logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(K.E.A. [1.B.], B. No: 2020/22222, 2/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

K. E. A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22222)

 

Karar Tarihi: 2/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

K. E. A.

Vekili

:

Av. Şahin POLAT

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, kaymakam olarak görev yapmakta iken aynı ilçedeki bir okulda müdür yardımcısı olan E.Z.Z. başvurucu hakkında ihbarda bulunmuştur. Bunun üzerine Balıkesir Valiliği tarafından (Valilik) başvurucunun mülki idare amirliği ile bağdaşmayan tutum içerisinde olduğu iddiasından hareketle disiplin soruşturması başlatılmıştır.

3. Soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan E.Z.Z. özetle 2017 yılının Ekim ayında bir eğitim projesi kapsamında sunuculuk görevi yaptığı programdan sonra başvurucunun ihbara konu mesajları göndermeye başladığını, devam eden süreçte önce iş, sonrasında iş dışı konularda konuşmak ve bir yerlere davet etmek şeklinde mesaj ve aramaların çoğaldığını beyan etmiştir.

4. Düzenlenen soruşturma raporunda başvurucu tarafından 2017 yılının Kasım ve Aralık aylarında farklı zaman dilimlerinde telefon ve sosyal medya üzerinden E.Z.Z.ye gönderilen "bu akşam gizlice çalsam kapını içeri alır mısın açar mısın kollarını", "Sarılır mısın aşkla ve şevkle bana", "[Z.] vahşi kedi misin", "Liderlik bana işve sana", "Seni istiyorum, geleceğim yanına her yerini morartacağım", "Neyse vaktim yok, senle uğraşamam şimdi, öptüm", "[N.] bugün seksi iç çamaşırları giyerek beni yatağa bağladı. Amacı beni tahrik etmekti. Benim soğuk davrandığımı görünce kemerle ellerimi sonra iple ayaklarımı bağladı. Daha sonra sana değer verdiğim için yanında getirdiği bıçakla elimi yaraladı. Seni seviyorum. Bunu bil." şeklindeki mesajlara yer verilmiştir. Başvurucunun söz konusu mesajları soruşturmayı yürüten müfettiş önünde inkâr etmesi üzerine anılan mesajlar adli bilişim uzmanları marifetiyle E.Z.Z.ye ait telefon üzerinden yapılan inceleme neticesinde teyit edilmiştir. Soruşturma sonucunda başvurucunun gönderdiği söz konusu mesajlarla 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde yer alan memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilini işlediği kanaati bildirilmiştir.

5. İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu (Kurul) tarafından başvurucunun yazılı ve sözlü savunması alınmıştır. Başvurucu bu kapsamda özetle başarılı bir meslek hayatı sürdürdüğünden, herkese karşı güler yüzlü olduğundan, ihale mevzuatı ve meri mevzuat kapsamında işlemlerin tam yapılmasını denetlediğinden bahsetmiştir. Soruşturmaya konu olayla ilgili olarak da başvurucu, E.Z.Z.nin iddialarının kurgusal ve geçersiz olduğunu, görevini her zaman hukuk ve ahlak kurallarına uygun olarak yerine getirdiğini ifade etmiştir. Sonuç olarak Kurul 30/10/2018 tarihli kararıyla başvurucunun devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasını öngörmüş ise de geçmiş hizmetleri sırasındaki olumlu çalışmalarından dolayı bir alt ceza uygulamak suretiyle 3 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

6. Başvurucu tarafından anılan işlemin iptali talebiyle 17/1/2019 tarihinde Yozgat İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açılmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu özel hayatı içerisinde müstehcen mesaj gönderdiği gerekçesiyle cezalandırıldığını, bu mesajların mesleki hayatına bir etkisinin olmadığını ve tesis edilen disiplin cezasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

7. İdare Mahkemesi 13/9/2019 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, soruşturma raporunda belirtilen ve başvurucu tarafından da ikrar edilmiş olan mesajların özel hayat kapsamında sayılamayacağı, başvurucunun söz konusu mesajları makam ve görevini kullanarak maiyetinde bulunan ve disiplin amiri olan bir memura gönderdiği hususu vurgulanarak dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

8. Başvurucu bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu, dava dilekçesindeki iddialarını yinelemekle birlikte söz konusu mesajların ihbar sahibinin telefonu incelenerek elde edildiğini, bu incelemenin soruşturmayı yürütenler tarafından yapıldığını, bağımsız bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını ve kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak kullanıldığını ileri sürerek İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

9. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 10/6/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kararının usule ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

10. Başvurucu, nihai kararı 7/7/2020 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ve 6/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu; savunmasının aleyhine kullanıldığını, yöneltilen suçlamadan haberdar edilmediğini, soruşturmayı yapan mülkiye müfettişinin memleketi nedeniyle tarafsız olmadığını, delillerin hukuka aykırı biçimde elde edildiğini ifade etmiştir. Bununla birlikte aile içi mahremiyet gözardı edilerek rızası olmadan kişisel verilerinin kullanıldığını, özel hayatına ilişkin sorular üzerinden işlem tesis edildiğini belirten başvurucu adil yargılanma hakkının, özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Bakanlık görüş yazısında, başvurucunun usul güvencelerine ilişkin iddialarını temellendirmediği, soruşturmaya dayanak olan mesajların bizatihi muhatabının şikâyet hakkı bağlamında sunulduğu, bu kapsamda sunulan veriler kullanılarak yapılan soruşturmanın başvurucunun temsil ettiği devlet imajı ve itibarı ile mesleğin gerektirdiği saygınlığın, idareye olan güvenin ve kamu düzeninin tesisi karşısında demokratik toplumda gerekli olduğu bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; bireysel başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.

13. Başvuru, özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.

15. Somut olayda başvurucu hakkında özel hayatı kapsamındaki eylemleri nedeniyle disiplin cezası tesis edilmiş olduğundan özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahale söz konusudur. Bununla birlikte 657 sayılı Kanun'un 125. maddesine dayanılarak ortaya çıkan müdahalenin Anayasa'nın 129. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kamu hizmetinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve mesleki disiplinin sağlanması amacıyla tesis edildiği değerlendirilmiştir (Namet Sevinç, B. No: 2015/9155, 10/1/2019, §§ 41-43). Bu bağlamda anılan müdahalenin kanunilik şartını sağladığı ve meşru amacının bulunduğu sonucuna varılmıştır. Öte yandan söz konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olup olmadığının ayrıca incelenmesi gerekmektedir.

16. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre personel rejimi gibi sıkı kural ve şartlara tabi bir alanda, kamu görevini yürütmekle görevli kişilerin hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirilmesi demokratik bir toplumda gerekli olabilir. Bu kapsamda kamu makamlarının, faaliyetin niteliği ve sınırlamanın amacına göre değişen geniş bir takdir yetkisinin bulunması doğaldır. Ancak müdahalenin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için kamu makamlarınca müdahalenin gerekliliği konusunda ilgili ve yeterli gerekçelerin ortaya konulması gerekir. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 44-47; Namet Sevinç, §§ 47, 48; A.K., B. No: 2015/10298, 7/3/2019, §§ 50, 51).

17. Somut olayda kaymakam olarak görev yapan başvurucu tarafından aynı ilçede bir okulda müdür yardımcısı olarak görev yapan E.Z.Z.ye gönderilen mesajlardan hareketle yürütülen disiplin soruşturması sonucunda başvurucu hakkında 3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası tesis edilmiştir. Öncelikle başvurucu, savunmasının aleyhine kullanıldığını, yöneltilen suçlamadan haberdar edilmediğini, soruşturmayı yürüten müfettişin memleketi nedeniyle tarafsız olmadığını belirtmiş ise de bunlarla ilgili olarak somut bir bilgi, belge veya herhangi bir dayanak sunmamıştır. Nitekim başvurucunun ilk olarak söz konusu mesajları inkâr ettiği, bunun üzerine soruşturmayı yürüten müfettiş tarafından görevlendirilen adli bilişim uzmanlarınca E.Z.Z.nin telefonu üzerinden yapılan incelemeyle bu mesajların teyit edildiği hususu soruşturma raporunda yer almaktadır. Bununla birlikte başvurucunun Kurula hitaplı savunmalarında da E.Z.Z.nin iddialarının kurgusal ve geçersiz olduğuna yönelik beyanlarda bulunduğu görülmüştür. Dava ve istinaf dilekçelerinde ise başvurucu özel hayatına ilişkin mesajlara dayanılarak disiplin cezası verildiğine ilişkin beyanlarda bulunmuştur. Dolayısıyla başvurucunun savunmasının aleyhine kullanıldığına ilişkin iddiasının temelden yoksun olduğu değerlendirilmektedir.

18. Öte yandan şikâyetçi E.Z.Z., hakkının korunması amacıyla başvurucu tarafından kendisine gönderilen mesajları Valiliğe sunmuş, akabinde soruşturma makamının disiplin soruşturması yapma yükümlülüğü kapsamında bizzat E.Z.Z. tarafından sunulan ve başvurucunun inkâr etmesi üzerine E.Z.Z.nin telefonu incelenerek teyit edilen mesajlardan hareketle disiplin soruşturması yürütülmüştür. Bu bağlamda başvurucunun soruşturma makamının inceleme amacına uygun davranmadığına ve iradesinin fesada uğratıldığına yönelik bir iddiasının olmadığı, başvurucunun mesajların aleni hâle gelebileceğini önceden öngörebilecek durumda olduğu hususları birlikte gözetildiğinde delillerin elde ediliş şekline ilişkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

19. 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 27. maddesinde de belirtildiği üzere ilçe genel idaresinin başı ve mercii kaymakamdır. Kaymakam, ilçede Cumhurbaşkanının idari yürütme vasıtasıdır ve ilçenin genel idaresinden kaymakam sorumludur. İlçede kurulmuş olan idari teşkilat kaymakamın emri altındadır. Bireysel başvuruya konu edilen olayda da şikâyetçi E.Z.Z. başvurucunun kaymakamı olduğu ilçedeki bir okulda görevli müdür yardımcısıdır. Bu nedenle başvurucunun temsil ettiği makam, görev ve yetkileri ile mesleğinin gerektirdiği saygınlık hususları birlikte düşünüldüğünde E.Z.Z.ye gönderdiği mesajların salt özel hayat sınırları içinde kaldığı ve mesleki alana girmediği de söylenemez. Ayrıca başvurucuya isnat edilen eylem değerlendirilirken başvurucunun ifa ettiği görev ve kamu hizmetinin devamlılığını sağlamada hiyerarşi ile disiplin kurallarının öneminin gözetildiği anlaşılmaktadır.

20. Ayrıca disiplin soruşturması ve Mahkeme sürecinde başvurucunun katılımı ve savunması ile delillerini sunmasını sağlanmak suretiyle özel hayata saygı hakkının gerektirdiği usule ilişkin güvencelerden yararlandırılmış olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan başvurucunun disiplin soruşturmasına konu eyleminin kurum disiplinini ve mensubu olduğu mesleğin itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmesi ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla alınması zorunlu bir tedbir olarak ortaya çıktığı değerlendirilmiştir. Sonuç olarak başvurucu hakkında uygulanan yaptırımın demokratik toplumun gereklerine uygun ve ölçülü olmadığı söylenemez.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(K.E.A. [1.B.], B. No: 2020/22222, 2/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı K.E.A.
Başvuru No 2020/22222
Başvuru Tarihi 6/8/2020
Karar Tarihi 2/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Meslek (atama, disiplin, OHAL hariç işten çıkarma) İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi