logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sertan Ufuk Seviner [1.B.], B. No: 2020/1973, 4/10/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERTAN UFUK SEVİNER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/1973)

 

Karar Tarihi: 4/10/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Duygu KALUKÇU

Başvurucu

:

Sertan Ufuk SEVİNER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; işe iade davasında, baskı altında istifa dilekçesi verdiği hususuna ilişkin deliller incelenmeden ve tanık dinletme talebi karşılanmadan davanın reddine karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin, gerekçeli kararda kullanılan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ve uzun süren yargılama nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Türk Telekomünikasyon A.Ş.de (Şirket) başdenetçi olarak görev yapmakta iken 21/7/2016 tarihli istifa dilekçesiyle işten ayrılmış; 18/8/2016 tarihli dilekçeyle de Ankara 6. İş Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde işe iade davası açmıştır.

3. Başvurucu; dava dilekçesinde 20/7/2016 tarihinde işveren Şirket tarafından istifaya zorlandığını, istifa ederse işçilik alacaklarının kendisine ödeneceğinin belirtildiğini, istifayı reddetmesi üzerine aynı tarihte savunması dahi alınmaksızın Sosyal Sigortalar Kurumuna (Kurum) iş akdinin feshedildiğinin bildirildiğini, yine aynı tarihte bilgisayarına el konularak bilgi sistemlerine erişiminin kaldırıldığını ve giriş kartının iptal edildiğini belirtmiştir. Mevcut durum karşısında en azından işçilik alacaklarına kavuşma beklentisi ile 21/7/2016 tarihinde istifa dilekçesi verdiğini belirten başvurucu, bu süreçte de dilekçe tarihinin 20/7/2016 olarak girilmesi yönünde baskıya maruz kaldığını ancak tarihi değiştirmediğini, iş akdinin tamamen keyfî bir şekilde, hiçbir somut delil gösterilmeden feshedildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca istifa niyetinin olmadığı ve baskıya maruz kaldığı hususlarının ispatı için iki kişilik tanık listesi bildirmiş, ilk duruşmada da tanıkların dinlenmesini talep etmiştir.

4. Mahkeme, istifa dilekçesi ile fesih bildirim tarihlerini dikkate alarak iş akdinin feshedildiği kabulü üzerinden yargılamayı yürütmüş ve şüphe feshinin geçerli olduğunu belirterek davanın reddine hükmetmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi, dosyanın Olağanüstü Hâl İşlemleri Komisyonuna (OHAL Komisyonu) gönderilmesine karar vermiş; OHAL Komisyonu ise inceleme yetkisinin olmadığını belirterek dosyayı iade etmiştir. Dosya kendisine geri gelen Bölge Adliye Mahkemesi yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemeye iadesine hükmetmiştir.

5. Mahkeme, başvurucu hakkında yürütülen soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verildiğini, somut olayda şüphe feshinin geçerli olduğu yönündeki önceki değerlendirmesinin istinaf mercii tarafından kabul edilmediğini belirterek "...zorunlu olarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle yargılamayı sonlandırmış; başvurucu ile Şirket anılan karara karşı istinaf talebinde bulunmuştur.

6. Bölge Adliye Mahkemesi, 21/11/2019 tarihli ve kesin nitelikli kararı ile Şirketin istinaf talebinin kabulüne ve davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun 20/7/2016 tarihli işten ayrılma dilekçesi verdiğini, dilekçedeki imzayı inkâr etmediğini, eğitimi ve hizmet süresi dikkate alındığında imza atması konusunda baskı yapıldığını kanıtlayamadığını belirterek bu durumda işe iade davası açılamayacağını ifade etmiştir.

7. 2/1/2020 tarihinde nihai kararı öğrenen başvurucu, 15/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; idare tarafından iş akdinin feshine gerekçe gösterilen terör örgütleri ile irtibatlı/iltisaklı olduğu yönündeki iddiaların araştırılmaması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, Bölge Adliye Mahkemesinin davayı reddetme gerekçesinin somut olayın maddi gerçekliğine aykırı olması, bu kapsamda ileri sürdüğü delillerin incelenmemesi ve tanıklarının dinlenmemesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Başvurunun bu kısmı adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde incelenmiştir.

11. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin yargılama sürecinde uygulanan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin usul kanunlarına uygunluğunu denetleme görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin görevi, sözü edilen usul işlemlerinin yargılamanın bütünlüğü içinde adil yargılanma hakkını ihlal edip etmediğini denetlemektir. Bu bağlamda başvuruda ileri sürülmesi durumunda adil yargılanma hakkının alt ilkelerinden olan silahların eşitliği ilkesine yargılama sürecinde aykırılık bulunup bulunmadığının denetlenmesi Anayasa Mahkemesinin temel görevi kapsamındadır (Adem Erdem, B. No: 2018/13415, 29/6/2021, § 43).

12. Somut olayda başvurucunun iddiasını ispat etmek üzere iki kişilik bir tanık listesi ibraz ettiği, duruşmada da Kurum kayıtlarının incelenmesini ve tanıkların dinlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İş akdinin Şirket tarafından feshine dair Kuruma bildirim yapıldıktan sonra başvurucunun istifa dilekçesi verdiği, bu süreçte bilgisayarına el konulması ve giriş kartının iptal edilmesi gibi hususların yargılamanın esasına tesir eder nitelikte olduğu, mevcut duruma ilişkin inceleme yapılmasının ve tanık dinletme talebinin bu noktada önem arz ettiği görülmüştür. Nitekim Mahkeme, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılan kararda Kurum kayıtları ile istifa dilekçesini incelemek suretiyle feshin geçerli olduğu sonucuna varmıştır (bkz. § 4).

13. Öte yandan hem ilk derece mahkemesinin hem de Bölge Adliye Mahkemesinin özellikle tanık dinletme talebine dair herhangi bir değerlendirme yapmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddi kararı vermeden önce başvurucunun iddia ve itirazlarına ilişkin bir inceleme yapmadığı, salt istifa dilekçesinin altındaki imzanın inkâr edilmediği ve dilekçenin 20/7/2016 tarihli olduğu gerekçesiyle baskı altında istifa edildiği hususu kanıtlanamadığından davanın reddine hükmettiği görülmüştür.

14. Bu itibarla yargılama makamlarınca başvurucunun dezavantajlı durumunu gidermek için ilgili usul kurallarında öngörülen dengeleyici imkânların sağlanması gerektiği hâlde bu yönde bir değerlendirme dahi yapılmamasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, işe iade davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvuru, ilk derece mahkemesi kararında yer alan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken özellikle hukuk yargılaması ve idari yargılama bakımından üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip etmediği ve ceza mahkemesi kararını sorgulayıp sorgulamadığıdır. Kişinin suçluluğunu ima eden ya da kabul eden bir yargı söz konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir (Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, § 65).

21. Somut olayda Mahkeme, makul şüphenin bulunduğu yönündeki önceki değerlendirmesinin istinaf mercii tarafından kabul edilmediğini belirtip Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına direnmek mümkün olmadığından zorunlu olarak dosyayı yeniden incelediğini belirtmiştir. Başvurucu hakkında yürütülen ceza soruşturması ve takipsizlik kararına değinen Mahkeme, sonuç olarak başvurucunun somut delillerle örgüt üyeliği yahut irtibatı olduğu hususunun bu konuda iş mahkemesinden daha derin araştırma yapan Cumhuriyet savcısı tarafından dahi tespit edilemediğini belirterek kendisinin de bunu aşan bir tespitinin olmadığını, şüphe feshi konusunda kaldırılan kararındaki değerlendirmesinin de kabul edilmediğini, bu nedenle zorunlu olarak davanın kabulüne karar verdiğini belirmiştir (bkz. § 5). Mahkemenin özellikle "zorunlu olarak" ifadesini kullanması yargılama tekniği bakımından sorunlu olsa da başvurucunun suçlu olduğunu ifade veya ima eden bir ibareye yer verilmediği, başvurucunun masumiyet karinesini zedeleyen bir durumun söz konusu olmadığı görülmüştür.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

III. GİDERİM

23. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve miktar belirtmeksizin maddi/manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan silahların eşitliği ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine (E.2019/2557, K.2019/2844) iletilmek üzere Ankara 6. İş Mahkemesine (E.2018/73, K.2019/154) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sertan Ufuk Seviner [1.B.], B. No: 2020/1973, 4/10/2023, § …)
   
Başvuru Adı SERTAN UFUK SEVİNER
Başvuru No 2020/1973
Başvuru Tarihi 15/1/2020
Karar Tarihi 4/10/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; işe iade davasında, baskı altında istifa dilekçesi verdiği hususuna ilişkin deliller incelenmeden ve tanık dinletme talebi karşılanmadan davanın reddine karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin, gerekçeli kararda kullanılan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ve uzun süren yargılama nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Masumiyet karinesi (Hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi