkına müdahalede bulunulduğu kabul edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 20. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
27. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82). Bu bağlamda somut başvuruda öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığı incelenmelidir.
i. Genel İlkeler
28. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekir. Kanun ile sınırlama ölçütü veya kanunilik ilkesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 8. maddesinde de bir sınırlama ve güvence ölçütü olarak yer almaktadır. Buna karşın Sözleşme'de yer alan kanunla öngörülmüş olma kavramı ile Anayasa'da yer alan kanunilik ilkesi tam olarak aynı değildir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 73).
29. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kanunda öngörülen şartları, bir diğer ifadeyle hukukiliği geniş yorumlayarak istikrar kazanmış yargı kararlarına dayanan içtihat yoluyla geliştirilmiş ilkelerin de hukukilik şartını karşılayabildiğini kabul ederken (Sunday Times/Birleşik Krallık (No. 1), B. No: 6538/74, 26/4/1979, § 47; Malone/İngiltere, B. No: 8691/79, 2/8/1984, §§ 66-68) Anayasa, tüm sınırlandırmaların mutlaka kanun ile yapılacağını öngörerek Sözleşme'den daha geniş bir koruma sağlamıştır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31; Bülent Polat § 75). Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının ancak kanunla yapılacağına ilişkin 13. maddesi, bir kanun hükmü olmaksızın yürütme ve idarenin bir hak ve hürriyeti ilk elden düzenleyici işlemle sınırlamasına izin vermez (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 87).
30. Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır (Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 66; Turgut Duman, B. No: 2014/15365, 29/5/2019, § 66).
31. Kanunun bu gerekliliklere uygun olduğunun söylenebilmesi için yeterince ulaşılabilir olması, vatandaşların belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmesi, ayrıca ilgili normun keyfîliğe karşı uygun bir koruma sağlaması, yetkili makamlara verilen yetkinin genişliğini ve icra edilme biçimlerini yeterli bir netlikte tanımlaması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 63; Fatih Saraman, § 67; Turgut Duman, § 68).
32. Hukukun kendisi -beraberinde getireceği idari pratiğin dışında- söz konusu işlemin meşru amacını da gözönünde tutarak keyfî müdahalelere karşı bireyi korumak için yetkili makamlara bırakılan takdir yetkisinin kapsamını yeterince açık bir şekilde göstermelidir. Hukuk sistemi vatandaşlara kamu makamlarına hangi şartlarda ve hangi sınırlar içinde müdahalelerde bulunma yetkisi verdiğini yeterince açık ifadelerle gösterecek nitelikte olmalı ve bu bağlamda ilgili müdahalenin muhataplarının müdahaleye zemin hazırlayan koşullar ile müdahalenin sonuçları açısından bir öngörüde bulunabilmeleri imkânı tanımalıdır (Halime Sare Aysal, § 64; Fatih Saraman, § 68; Turgut Duman, § 69).
33. Bununla birlikte her ihtimale çözüm getiremeyecek olan yasal mevzuatın sağladığı koruma seviyesi büyük ölçüde ilgili metnin düzenlediği alan ve içeriğiyle birlikte muhataplarının niteliği ve sayısıyla yakından bağlantılıdır. Bu nedenle kuralın karmaşık olması ya da belirli ölçülerde soyut nitelik taşıması ve buna bağlı olarak hukuki yardım ile tam olarak anlaşılabilir hâle gelmesi tek başına hukuken öngörülebilirlik ilkesine aykırı görülemez. Bu kapsamda hak ya da özgürlüğe müdahale eden kural belirli ölçülerdeki takdir alanını elbette uygulayıcıya bırakabilir. Fakat bu takdir alanının sınırlarının da yeterli açıklıkta belirlenmesi ve kuralın asgari bir kesinlik içermesi zaruridir (Halime Sare Aysal, § 65; Fatih Saraman, § 69; Turgut Duman, § 70).
34. Bu kapsamda ilgili kanuni düzenlemenin söz konusu sınırlamaya ilişkin temel çerçeveyi ortaya koymakla birlikte özellikle uygulama koşulları ve usule ilişkin ayrıntıları düzenleyici işlemlere bırakması mümkündür. Ancak bu ihtimalde de söz konusu düzenleyici işlemin yine muhataplarınca ulaşılabilir olması ve içeriği hakkında ilgilileri yeterince aydınlatacak nitelik ve açıklıkta olması gerekmektedir (Halime Sare Aysal, § 66).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
35. Somut olayda ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü başvurucu açık görüşte ziyaretçilerinin teker teker alınması uygulamasına son verilmesini talep etmiştir. 5275 sayılı Kanun'un hükümlüyü ziyaretin düzenlendiği 83. maddesinde görüşlerin şartlarının ve sürelerinin Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Başvurucunun anılan başvurusu ise Yönetmelik'in 12. maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Yönetmelik'in kapalı görüşün düzenlendiği İkinci Kısım Birinci Bölümü'nde yer alan 12. maddesinin başvuru tarihindeki düzenlemesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların 11. maddede belirtilen kişiler ile ancak teker teker ve ceza infaz kurumu müdürünün belirleyeceği gün, saat ve şartlar içinde, on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere görüşebileceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte başvuru tarihinde Yönetmelik'in açık görüşün düzenlendiği İkinci Kısım İkinci Bölümü'nde ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların ziyaretçileri ile teker teker görüş yapacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
36. Yukarıda belirtilen düzenlemelere rağmen başvurucunun talebi değerlendirilirken İnfaz Hâkimliğince yalnızca Yönetmelik'in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından hükümlü olanların kapalı görüşte ziyaret haklarını düzenleyen 12. maddesi esas alınmış olup açık görüşte de kapalı görüş gibi ziyaretçiler ile ancak teker teker görüşebilecekleri belirtilerek başvurucunun açık görüş hakkı kısıtlanmıştır.
37. Yargılama bir bütün hâlinde incelendiğinde başvuru tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların kapalı görüşte kimlerle, ne kadar süre ile ve ne şekilde görüşebileceklerinin düzenlendiği, bunun yanında anılan hükümlülerin gerek kanunlarda gerekse yönetmeliklerde yer alan düzenlemelere göre açık görüş bakımından ayrıca bir sınırlamaya tabi tutulmadıkları anlaşılmaktadır. Sonuç olarak açık görüşte, kapalı görüşte olduğu gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların ziyaretçileri ile teker teker görüşme yapabileceklerine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı tarihte kapalı görüşte uygulanacak olan görüşme usulünün açık görüşte de uygulanmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin yukarıda incelenen mevzuat gözetildiğinde kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
38. Diğer yandan söz konusu düzenlemede 14/9/2021 tarihli ve 31598 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar bakımından kapalı ve açık görüşlerin kurum güvenliği, hükümlülerin suç türü, tehlikelilik durumu gibi hususlar gözönünde bulundurularak kurum idare ve gözlem kurulu kararı ile aynı anda birden fazla ziyaretçiyle de yaptırılabileceği düzenlenmek suretiyle başvurucunun talebiyle uyumluluk gösteren bir uygulama değişikliğine gidildiği görülmektedir. Ancak yapılan değişikliğin başvurucunun mevcut mağduriyetine bir etkisi bulunmadığı vurgulanmalıdır.
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı anlaşılmakla anılan hakkın ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
40. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
VI. GİDERİM
41. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
42. Bireysel başvuru tarihinden sonra 14/9/2021 tarihinde Yönetmelik'in 12. maddesinde yapılan değişiklikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanların açık görüşte de kapalı görüşte olduğu gibi ziyaretçileriyle teker teker görüşebileceği ancak belirlenen hususlar gözönüne alınarak idare ve gözlem kurulu kararı ile aynı anda birden fazla ziyaretçiyle görüşebileceklerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun açık görüşte birden fazla ziyaretçiyle aynı anda görüşebilmek için öncelikle Kurum idaresine başvuruda bulunması gerektiğinden -somut olayın şartlarında- tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
43. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında -taleple bağlı kalınarak- net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Bakırköy 1. İnfaz Hâkimliği (E.2020/195, K.2020/238) ve Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2020/824 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.