logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ayşe Kamer Kurmuş [2. B.], B. No: 2020/21700, 12/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYŞE KAMER KURMUŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/21700)

 

Karar Tarihi: 12/3/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Özge ULUKAYA

Başvurucu

:

Ayşe Kamer KURMUŞ

Vekilleri

:

Av. Kübranur ÇELİK

 

 

Av. Kubilay YILDIZ

 

 

Av. Cansev DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin arsa değeri dikkate alınmaksızın bina değeri üzerinden belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Osmangazi Belediye Başkanlığı (İdare) tarafından imar planı revizyonu kapsamındaki başvurucuya ait Bursa'nın Osmangazi ilçesi Sakarya Mahallesi 2617 ada 1 parsel sayılı 292,49 m² yüz ölçümüne sahip taşınmazın bulunduğu 2617 ada içerisindeki imar yolunda bulunan yapıların kamulaştırılmasına karar verilmiştir. İdare uzlaşmanın sağlanamaması üzerine 3/5/2017 tarihinde başvurucu ve diğer taşınmaz malikleri aleyhine Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırma bedel ve tescil davası açmıştır.

3. Mahkemece 20/7/2017 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda başvurucuya ve diğer davalılara ait binaların imar yolunda kalan bölümlerinin değeri tespit edilmiştir. Başvurucunun dokuma fabrikası ve depo nitelikli taşınmazının eki niteliğinde olan ve imar yolunda bulunan taşınmazın dava tarihindeki değeri 41.640 TL olarak belirlenmiştir. Tarafların itirazı üzerine alınan ek bilirkişi raporunda başvurucuya ait yapının şehir merkezine yakınlığının kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınması gerektiğine ilişkin itirazının, kamulaştırma bedelinin yapının değeri üzerinden hesaplanması nedeniyle yerinde olmadığı belirtilmiştir.

4. Mahkeme 27/3/2018 tarihinde başvurucuya ödenmesi gereken kamulaştırma bedelini 41.640 TL olarak belirleyerek davanın kabulüne karar vermiştir. Tarafların istinaf talebi Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 24/2/2020 tarihli kararıyla kesin olarak esastan reddedilmiştir. Kararda Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporuyla yapıya resmî yapı yaklaşık birim maliyet tebliğine dayanılarak değer biçilmesinde ve yapının niteliği ile yıpranma paylarına ilişkin değerlendirmede hata bulunmadığı belirtilmiş kamulaştırma bedelinin sadece yapı değeri dikkate alınarak tespit edilmesine ilişkin yasal bir engel bulunmadığı açıklanmıştır.

5. Başvurucu, nihai kararı 8/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

7. İdare 25/3/2024 tarihli yazıyla başvurucuya ait parsel etrafında bulunan imar yolunun İdarenin 8/11/2000 tarihli kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli plan kapsamında tasarlandığını açıklamıştır. Kamulaştırılması talep edilen başvurucuya ait yapının başvurucuya ait parsel hattı dışında ve imar yolunda kaldığını ifade etmiştir.

8. İdarece 25/4/2024 tarihli yazıyla başvurucuya ait 2617 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, 22/3/1994 tarihli Encümen Kararına istinaden 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi uygulanarak oluşturulmuş imar parseli olduğu belirtilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; kamulaştırma bedel ve tescil davasında kamulaştırma bedelinin üzerinde bulunan arsadan bağımsız olarak yalnızca yapı değeri dikkate alınarak belirlenmesinden yakınmıştır. Yapının mülkiyet durumunun üzerinde bulunduğu araziye bağlı olduğu dikkate alındığında yapının araziden bağımsız olarak kamulaştırılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Başvurucu yapının kamulaştırılmasından sonra mülkiyeti kendisine ait olan arazinin kullanılamayacağını ifade etmiştir. Öte yandan şehir merkezinde bulunan binanın değerin gerçek değerin çok altında belirlendiğini açıklamıştır. İdarenin taşınmazın tescilini talep ettikten sonra sadece yapının kamulaştırılmasını istemesinin usule aykırı olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu, sonuç olarak açıklanan nedenlerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Bakanlık görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ve somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak bir inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında bireysel başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.

11. Kamulaştırılan yapı, başvurucunun mülkiyetinde bulunduğundan mülkün varlığı noktasında tartışma bulunmamaktadır. Ayrıca başvurucuya ait yapının kamulaştırılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin çok sayıda kararında da belirtildiği üzere taşınmazın kamulaştırılması mülkten yoksun bırakma niteliği taşımaktadır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32).

12. Uyuşmazlık konusu yapı, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu çerçevesinde kamulaştırılmıştır. Dolayısıyla kamulaştırma yoluyla yapılan müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan yapının üzerinde bulunduğu taşınmazın yol olarak kullanılmak üzere açılması amacıyla yapılan kamulaştırılma işleminin kamu yararı amacına dayandığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Dolayısıyla kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.

13. Anayasa Mahkemesi Mehmet Akdoğan ve diğerleri, Mukadder Sağlam ve diğerleri (B. No: 2013/2511, 22/1/2015), Abdülkerim Çakmak ve diğerleri (B. No: 2014/1964, 23/2/2017), Cevat Aydın (B. No: 2014/13886, 4/10/2017), Ali Taşgeldi (B. No: 2018/30814, 16/11/2021) ve Kamil Darbaz ve Gmo Yapı Grup End. San. Tic. Ltd. Şti. (B. No: 2015/12563, 24/5/2018) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu kararlarda, taşınmaz bedelinin tespitinin teknik ve uzmanlık gerektirmesi nedeniyle kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespitinin uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevinde olduğu, Anayasa Mahkemesinin görevinin kamulaştırma bedelinin tespiti yönteminin gerçek bedelin ödenmesini temin edip etmediğini incelemekten ibaret olduğu vurgulanmıştır. Öte yandan Anayasa Mahkemesinin bir temyiz mercii olmadığı, inceleme yetkisinin sınırlı olduğu ve bir temyiz mercii gibi hareket ederek yargı mercii kararlarını her yönüyle hukuka uygunluk denetimine tabi tutmayacağına dikkat çekilmiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 46. maddesine gerçek değerin kamulaştırma bedeli olarak ödenmesi mülkiyetten yoksun bırakılan malikler için anayasal bir güvencedir. Bu madde ışığında taşınmazın gerçek bedelinin ödenmediği durumlarda somut olayın koşulları da gözetilerek müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna ulaşılabilir.

14. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucunun kamulaştırma bedelinin üzerinde bulunduğu arazinin değeri dikkate alınmaksızın sadece yapının bedeli üzerinden hesaplanmasından yakındığı anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından başvurucuya ait yapının değerinin resmî verilere göre tespit edilerek kamulaştırma bedelinin belirlendiği görülmüştür. İdarece başvurucuya ait taşınmazın 1994 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda oluştuğu ve kamulaştırılan yapının anılan taşınmazın parsel hattı dışında kaldığı belirtilmiştir. Öte yandan başvuru konusu kamulaştırma bedel ve tescil davasında alınan bilirkişi raporunda da kamulaştırılan yapının üzerinde kaldığı taşınmazın imar yolu olduğu tespit edilmiştir.

15. İdare uyuşmazlık konusu yapının 2000 yılında yapılan imar uygulaması ile oluşturulan imar yolunda kaldığını, başvurucuya ait parselin ise 1994 yılında yapılan imar işlemiyle oluşturulduğunu açıklamıştır (bkz. §§ 7-8). Dolayısıyla kamulaştırılan yapının, üzerinde bulunduğu arazinin imar yolu olarak kullanılmak üzere tespitinden önce başvurucuya ait parselin sınırları dışında kaldığı değerlendirilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun kendisine ait yapının yine kendisine ait imar parseli hattı dışında kalmasına ilişkin somut bir açıklamada bulunmadığı vurgulanmalıdır. Buna göre başvurucunun kamulaştırılan yapının üzerinde bulunduğu arazinin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu gösterir bilgi ve belge sunamadığı dikkate alındığında yapı kamulaştırılırken yapının üzerinde bulunduğu arazinin değerinin de kamulaştırma bedeline dahil edilmesi gerektiğine ilişkin iddiasını temellendirilemediği anlaşılmıştır.

16. Öte yandan başvurucu tarafından kamulaştırılan yapının değerinin şehir merkezine olan yakınlığı dikkate alınmaksızın düşük belirlendiğinin ileri sürüldüğü ancak ek bilirkişi raporunda şehir merkezine olan konumun arsa değerinin tespitinde gözetilen bir unsur olduğu ve yapı (bina) değerinin tespitinde dikkate alınmadığının açıklandığı görülmüştür (bkz. § 3). Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki inceleme yetkisinin sınırları ve niteliği gözetildiğinde yapı bedelinin düşük belirlendiği iddiasına yönelik daha öte bir inceleme yapılmasına yetecek verilerin başvurucu tarafından ortaya konulamadığı anlaşılmıştır.

17. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesinin önceki içtihatlarında ortaya koyduğu ilkeler uyarınca Mahkeme tarafından hükmedilen kamulaştırma bedelinin başvurucununmülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi orantılı kıldığı, müdahalenin taşıdığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozmadığı sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ayşe Kamer Kurmuş [2. B.], B. No: 2020/21700, 12/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı AYŞE KAMER KURMUŞ
Başvuru No 2020/21700
Başvuru Tarihi 30/6/2020
Karar Tarihi 12/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırma bedelinin arsa değeri dikkate alınmaksızın bina değeri üzerinden belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Kamulaştırma bedeli, kamu yararı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi