TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
YAŞAR ÖZCAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/21097)
Karar Tarihi: 2/4/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Mustafa Erdem ATLIHAN
Başvurucu
Yaşar ÖZCAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz görevlileri tarafından darbedilme ve bu olaya ilişkin ceza soruşturmasının etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, olay tarihinde Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak kalmaktadır. Başvurucu, ceza infaz kurumunda kaldığı sırada kötü muameleye uğradığını ileri sürmekle birlikte bireysel başvuru formunda olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturma evrakına ve özellikle Alanya Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) verdiği suç duyurusu dilekçelerindeki anlatımına göre başvurucu 2/2/2016 tarihinde aynı koğuşta beraber kaldığı hükümlüler S.C. ve Ü. ile aralarında çıkan tartışma üzerine acil çağrı butonuna basarak infaz koruma memurlarını çağırmıştır. Koğuşa gelen infaz koruma memurlarına olayın nasıl yaşandığını anlatırken tartışma esnasında S.C.nin kendisine yaptığı hareketi göstermek amacıyla kazağının yakasını tutması nedeniyle koğuşa giren infaz koruma Başmemuru İ.K. ve yanındaki infaz koruma memurları tarafından dışarı çıkarıldığını, kameraların görmeyeceği bir noktada Başmemur İ.K.nın göğsüne beş altı defa yumruk attığını, "Senin bu ceza evinde can güvenliğin yok, bunu bil. Sen daha önce de sana küfreden bir arkadaşımıza karşılık vermişsin, şimdi hesabını vereceksin, sana göstereceğim." diyerek kendisini tehdit ettiğini, daha sonra elleri kelepçeli olarak halılı oda diye tanımlanan ve içinde ayak koyma yerlerine kadar idrar ve pislik dolu tuvalet taşı bulunan odaya kapatıldığını, akşam saat 19.00'dan ertesi gün saat 10.30-11.00'a kadar oturmak için dahi yer olmayan bu odada tutulduğunu, infaz koruma memurları tarafından koğuşta yaşanan tartışmaya ilişkin olarak gerçeğe aykırı bir tutanak tutulduğunu iddia etmiştir.
3. Dört infaz koruma memuru başvuruya konu olay hakkında aynı gün tutanak tutmuştur. Tutanağa göre C1 Blok C-9 koğuşunun acil çağrı butonuna basılması üzerine görevli memurlar tarafından koğuşa gidilmiş, koğuşta tartışma çıktığının öğrenilmesi üzerine birbirleriyle tartışmış olan başvurucu ile S.C. isimli hükümlü koğuş ortak alanına çağrılmıştır. Taraflar olayın çay meselesi yüzünden çıktığını söylemiştir. Bu esnada S.C.nin yakasını toplaması, agresif tutum sergilediği ve bağırdığı için koğuş dışına çıkarılan başvurucu, agresif tutum ve davranışlarını sürdürmesi üzerine orantılı güç kullanılmak ve kurum nöbetçi müdürüne de bilgi verilmek suretiyle güvenlik ve tedbir amacıyla B Blok B-6 alt 2 numaralı müşahede odasına yerleştirilmiştir.
4. Olay nedeniyle İnfaz Kurumu tarafından başlatılan idari soruşturmada Disiplin Kurulu tarafından 10/2/2016 tarihli karar ile "...savunmalarının, alınan ifadelerin, T/H Yaşar ÖZCAN'a ait doktor raporunun, incelenen kamera kaydının ve dosya kapsamının tamamının değerlendirilmesi sonucunda;... kurumda korku, kaygı ve panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışta bulunmak" gerekçesiyle başvurucunun iki ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılması disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, başvurucunun bu cezaya itirazı etmesi üzerine Alanya İnfaz Hâkimliğince "...hükümlünün aşamalarda değişmeyen savunması, bu savunmayı doğrulayan Hakimliğimizce dinlenen tanık anlatımlarına göre hükümlü Yaşar Özcan'ın gerek (3) nolu odada gerekse koğuş orta alanında, T/H [S.]'ın üzerine yürümediği. T/H [S.]'ın (3) nolu odada kendisine yaptığını göstermek amacıyla memurların yanında T/H [S.]'ın yakasından tuttuğu, dolayısıyla hükümlü Yaşar'ın üzerine atılı T/H [S.]'ın üzerine yürüme fiilini işlemediği, suç kastıyla T/H [S.]'ın yakasından tutmadığı anlaşıldığından.." gerekçesiyle disiplin cezasının kaldırılmasına karar verilmiştir.
5. İnfaz Kurumu Hekimi tarafından başvurucu hakkında düzenlenen 3/2/2016 tarihli ve muayeneye gönderilme nedeni olarak halılı oda çıkış notunun düşüldüğü genel adli muayene raporunda "Yapılan muayenede NFM (normal fonksiyonları mevcut) hayati tehlike yoktur." tespitine yer verilmiştir.
6. Başvurucu 8/2/2016 tarihinde Başsavcılığa suç duyurusu dilekçesi vermiştir. Başvurucu, dilekçede şüpheli olarak hükümlüler S.C. ve Ü. ile ismini bilmediği infaz koruma memurunu göstermiş olduğu ancak dilekçede kendisine vurduğunu iddia ettiği ve dilekçesinde başmemur olarak ifade ettiği infaz koruma memuru İ.K.nın hareketlerinden şikâyetçi olmuş, hakkında düzenlenen 3/2/2016 tarihli genel adli muayene raporuna itiraz etmemiştir.
7. Başsavcılık, suç duyurusu dilekçesi üzerine şüpheliler S.C., Ü., infaz koruma memuru İ.K. ve infaz koruma memuru G.B. hakkında başlattığı soruşturma neticesinde "müştekinin beyanlarının soyut nitelikte kaldığı, şüpheliler aleyhine müsnet suçlardan kovuşturma açmaya yeterli bir somut delil elde edilemediği, tanık beyanları, Alanya İnfaz Hakimliği'nin ilgili dosyası, disiplin soruşturması dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla..." gerekçesiyle 26/2/2020 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
8. Başvurucu, Başsavcılık kararına 30/3/2020 tarihli dilekçe ile itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde olay öncesinde infaz koruma memurlarını şikâyet ettiği için kendisine karşı hareket edildiğini açıklamış; infaz koruma memuru İ.K.nın göğsüne yumruk atarken diğer iki infaz koruma memurunun kollarını tuttuğunu ilk kez ileri sürmüş; tanıkların dinlenmemesini ve kamera görüntülerinin izlenmemesini eksik soruşturma sebebi olarak göstermiştir. Başvurucu bu dilekçesinde de 3/2/2016 tarihli genel adli muayene raporuna itiraz ettiğini ileri sürmemiştir. Başvurucunun itirazı Alanya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/5/2020 tarihli kararıyla, dosya kapsamında gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı, kamera kaydı, tanık beyanı, disiplin soruşturmalarının incelendiği ancak şüphelilerin görevlerine aykırı davrandıklarına dair delil elde edilemediği, Başsavcılığın karar gerekçelerinin yerinde olduğu değerlendirilerek reddedilmiştir. Ret kararı başvurucuya 5/6/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 1/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
10. Başvurucu; ceza infaz kurumunda sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kaldığını, elleri kelepçeli olarak, halılı oda diye tanımlanan ve içinde ayak koyma yerlerine kadar idrar ve pislik dolu tuvalet taşı bulunan odaya kapatıldığını, burada 16 saate yakın bir süre tutulduğunu, Başsavcılığa verdiği şikâyet dilekçesi üzerine etkili bir soruşturma yürütülmediğini, kamera kayıtlarının toplanmadığını, müşteki ve tanık beyanlarının alınmadığını, hem kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı sonrası hem de bu karara karşı ileri sürdüğü itirazın reddi kararı sonrası Başsavcılıktan soruşturma dosyasında yer alan evrakın kendisine gönderilmesini istemesine rağmen bu talebinin karşılanmadığını belirterek adil yargılanma hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadı sunulmuş, kötü muamele iddiasının etkili bir şekilde soruşturulduğu, başvurucunun kötü muamele iddiaları ile ilgili herhangi bir delil sunmadığı bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında koğuş ve koridor kamera görüntülerinin iddialarını doğrulayacağını, olay hakkındaki tutanak ve disiplin soruşturması evrakının İnfaz Kurumu idaresi tarafından çalışanlarını koruma psikolojisiyle ve tarafgir bir anlayışla düzenlendiğini ve 3/2/2016 tarihli genel adli muayene raporunun ise gerçeği yansıtmadığını ifade etmiştir.
12. Başvuru kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
13. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle negatif yükümlülük olarak kamu otoritelerinin kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirdiği gibi ayrıca pozitif yükümlülük olarak devlete kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Kötü muamele iddialarının savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilebilmesi için iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklilik sağlanmadığında mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru bir beklentiye girebileceklerini söyleyebilmek mümkün değildir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013; Cezmi Demir ve Diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014; Ali Rıza Özer ve Diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015; Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018).
14. Somut olayda başvurucu; ceza infaz kurumunda aynı koğuşta birlikte barındırıldığı iki mahpusla tartışma yaşadığını, bu tartışma sonrası koğuşa gelen infaz koruma memurlarından biri tarafından darbedildiğini ve elleri kelepçeli olarak oldukça pis olan bir odada tutulduğunu ileri sürmekle birlikte bireysel başvuru formunda olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir açıklama yapmamıştır.
15. Başvurucunun Başsavcılığa verdiği suç duyurusu dilekçesinde koğuşta yaşanan tartışma esnasında taraflar arasında fiziki bir şiddet yaşandığından bahsetmediği, sadece infaz koruma memuru İ.K.nın koridorda kameraların görmediği bir noktada beş altı kez göğsüne vurduğunu ve halılı oda tabir edilen odaya alındığını iddia ettiğini görülmüştür (bkz. § 2). Koridorda İ.K.nın kendisine vururken iki infaz koruma memurunun kollarını tuttuğu iddiasını ilk olarak Başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz dilekçesinde ileri süren başvurucu (bkz. § 8), halılı oda tabir edilen odada kelepçeli olarak tutulduğu iddiasını ise yine ilk olarak bireysel başvuru formunda dile getirmiştir.
16. Bu noktada bir muamelenin kötü muamele kapsamında kalması için aranan asgari eşik değerlendirmesinde muamelenin sonuçlarının ortaya konması büyük önemi olduğunun altını çizmek gerekir. Bu bağlamda yapılan hukuki bir uygulamanın kötü muamele yasağı bakımından aranan eşiği aşması için söz konusu müdahalenin başvurucunun fiziksel veya ruhsal bütünlüğü üzerinde olumsuz etki yarattığına ilişkin makul kanıtların varlığı gerekmekte olup küçük düşürüldüğü iddiası dışında başvurucunun herhangi bir kanıt sunmadığı anlaşılmıştır.
17. Başvurucu hakkında olay tarihinden bir gün sonra İnfaz Kurumu hekimi tarafından düzenlenen 3/2/2016 tarihli ve muayeneye gönderilme nedeni olarak "halılı oda çıkış" notunun düşüldüğü genel adli muayene raporunda "Yapılan muayenesinde NFM(normal fonksiyonları mevcut) hayati tehlike yoktur." tespitine yer verilmiştir (bkz. § 5). Başvurucu, soruşturma sürecinde bu raporun gerçeği yansıtmadığı yönünde bir iddia ileri sürmemiştir. Başvurucunun raporun gerçeği yansıtmadığı iddiasına ilk olarak Anayasa Mahkemesine hitaben yazdığı, Bakanlık görüşüne yanıtlarını içeren 23/6/2023 tarihli dilekçede yer vermiştir (bkz. § 11). Bunun yanı sıra başvurucu, uğradığını ileri sürdüğü fiziksel şiddet sonucunda vücudunda yaralanma meydana gelip gelmediği yönünde bir açıklama yapmadığı gibi halılı odada tutulmasının maddi ve manevi varlığı üzerindeki bir etkiden söz etmemiş ve bu konuda herhangi bir belge sunmamıştır.
18. Anayasa Mahkemesi, genel ilkeler için atıf yapılmış olan Beyza Metin (anılan kararda bkz. §§ 46,47) ve Cezmi Demir ve Diğerleri kararlarında olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan başvuruları inceleyerek uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emareleri ve delilleri sunmaları gerektiği belirtilmelidir. Bu kapsamda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin olgulara dayanmayan yetersiz açıklamaları, iddialarının delillerle desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu, kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeleri gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddiaların savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlar -iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmemesi- söz konusu olduğunda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerini söyleyebilmek de mümkün değildir.
19. Kötü muamele yasağının asgari eşiğini geçer nitelikte savunulabilir iddianın bulunması usul yükümlülüğünün başladığı andır. Bu aşamadan sonra etkili soruşturmada geçerli olan ilkelere uygun şekilde resen ve derhâl soruşturma başlatılması gerekir. Başvurucu, olay yaşandıktan bir gün sonra hakkında düzenlenen rapora soruşturma süresince değinmemiş ya da itiraz etmemiş; ayrıca iddia ettiği kötü muamele sonucunda vücudunda bir yaralanma meydana gelip gelmediği yönünde bir açıklama yapmamıştır.
20. Başsavcılık tarafından yapılan soruşturma kapsamında infaz kurumundaki kamera kaydı görüntülerinin dosya içine alınmayarak disiplin soruşturması dosyasında izlendiğinin belirtildiği görüntülerle neden yetinildiği anlaşılamamakla birlikte başvurucunun İ.K.nın uyguladığı fiziki şiddetin infaz koruma memurları tarafından götürüldüğü koridorun kameranın göremeyeceği bir noktasında gerçekleştiğini iddia etmesi karşısında bu hususun usuli bir eksiklik olduğu da söylenemeyecektir.
21. Eldeki veriler ışığında dosya kapsamındaki mevcut delillerin başvuruya konu fiilî ve sözlü şiddet iddiasını desteklemediği, başvuruya konu ihlal iddialarının araştırılmasına, dosya kapsamında sahip olunan bilgi ve belgelerle karşılaştırılarak değerlendirilmesine elverişli somut bir olay anlatımı yapılmadığı, tüm soruşturma süreci boyunca ifade edilen olay örgüsünün başvurucunun değiştirdiği hususlarla birlikte değerlendirilmesi neticesinde başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak savunulabilir bir iddianın bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 2/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.