logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Saner Kadı [2. B.], B. No: 2020/20525, 27/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SANER KADI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/20525)

 

Karar Tarihi: 27/2/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Şahap KAYMAK

Başvurucu

:

Saner KADI

Vekili

:

Av. Nur Banu ESİRCİ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, manevi zararın tazmini talebiyle açılan davanın uyuşmazlığın esasına yönelik bir inceleme yapılmadan reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, D.A. Anadolu Lisesinde müdür başyardımcısı olarak görev yapmaktayken Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğundan bahisle 12/10/2016 tarihinde görevden uzaklaştırılmış, 2/1/2017 tarihli ve 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (686 sayılı KHK) uyarınca kamu görevinden çıkarılmıştır. Başvurucu, bu işleme karşı Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.

3. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu nedeniyle Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda 12/1/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ve söz konusu karar kesinleşmiştir.

4. Komisyonun 16/4/2018 tarihli kararı ile göreve iade edilen başvurucu 8/6/2018 tarihli dilekçe ile görevden uzaklaştırıldığı tarih ile göreve iade edildiği tarih arasındaki geçen sürede mahrum kaldığı mali ve sosyal haklarının yasal faizi ile birlikte tazmini talebiyle Düzce İl Millî Eğitim Müdürlüğüne başvurmuş, ancak bu talebi Millî Eğitim Bakanlığınca 16/8/2018 tarihinde reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu 12/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ek ders ücreti ve takviye kursu ücreti karşılığı toplam 30.685 TL maddi ve 50.000 TL manevi zararın tazmini talebiyle Bolu İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası açmıştır.

5. Mahkeme davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; idarece dosyaya sunulan belgede başvurucunun alması gereken takviye kursu ücretinin 104,40 TL, ek ders ücretinin 30.076,10 TL olduğu, bu durumda toplam 30.180,50 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 8/6/2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte başvurucuya ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucunun manevi tazminat talebi ise 7145 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle değiştirilen 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 10. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir. Dolayısıyla KHK ile kamu görevinden çıkarılanlardan Komisyon kararı ile kamu görevine iadesine karar verilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından ötürü herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacakları sonucuna varılmıştır.

6. Bu karara yönelik tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) davalı idarelerin istinaf başvurularının reddine; başvurucunun maddi tazminat talebinin kısmen reddi ve manevi tazminat talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun kısmen reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kesin olarak karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi, Mahkeme kararının başvurucu lehine hükmedilen maddi tazminat miktarına yönelik yasal faizin başlangıç tarihi ile reddedilen maddi tazminat miktarına yönelik davalı idare lehine hükmedilen vekâlet ücretine ilişkin kısmını kaldırmıştır. Buna göre Mahkemece kabul edilen ek ders ücreti ve takviye kursu ücretine başvurucu kamu görevinden uzaklaştırılmamış ve kamu görevinden çıkarılmamış olsa idi yapılacak ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz işletilmesine, reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden 464,50 TL vekâlet ücretinin başvurucudan alınarak davalı idareye verilmesine hükmedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 3/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, Anayasa'nın 125. maddesi gereğince idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu, ancak yargı mercilerince 7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı gerekçe gösterilip başkaca bir değerlendirme yapılmadan karar verildiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Hakkında mahkûmiyet kararı olmadığı hâlde toplum ve idari makamlar tarafından suçlu olarak kabul edildiğini, etkin ve hızlı soruşturma yapılmadığından aile ve sosyal hayatının olumsuz etkilendiğini belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir. Ayrıca şeref ve haysiyetinin zarar gördüğünü, açık ve yeterli bir gerekçe ile cevap verme yükümlülüğü yerine getirilmeden karar verildiğini ifade ederek özel hayata saygı hakkı ile gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiği iddiasında bulunmuştur.

10. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Bakanlık görüş yazısında; 7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının başvuruyla ilgili kısmının Anayasa Mahkemesince iptal edilmekle birlikte iptal kararının yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yürürlükten kalkacağı ve iptal kararları geriye yürümeyeceği için bu kurala göre tesis edilmiş işlemlerin geçerliliğini sürdürdüğü, başvurucunun manevi tazminat talebine yönelik şikâyetinin kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olup olmadığının incelenmesinin yararlı olacağı belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına yönelik kararın olağanüstü hâl döneminde alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasa'nın 15. maddesinin de gözönünde bulundurulmasının önem arz ettiği ifade edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Millî Eğitim Bakanlığı ve Düzce Valiliğinden temin edilen görüş yazılarının yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere sunulduğu, mevcut başvuruda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundaki iddialarını yineleyerek Anayasa Mahkemesinin iptal kararının geriye yürümesi gerektiğini belirtmiştir.

11. Başvuru, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Başvuruya konu yargılamada, manevi tazminat talebinin reddedilmesine gerekçe gösterilen 7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şu şekildeydi:

"Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilenlere ilişkin başvurunun kabulü hâlinde karar, kadro veya pozisyonunun bulunduğu kuruma, yükseköğretim kurumlarında kamu görevinden çıkarılan öğretim elemanları için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilir. Kamu görevine iade edilmesine karar verilenlerin eski kadro veya pozisyonuna atanması esastır. (İptal üçüncü cümle: Anayasa Mahkemesi'nin 24/12/2019 tarihli ve E.2018/159, K.2019/93 sayılı kararı ile) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına bildirilenlerin atama teklifleri; Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine önceki kadro unvanlarına uygun olarak on beş gün içinde yapılır. Kurumlar, bildirim veya atama teklif tarihini takip eden otuz gün içerisinde atama işlemlerini tamamlar. Bu kapsamda yer alan personele ilişkin kadro ve pozisyonlar, ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ilgili mevzuatı uyarınca ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. Söz konusu kadro ve pozisyonlar, herhangi bir şekilde boşalmaları hâlinde başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Atama emri, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgililere tebliğ edilir. Tebliğ tarihini takip eden on gün içerisinde göreve başlamayanların bu maddeden doğan atanma hakkı ile mali hakları düşer. Kamu kurum ve kuruluşları atama ve göreve başlatma işlemlerinin sonucunu, işlemlerin tamamlanmasını takip eden on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirirler. İlgililerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin kanun hükmünde kararname hükümleri, bu fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkmış sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarılma tarihlerini takip eden aybaşından göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz."

14. Anayasa Mahkemesinin 30/6/2022 tarihli ve E.2018/137, K.2022/86 sayılı kararı ile anılan fıkranın son cümlesinde yer alan ve manevi tazminat talebinin reddine de gerekçe yapılan "Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz." kuralı, Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.

15. Anayasa Mahkemesi, anılan iptal kararında kamu makamlarının hukuka aykırı fiilleri nedeniyle maddi ve manevi yönden zarara uğradığını iddia eden bireylere zararların giderilmesi için idari ve yargısal mercilere başvurma imkânının tanınmasının Anayasa'nın 40. maddesinin gereği olduğunu vurgulamış, Komisyon kararıyla kamu görevine iade edilen kişilerin tedbir süreci nedeniyle maddi ve manevi yönden zarara uğramalarının söz konusu olabileceğini ifade etmiştir. Bu nedenle OHAL kapsamında hukuka aykırı bir şekilde haklarında tedbir uygulanan kişilerin uğrayabilecekleri maddi ya da manevi zararların giderilmesi için gerekli idari ve yargısal yollara başvurma imkânının tanınması gerektiğine işaret edilmiştir.

16. Bu bağlamda söz konusu kural kapsamında göreve iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacakları öngörülmekle bu kişilerin tedbir işleminin haksız uygulanmasından dolayı uğrayabilecekleri maddi ve manevi zararları giderme fırsatının ortadan kaldırıldığı değerlendirmesinde bulunulmuş, kamu makamlarının hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kişilere dava açma imkânı verilmemesinin devletin kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik müdahalelere karşı etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmadığı belirtilmiştir.

17. Somut olayda, Mahkeme kararında başvurucunun Komisyon kararı gereğince kamu görevine iade edildiği bilgisi verilmiş, 7075 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son cümlesinde yer alan "Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz." kuralı gereğince idarenin tazmin yükümlülüğünün olmadığı gerekçesiyle manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Anayasa Mahkemesi ilgili Kanun hükmüne yönelik iptal kararında, Komisyon kararıyla görevine iade edilenlerin tazminat talep edemeyeceğine dair düzenlemenin etkili başvuru hakkını düzenleyen Anayasa'nın 40. maddesine aykırı olduğunu saptamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözönüne alındığında başvurucunun dava açmaktaki gayesiyle bağdaşır nitelikte başvurucuya etkili bir giderim imkânının sağlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

19. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer ihlal iddiaları ile ilgili olarak bu aşamada bir değerlendirme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu; ihlalin tespiti ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkına yönelik ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bolu İdare Mahkemesine (E.2018/829, K.2019/425) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Saner Kadı [2. B.], B. No: 2020/20525, 27/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı SANER KADI
Başvuru No 2020/20525
Başvuru Tarihi 30/6/2020
Karar Tarihi 27/2/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, manevi zararın tazmini talebiyle açılan davanın uyuşmazlığın esasına yönelik bir inceleme yapılmadan reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi