logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hidayet Gündeş [1. B.], B. No: 2020/162, 13/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HİDAYET GÜNDEŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/162)

 

Karar Tarihi: 13/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Saliha AKSOY

Başvurucu

:

Hidayet GÜNDEŞ

Vekili

:

Av. Aydın ERSOY

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, taşeron işçi statüsünden kadroya geçirilmeme işleminin iptali talebiyle açılan davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Mersin Tarsus Devlet Hastanesi bünyesinde alt işveren olan şirkette taşeron işçi olarak çalışmakta iken 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 127. maddesi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı Hakimler Ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı ve Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23. madde gereğince sürekli işçi kadrosuna geçmek için 8/1/2018 tarihinde idareye başvurmuştur.

3. İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kurulan Tespit Komisyonu başvurucunun 4/12/2017 tarihi itibarıyla yüklenici bünyesinde çalıştırılıyor olma koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle başvurusunu reddetmiştir. Başvurucunun anılan işleme karşı 21/2/2018 tarihinde yaptığı itiraz Tespit Komisyonunun 26/2/2018 tarihli işlemi ile reddedilmiştir.

4. Başvurucu, itirazın reddi işleminin iptali istemiyle Mersin 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme)22/10/2018 tarihinde dava açmıştır.

5. Mahkeme 6/2/2019 tarihli kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiş; karar gerekçesinde sürekli işçi kadrosuna geçmek için başvuru yapan davacının 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılıyor olma koşulunu sağlamadığı gerekçesi ile başvurusunun reddedildiğini, davacının ret kararına karşı 21/2/2018 tarihli dilekçeyle itiraz ettiğini, itirazın Mersin Valiliği Tespit Komisyonu Başkanlığının 26/2/2018 tarihli kararı ile reddedilmesi üzerine davanın açıldığı vurgulanmıştır. Mahkeme; davacının, Komisyon kararına 21/2/2018 tarihinde yaptığı itirazın reddedilmesine dair kararın Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasına istinaden geçerli şekilde tebliğ edilmediğini iddia ettiğini ancak başvurudan itibaren altmş günlük yasal süre içinde cevap verilmemesi üzerine istemin reddedilmiş sayılacağını, 23/4/2018 gününden itibaren altmış günlük yasal süre içinde en geç 22/6/2018 günü mesai bitimine kadar doğrudan dava açılması gerekirken bu süre geçtikten çok sonra 22/10/2018 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığını belirtmiştir.

6. Başvurucunun anılan karara yönelik istinaf talebi Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin 29/5/2019 tarihli kararıyla temyiz yolu açık olmak üzere reddedilmiş; temyiz başvurusu ise Danıştay 12. Dairesince istinaf incelemesi üzerine kesinleşen karar hakkında temyiz isteminde bulunulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle 19/11/2019 tarihinde reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararın 11/12/2019 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 24/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucu, Anayasa'nın 40. maddesine göre devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu ancak Tespit Komisyonunca itirazın reddine ilişkin tesis edilen 26/2/2018 tarihli dava konusu işlemde gidilecek kanun yolunun gösterilmediğini ifade etmiştir. Ayrıca dava konusu işlem kendisine tebliğ edildiği hâlde Mahkemenin başvurunun zımnen reddedildiği yönünde hatalı bir değerlendirme yaptığını belirtmiştir. Davasının süre aşımından reddedilmesi ve temyiz talebinin de esastan incelenmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ifade eden başvurucu, kendisi ile aynı durumda olan kişilerin açtığı davaların farklı sonuçlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvurucunun şikâyetleri, mahiyeti gereği mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

12. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

13. Somut olayda başvurucu, başvuru dilekçesinde itirazın reddine ilişkin kararın kendisine tebliğ edildiğini ancak bu işlemde başvurulacak yargı yolunun gösterilmediğini ileri sürmüştür. Diğer yandan başvurucunun dava ve istinaf yoluna başvuru dilekçelerinde dava konusu işlemin kendisine usule uygun tebliğ edilmediği yönünde ifadeler kullandığı tespit edilmiştir.

14. Mahkeme, başvurucunun talebini dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirip olaya uygulanacak olan 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ilgili hükümlerini de yorumlamak suretiyle gerekçesini de belirterek (bkz. § 5) karar vermiştir. Yapılan bu değerlendirme ve ulaşılan sonuç, dava açmayı imkânsız kılacak nitelikte aşırı şekilci bir yaklaşımdan kaynaklanmadığı gibi belirtilen kanun hükümlerine öngörülmeyecek şekilde olağanın dışında bir anlam verilmek suretiyle sonuca ulaşıldığına dair bir uygulama olarak da değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla anılan ihlal iddiası yönünden mahkemeye erişim hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal saptanmamıştır.

15. Bununla birlikte somut olayda dava konusu işlemde yargı yolunun gösterilmemesinin dava yoluna başvurulmasını etkileyip etkilemediği incelenmelidir.

16. Anayasa Mahkemesi somut başvuruya benzer nitelikte iddiaları Naci Beştepe (B. No: 2015/14665, 10/5/2018) kararında incelemiştir. Anılan karara konu olayda başvurucu, mahkeme kararında karara karşı gidilecek kanun yolunun gösterilmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi anılan başvuruda mahkeme kararında başvurulacak kanun yolunun ve süresinin belirtilmemesine karşın bu kapsamda başvurucuyu yanıltacak ya da yanlış yönlendirecek bir bilgiye de yer verilmediğini, karar düzeltme yolu ve başvuru yöntemini düzenleyen mevzuatın açık olduğunu vurgulayarak başvurucunun karar düzeltme yoluna başvurmasını zorlaştırıcı ya da engelleyici nitelikte olmadığı kanaatine ulaşmıştır. (Naci Beştepe, § 22).

17. Somut olayda dava konusu edilen işlem idareye yapılan itirazın reddidir. Anılan işlemde başvurulacak kanun yolu ve süresi belirtilmemiştir. Bununla birlikte yukarıda ifade edildiği üzere işlemde başvurucuyu yanıltacak, yanlış yönlendirecek şekilde herhangi bir muğlak bilgiye de yer verilmediği görülmüştür. 2577 sayılı Kanun’un 10. ve 11. maddelerinde idari işlemlere ilişkin hangi hâllerde dava yoluna gidilebileceği belirtilmiş ve dava süreleri açıkça düzenlenmiştir. Dolayısıyla dava yoluna başvuru yöntemini düzenleyen mevzuatın açık olduğu, idari işlemde kanun yoluna ve süresine ilişkin yanıltıcı bir bilgiye yer verilmediği birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun dava yoluna başvurmasını zorlaştırıcı ya da engelleyici nitelikte bir durumun olmadığı sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik derece mahkemesinin ret kararıyla yapılan müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu değerlendirilmiştir.

19. Diğer yandan başvurucu, istinaf mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvuramamasından da şikâyet etmiştir.

20. Anayasa Mahkemesi Abdurrahman Şanda (B. No: 2014/3907, 7/12/2016) ve Ayşe Türk ve diğerleri (B. No: 2018/1906, 21/4/2021) kararlarında dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkların makul sürede sonuçlandırılması amacıyla bir kısım mahkeme kararına karşı temyiz yolunun kapalı tutulmasının adalet duygusunu rencide edecek veya hukuk devleti kavramıyla bağdaşmayacak sonuçlara yol açacak boyutta bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda da anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hidayet Gündeş [1. B.], B. No: 2020/162, 13/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı HİDAYET GÜNDEŞ
Başvuru No 2020/162
Başvuru Tarihi 24/12/2019
Karar Tarihi 13/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, taşeron işçi statüsünden kadroya geçirilmeme işleminin iptali talebiyle açılan davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi