logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Osman Demirhan [1.B.], B. No: 2020/5246, 21/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

OSMAN DEMİRHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/5246)

 

Karar Tarihi: 21/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Osman DEMİRHAN

Vekili

:

Av. Yasemin Müşerref BOZKURT ALEV

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; mahpus hakkında disiplin cezası verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin, ceza infaz kurumu uygulamalarına karşı şikâyetlerin infaz hâkimliğince incelenmemesi nedeniyle ise mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu 17/3/2016 tarihinde silahlı terör örgütü üyesi olma suçu kapsamında tutuklanarak İzmir 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.

3. Başvurucu 26/10/2019 tarihinde oğluyla haftalık telefon görüşmesi yaptığı sırada oğlu telefonun hoparlörünü açmış ve başvurucu kızları ve torunları ile de konuşmuştur. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (İdare ve Gözlem Kurulu), başvurucunun konferans yöntemi ile başka kişilerle telefon görüşmesi yaptığı gerekçesiyle iki ay süre ile telefonla görüşme hakkının kısıtlanmasına karar vermiştir. Kararda; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı (mülga) Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son cümlesinde telefonla görüşme hakkının tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir. Ayrıca 6/4/2006 tarih 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü) idare ve gözlem kurulunun görev ve yetkilerinin sayıldığı 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (g) bendinde tehlikeli hâli bulunan ya da örgüt mensubu olan hükümlülerle ilgili olarak telefon görüşmesi hakkının kısıtlanmasına karar vermenin yer aldığı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda kararda, mevzuat çerçevesinde yürütülen uygulamaları yerine getirmeyen ya da getirmemekte ısrar ederek alışkanlık hâline getiren mahpusların telefonla görüşme hakkını kısıtlamanın İdare ve Gözlem Kurulunun yetkisi dâhilinde olduğu vurgulanmıştır.

4. Başvurucu bu karara karşı İzmir 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde; konferans yönteminde farklı yerlerde bulunan en az üç kişinin farklı telefonlar ile aynı anda görüşmesinin söz konusu olduğunu, kendisinin oğlu ile telefon görüşmesi yaptığı sırada ise oğlunun telefonun hoparlörünü açtığını ve kızları ile torunlarının hâl hatır sorularına cevap verdiğini ve bunun konferans yöntemi sayılamayacağını belirtmiştir. Başvurucu dilekçesinde ayrıca mektuplarının okunması sonrası Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) taranarak kaydedilmesi işlemine son verilmesini, ceza infaz kurumu bünyesindeki kurslardan faydalandırılmasını, beden eğitimi ile ortak spor faaliyetlerinden yararlandırılma hakkının başka kimseler ile birlikte kullandırılmasını ve ceza infaz kurumu koğuşunda tek kişi kalma uygulamasının kaldırılmasını talep etmiştir.

5. İnfaz Hâkimliği; başvurucunun haftalık telefon görüşmesi yaptığı sırada görüşme yapabileceği kişi haricinde kimselerle de konuştuğu, bunun konferans yöntemi olarak nitelendirilip nitelendirilmemesinin önemsiz olduğu, kısıtlama kararının mevzuata uygun olarak kurum güvenliğini korumak ve pekiştirmek amacıyla verildiği gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir. İnfaz Hâkimliği kısıtlama kararı dışındaki taleplerin ise öncelikle Ceza İnfaz Kurumuna yöneltilmesi gerektiği, kurum idaresinin talepleri değerlendirerek karar vermesinden sonra şikâyet başvurusunda bulunulabileceği gerekçesiyle söz konusu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

6. Başvurucunun ret kararına karşı itirazı İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.

7. Başvurucu vekili, nihai hükmü 11/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 3/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Özel Hayata Saygı Hakkı ile Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu; haftalık telefon görüşmesinde konferans yöntemi kullanmasının söz konusu olmadığını, İnfaz Hâkimliğinin Ceza İnfaz Kurumuna yazı yazdığını ve gelen cevap doğrultusunda karar verdiğini ancak bu cevabın kendisine tebliğ edilmediğini, İnfaz Hâkimliğince duruşma da açılmadığını belirtmiştir. Başvurucu bu nedenlerle gerekçeli karar hakkının, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin, özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun ihlal iddialarının incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvuru, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Mahpus başvurucunun dış dünya ile irtibatını sağlayan iletişim araçlarını kullanmasının belirli süre yasaklanmasına ilişkin kısıtlama kararı, özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetine müdahale oluşturmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mustafa Ceyhan, B. No: 2020/13362, 19/10/2023).

14. Anayasa Mahkemesi Mustafa Ceyhan başvurusunda; mahpusun eşiyle telefon görüşmesi yaptığı esnada üçüncü bir kişinin görüşmeye dâhil olması nedeniyle uygulanan ziyaretçi kabulünden yoksun bırakmaya ilişkin disiplin cezasını kanunilik koşulu yönünden incelemiştir. Mahkeme, söz konusu disiplin cezasının 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinde düzenlendiğini, anılan maddede kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunma şeklindeki eylemin ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezasını gerektiren eylemler arasında sayıldığını ifade etmiştir. Buradan hareketle mahpusun görüşme hakkı olmayan kişilerle telefonda görüşmesi hâlinde, bu görüşmenin kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunma eylemi kapsamında kaldığı hususunun ilgili idare ve yargı makamlarınca ortaya konulması gerektiğini belirtmiştir. 5275 sayılı Kanun'daki düzenlemenin makul olmayacak şekilde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tutulduğunu vurgulayan Anayasa Mahkemesi, mahpusun kurumda ne şekilde korku, kaygı ya da paniğe neden olduğunun ikna edici şekilde açıklanmaması nedeniyle müdahalenin kanunilik koşulunu sağlamadığı sonucuna ulaşmıştır (bkz. Mustafa Ceyhan, §§ 29-34).

15. Somut olayda da İdare ve yargı mercilerinin kararlarında üçüncü kişi ile telefonda konuşma olgusu dışında ikna edici bir açıklamaya yer verilmediği, başvurucunun ne şekilde tehlikelilik hâli arz ettiğine ya da örgüt mensubiyetine ilişkin bir tartışma yapılmadığı ve 5275 sayılı Kanun'daki düzenlemenin makul olmayacak şekilde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tutulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, somut başvuruda da yukarıda değinilen Mustafa Ceyhan kararındaki tespitlerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

16. Öte yandan başvurucunun oğluyla telefon görüşmesi yaptığı esnada üçüncü kişilerin görüşmeye dâhil olması nedeniyle iki ay süreyle telefonla görüşme hakkının kısıtlanması kararında, 5275 sayılı Kanun'un 66. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son cümlesine ve (mülga) İnfaz Tüzüğü'nün 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (g) bendine dayanılmıştır. Anılan hükümlerde tehlikeli ya da örgüt mensubu olan hükümlülerin telefon hakkının kısıtlanabileceğinin düzenlendiği görülmektedir. Bununla beraber İdare ve Gözlem Kurulu kararında münhasıran başvurucunun yaptığı telefon görüşmesine üçüncü kişilerin dâhil olmasından bahsedilmiş, başvurucunun tehlikelilik hâline ya da örgüt mensubu olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. İnfaz Hâkimliği de kısıtlama kararının mevzuata uygun olarak kurum güvenliğini korumak ve pekiştirmek amacıyla verildiğini belirtmiş ancak mevzuatta sayılan tehlikelilik hâli ya da örgüt mensubiyetini irdelememiştir. Bu itibarla uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemelerince özel hayata saygı hakkı ile haberleşme özgürlüğüne ilişkin Anayasa'da belirtilen güvencelerin gözetildiği özenli bir yargılama yapılmadığı, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucu; ceza infaz kurumu idaresinin mahpuslar hakkındaki işlem ve faaliyetleri hakkında doğrudan infaz hâkimliğine başvuru yapılabileceğini, şikâyet dilekçesinde belirttiği hususların uygulamasının devam ettiğini, bu hususların kurum idaresinden sorularak bir karar verilmesi gerektiğini, şikâyetlerinin değerlendirilmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucunun ihlal iddialarının incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

19. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

20. Somut olayda başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun birtakım uygulamalarına karşı doğrudan şikâyet başvurusu yapmıştır. İnfaz Hâkimliği, taleplerin öncelikle Ceza İnfaz Kurumuna yöneltilmesi gerektiği ve kurumun taleplere ilişkin kararından sonra şikâyet başvurusu yapılabileceği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu tarafından bu karardan sonra Ceza İnfaz Kurumuna başvurduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmamış, bilgi ve belge sunulmamıştır. Bu durumda İnfaz Hâkimliği kararı doğrultusunda Ceza İnfaz Kurumuna başvurulmadan doğrudan bireysel başvuruda bulunulması idari ve yargısal yolların usulüne uygun şekilde tüketildiğinin kabulü için yeterli kabul edilemeyecektir. Sonuç olarak başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları usulüne uygun şekilde tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu değerlendirilmektedir.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

24. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/6786, K.2019/6814) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin bilgi için İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2019/2113 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Osman Demirhan [1.B.], B. No: 2020/5246, 21/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı OSMAN DEMİRHAN
Başvuru No 2020/5246
Başvuru Tarihi 3/2/2020
Karar Tarihi 21/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mahpus hakkında disiplin cezası verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin, ceza infaz kurumu uygulamalarına karşı şikâyetlerin infaz hâkimliğince incelenmemesi nedeniyle ise mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Mahkemeye erişim hakkı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi