TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İHSAN ERDEM PEKER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/16311)
|
|
Karar Tarihi: 15/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
İhsan Erdem PEKER
|
Vekili
|
:
|
Av. Görkem PEKER
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, çalışma izninin iptal edilmesi ve yeniden çalışma izni düzenlenmesinin yasaklanması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, 2010-2016 yılları arasında özel bir eğitim kurumunda öğretmen olarak çalışmıştır. Olağanüstü hâl (OHAL) tedbirleri kapsamında 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 2. maddesinde yer alan millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) aidiyeti veya bu örgüte iltisakı, irtibatı belirlenen KHK ekindeki listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşlarının kapatılmasına ilişkin düzenleme kapsamında başvurucunun çalıştığı kurum kapatılmıştır.
3. Millî Eğitim Bakanlığının 21/7/2016 tarihli ve 7783529 sayılı Genelgesi (Genelge) ile de "Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyım atanmayan kurumlar ve kayyım atanan kurumlarda kayyım ataması yapılmadan önce görev yapan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin Millî Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS) üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinleri valiliklerce iptal edilecek, bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyerek MEBBİS üzerinde gerekli bilgiler işlenecektir" kuralı getirilmiştir. Anılan genelge kapsamında başvurucunun da çalışma izni iptal edilerek MEBBİS'e yasak işlenmiştir.
4. Başvurucu, anılan işlemin iptali talebiyle Balıkesir 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme)dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; iş başvurusunda bulunduğu sırada çalışma izninin iptal edildiğini öğrendiğini ancak kendisinin daha önce çalıştığı özel eğitim kurumundan 667 sayılı KHK ile kapatılmadan önce istifa yoluyla ayrıldığını belirtmiş, hukuki statüsünün bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkeme 27/2/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun talep ettiği şekilde genel bir çalışma izni düzenlenemeyeceğine işaret edilmiştir. Öte yandan Genelge'nin çalışma izni iptal edilenlere başka bir kurumda çalışma izni verilmeyeceğine ilişkin düzenlemesinin kesinlik arz etmediği, her somut olayda değişen koşullara göre idarenin değerlendirme yapabileceği belirtilmiştir. Belirli bir özel eğitim kurumunda çalışma izni düzenlenmemesi durumunda başvurucunun bu hususu dava konusu yapmasında bir engel olmadığı ifade edilmiştir. Bununla birlikte Genelge'ye dayanılarak yapılan işlemin hukuka uygun olduğu vurgulanmıştır.
5. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi temyiz yolu açık olmak üzere istinaf başvurusunu 30/5/2019 tarihinde reddetmiştir.
6. Başvurucunun temyiz başvurusu, Danıştay 8. Dairesince anılan kararın istinaf aşamasında kesinleşen kararlardan olması sebebiyle incelenmeksizin 5/9/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
7. Başvurucu vekili, nihai kararı 10/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 15/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun ile COVID-19 pandemisi nedeniyle yargı alanındaki süreler 13/3/2020 tarihinden 15/6/2020 tarihine kadar durdurulduğundan başvurunun süresinde olduğu anlaşılmıştır.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu, 667 sayılı KHK ile kapatılmasından önce söz konusu özel eğitim kurumundan istifa yoluyla ayrıldığını, bu sebeple çalışma izni bakımından hukuki statüsünün farklı değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, bu husustaki iddialarını yargılama safahatında da ileri sürmüş olmasına rağmen yargı mercilerince dikkate alınmadığını belirtmiştir. Başvurucu on beş yıllık öğretmen olduğunu, Genelge'ye dayanılarak çalışma izninin iptali ile öğretmen olarak çalışmasının yasaklandığını, Millî Eğitim Bakanlığı kayıtlarında yasaklı olarak gözüktüğü için özel sektörde mesleğini yapamadığını vurgulayarak adil yargılanma hakkı ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; görüş ekinde yer alan Millî Eğitim Bakanlığının somut olaya ilişkin açıklamalarında olağanüstü hâl koşulları hatırlatıldıktan sonra millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY'ye aidiyeti, bu örgütle iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilen özel öğretim kurumlarının kapatılması ve bu kurumlarda çalışan personelin resmî ya da özel öğretim kurumlarında çalışmalarına ilişkin çalışma izni verilmemesi şeklinde uygulama yapıldığı belirtilmiştir. Örgütle bağlantısı olmayanların valiliklerde kurulan inceleme komisyonlarına yeniden başvurabileceği ifade edilmiştir. Ayrıca Danıştay 8. Dairesinin 6/7/2023 tarihli ve E.2017/2147, K.2023/3570 sayılı kararıyla Genelge'nin "başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyerek MEBBİS üzerinde gerekli bilgiler işlenecektir" kısmının iptal edilmesi nedeniyle 29/8/2023 tarihinden itibaren MEBBİS kayıtlarından yasakla ilgili kayıtların silindiği, bu kapsamda başvurucunun da MEBBİS kaydının düzeltildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Anayasa Mahkemesi başvuru konusunu değerlendirdiği kararında, başvurucunun şikâyet ettiği idari işlemin çalışma izninin iptali ve özel öğretim kurumlarında çalışma yasağını tek bir tedbir olarak kabul edip OHAL süresini aşar şekilde uygulandığını gözeterek mesleğe ilişkin anılan tedbirleri Anayasa'nın 13. maddesi bağlamında incelemiştir (Ayşe Ortak [GK], B. No: 2018/25011, 6/1/2022, §§ 34-38).
13. Anılan kararda mesleki hayata yönelik söz konusu müdahalenin kişinin özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı kabul edilerek başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğuna karar verilmiştir (Ayşe Ortak, §§ 56-59). Somut olayda da anılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığı görülmüştür.
14. Ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan komisyona başvuru yolunun ileri sürülen hak ihlali iddialarını esastan incelemek suretiyle gerektiğinde giderim sağlayabilecek nitelikte tüketilmesi gereken etkili bir yol olmadığına işaret edilmiştir (Ayşe Ortak, §§ 60-66).
15. Başvurucunun çalışma izninin iptal edilmesi ve bir daha özel eğitim kurumlarında çalışma izni verilmemesi şeklinde tesis edilen idari işlemin yargı kararıyla iptal edilmeyerek kesinleşmesi, bu suretle mesleğini yapma imkânından mahrum bırakılması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkına müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır (Ayşe Ortak, § 69).
16. Somut olaya konu bu müdahalenin kanuniliği kapsamında çalışma izninin iptal edilme ve çalışma yasağına ilişkin gözetilmesi gereken ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce ayrıntılı olarak açıklanmıştır (Ayşe Ortak, §§ 72-85). Buna göre 667 sayılı KHK ile millî güvenliğe tehdit oluşturduğu veya terör örgütüyle ilişkili olduğu tespit edilen özel öğretim kurumlarının kapatılmasının düzenlendiği, bu kurumlarda çalışanların çalışma izinlerinin iptal edilerek özel öğretim kurumlarında çalışma yasağı getirilmesine yönelik bir düzenlemenin yapılmadığı, bu yasağın sadece Genelge ile belirlendiği, bir düzenleyici idari işlemle temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının ise mümkün olmadığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda mesleğe yapılan müdahalenin bir genelgeye dayandırıldığı ve kanunlarda açık bir düzenleme olmaksızın bir idari işlem ile mesleği icra etmenin engellendiği, dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı tespit edilerek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine hükmedilmiştir. Ayrıca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından Anayasa'nın 13. maddesindeki diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Mevcut başvuruda da anılan kararda belirtilen tespitler ve sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır (benzer yöndeki kararlar için bkz. Selçuk Sinan [1. B.], B. No: 2018/16395, 10/5/2022; Fadime Çulha [2. B.], B. No: 2018/21757, 19/1/2022; Musa Kırmızı [1. B.], B. No: 2018/33255, 16/6/2022).
17. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
III. GİDERİM
18. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
19. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
20. İhlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Balıkesir 1. İdare Mahkemesine (E.2018/577, K.2019/203) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.