TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜLYÜZ VANA VE SAN TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/15770)
Karar Tarihi: 19/12/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucu
Gülyüz Vana ve San Tic. Ltd. Şti.
Vekili
Av. Muhammet Cihan HALICI
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, indirimlerin reddedilmesi suretiyle cezalı katma değer vergisi tarh edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Vergi Dairesi Müdürlükleri tarafından H.Ö., A.A., H. Limitet Şirketi, M.D. ve İ.K.nın 2010 yılı hesapları incelenmiş ve sözü edilen mükelleflerin 2010 yılında gerçek bir faaliyetlerinin bulunmadığı, düzenlenen faturaların sahte olduğu vergi tekniği raporlarıyla tespit edilmiştir.
3. Başvurucunun 2010 yıllına ait alış faturalarının arasında anılan mükellefler tarafından düzenlenenlerin de bulunduğunun tespiti üzerine başvurucu hakkında vergi incelemesi başlatılmıştır. Vergi inceleme raporunda başvurucu Şirketin ilgili defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda hakkında sahte fatura düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporu tanzim edilmiş olan anılan mükelleflerden alınan ve sahte olduğu ileri sürülen faturaları defterlerine kayıt ve beyan ettiği tespit edilmiştir. Öte yandan anılan mükellefler tarafından düzenlenen faturaların içeriğinde yer alıp ilgili dönem beyannamelerinde indirim konusu edilen katma değer vergilerinin beyannamelerden çıkarılarak beyannamelerin yeniden düzenlenmesi sonucu ortaya çıkan farkın vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilmesi önerilmiştir. Öneri doğrultusunda Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim dönemlerine ilişkin olarak vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir.
4. Başvurucu, 2010 yılına ilişkin resen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının iptali talebiyle Konya 1. Vergi Mahkemesinde (Vergi Mahkemesi) 13/5/2015 tarihinde iki ayrı dava açmıştır. Dava dilekçelerinde, defterlerinin incelenmediği, defterler incelenmeden resen takdir yapılmasının kanuna aykırı olduğu, anılan mükelleflerden yapılan alışların gerçek ticari faaliyete dayandığı, ödemelerin bir kısmının çekle bir kısmının havale yoluyla yapıldığı, tarh edilen vergi ve kesilen cezaların hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Ayrıca vergi incelemesinin yasal süresinde bitirilmediği belirtilerek yok hükmünde olduğu savunulmuştur.
5. Vergi Mahkemesi 31/12/2015 tarihinde davaları reddetmiştir. Kararların gerekçesinde; anılan mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu özetlendikten sonra bu mükelleflerin ekonomik, ticari ve teknik kapasite ve konumlarının düzenlenen hasılat faturalarının içeriğini teslime elvermediği belirtilerek düzenlenen faturaların gerçek mal ve hizmet hareketini yansıtmadığı, gerçek bir ticari faaliyete dayanmadığı vurgulanmıştır. Bununla birlikte ticari organizasyonu, sermayesi, ticari konumu elverişli olmayan sosyal ve ekonomik durumları itibarıyla herhangi bir ticari faaliyeti yürütebilecek durumda bulunmayan bu mükelleflerden mal ve hizmet alımlarının gerçek olduğunun iddia edilmesinin de teknik ve ticari icaplara uygun olmadığı ifade edilmiştir. Netice itibarıyla başvurucunun katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
6. Başvurucu, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Temyiz dilekçelerinde, dava dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir. Kararlar, Danıştay Dokuzuncu Dairesince (Daire) 24/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla onanmıştır. Kararlara muhalif kalan bir üye, A.A. ve H. Limitet Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitleri ile düzenlenen faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulmadığından, bu mükelleflerden alınan faturalar nedeniyle tarh edilen cezalı katma değer vergisinde isabet bulunmadığı ifade edilmiştir.
7. Başvurucu temyiz dilekçesindeki iddiaları ileri sürerek karar düzeltme yoluna da başvurmuştur. Daire 27/2/2020 tarihinde bu kez iki üyenin karşıoyuyla oyçokluğuyla karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermiştir.
8. Başvurucu, nihai hükümleri 7/5/2020 tarihinde öğrendikten sonra 22/5/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; vergi müfettişi tarafından ibrazı istenen ticari defterlerinin Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam eden dava dosyasında bulunduğunu, bunun dışında bulunan ticari defterlerin ise 13/2/2013 tarihinde teslim edildiğini, 1/3/2013 tarihinde incelemeye başlandığını, buna göre ticari defterlerin teslim edilmesi beklenmeden ve ticari defterlerin değerlendirilmeden incelenmeye başlanmasından yakınmaktadır. Başvurucu ayrıca derece mahkemelerinin de ticari defterleri dosyaya dâhil etmeksizin, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapmaksızın, ticari defterlerin ihticaca salih olup olmadığını, sahte olduğu iddia edilen faturaların ticari defterlere kayıtlı olup olmadığını değerlendirmeksizin karar verdiğini öne sürmüştür. Başvurucu bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
10. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Somut olayda katma değer vergisi tarh edilmiş ve resen vergi ziyaı cezası uygulanmıştır. Vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Vergi ödevinin yerine getirilmesini sağlamak ve vergi kurallarına aykırı davranılmasının önüne geçmek amacıyla vergi kabahatlerinin düzenlenmesinin ve bunlara aykırı davranıldığının tespit edilmesi hâlinde vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılması suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin mülkiyetin kamu yararının kullanımının kontrolü ve düzenlenmesine ilişkin kural çerçevesinde incelenmesi uygun görülmüştür.
12. 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden -anılan Kanun'da aksine hüküm olmadıkça- faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek, bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği belirtilmiştir.
13. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendi, 344. maddesi ile 359. maddesinin (b) fıkrası hükümleri gözetildiğinde katma değer vergisi indiriminden yararlanılabilmesi için bunun geçerli bir belgeye dayanması ve belgenin kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği, katma değer vergisi indiriminin sahte bir belgeye dayanması hâlinde indirim isteminin reddi suretiyle cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılacağı hususunun belirli ve öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca başvuruya konu olayda vergi alacağının tarhı ve tahsili ile vergi cezası kesilmesi bakımından kamu yararına yönelik bir amacın olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
14. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Ayfer Atalmış (B. No: 2016/12198, 9/6/2020) ve Alkapen Doğrama İnşaat Sanayi Ticaret İthalat İhracat Ltd. Şti. (B. No: 2019/20170, 15/6/2022) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede söz konusu kararlarda sahte olduğu tespit edilen belgelerdeki katma değer vergisinin indiriminin reddedilmesinin sahteciliğin ve Hazinenin zarara uğratılmasının önlenmesi, indirim sisteminin sağlıklı bir biçimde çalışmasının sağlanması için elverişli ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Ardından başvurucuların vergi idaresince tarh edilen cezalı vergiye karşı davalar açtığı ve davaların reddine ilişkin kararlara karşı da itiraz yoluna başvurarak yargılama safhasında tüm iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme imkânına sahip olduğuna dikkat çekilmiştir. Öte yandan Vergi Mahkemelerince mükelleflerin gerçek bir faaliyetinin bulunmadığı yolunda vergi inceleme elemanınca yapılan tespitin tüm dayanaklarının irdelendiği, dolayısıyla Vergi Mahkemelerinin vergi inceleme elemanının tespitlerini peşinen doğru kabul etmediği, bunları inceleyerek kendi kanaatini oluşturduğu ve değerlendirmelerinin keyfî ve temelsiz olmadığı ifade edilmiştir. Bu bilgiler ışığında sahte fatura içeriğindeki katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasının reddedilmesinin ve başvurucuların devlete ödenmeyen bu katma değer vergisinden sorumlu tutulmasının -başvurucuların fiili ve sorumlulukları gözetildiğinde- başvuruculara aşırı külfet yüklemediği sonucuna ulaşılmıştır.
15. Somut başvuruda başvurucunun tüm iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme imkânına sahip olduğu, Vergi Mahkemesince vergi inceleme raporlarının irdelenerek verilen kararın keyfî ve temelsiz olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmaması sebebiyle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.