TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HALİL FATİH AŞGÜN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/19612)
Karar Tarihi: 18/4/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Mehmet Yavuz YAŞAR
Başvurucu
Halil Fatih AŞGÜN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; disiplin cezasının iptali talebiyle açılan davada ileri sürülen deliller değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana bilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
3. Başvurucu hakkında "Association Between Inherited Thrombophlilia and Impaired Right Ventricular Function in Deep Vein Thrombosis Without Symptomatic Pulmonary Embolism" ismi ile yayımlanan makalesinde etik ihlalde bulunduğu iddiasıyla ilgili olarak Tıp Fakültesi Dekanlığının 18/1/2013 tarihli yazısı ile soruşturma açılmış ve 15/11/2013 tarihli soruşturma raporu (Rapor) düzenlenmiştir.
4. Raporda başvurucunun anılan araştırması için Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan 5/5/2011 tarihinde izin aldığı, bu izni alırken sunmuş olduğu formlarda araştırmanın ismini "Pulmoner emboli tanısı bulunmayan derin ven trombozlu hastalarda sağ ventrikül fonksiyonlarının değerlendirilmesi" olarak belirttiği, gönüllü bilgilendirme formunda hastalara sadece ekokardiyografi yapılacağını beyan ettiği, araştırma sonuçlanıp makale yayınlandığında ise ismin ve yöntemin değiştirildiğinin, genetik testlerin araştırmaya eklendiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Raporda ayrıca bu değişikliklerin Klinik Araştırmalar Etik Kurul Onayına sunulması gerekirken sunulmadığı ve gönüllü onam formlarında da bu değişikliklerin yapılarak hastaların genetik sonuçlarının değerlendirmeye alınacağı konusunda bilgilendirilmesi gerekirken bilgilendirme yapılmadığı belirtilmiştir. Ayrıca Etik Kurula ve hastalara sunulan hiçbir formda genetik analiz yapılacağına dair bir bildirim ve izin talebinin olmadığının, başvurucunun hastaların genetik verilerini nasıl elde ettiğini tatmin edici bir şekilde izah edemediğinin ve makalede yer alan bilgiler arasında da uyumsuzluklar olduğunun altı çizilmiştir. Son olarak Raporda başvurucunun soruşturma esnasında verdiği ifadeleri ile Etik Kurula verdiği ifadeler arasında uyumsuzluk bulunduğuna başvurucunun araştırmanın yapılacağı zaman dilimi konusunda aldığı izin süresini aşmak suretiyle uyumsuzluk oluşturduğuna değinilmiştir.
5. Başvurucuya, belirtilen fiiller nedeniyle Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Rektörlüğünün (İdare) 2/12/2013 tarihli işlemi ile 21/8/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinin (i) bendi ve 4. maddesinin (d) bendi gereğince 1/30 oranında aylıktan kesme cezası uygulanmıştır.
6. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasına karşı Çanakkale İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Mahkeme 29/8/2014 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...Davacı hakkında düzenlenen soruşturma raporu ve ekleri ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; davacının 'Association Between Inherited Thrombophlilia and Impaired Right Ventricular Function in Deep Vein Thrombosis Without Symptomatic Pulmonary Embolism' ismi ile yayımlanan makalesi hakkında Etik Kurula verdiği teminatları yerine getirmediği, Kurula bildirdiği araştırma ismini ve yöntemini değiştirdiği halde bu konuda Etik Kurula bilgi vermediği, gönüllü onam formlarında belirlenen hususların dışında hasta üzerinde yapılacak uygulamalarda kurul ve hasta onayı almadan değişiklikler yaptığı, Etik Kurula bildirdiği süreler dışında da hastalar üzerinde izni ve yetkisi olmadan işlemler yaptığı, elde ettiği verilerin bir kısmını Etik Kurula gerekli bildirim yapılmadan ve hasta izni olmadan yayınladığı hususlarının soruşturma kapsamında sübuta erdiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre; davacının, sübuta eren fiilleri nedeniyle Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 8. maddesinin (i) bendi ve 4. maddesinin (d) bendi gereğince 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu 02.12.2013 tarih ve 4810 sayılı davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
7. Başvurucu tarafından karar 29/12/2014 tarihinde Danıştay Sekizinci Dairesinde (Daire) temyiz edilmiştir. Başvurucu 13/10/2015 tarihli ek beyan dilekçesiyle yayınları ile ilgili etik ihlalde bulunulmadığına dair tespiti içeren Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 28/8/2015 tarihli yazısını Daireye sunmuştur. Yazıda Sağlık Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından etik ihlal saptanmadığı görüşü aktarılmaktadır. Temyiz talebi Dairenin 6/2/2018 tarihli kararıyla başvurucunun ek beyan dilekçesinde belirttiği iddiasına yönelik herhangi bir değerlendirmeye de yer verilmeden reddedilerek mahkeme kararı onanmıştır.
8. Başvurucu tarafından yapılan karar düzeltme başvurusu da yine Dairenin 23/1/2020 tarihli kararıyla reddedilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.
9. Nihai karar başvurucu vekiline elektronik tebligat yoluyla 19/3/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 29/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun ile COVID-19 pandemisi nedeniyle yargı alanındaki süreler 13/3/2020 tarihinden 15/6/2020 tarihine kadar durduğundan başvurunun süresinde olduğu değerlendirilmiştir.
11. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
12. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
13. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bünyesinde oluşturulan Sağlık Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından iddialar kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu yayınlarında etik ihlal saptanmadığına oybirliği ile karar verildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca yayınlarında etik ihlal bulunmadığına dair bu tespiti içeren Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 28/8/2015 tarihli yazısının temyiz aşamasında Danıştay Sekizinci Dairesine sunulmasına karşın Dairece bu konuya yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Başvurucunun şikâyetlerinin özü yargılama sürecinde sunduğu delillere yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadan, mahkemelerce bu konudaki iddia ve itirazları karşılanmadan davanın reddine karar verildiği hususuna ilişkindir. Bu itibarla ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
18. Somut olayda, başvurucunun araştırmasında etik kurallara uymadığı gerekçesiyle hakkında tesis edilen disiplin cezasına karşı açılan bir iptal davası söz konusudur. Mahkeme, soruşturma raporundaki tespitlerden hareketle başvurucunun fiillerinin sübuta erdiği gerekçesiyle davayı reddetmiş ve bu karar onanmıştır. Bununla birlikte başvurucunun, yayınlarında etik ihlali bulunmadığı yolundaki 28/8/2015 tarihli Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı yazısını temyiz aşamasında Danıştaya sunmasına karşın Dairece bu bilgiye ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığı ve değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
19. Bu itibarla, uyuşmazlığın sonucuna etkili olabilecek nitelikteki esaslı bir iddia ve itirazın karşılanmaması nedeniyle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
20. Diğer yandan bu ihlal kararının başvurucunun açtığı davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçesini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yargılama mercilerinin takdirindedir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Çanakkale İdare Mahkemesine (E.2014/108, K.2014/771) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.