TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
OSMAN KÖSE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/4620)
Karar Tarihi: 15/4/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Ayşenur TUNCER
Başvurucu
Osman KÖSE
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gemi adamlığı belgesinin kamu görevinden çıkarılma gerekçe gösterilerek iptal edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, T.C. Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünde raportör olarakgörev yapmaktayken 1/9/2016 tarihli ve 29818 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin (672 sayılı KHK) ekli listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmıştır.
3. Başvurucu, 1992 yılında Kocaeli Liman Başkanlığından almış olduğu gemi adamlığı belgesini kaybetmiştir. Bu nedenle anılan belgenin zayi olduğunu bildirerek yeniden gemi adamlığı belgesi almak istemiştir. Başvurucu, gerekli işlemleri tamamlayarak gemi adamlığı belgesini aldıktan sonra anılan belge iptal edilmiştir. Bunun üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İç Sular Genel Müdürlüğünün 29/12/2017 tarihli iptal işlemine karşı itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazı 27/3/2018 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu, itirazın reddi işleminin iptali için Ankara 16. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
4. Başvurucu dava dilekçesinde; mevcut gemi adamlığı belgesini kaybettiği için 10/8/2017 tarihinde Kocaeli Liman Başkanlığına başvurduğunu ve 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkartıldığını beyan ederek tekrar gemi adamlığı belgesi alıp alamayacağını sorduğunu belirtmiştir. İlgili kurumun ise adli sicil kaydı bulunmadığı takdirde gemi adamlığı belgesi alabileceği yönünde bilgi verdiğini, bunun üzerine yeniden gemi adamlığı belgesi alabilmek için gerekli belgeleri ve şartları tamamladığını, harçları yatırdığını, sınırlı başmakinist yeterliliği olan gemi adamlığı belgesinin düzenlenip tarafına teslim edildiğini ifade etmiştir. Mahkeme 16/5/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun gemi adamlığı belgesi alabilme şartlarına sahip olmadığı hâlde dava konusu belgenin düzenlendiğini, söz konusu durumun açık hata kapsamında kabul edilmesi gerektiğini ve açık hata sonucu düzenlenen belgenin iptal edilmesine ilişkin işlemde ve bu işleme karşı yapılan itirazın reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtilmiştir.
5. Başvurucu, söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 2/12/2020 tarihinde istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 8/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 9/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu; terör örgütü üyeliği suçlamasıyla hakkında yürütülen soruşturmada kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini, memuriyetine son verildikten sonra dava konusu yapılan gemi adamlığı belgesini çıkarttığını, ileri sürdüğü itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek özel hayata saygı hakkının, çalışma hakkının, adil yargılanma hakkının, ayrımcılık yasağının, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması gerekir.
11. Anayasa Mahkemesi Hüseyin Aşkan ([2. B.], B. No: 2017/15649, 21/7/2020) kararında otuz günlük süre kuralının bireysel başvurunun ön şartlarından biri olduğunu ve bu sürenin başlangıç tarihinin tespitinde kanun hükmü gereği öğrenme tarihinin esas alınacağını belirtmiştir. Anılan kararda bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması yönünden nihai kararın gerekçesinin tebliğinin öğrenme şekillerinden biri olduğu, bununla birlikte başka şekillerde de öğrenmenin söz konusu olabileceği ifade edilmiştir (Hüseyin Aşkan, §§ 20-23).
12. Bu doğrultuda kullanıcıların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yaptıkları işlemlerin (doküman oluşturma, düzenleme, imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına alındığı evrak işlem kütüğünün Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi sonucunda nihai kararın açılarak okunduğuna ilişkin bir işlemin tespiti hâlinde bu işlemi yapan ilgililerin işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrendiklerinin kabul edileceği, böyle bir durumda bireysel başvuru süresinin de bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği belirtilmiştir (Hüseyin Aşkan, §§ 26-29).
13. Somut başvuruda her ne kadar başvurucu nihai kararın 26/1/2021 tarihinde tebliğ edildiğini belirtmiş ise de başvurucunun nihai kararı 8/1/2021 tarihinde UYAP üzerinden okumak suretiyle öğrendiği sabittir. Bu durumda başvurucunun tespit edilen öğrenme tarihinden itibaren otuz günlük bireysel başvuru süresi geçtikten sonra 9/2/2021 tarihinde başvuru yaptığı anlaşılmıştır. Başvurucunun herhangi bir mazeret de bildirmediği görülmüştür.
14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.