TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET KOÇAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/1376)
|
|
Karar Tarihi: 3/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet KOÇAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Özge KORKMAZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, çocuk olan başvurucunun tutuklanmasının
hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/1/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve
belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, olayların gerçekleştiği dönemde 17 yaşında
olup lise eğitimine devam etmektedir. 31/12/2019 tarihinde başvurucu yanına
kurusıkı tabancasını alıp arkadaşı S.K.K. ile Gaziantep il merkezinde bulunan
bir lisenin önüne gitmiştir. Başvurucu ve arkadaşı burada lise öğrencisi
A.C.D.nin okuldan çıkmasını beklemiş ve A.C.D. okuldan çıkar çıkmaz başvurucu
ve arkadaşı A.C.D.nin koluna girerek onu kendi istedikleri bir yere götürmeye
çalışmıştır. Bu sırada çevredeki öğrencilerin ihbarı üzerine lisede öğretmen
olarak görev yapan E.A. ve A.S. olaya müdahale etmeye çalışmıştır. E.A. ve
A.S.nin çabasıyla A.C.D., başvurucu ve arkadaşı S.K.K.nın elinden alınarak
güvenli bir yere götürülmüştür. Sonrasında başvurucu yanında bulundurduğu
kurusıkı tabancasını çıkartarak ateş etmeye başlamış ve bunun sonucunda
öğretmen E.A. yaralanmıştır. Bunun üzerine çevredekiler hemen başvurucunun ateş
etmesini engellemeye çalışmıştır. Olay yerine gelen kolluk güçleri başvurucu ve
arkadaşı S.K.K.yı olay yerinde yakalamıştır.
9. 1/1/2020 tarihinde başvurucunun savcılıkta ifadesi
alınmıştır. İfade alma işlemi sırasında başvurucunun müdafii de hazır
bulunmuştur. Başvurucu ifadesinde "Ben Gaziantep Sanayi Odası Meslek
Okulunda öğrenim görmekteyim. Benim Tepe Başı Anadolu Lisesinde okuyan O.
isimli soy ismini bilmediğim arkadaşım vardır. Bundan birkaç gün önce O. bana
'abi beni okulda darlayan çocuklar var gelip onlarla konuşur musun' dedi, ben
de kabul ettim. Ben de olay tarihinde bundan bir buçuk yıl önce tanımadığım bir
şahıstan aldım. Kurusıkı tabanca ile okula gittim. O.ya kendisini rahatsız eden
çocukların kim olduğunu sordum. O. da ismini bilmediğim hakkımda şikayetçi olan
çocuğu gösterdi. Ben de bu çocuğun yanına giderek koluna girdim. Bu sırada
yanıma sonradan öğretmen olduğunu öğrendiğim şahıs gelerek bana 'sen kimsin,
dağ başımı burası, ne yapacaksın çocuğu' şeklinde sözler söyledi. Ben de bu
şahsın öğretmen olduğunu anlamayarak sen karışma dedim. Devamında benim koluna
girdiğim öğrenci öğretmeninden cesaret alarak bana bir tekme attı. Bu sırada
üstüme birçok kişi gelince ben de belimdeki silahla havaya iki, üç el ateş
ettim. Devamında birisi değnek ile sırtıma vurdu." şeklinde beyanda
bulunmuştur.
10. Savcılık 1/1/2020 tarihinde başvurucuyu cebir, tehdit
veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya ve yaralamaya teşebbüs
suçlarından tutuklanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir.
11. Başvurucu 1/1/2020 tarihinde Gaziantep 1. Sulh Ceza
Hâkimliğindeki sorgusunda "Olay sebebi ile pişmanım. Bir daha böyle bir
olay gerçekleştirmeyeceğim. Evden çıkarken ben normalda O.yu rahatsız eden
şahısla konuşacaktım ancak bir tatsızlık olabileceğini düşünerek kuru sıkı
silahı güvenlik amacıyla yanıma almıştım, olay sırasında 70-80 kişi üzerime
gelip beni darp etmeye çalışınca ben de mecburen kendimi korumak amacıyla
yanımdaki silahı çıkartım havaya 2-3 el ateş ettim. Ben kesinlikle hedef
gözeterek silah sıkmadım. Belirttiğim şekilde havaya silah sıktım. Tutuksuz
yargılanmak isterim." şeklinde beyanda bulunmuştur.
12. Başvurucu sorgusunun ardından cebir, tehdit veya hile
kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya ve kasten yaralamaya teşebbüs
suçlarından tutuklanmıştır. Tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Soruşturma dosyası
değerlendirildiğinde; SSÇ [suça
sürüklenen çocuk] hakkında isnat edilen cebir tehdit veya hile kullanarak
kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs, yaralamaya teşebbüs suçu yönünden
üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti kanunda öngörülen müeyyidenin alt ve üst
sınırları ile kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin
bulunduğu (SSÇ savunması, mağdur ve tanık beyanları, mağdurda meydana gelen
yaralanmaya ilişkin adli hekim raporu, olay tutanakları ve tüm dosya kapsamı)
müsnet suçun CMK'nun 100/3 maddesinde yazan suçlardan olması nedeniyle
tutuklama nedeninin varlığı ile adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz
kalacağı, tutuklamanın ölçülü bir tedbir olacağı kanaatine varılarak Gaziantep
Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin kabulü ile CMK'nın 100 ve devamı maddeleri
gereğince SSÇ'nin tutuklanmasına ... [karar verildi.]"
13. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiştir. İtiraz
dilekçesinde başvurucunun müdafii; başvurucunun çocuk olduğunu, çocuklar için
tutuklamanın son çare olduğunu, öncelikle adli kontrol tedbirine başvurulması
gerektiğini, tutuklamanın çocuklar ile ilgili uluslararası sözleşmelere ve
3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 20. maddesine aykırı
olduğunu ileri sürmüştür.
14. Gaziantep 2. Sulh Ceza Hâkimliği "kuvvetli
suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, atılı suçun vasıf
ve mahiyeti, mevcut delil durumu, şüphelinin kaçma ve delilleri karartma
şüphesinin bulunması, atılı suç için kanunda öngörülen cezanın miktarı, atılı
suçun 5271 sayılı CMK'nun 100/3 maddesi gereğince suçun işlendiği hususunda
kuvvetli suç sebeplerinin varlığı nedeniyle tutuklama nedeni varsayılan
suçlardan olması hususları göz önüne alındığında CMK'nun 109. maddesinde
belirtilen adli kontrol tedbirleri ile bir koruma tedbiri olan tutuklama ile
hedeflenen amaca ulaşılamayacağı ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz
kalacağı, mevcut dosya kapsamı dikkate alındığında tutuklamanın haksızlığa yol
açmayacak mahiyette ölçülülük ile orantılılık ilkelerine uygun olması
nedenleriyle tutuklama şartlarının halen devam ettiği anlaşıldığından şüphelinin
tutuklanmasına ilişkin Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliğine ait kararın yasal
dayanak ve gerektirici sebepler itibariyle yerinde olduğu"
gerekçeleriyle itirazın reddine karar vermiştir.
15. Başvurucu 13/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı silahla tehdit,
basit yaralama, kasten yaralamaya teşebbüs, cebir, tehdit veya hile kullanarak
silahla birden fazla kişi ile birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
suçlarından cezalandırılması istemiyle 30/1/2020 tarihinde başvurucu hakkında
kamu davası açmıştır.
17. İddianamede olay günü okuldan bir arkadaşı ile
sıkıntılar yaşayan mağdurun yanına okul çıkışı başvurucunun ve diğer şüphelinin
geldiği ve mağduru kolundan tutarak zorla okuldan uzağa götürmeye çalıştıkları
sırada öğretmenler (müştekiler) tarafından engellendikleri, öğretmenlerin
öğrencilerini nereye götürdüklerini sormaları üzerine başvurucunun üzerindeki
kurusıkı tabancayı çıkardığı ve "Siz ne karışıyorsunuz"
şeklinde tehditvari konuşarak müştekilere ateş ettiği, müşteki E.nin basit
tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde başından yaralandığı, başvurucunun
diğer müşteki A.ya da ateş ettiği ancak bu kişinin yaralanmadığı
belirtilmiştir.
18. Eylemlerin hukuki nitelemesiyle ilgili olarak ise
iddianamede; başvurucunun üzerindeki tabanca ile mağduru kurtarmaya çalışan
müştekilere karşı onları korkutarak ve bertaraf etmeye çalışarak vuku bulan
eyleminin silahla tehdit; müşteki E.yi yaralama eyleminin basit kasten
yaralama; müşteki A.ya karşı vuku bulan ancak ateş edilmesine rağmen yaralanma
olayı gerçekleşmeyen eyleminin kasten yaralamaya teşebbüs; her iki suça
sürüklenen çocuğun mağduru zorla okuldan götürmeye çalıştıkları eylemlerinin
cebir, tehdit veya hile kullanarak silahla birden fazla kişi ile birlikte
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (müştekiler tarafından engellenmeleri
sebebiyle eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı) suçlarını oluşturduğu ileri
sürülmüştür. İddianamede ayrıca mağdurun yasal temsilcisi olan müştekinin
şikâyetçi olduğu, ancak öğretmen olan müştekilerin alınan ek beyanları ile
şikâyetlerinden vazgeçtikleri belirtilmiştir.
19. Gaziantep 2. Çocuk Mahkemesi 31/1/2020 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2020/115 sayılı dosya üzerinden
kovuşturma aşaması başlamıştır.
20. Mahkeme 18/2/2020 tarihinde isnat olunan suçun vasıf
ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça sürüklenen çocuğun yaşı, tutuklu kaldığı
süre, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, tutukluluktan beklenen gayenin
gerçekleşmiş olması hususlarını gözönünde bulundurarak başvurucunun tahliyesine
karar vermiştir.
21. Dava bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla
ilk derece mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
22. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Furkan
Omurtag, B. No: 2014/18179, 25/10/2017, §§ 22-40.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 3/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; çocuk olmasının dikkate alınmadığını,
çocuklar için tutuklamanın son çare olarak öngörüldüğünü, öncelikle adli
kontrol tedbirine başvurulması gerektiğini, tutuklamanın çocuklar ile ilgili
uluslararası sözleşmelere ve 5395 sayılı Kanun'un 20. maddesine aykırı olduğunu
belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde; tutuklamaya konu suçlar
bakımından suçların niteliği ve başvurucunun yaşı itibarıyla herhangi bir
tutuklama yasağının söz konusu olmadığı, tutuklama kararında adli kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiilî nedenlere yer
verildiği, bu bağlamda tutuklama kararında başvurucuya yüklenen suçlar için
kanunda öngörülen ceza miktarı, söz konusu suçların niteliği ve silahla
yaralama suçunun kanunda tutuklama nedeni varsayılan suçlardan olmasının
tutuklama nedeni olarak belirtildiği, yine başvurucu hakkında adli kontrol
hükümlerinin uygulanıp uygulanmamasına ilişkin bir değerlendirme yapılarak
dosya içeriği itibarıyla adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağının ve
tutuklama tedbirinin ölçülü bir tedbir olacağının vurgulandığı ifade
edilmiştir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
27. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve
güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve
güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti
bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya
değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan
ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına
ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19.
maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
a. Genel
İlkeler
30. Çocuklar hakkındaki tutuklamanın hukukiliğinin
incelenmesinde dikkate alınacak genel ilkeler için bkz. Furkan Omurtag, §§
70-82.
b. İlkelerin
Olaya Uygulanması
31. Başvurucu cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından 5271 sayılı Kanun'un
100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Öte yandan olayda kanundan kaynaklanan
bir tutuklama engelinin bulunduğu tespit edilmemiştir. Bu itibarla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama suretiyle yapılan müdahalenin kanuni
bir temeli bulunmaktadır.
32. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama
tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce
tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup
bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
33. Başvurucunun tutuklanmasına konu olayda soruşturma
mercilerinin tespitine göre, başvurucu ve diğer şüpheli bir arkadaşı ile
sıkıntılar yaşayan mağdurun yanına gelmiş, kolundan tutarak zorla okuldan uzağa
götürmeye çalıştıkları sırada mağdurun öğretmenleri (müştekiler) tarafından
engellenmiş, öğretmenlerin öğrencilerini nereye götürdüklerini sormaları
üzerine başvurucu üzerindeki kurusıkı tabancayı çıkarmış ve müştekilere
''Siz ne karışıyorsunuz'' şeklinde tehditvari konuşarak ateş etmiş, müşteki
E. basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde başından yaralanmış ve
başvurucu diğer müşteki A.ya da ateş ettiği hâlde bu kişi yaralanmamıştır.
Tutuklama kararında da kuvvetli şüpheye ilişkin olarak olaya ilişkin
başvurucunun savunmasına, mağdur ve tanık beyanlarına, mağdurda meydana gelen
yaralanmaya ilişkin adli hekim raporuna, olay tutanakları ve tüm dosya
kapsamına dayanılmıştır. Tutuklama konu olayın meydana geliş şekline dair
soruşturma mercilerince yapılan tespitler ve bunlara ilişkin dayanılan
delillerin içeriği dikkate alındığında başvurucu yönünden kuvvetli suç
şüphesinin mevcut olduğu açıktır.
34. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve
kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön şartı yerine gelmiş olan tutuklama
tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
35. Somut olayda, tutuklama kararını veren Sulh Ceza
Hâkimliği suçun 5271 sayılı 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki
maddesindeki katalog suçlardan olmasına atıf yapmıştır. Tutuklama kararına
yapılan itirazın reddi kararında ise bunun yanında başvurucunun kaçma ve
delilleri karartma şüphesinin bulunmasına dayanılmıştır. Başvurucunun
tutuklandığı cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma suçu -özellikle nitelikli hâlleri söz konusu olduğunda- Türk hukuk
sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat
edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine
işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin
Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No:
2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca silahla işlenmiş kasten yaralama suçu 5271
sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun
gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır. Dolayısıyla
başvurucu yönünden dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu
söylenebilir.
36. Öte yandan başvurucuya isnat edilen kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağdurunun lisede öğrenim gören bir çocuk
olduğu, yine soruşturmaya -ve dolayısıyla tutuklamaya- konu olayların mağdur
çocuğun öğrenim gördüğü okulda meydana geldiği, bu nedenle olaya tanık olan
kişilerin de bu okulda öğrenim gören öğrenciler ve görev yapan öğretmenler
olduğu gözardı edilmemelidir. Başvurucunun soruşturma konusu eylemlerinde
kurusıkı da olsa bir silah kullandığının ve somut olayın koşullarında
başvurucunun serbest bırakılması durumunda delillere etki edebilme, özellikle
de çocuk olan tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimalinin söz konusu olabileceği
hatırda tutulmalıdır. Buna göre tutuklamaya ilişkin karar veren yargı
organlarınca özellikle kaçma şüphesine ve delilleri (tanıkları) etkileme
riskine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin bulunduğu
değerlendirilmiştir.
37. Son olarak tutuklama tedbirinin ölçülü olup
olmadığının belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve
19. maddeleri kapsamında ölçülü olup olmadığının belirlenmesinde somut olayın
tüm özellikleri dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda başvurucunun çocuk olduğunun
ayrıca gözönünde bulundurulması gerekir.
38. Çocuklar hakkında tutuklama tedbirinin uygulandığı
durumlarda tutuklamanın çocuklar bakımından başvurulacak en son yol olduğu,
eğer tutukluluk bir zorunluluksa bunun mümkün olan en kısa sürede
sonlandırılması gerektiği dikkate alınmalıdır. Ancak bu durum, çocuklar
hakkında hiçbir şekilde tutuklama tedbirinin uygulanamayacağı şeklinde
anlaşılmamalıdır. Anayasa Mahkemesinin de belirttiği gibi çocuklar tarafından
işlenmiş olan çok ciddi suçlara ilişkin istisnai olaylarda tutuklama tedbirinin
uygulanması mümkündür (Furkan Omurtag, § 82).
39. Anayasa Mahkemesinin Furkan Omurtag kararına
konu olayda başvurucunun hırsızlığa teşebbüs suçundan tutuklanmasına karar
verilmiştir. Anayasa Mahkemesi tutuklamaya konu hırsızlığa teşebbüs suçunun
somut olayın koşullarında ne denli ciddi bir suç olduğunun ortaya
konulamadığını, ayrıca başvurucuya isnat edilen suçun cezası itibarıyla da ağır
bir suç olduğunun söylenmeyeceğini belirterek tutuklamanın ölçülü olmadığı
sonucuna varmıştır (Furkan Omurtag, § 88).
40. Anayasa Mahkemesi Enver Oktay Babatürk (B. No:
2016/15355, 9/10/2019, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı sırada camiden
sala okuyan din görevlisine yönelik tehdit ve hakarette bulunma suçlaması) ve Mehmet
Eren Ovayolu (B. No: 2017/36232, 10/12/2019, bir terör saldırısı sonrası
terör propagandası yapıldığı suçlaması) kararlarında ise başvurucunun yaşını,
tutuklamaya konu suçun niteliğini ve somut olayın gerçekleştiği koşulları
dikkate alarak yaptığı değerlendirmede çocuk olan başvurucular hakkında
uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu sonucuna varmıştır (Enver Oktay
Babatürk § 62; Mehmet Eren Ovayolu, § 48).
41. Somut olayda tutuklamaya konu şiddet olayı bir
öğrenim kurumunda (lisede) yaşanmıştır. Bu okulda genel olarak 15-18 yaş
grubunda bulunan çocukların öğrenim gördüğü hatırda tutulmalıdır. Ayrıca
başvurucu tutuklandıktan kısa bir süre (yaklaşık elli gün) sonra serbest
bırakılmıştır. Başvurucu, kendisiyle ilgili olmayan bir konuda (bir arkadaşının
yaşadığını iddia ettiği bir sorun nedeniyle) kurusıkı silahla okula gelmiş ve
söz konusu olay gerçekleşmiştir. Başvurucunun okulda öğrenim gören bir çocuğu
alıkoyma girişiminde bulunması, bunu engellemeye çalışan öğretmenleri tehdit
etmesi ve onlara kurusıkı tabancayla ateş ederek yaralaması söz konusudur. Bir
okulda yaşanan anılan eylemlerin niteliği ve tutuklamaya konu suçların konusunu
oluşturan eylemlerin ağırlığı dikkate alındığında hâkimliğin başvurucu hakkında
uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının
yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın
hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü
fıkrası ile güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
3/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.