logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Erhan Şahin [1.B.], B. No: 2020/20877, 21/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERHAN ŞAHİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/20877)

 

Karar Tarihi: 21/11/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Erhan ŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahpusun resmî makamlara gönderdiği ve resmî makamlardan aldığı postaların denetlenmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin, infaz hakimliğine yaptığı şikâyet sürecinde alınan Cumhuriyet savcılığı mütalaasının tebliğ edilmemesi/bildirilmemesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Tekirdağ 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak barındırılan başvurucu resmî makamlara gönderdiği postaların kendisinden açık olarak teslim alındığını ve resmî kurumlardan kendisine gelen postaların zarfı açılmış bir şekilde kendisine teslim edildiğini ileri sürerek bu uygulamaya son verilmesi talebiyle 2/3/2020 tarihinde infaz hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu şikâyet dilekçesinde 13/12/2014 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (4) numaralı fıkrasında hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir hükmünün yer aldığını ve anılan uygulamanın hukuka aykırı olduğunu ifade etmiştir.

3. İnfaz hâkimliği başvurucunun iddiaları ile ilgili İnfaz Kurumu idaresine yazı yazmıştır. İnfaz kurumu idaresi cevabi yazısında ilgili mevzuata yer vererek resmî makamlardan mahpuslara gönderilen evrakın kapalı zarf ile gönderildiyse kapalı, açık zarf olarak gönderildiyse açık olarak tebliğ edildiğini, mahpusların resmî makamlara gönderdikleri mektupların ise açılmaksızın ilgili makamlara gönderildiğini belirtmiştir. İnfaz hâkimliği bu yazıya istinaden İnfaz Kurumu idaresinin uygulamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını belirterek 19/3/2020 tarihinde şikâyet başvurusunu reddetmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz ise ağır ceza mahkemesince kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 18/5/2020 tarihinde reddedilmiştir.

4. Başvurucu nihai hükmü 2/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucu; resmî kurumlara gönderdiği ve resmî kurumlardan kendisine gelen kapalı zarfların açıldığını, bu hususta İnfaz Kurumu idaresine yazdığı dilekçelere cevap verilmediğini, ağır ceza mahkemesine yaptığı itirazının reddi kararında ise somut bir gerekçe yer almadığını belirterek masumiyet karinesinin, eşitlik ilkesinin, adil yargılanma hakkının ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden alınan 3/7/2023 tarihli yazıda başvurucuya resmî kurumlardan gelen postalar ile kendisinin resmî kurumlara göndermiş olduğu postaların açılıp okunmadığının, gelen mektupların fiziki olarak kontrolü yapıldıktan sonra açılmadan tarafına teslim edildiğinin belirtildiği ve bu itibarla başvurucunun mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Görüşte ayrıca; mevcut başvuruda başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

8. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkelere Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak yer verilmiştir (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57). Bu bağlamda kamu makamları ile derece mahkemelerinin haberleşme hürriyetine yönelik müdahalenin zorunlu bir ihtiyaca karşılık geldiğini ve orantılı olduğunu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya koyma yükümlülükleri bulunmaktadır.

9. Başvurucu resmî makamlara gönderdiği postaların kendisinden açık olarak teslim alındığını ve resmî makamlardan kendisine gelen postaların da açılmış şekilde teslim edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun bu doğrultuda yaptığı şikâyet üzerine infaz hâkimliğinin yazısına infaz kurumu idaresi tarafından verilen cevapta mahpusların resmî makamlara gönderdikleri mektupların açılmaksızın ilgili makamlara gönderildiği, resmî makamlardan mahpuslara gelen evrakların ise kapalı zarf ile gönderildiyse kapalı, açık zarf ile gönderildiyse açık olarak tebliğ edildiği belirtmiştir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 3/7/2023 tarihli yazısında da başvurucunun resmî makamlara gönderdiği ya da resmî makamlardan kendisine gelen mektupların açılıp okunmadığı, gelen mektupların fiziki kontrolü yapıldıktan sonra kendisine teslim edildiği ifade edilmiştir.

10. Anayasa Mahkemesi tarafından somut başvuru kapsamında infaz kurumu idaresine yazı yazılmıştır. İnfaz kurumu idaresinin cevabi yazısında mahpusların resmî makamlara kapalı zarf içinde göndermek istediği dilekçe veya mektupların kabul edildiği, mahpuslarca resmî makamlara gönderilen dilekçe veya mektupların kendilerinden açık zarfta teslim alınması şeklinde fiilî bir uygulamanın mevcut olmadığı belirtilmiştir. Resmî makamlardan mahpuslara gönderilen yazışma zarflarının ise infaz kurumunca fiziki olarak kontrolü yapıldıktan sonra açılmadan kendilerine teslim edildiği ifade edilmiştir. Bunun yanında başvurucunun resmî makamlara göndermek istediği mektupları açık zarf içinde teslim etmesinin istenilmediği, resmî makamlarca gönderilen yazışma zarflarının da kendisine teslim edilmeden önce açılmadığı belirtilmiştir.

11. Başvurucu resmî makamlara gönderdiği postaların ve resmî makamlardan kendisine gelen postaların açılıp okunduğunu iddia etmişse de yargı mercilerince yapılan araştırmada bu yönde bir bulguya rastlanmamıştır. İnfaz kurumu idaresi tarafından gönderilen bilgi ve belgelerde başvurucunun resmî makamlara gönderdiği ya da resmî makamlardan başvurucuya gelen postaların açılıp okunmadığı, gelen postaların yalnızca fiziki kontrolünün yapıldıktan sonra teslim edildiği açıkça ifade edilmektedir. Başvurucunun resmî makamlara göndermek istediği mektupları kapalı zarf içinde göndermek istediği ancak infaz kurumu idaresince kapalı zarfın kabul edilmediği şeklinde bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun haberleşme hürriyetine anılan şekilde müdahale edildiği iddiasına ilişkin olgusal temelleri ortaya koymadığının kabulü gerekmektedir.

12. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Şikâyet İncelemesi Sırasında Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, infaz hâkimliğine yaptığı şikâyete ilişkin savcılık görüşünün kendisine tebliğ edilmemesi/bildirilmemesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmesi gerekir.

15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır. 6216 sayılı Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki şart öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek olan birinci şart başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci şart ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 57).

16. Anayasa Mahkemesi, Devran Duran ([GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, §§ 106-112) kararında; tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli veya sanıklara bildirilmemesinin anayasal önem taşımadığını, içeriğinde başvurucunun cevap vermesini gerektirmeyen ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda savcılık görüşünün başvurucuya bildirilmemesinin önemli bir zarara da neden olmadığını ifade etmiştir.

17. Somut olayda İnfaz Hakimliğince yapılan şikâyet incelemesinde Cumhuriyet savcısının yazılı görüşünün alındığı anlaşılmıştır. Başvurucu tarafından savcılık görüşünün bildirilmediği ileri sürülmüşse de başvuru formu ve eklerinde bu görüş yazısında başvurucunun cevap vermesini gerekli kılan ve daha önce haberdar olmadığı yeni bir olgunun bulunduğu dile getirilmemiştir. Ayrıca Hâkimlik kararının savcılık görüşüne dayanılarak verildiği yönünde bir tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları bakımından anılan Devran Duran kararında belirtilen ilkelerden ve sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

18. Başvurucunun savcılık görüşünün kendisine bildirilmemesi nedeniyle ciddi anlamda zarar gördüğü ve bu görüşün kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir açıklama yapmadığı dikkate alındığında başvurunun bu kısmı yönünden önemli bir zararının olmadığı kanaatine varılarak başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu anlaşılmaktadır (Devran Duran, §§ 104-122).

19. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Erhan Şahin [1.B.], B. No: 2020/20877, 21/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı ERHAN ŞAHİN
Başvuru No 2020/20877
Başvuru Tarihi 30/6/2020
Karar Tarihi 21/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mahpusun resmî makamlara gönderdiği ve resmî makamlardan aldığı postaların denetlenmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin, infaz hakimliğine yaptığı şikâyet sürecinde alınan Cumhuriyet savcılığı mütalaasının tebliğ edilmemesi/bildirilmemesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (ceza) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi