logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Egeçep Derneği (3) [1.B.], B. No: 2020/5151, 4/10/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EGEÇEP DERNEĞİ BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2020/5151)

 

Karar Tarihi: 4/10/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

EGEÇEP Derneği

Vekili

:

Av. Berna BABAOĞLU ULUTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının, yürütülen yargılama süreci ve sonucu nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu; Ege Bölgesi'nde çevreyi, kültürel ve doğal varlıkları korumak amacıyla çalışmalarda bulunmak, bunların bozulmasına sebep olabilecek faaliyetler konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve söz konusu faaliyetleri önlemek için gerekli hukuksal yollara başvurmak, demokratik baskı grubu işlevini görmek amacıyla kurulmuş, merkezi İzmir'de bulunan bir özel hukuk tüzel kişisidir.

3. Başvurucu İzmir'in Aliağa ilçesi sınırları içinde kurulması planlanan İzdemir Enerji Santrali için düzenlenen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptaline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu Aliağa bölgesine yapılan enerji yatırımlarının bölgedeki diğer sanayi tesisleriyle birlikte planlanmadığını, bu alandaki çevre kirliliğinin tarım ve hayvancılık üzerindeki olumsuz etkilerinin giderek arttığını vurgulamıştır. Ayrıca ÇED olumlu kararına konu termik santral için kullanılacağı belirtilen kül depolama alanın tarım arazisi niteliğinde olduğunu, alandaki flora ve faunaya yönelik saha çalışması yapılmadığını ifade eden başvurucu, ÇED olumlu kararına konu projenin tarıma, hayvancılığa, balıkçılığa ve iktisadi hayata etkileri olacağının tespit edildiğini ancak bu etkilerin neler olacağının açıkça orta konulmadığını belirtmiştir.

4. İzmir 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme) ilk olarak 12/10/2017 tarihinde dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay (kapatılan) Ondördüncü Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Anılan kararın gerekçesinde nihai ÇED raporunun yeterliliği ve raporda yer alan belirlemelerin çevreye ve ekolojik dengeye etkisinin tespiti amacıyla aralarında çevre mühendisi, meteoroloji mühendisi, ziraat mühendisi olmak üzere, tarafların iddiaları da dikkate alınarak gerekirse başka dallarda da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

5. Mahkeme, Danıştay kararında belirtilen hususlar çerçevesinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporu da dikkate alarak 7/1/2019 tarihli kararıyla yeniden dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

6. Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu Danıştay Altıncı Dairesinin 23/10/2019 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve mahkeme kararının bozulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, ÇED olumlu kararına konu olan tesisin bulunduğu alanın nâzım imar planında termik santral alanı olarak belirlendiği, tesisin ilk ünitesinin faaliyette olduğu 2015 yılından bu yana atık depolama alanının kullanılmadığının bilirkişi raporları ile tespit edildiği, kullanılmayan depolama alanının zeytin üretimine olumsuz etkisinin ne olabileceğinin bilimsel olarak ortaya konulamadığı ve sonuç olarak ÇED olumlu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 2.075 TL vekâlet ücretinin başvurucunun da aralarında bulunduğu davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 3/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 3/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; Danıştayın dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararını bozup hiçbir araştırma yapmadan, Mahkemenin ve bilirkişi heyetinin yerine geçerek davanın reddine karar verdiğini, (mülga) Çevre ve Orman Bakanlığının 2009/7 sayılı Genelgesi'ne dayanılarak yeniden ÇED sürecinin başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek doğal yargıçlık ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Başvurucunun yargılama sürecine ve sonucuna ilişkin iddialarının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

11. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

12. Başvurucunun belirtilen iddialarının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu ve derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açıkça keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, maddi bir kazanca karşılık gelmeyen ve kamusal içerikli bir davada idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle hak arama hürriyetinin ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

14. Başvurucunun aleyhe vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğine yönelik iddiasının mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır.

16. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte olsa bile kanunda belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).

17. Somut olayda başvurucu, aleyhe hükmedilen 2.075 TL vekâlet ücretinden şikâyet etmektedir. Benzer yöndeki şikâyetler daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş ve K.V. kararıyla ilkeler belirlenmiştir. Söz konusu kararda anayasal ve kişisel önemi bulunmayan başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

18. Takdir edilen vekâlet ücretinin başvurucunun içinde bulunduğu kişisel koşullara göre kendisine ciddi anlamda zarar verdiği ve kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir açıklamanın olmadığı da gözetildiğinde önemli bir zararın oluştuğu kanaatine ulaşılamamıştır. Dolayısıyla başvuru konusu şikâyet yönünden bahsi geçen K.V. kararından ayrılmayı gerektirir durum bulunmamaktadır.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının Anayasa'nın yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varıldığından anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, ÇED olumlu kararına konu olan faaliyetin doğayı kirleten, bölgedeki tarımsal hayatı olumsuz yönde etkileyen, ormanları tahrip eden bir faaliyet olduğunu, bulunduğu alanı yaşanamaz hâle getireceğini belirterek maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı ile sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucu Derneğin ihlale neden olduğu ileri sürülen kamusal işlemin güncel ve kişisel menfaatlerini ne şekilde etkilediği hususunda detaylı bir açıklamada bulunup bulunmadığının, mağdur sıfatının olup olmadığının incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

21. Başvurucunun bu kapsamdaki ihlal iddialarının mahiyeti gereği özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

22. 6216 sayılı Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."

(2) …Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir."

23. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Buna göre başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

24. Bireysel başvuruda mağdur kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramının yorumu, günümüzde toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde uygulanmalıdır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2014/5809, 10/12/2014, § 20).

25. Hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelmiş içtihadına göre ise yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen müdahaleler nedeniyle topluluk tarafından bireysel başvuruda bulunulamayacağı kabul edilmiştir (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, B. No: 2012/95, 25/12/2012, §§ 20-23).

26. Somut olayda başvurucu tarafından sağlıklı çevrede yaşama bağlamında özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de ihlale neden olduğu ileri sürülen ÇED olumlu kararından başvurucunun tüzel kişiliğinin doğrudan etkilenmediği ve tüzel kişiliğe ilişkin bir hakkın ihlal edilmediği, dolayısıyla başvurucunun mağdur statüsünün olmadığı anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Egeçep Derneği, B. No: 2015/17415, 17/4/2019, §§ 33-38). Öte yandan anılan ÇED olumlu kararı nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenmiş olabilecek gerçek kişilerin bireysel başvuru yolunu kullanmasında mâni bir durum da bulunmamaktadır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Egeçep Derneği (3) [1.B.], B. No: 2020/5151, 4/10/2023, § …)
   
Başvuru Adı EGEÇEP DERNEĞİ (3)
Başvuru No 2020/5151
Başvuru Tarihi 3/2/2020
Karar Tarihi 4/10/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının, yürütülen yargılama süreci ve sonucu nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Mahkemeye erişim hakkı (idare) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Çevre Kişi Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi