TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
LALAZAR AGHAYEVA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/14880)
|
|
Karar Tarihi: 25/3/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Lalazar AGHAYEVA
|
Vekili
|
:
|
Av. Melike GÜMÜŞ TURTAY
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkı ile kötü muamele yasağının, sınır dışı etmenin usul güvencelerine aykırı olması nedeniyle yerleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının, hukuka aykırı tutulma nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Bölüm tarafından 27/5/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığı'na gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, 1972 doğumlu bir kadın olup Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerbaycan) vatandaşıdır. Başvurucuya Antalya Valiliği tarafından 7/11/2017 ila 7/11/2019 tarihlerinde geçerli kısa dönem ikamet izni verilmiştir.
6. Antalya'da bulunan ve bir site içinde faaliyet gösteren M. Hamam isimli işletmede 21/10/2019 tarihinde saat 21.00 sıralarında aralarında polislerin de olduğu memurlar tarafından denetim yapılmıştır. Yetkililer, başvurucu dışında yabancı uyruklu M.A. ile Türk vatandaşı bir kadının daha işletmede çalıştığını değerlendirmiştir. Yapılan denetim nedeniyle düzenlenen tutanakta M.A.nın masaj odasında masaj yaparken görüldüğü belirtilmiştir. Tutanağın başvurucuyla ilgili kısmı ise şöyledir:
"İş yeri günü birlik denetleme komisyonu olarak... işletmenin iş yeri çalışma ve çalıştırma ruhsatının olmadığı 99... yabancı kimlik numaralı Lalazar AGHAYEVA isimli şahsın girişte karşıladığı soyunma kabinini gösterdiği, ... Lalazar AGHAYEVA isimli şahısların çalışma izinlerinin olmadığı anlaşılmış olup;
İş bu tutanak tarafımızca imza altına alınmıştır. 21/10/2019 saat 21.40"
7. Söz konusu tutanak -sonradan geldiği belirtilerek- işletme sahibi M.C. ve başvurucuyla birlikte çalıştığı değerlendirilen iki kadın tarafından imzalanmış; başvurucu ise imzadan imtina etmiştir. Ayrıca tutanağı üç polis, bir gelir uzmanı, bir ziraat mühendisi, bir sağlık ve bir zabıta memuru imzalamıştır.
8. Başvurucu, denetim yapılan gün Fatih Polis Merkezi Amirliğinde olayla ilgili olarak bilgi vermiştir. Başvurucu şu şekilde beyanda bulunmuştur:
"...M. Rezidans içersinde bulunan Hamam Sauna'da saunaya girmek için gitmiştim. Bu sırada orada bulunan tanımadığım bir erkek havlu nerede diye sordu. Bende kendisine havlunun nerede olduğun gösterdim. Daha sonra ben oradan çıktım ve giderken bana erkek şahıs siz biraz bekleyin dedi. Bende bir süre bekledim. Daha sonra bana havlu soranın polis olduğunu öğrendim. Sonrasında da polis merkezine geldim. Ben hamam saunada çalışmıyordum. Sadece havlu sordukları için cevap verdim. Ben oraya haftada iki defa giderim. İşyeri sahibi olan [M.C.] benim oğlumun arkadaşı olur. Ben para vermeden buraya girerim. Olayla ilgili söyleyeceklerim bundan ibarettir. Herhangi bir şikayetim yoktur."
9. Yabancı M.A. beyanında saunaya işletme sahibi ile iş görüşmesi için gittiğini, beklemeye başladığını, bu sırada orada bulunan birinin kendisine işletme sahibi gelene kadar masaj yapmasını söylediğini, bunun üzerine bu kişinin bacağına on dakika kadar masaj yaptığını dile getirmiştir. İşletme sahibi şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede başvurucu ve M.A.nın kesinlikle işyerinde çalışmadıklarını, başvurucunun haftada bir veya iki kez gelen bir müşterisi olduğunu, M.A.nın ise iş görüşmesi için oraya geldiğini beyan etmiştir. Denetim sırasında işletmede bulunan Türk vatandaşı kadının ifadesi dosyada bulunmamaktadır.
10. Beyanının alınması sonrasında başvurucu, çalışma ve çalıştırma ruhsatı olmayan işyerinde izinsiz çalıştığı gerekçesiyle Antalya İl Göç İdaresi Müdürlüğüne (Göç İdaresi)gönderilmiştir. Başvurucu hakkında Antalya Valiliği 9/5/2019 tarihinde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendi (çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler) uyarınca sınır dışı etme kararı almış; 24/10/2019 tarihinde başvurucu, yurdu terke davet edilmiştir. Ayrıca Valilik başvurucunun ikamet iznini 24/10/2019 tarihinde iptal etmiştir.
11. Konyaaltı İlçe Emniyet Müdürlüğü 22/10/2019 tarihli yazıyla, yapılan kontrollerde işyerine gelen görevliye havlu veren başvurucunun çalışma belgesinin olmadığını belirterek cezai işlem uygulanması konusunda Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne (Çalışma Müdürlüğü) ihbarda bulunmuştur. Başvurucuya çalışma izni olmaksızın çalışmasından dolayı Çalışma Müdürlüğü tarafından 3.527 TL idari para cezası verilmiştir.
12. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali talebiyle Antalya 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde Türk vatandaşı olan oğlunun yakında doğacak çocuğuna bakmak amacıyla 2016 yılında Türkiye'ye geldiğini ve üç yıldır ikamet izniyle yurtta bulunduğunu, oğlunun 2018 yılında trafik kazası geçirmesi sonrasında bacağına platin takıldığını, tedavi amacıyla haftada bir iki kez oturdukları evin yanındaki sitenin içinde bulunan saunaya gittiklerini, işletme sahibinin oğlunun arkadaşı olduğunu, olay günü ise romatizmaya iyi geldiğinden sağlığı için saunaya gittiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, romatizma sorunu dışında yaşı ve fiziksel durumu itibarıyla zaten çalışamayacağını, oğlunun da çalışmasına izin vermediğini, olay günü erkek bölümünü geçerek kadın soyunma odasınına doğru ilerleyen, koridorda karşılaştığı sivil giyimli kişiye erkek soyunma odasını gösterdiğini ve sorması üzerine -uzun süredir işletmeye gidip gelmesi nedeniyle bilgi sahibi olduğundan- koridordan görülebilen soyunma odası girişindeki havluların yerini söylediğini, kendisinin de o sırada sivil giyimli olup çalıştığını gösteren bir delil bulunmadığını, hakkında haksız yere sınır dışı etme kararı alındığını iddia etmiştir. Başvurucu; işletmenin müşterisi olması nedeniyle haftanın bazı günleri ve farklı saatlerde oraya gidip geldiğini bu nedenle işletmenin içinde bulunduğu sitenin kamera kayıtlarının istenmesini, ayrıca olayla ilgili işletme içinde keşif yapılmasını talep etmiştir.
13. İdare Mahkemesi 4/3/2020 tarihli kararıyla davanın kesin olarak reddine karar vermiştir. İdare Mahkemesi başvurucunun delil talebine ilişkin olarak bir araştırma yapmamış, neden yapmadığına ilişkin bir açıklamaya da gerekçesinde yer vermemiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...yapılan denetimde davacının denetime giden görevliyi girişte karşıladığı, soyunma kabinini gösterdiği, dava dışı yabancı uyruklu bir bayanında masaj yaparken görüldüğü, bu kişi ile davacının çalışma izni olmaksızın çalıştığının 21/10/2019 tarihli tutanak ile tespit edildiği, davacının çalışma izin bulunmadan çalıştığının Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirilmesinin akabinde davacının çalışma izni olmadan çalıştığının tespit edildiğinden bahisle sınır dışı edilmesine ilişkin anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan olayda, 21/10/2019 tarihli tutanakla davacının söz konusu işyerinde denetim yapan görevliyi karşıladığı, soyunma kabininin yerini gösterdiği hususunun sabit olduğu, bu hali ile düzenlenen tutanağın da işyeri sahibi M.C. tarafından imzalandığı, tutanağın aksinin ortaya konulamadığı, dolayısı iledavacıya verilen 07/11/2017-07/11/2019 tarihleri arasında geçerli ikamet izninin amacına uygun kullanılmadığı anlaşıldığından tesis edilen işlemde hukukaaykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE...[karar verildi.]"
14. Başvurucu, karardan 17/4/2020 tarihinde haberdar olmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 28/7/2016 tarihli ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Kanunun uygulanmasında;
...
c) Çalışma izni: Bakanlıkça resmî bir belge şeklinde düzenlenen ve geçerlilik süresi içinde yabancıya Türkiye’de çalışma ve ikamet hakkı veren izni,
...
ifade eder."
16. 6735 sayılı Kanun'un "Çalışma izninde yetki ve yükümlülük" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
(2) Bu Kanun kapsamında yer alan yabancıların çalışma izni olmaksızın Türkiye’de çalışmaları veya çalıştırılmaları yasaktır.
(3) Diğer kanunlarda ya da Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı anlaşmalar veya uluslararası sözleşmelerde çalışma izni almadan çalışabileceği belirtilen yabancılar, bu Kanuna göre çalışma izni almadan çalışabilir veya çalıştırılabilirler.
..."
17. 6458 sayılı Kanun’un "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı 54. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
...
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
..."
18. Diğer ilgili hukuk için bkz. Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah [GK], B. No: 2021/2831, 15/2/2023, §§ 30-41.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 25/3/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağı ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu; yaklaşık üç yıl önce oğlunun yeni doğan çocuğuna bakmak için Türkiye'ye geldiğini, ardından Türk vatandaşı biri ile evlendiğini, bacaklarındaki romatizma sorunu, yaşı ve fiziki durumu nedeniyle Azerbaycan'da çalışabilecek ve para kazanabilecek durumda olmayıp tek başına yaşayamayacağını, ayrıca eşi ve çocuğunun Türkiye'de bulunduğunu, ülkesinde kimsesi olmadığını, sınır dışı edilmesi durumunda aile bütünlüğünün bozulacağını ileri sürmüştür.
21. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök [2.B.], B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
22. Somut olayda başvurucunun iptal davası sürecinde ülkesine geri gönderilmesi hâlinde yaşamının tehlikeye gireceğine veya aile bütünlüğünün bozulacağına ilişkin şikâyetinin olmadığı görülmüştür. Bu nedenle söz konusu ihlal iddiası yönünden başvurucunun usulüne uygun şekilde başvuru yollarını tüketmediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi mümkün değildir.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Sınır Dışı Etme İşlemlerindeki Usul Güvenceleri Kapsamında Yerleşme Hürriyetiyle Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu; müşterisi olduğu işletmede koridorda karşılaştığı kişiye sorması üzerine havluların yerini söylemesine rağmen o sırada yabancı bir kadının saunada masaj yaparken görülmesinin de etkisiyle hakkında yanlış bir kanıya varıldığını ileri sürmüştür. Söz konusu işyerinde çalıştığını gösteren delil bulunmadığını, dosya içindeki belgelerde eylemiyle ilgili olarak farklı ifadeler kullanıldığını, işletme sahibi işyerinde çalışmadığını beyan ederek aksini ortaya koymuş iken işletme sahibinin imzasının olduğu gerekçesiyle İdare Mahkemesinin sadece olayla ilgili tutanağa itibar etmesinin haksızlık olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle ifade hürriyeti, adil yargılanma, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
a. Uygulanabilirlik Yönünden
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Somut olayda Azerbaycan vatandaşı olan başvurucunun 7/11/2019 tarihine kadar geçerli ikamet izni vardır. Başvurucunun ikamet izninin iptal edilmesinin sebebi izinsiz çalıştığı iddiasıyla hakkında sınır dışı etme kararı alınmasıdır. Bir başka ifadeyle sınır dışı etme kararının alındığı sırada başvurucunun hukuken geçerli bir ikamet izni bulunmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın da koruduğu ek (7) No.lu Protokol'ün 1. maddesi kapsamındaki usul güvencelerinden faydalanması gerektiğinin kabulü gerekir. Buna göre başvurucunun iddiaları, yabancıların sınır dışı edilmelerindeki usul güvenceleri kapsamında yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı yönünden incelenecektir.
b. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
27. Ülkede ikamet eden yabancıyı koruma altına alan ilk husus, sınır dışı etme kararının kanuna uygun şekilde alınması gereğidir. Sınır dışı etme kararının kanuna uygun olarak alındığından söz edilebilmesi için kanun metni ve uygulaması yabancıların davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşımalıdır. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önemlidir. Bunun bir sonucu olarak müdahale yani sınır dışı etmeye ilişkin kanun yeterince erişilebilir ve öngörülebilir olmalıdır (Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah, § 74).
28. Sınır dışı etme kararını düzenleyenlerin tutum ve uygulamaları da kanunun kalitesi kadar önemlidir. Kamu makamları sınır dışı etme kararına gerekçe teşkil eden eylem ve davranışları somut şekilde belirlemeli, ayrıca bunlar da 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasında düzenlenen sınır dışı sebepleriyle makul seviyede ilintili olmalıdır (Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah, § 75).
29. Sınır dışı edilmenin muhatabı olan yabancıların yetkili bir merci (hâlihazırdaki mevzuata göre mahkeme) önünde verilen karara karşı gerekçeler sunabilmesi ve durumunun yeniden incelenmesini isteyebilmesi için ilk aşamada sınır dışı etme kararının kendisine hukuka uygun şekilde tebliğ edilmesi ve kararın dayanağını oluşturan fiilî sebeplerin neler olduğunu -bazı sınırlamalarla dahi olsa- öğrenebilmesi gerekmektedir. Bunlarla birlikte usul güvencelerinin etkili bir şekilde koruma sağlaması için şeklî bir incelemenin ötesinde yabancının öne sürdüğü iddiaların esası hakkında bir değerlendirme yapılması da şarttır (Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah, § 76).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
30. Başvurucu hakkında alınan sınır dışı etme kararının 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ğ) bendi uyarınca çalışma izni olmadan çalıştığının tespit edilmesi gerekçesiyle alındığı görülmüştür. İstisnai hâller dışında yabancıların Türkiye'de çalışabilmesi için 6735 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince izin almaları zorunludur. Başvurucunun çalışma izni olmadığı konusunda tartışma yoktur. Dolayısıyla başvurucunun sınır dışı edilmesinin kanuni dayanağı bulunmaktadır. Somut olayda tartışma konusu olan husus başvurucunun söz konusu işyerinde çalışmadığı, bu nedenle sınır dışı etme kararının fiilî gerekçelerinin gerçek dışı olduğu, usul güvencelerinden yararlanamadığı yönündeki iddialarıdır.
31. Olay günü idari makamlar hamam ünvanıyla hizmet veren bir işletmede denetim yapmış, bu sırada işletmede bulunan başvurucunun eylemleri itibarıyla orada çalıştığını değerlendirmiştir. Kolluk birimlerinin ihbarı üzerine Göç İdaresi, başvurucu hakkında sınır dışı etme kararı alırken yetkililerin denetimde elde ettiği delilleri dikkate almıştır. Buna göre başvurucunun işyerinde çalıştığı sonucuna varılmasına neden olan esas delilin olayla ilgili düzenlenen tutanak olduğu anlaşılmaktadır.
32. Olaya ilişkin düzenlenen tutanakta başvurucuyla ilgili tespitin sivil giyimli polis memurunu işletmenin girişinde karşıladığı ve soyunma kabinini gösterdiği şeklindedir. Bunun dışında tutanakta başvurucuyla ilgili herhangi bir gözleme veya işyerinde çalıştığını kabul etmeye yarayan bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Tutanağı başvurucunun imzalamaktan kaçındığı, işletme sahibi M.C.nin ise olay yerine sonradan geldiği şerhiyle imzaladığı görülmüştür. Başvurucu, olaydan sonra götürüldüğü polis merkezindeki beyanında veya sınır dışı etme kararına karşı açtığı iptal davasında iddia edilenin aksine iş yerinde çalışmadığını, kendisine sorulması üzerine havluların yerini söylediğini belirtmiştir. Başvurucunun dava dilekçesinde olayın gelişimine ilişkin anlatımı (bkz. § 12) -özellikle tutanakta belirtilen eylemler başvurucunun işletmede çalıştığını net olarak ortaya koymaktan uzak ve başka bir esaslı delil tespit edilmemiş iken- işletmede çalışmadığı yönündeki ihtimalin hiç de gerçek dışı olmadığını göstermekte, tutanağa dayalı varılan sonucun güvenilirliği konusunda şüphe uyanmasına neden olmaktadır. Olaya ilişkin anlatımı dışında başvurucu, yaklaşık bir yıldır işletmenin müşterisi olmasının ve olay anındaki eylemlerine ilişkin açıklamasının gerçek olup olmadığının aydınlatılması için sitedeki kamera kayıtlarının getirtilmesini ve keşif yapılmasını İdare Mahkemesinden talep etmiştir.
33. İdare Mahkemesi başvurucunun açtığı iptal davasını ret ile sonuçlandırırken tutanağın güvenilirliği üzerine düşen gölgeyi görmezden gelerek başvurucunun eylemlerinin sabit olduğunu, işyeri sahibinin de imzaladığı tutanağın aksinin ortaya konulamadığını söylemiştir. Öncelikle işyeri sahibi M.C. olay yerine sonradan gelmesine ve polis merkezindeki ifadesi de başvurucuyu doğrular mahiyette olmasına rağmen sadece tutanağı imzalamış olmasının varılan sonucu neden güçlendirdiği anlaşılır değildir. Başvurucu, iddialarının ve olayın gerçekleşme şekline ilişkin anlatımının gerçekliğini kanıtlamak için keşif yapılmasını ve kamera kayıtlarının getirtilmesini talep etmesine rağmen başvurucunun talepleri konusunda herhangi bir araştırma yapılmamış, yapılmamasına ilişkin bir gerekçe de sunulmamıştır. Başvurucu; söz konusu işyerine uzun süredir oğlunun, olay günü ise kendisinin rahatsızlığı nedeniyle geldiğini belirtmesine rağmen İdare Mahkemesinin başkaca bir delil toplamaksızın tutanağa konu eylemleri nedeniyle başvurucunun işyerinde çalıştığını kabul etmesi sadece kamu makamlarının sunduğu delillere itibar ettiğini, başvurucunun itirazlarına ise hiç şans tanımadığını göstermektedir. İdare Mahkemesi yaptığı yargılamada olayla ilgili tutanağın ve idari makamların vardığı sonucun güvenilirliğini hiç sorgulamamış, başvurucunun iddialarının gerçekliğine kapalı bir tutum sergilemiştir.
34. Hukuka uygun olarak ikamet ederken sınır dışı edilmesine karar verilen bir yabancının sınır dışı edilmesine karşı itiraz etme, kanıtlar sunma, iddiaların doğruluğuna karar verecek nitelikte bir inceleme yapılmasını isteme haklarına sahiptir. Somut olayda uyuşmazlığın esasına etkili bazı delillerin toplanmasını isteyen başvurucunun talepleri hiçbir gerekçe sunulmadan görmezden gelinmiş; başvurucu, kanıt sunma imkânından mahrum bırakılmıştır. Ayrıca yapılan yargılamada sınır dışı etmeye dayanak oluşturan delillerin gerçekliği tartışılmadan sadece kamu makamlarının başvurucu aleyhine topladığı delillere itibar edilerek şeklî anlamda bir incelemeyle yetinilmiştir.
35. Sonuç olarak sınır dışı edilmesine karşı gerekçeler öne sürebilme ve durumunu yeniden inceletme güvencelerinden yararlandırılmayan başvurucuya Anayasa'nın 40. maddesi anlamında etkili bir başvuru hakkının sağlandığı söylenemez.
36. Açıklanan gerekçelerle sınır dışı etme işlemlerindeki usul güvenceleri kapsamında yerleşme hürriyetiyle bağlantı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
37. Başvurucu, olayın gerçekleştiği 21/10/2019 tarihinde kolluk tarafından saatlerce tutulduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
38. Götürüldüğü polis merkezinde şüpheli olarak değil bilgi veren sıfatıyla beyanı alınan başvurucunun sınır dışı etme işlemi kapsamında tutulduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun idari gözetim kararı olmaksızın tutulmaktan şikâyetçi olduğu değerlendirilmiştir.
39. Başvurucunun göç idaresine sevk edildiği 22/10/2019 tarihine kadar kolluk tarafından tutulduğu, 24/10/2022 tarihinde ise yurdu terke davet edildiği görülmüştür. Başvurucu, tutulmasından doğan zararlarının tazmini için bireysel başvuru yapmadan önce tazminat davası açmamıştır (bu gereklilik yönünden benzer yönde değerlendirmeler için bkz. B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, § 74).
40. Bu durumda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından yukarıda açıklanan ilkeden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
42. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
43. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
44. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağı ile aile hayatına saygı, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sınır dışı etme işlemlerindeki usul güvenceleri kapsamında yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 23. maddesinde güvence altına alınan yerleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 1. İdare Mahkemesine (E.2019/1283, K.2020/275) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Sınır dışı etme işlemine ilişkin verilen tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,
G. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.