TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
REMZİYE TAMİMİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/20069)
Karar Tarihi: 16/11/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Kübra KAYA
Başvurucu
Remziye TAMİMİ
Vekili
Av. Ayşe Taciser ÜLKÜ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında verilen önleyici tedbir kararının kaldırılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu ve eşi arasında İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesinde 2017 yılında açılan boşanma davası başvuru tarihi itibarıyla devam etmektedir. Başvurucu; eşinin darp, hakaret ve tehditlerine maruz kaldığı iddiasıyla 9/1/2018 tarihinde Burhaniye 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinden (Mahkeme) 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir talebinde bulunmuştur. Mahkeme, 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c) ve (d) bentleri uyarınca bir ay süreyle geçerli olmak üzere önleyici tedbir uygulanmasına 10/1/2018 tarihinde karar vermiştir.
3. Başvuru tarihine kadar olan süreçte başvurucunun şiddet tehlikesinin devam ettiği iddiasıyla Mahkemeden talepte bulunması üzerine başvurucunun eşi hakkında Mahkemenin muhtelif tarihli kararları ile yaklaşık üç yıllık süre boyunca kesintisiz şekilde önleyici tedbir kararı verilmiştir.
4. Başvurucu, son olarak 28/5/2020 tarihinde Mahkemeden önleyici tedbir talebinde bulunmuştur. Başvurucu talebinde; ceza yargılamasına konu olan 27/2/2019 tarihli olay nedeniyle şiddet tehlikesinin devam ettiğini ifade etmiştir. Başvurucu olay günü eşiyle eski ikametlerinin önünde karşılaştıklarını, yaşanan tartışma sonrası eşinin kendisini darp ettiğini, tapu kütüğünde kendi adına tescilli evi çilingir marifetiyle açtırmaya çalıştığını ileri sürmüştür. Başvurucu eşinin zaman zaman yazlık evinin önünden arabasıyla geçerek üzerinde manevi baskı yarattığını, eşinin şiddet eğiliminin kesinleşmiş ve devam eden ceza yargılamalarıyla sabit olduğunu ayrıca boşanma davalarının devam ettiğini ifade etmiştir. Mahkeme, 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentleri uyarınca bir ay süreyle geçerli olmak üzere önleyici tedbir uygulanmasına 28/5/2020 tarihinde karar vermiştir.
5. Başvurucunun eşi (M. T.) 5/6/2020 tarihinde Mahkemenin 28/5/2020 tarihli önleyici tedbir kararına itiraz etmiştir. M.T. itirazında, yaklaşık olarak bir buçuk yıldır karşılaşmamış oldukları hâlde başvurucunun haksız gerekçelerle talepleri sonucunda aleyhine çok sayıda önleyici tedbir kararı uygulandığını, başvurucunun davranışlarının 6284 sayılı Kanun kapsamında tanınan hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini ileri sürmüştür.
6. Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 9/6/2020 tarihinde itirazın kabulü ile Mahkemenin 28/5/2020 tarihli önleyici tedbir kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun önleyici tedbir talebine dayanak gösterilen ceza davalarına konu olayın 27/2/2019 tarihinde yaşandığı, üzerinden uzunca bir zaman geçtiği, söz konusu olaya istinaden verilen önleyici tedbir kararının ek karar dâhil infaz edildiği ve bu süreç boyunca herhangi bir ihlal iddiasının dosyaya yansımadığı, karşı tarafın başvurucunun evinin önünden geçerek manevi baskı uyguladığına yönelik iddianın varlığını kanıtlar delil sunulmadığı belirtilmiştir.
7. M.T. hakkında 28/6/2017 tarihinde yaşanan olaya ilişkin olarak Burhaniye 1. Asliye Ceza Mahkemesinde eşe karşı silahla kasten yaralama ve hakaret suçlarından yapılan yargılama sonucunda adli para cezasına hükmedilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, karar istinaf incelemesinden geçerek 10/1/2020 tarihinde kesinleşmiştir. M.T. hakkında 2017 yılı ve öncesindeki yaklaşık beş yıllık süreçte eşine karşı kötü muamelede bulunduğu iddiasıyla İstanbul Anadolu 32. Asliye Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama sonucunda kötü muamele suçundan bir ay yedi gün hapis cezasına hükmedilerek 23/3/2021 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. M.T. hakkında 26/2/2019 tarihinde yaşanan olaya ilişkin olarak İstanbul Anadolu 36. Asliye Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama sonucunda kızına ve eşine karşı işlediği sabit görülen basit yaralama suçundan adli para cezasına hükmedilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, anılan karar 21/6/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 10/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 14/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu, eşinin şiddet eğiliminin 27/6/2017 tarihinde yaşanan darp olayından ibaret olmayıp süregelen bir tutum olduğunu, ayrı yaşamalarına rağmen 27/2/2019 tarihinde tekrar fiziksel şiddete maruz kaldığını, ceza yargılamalarının ve boşanma davalarının başvuru tarihi itibarıyla devam ettiğini, hayatını şiddet tehdidi altında sürdürdüğünü ifade etmiştir. Başvurucu, şiddet tehdidi altında olduğunu gösteren somut delillere karşın önleyici tedbir kararının ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konmadan kaldırılmış olmasının devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucunu doğurduğunu, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlali teşkil ettiğini ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, aciliyet unsurunun olmadığı itiraz aşamasında mahkemenin tek tarafın iddiasıyla verilen tedbirin yerindeliğini hak ve menfaat dengesi gözeterek değerlendirmesi gerektiğini, somut olayda M.T. tarafından yapılan itirazın gerekçe gösterilmek suretiyle kabul edilerek tedbir kararının kaldırıldığını ileri sürmüştür. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
11. Başvurucunun bahse konu ihlal iddialarını münhasıran aile mahkemesi tarafından tedbir kararının kaldırılmasına dayandırdığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesinin benzer konulardaki daha önceki kararları da dikkate alınarak başvurucunun tüm şikâyetleri Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir (Eylem Çetin Demir, B. No: 2014/2302, 9/11/2017, § 28; A.Z.Ö., B. No: 2014/546, 19/12/2017, § 60; Ö.T., B. No: 2015/16029, 19/2/2019, § 25; K.Ş., B. No: 2016/14613, 17/7/2019, § 32).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Devletin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini gerektirir. Bununla birlikte anılan hakka etkili bir biçimde saygının sağlanmasını teminen devletin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da belirtilen haklara saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar. Ayrıca söz konusu saygının bir gereği olarak negatif ve pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi sırasında, bireylerin anılan haklarını tam anlamıyla kullanabilmeleri için usule ilişkin etkili güvencelerden yararlandırılması da sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81; Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 31-34; Hüdayi Ercoşkun, B. No: 2013/6235, 10/3/2016, § 90; E.G., [GK], B. No: 2014/12428, 13/10/2016, § 68; Semra Özel Üner, B. No: 2014/12009, 26/10/2016, § 35).
14. Başvurucunun maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik gerçekleştirilen müdahalenin, eşinden yani özel hukuk kişisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla olayda devletin "etkili bir hukuk sistemi kurma" yönündeki pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği yönünden bir inceleme yapılması gerekmektedir. Kanun koyucu tarafından ihdas edilen 6284 sayılı Kanun ile devletin koruma yükümlülüğü kapsamında gerekli yasal altyapının oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte söz konusu yükümlülükler, belirtilen düzenlemelerin hayata geçirilmesi ile tamamlanacağından yargı makamlarınca temel hak ve özgürlüklerin özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar incelenirken de gözönünde bulundurulması gerekli usule ilişkin güvenceleri haiz olan bir yargılama yapılması gerekmektedir (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Semra Özel Üner, §§ 35-40).
15. Somut olayda, başvurucu ve M.T. arasında 2017 yılından itibaren boşanma davası ile birlikte süregelen ceza yargılamaları bulunmaktadır. M.T. hakkında çeşitli tarihlerdeki eylemleri nedeniyle eşe karşı silahla kasten yaralama, hakaret, kötü muamele, eşine ve kızına karşı basit yaralama suçlarından hüküm kurulmuştur. Bu kapsamda başvurucunun şiddet tehlikesi içinde bulunduğu iddiasının belirli ve somut bir olayla sınırlı olmadığı görülmektedir. Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 9/6/2020 tarihli kararında önleyici tedbir kararının kaldırılmasına dayanak olarak 27/2/2019 tarihli darp olayının üzerinden uzun zaman geçmiş olmasını göstermiş ise de 6284 sayılı Kanun'un 1. maddesinde öngörüldüğü üzere sadece şiddete uğrayan değil "şiddete uğrama tehlikesi bulunan" kadınları da koruma kapsamında bulunmaktadır. Başvurucu ve eşi arasında çok sayıda ceza davasının görüldüğü ayrıca boşanma davalarının devam ettiği gözetildiğinde, anılan kararda başvurucunun içinde bulunduğu şiddet tehlikesinin tedbirin kaldırılmasını gerektirecek şekilde ortadan kalktığına dair ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda başvurucunun maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında devlete ait pozitif yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirildiğinden söz edilemez.
16. Açıklanan gerekçelerle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
17. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Burhaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2020/100 D.İş, K.2020/98) iletilmek üzere Burhaniye 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesine (E.2020/73 D.İş., K.2020/73) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.