TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERHAN ŞEKER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/167)
Karar Tarihi: 4/10/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Mücahit AYDIN
Başvurucu
Erhan ŞEKER
Vekili
Av. Emre AKARYILDIZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan şikâyetin esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, infaz hâkimliğine başvurarak kendisine gelen mektup, faks ve telgrafların ceza infaz kurumu bünyesinde bulunan mektup okuma komisyonu tarafından okunması ve sonrasında Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) kaydedilmesi uygulamasının kaldırılmasını talep etmiştir. İnfaz hâkimliği; şikâyet konusu işlemin 10/10/2016 tarihli Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yazısına istinaden yapıldığını ve ceza infaz kurumu idaresinin takdirinde olmadığını belirterek Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün işlemlerine karşı ise idari yargı yolunun açık olduğu gerekçesiyle talebin görev yönünden reddine karar vermiş; ağır ceza mahkemesi başvurucunun bu karara itirazını kesin olarak reddetmiştir.
3. Başvurucu, nihai hükmü 16/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 24/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
4. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
5. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
6. Başvurucu; kişisel verilerini de içeren özel yazışma niteliğindeki mektuplarının sakıncalı olup olmadıklarına bakılmaksızın UYAP'a taranarak süresiz bir şekilde muhafaza edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetinin, söz konusu uygulamaya karşı yaptığı şikâyetin derece mahkemelerince duruşma yapılmaksızın incelenmesi ve esasa girilmeksizin görev yönünden reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık, başvurucunun gelen/giden tüm mektup, faks ve telgraflarının Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün Mektup ve Faksların UYAP Sistemine Kaydedilmesi ve Silinmesi başlıklı 4/8/2021 tarihli genel yazısı uyarınca otomatik olarak silinmekte olması nedeniyle mağdur sıfatı bulunmadığı ve infaz hâkimliğinin idari yargı yolunun görevli olması nedeniyle talebi esastan incelemediği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
7. Başvuru, özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir.
8. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
9. İnfaz hâkimliklerinin kuruluş, görev, çalışma esas ve usullerini düzenleyen 16/5/2001 tarihli 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 5. maddesinde ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un 4. maddesinde ise hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliklerinin görevlerinden biri olarak sayılmıştır (Meral Danış Beştaş (3), B. No: 2017/37087, 13/10/2020, § 44).
10. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda derece mahkemelerince ortaya konulan bu yaklaşımın temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine yönelik şikâyetin etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamadığını belirtmiş ve ihlal sonucuna ulaşmıştır (Meral Danış Beştaş (3), §§ 47-49).
11. Başvurunun özü, UYAP'a kaydedilen mektupların silinmesine ilişkindir. Mektupların UYAP'a kaydedilmesi işleminin dayanağı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün yazısıdır. Bununla beraber başvurucu, İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyette söz konusu yazıya istinaden kendi mektuplarının kaydedilmesinden yakınmaktadır. Diğer bir ifadeyle, başvurucunun şikâyetinin konusu işlemin dayanağı olan yazı değil, bu yazı uyarınca kendisi hakkında tesis edilen birel işlemdir. İnfaz Hâkimliği kararında ise şikâyet konusu işlemin ceza infaz kurumu idaresinin takdirinde olmadığının belirtilmekle yetinildiği, şikâyet konusunun 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve infaz hâkimliklerine mahpusların hak ve hürriyetlerinin korunması adına geniş bir görev alanı tanıyan düzenlemenin kapsamına hangi nedenlerle girmediği hususunda ikna edici açıklamalarda bulunulmadığı görülmektedir.
12. Başvurucunun İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyet, başvurusunun 4675 sayılı Kanun kapsamında olmadığı yönünde verilen kararın bu yönüyle ilgili ve yeterli gerekçeler içermediği, başvurucunun iddialarının incelenmesine ve uygun bir telafi şansı sunmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Derece mahkemelerince verilen kararların dayanağı olarak gösterilen ilgili mevzuatın başvuruya konu işlemin hukuka ve Anayasa'ya uygun olup olmadığının denetlemesini yasaklamadığı da dikkate alındığında derece mahkemelerince ortaya konulan bu yaklaşım, temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine yönelik şikâyetin etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamamıştır. Neticede başvurucuya, özel hayata saygı hakkı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, pratikte de işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.
13. Açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.
14. Özel hayata saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından haberleşme hürriyeti ve adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
15. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
16. Başvuru konusu mektupların UYAP'tan silindiği dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
17. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Silivri 2. İnfaz Hâkimliği (E.2019/5411, K.2019/5477) ve Silivri Ağır Ceza Mahkemesi (2019/3008 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/10/2023 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucu; kendisine gelen ve kendisi tarafından gönderilmek istenen mektupların süresiz biçimde UYAP'a kaydedilmesi işlemine son verilmesi talebinin görev yönünden reddedilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Başvuru konusu yapılan işlem cezaevi idaresinin takdirinde olmayıp Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 10/10/2016 tarihli yazısına istinaden yapılmıştır. Mevcut başvurudan anlaşıldığı üzere ihlal iddiası belirli bir mektuba ilişkin olmayıp genel olarak cezaevi kurumunca tatbik edilen genel bir uygulama olarak mektupların UYAP'a kaydedilmesine yöneliktir. Bu anlamda İnfaz Hakimliği, başvurucunun talebinin cezaevi idaresinin takdirine bağlı olmadığı, söz konusu uygulamanın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün kararına istinaden yapıldığı sonucuna ulaşmıştır.
3. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun şikâyetlerine benzer nitelikteki şikayetleri Kemal Karanfil (B. No: 2017/24776, 24/5/2018) kararında değerlendirmiş ve bu tür şikâyetlerin incelenmesinde gözönüne alınacak kriterleri belirlemiştir. Buna göre uygulama, ancak ilgili yazışmanın incelenerek içeriğinin denetlenmesi sonucu mümkün olabilmektedir. Sakıncalı olarak değerlendirilen yazışmanın hakkındaki yargısal işlemlerin tamamlanması için gerekli süre sonuna kadar kurumca muhafaza edilmesi ise kanuni bir zorunluluktur (Kemal Karanfil, B. No: 2017/24776, 24/5/2018, § 64).
4. Yargı birimleri tarafından gerçekleştirilen idari veya yargısal işlemlerde işlemle ilgili fiziki tüm evrakın işlem şeffaflığını sağlamak amacıyla UYAP sistemine kaydedildiği bilinmektedir. Bu evrak arasında belirli kişilere ait kişisel bilgilerin yer alması da işin doğası gereği mümkündür. Kişisel veri niteliğinde olan bu bilgilerin sisteme hangi kurallar çerçevesinde, hangi amaçla ve kimler tarafından kaydedileceği ve saklanacağı, bilgileri kaydeden yargı biriminin niteliğine göre ilgili kanunda düzenlenmektedir (Kemal Karanfil, § 65).
5. Anılan karardan sonra Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 19/1/2021 tarihli yeni bir genel yazı çıkarılmıştır. Ardından 7328 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesine 5. fıkra eklenmiş ve söz konusu yeni düzenlemenin uygulanması ile ilgili olarak Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 4/8/2021 tarihinde yeni bir genel yazı çıkarmıştır.
6. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinde yapılan değişiklik ve ekleme ile kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olan veya tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülere gelen veya bu hükümlüler tarafından gönderilen mektup, faks ve telgrafların dijital olarak kaydedilebileceği veya fiziki olarak saklanabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, bu iletilere ilişkin kayıt veya belgelerin amacı dışında kullanılmaması, Kanunda açıkça belirtilen haller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılmaması ve herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç bir yıl sonunda silinmesi sağlanmaktadır.
7. Bu şekilde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 4/8/2021 tarihli yazısında belirtildiği üzere herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş kayıtların en geç bir yıl sonunda silinmesi sağlanmaktadır. Buna ek olarak hükümlü ve tutuklu tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgrafların denetime tabi olmaması nedeniyle kayıt işleminin uygulanmayacağı da kanun tarafından güvence altına alınmıştır.
8. Somut olayda başvurucunun mektuplarının UYAP sistemine kaydedildiği iddia edilmişse de anılan kayıtların herhangi bir şekilde kullanıldığının iddia edilmediği, UYAP Bilişim Sisteminde kayıt altına alınan bu verilere kurum müdürlüğü tarafından belirlenen yetkilendirilmiş personel dışında kalan diğer personelin erişim imkânı bulunmadığı, ayrıca 4/8/2021 tarihli Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğünün yazısı uyarınca silindiği belirlenmiştir.
9. Sonuç olarak başvurucunun UYAP’a kaydedildiğini iddia ettiği mektuplarının UYAP sisteminden silindiği, anılan kayıtların kullanıldığının iddia edilmediği bu haliyle başvurucunun özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti yönünden mağdur sıfatının kalmadığı değerlendirilmiştir.
10. Öte yandan etkili başvuru hakkının tek başına ileri sürülemeyeceği ve bir hakla bağlantılı olarak incelenebileceği dikkate alındığında etkili başvuru hakkı yönünden de mağdur sıfatının kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
11. Açıklanan nedenlerle özel hayata saygı hakkı ve bu hakla bağlantılı etkili başvuru hakkı yönünden mağdur sıfatı kalmadığı için kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye