TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KEMAL BAYRAM VE NUSRET KARAKUŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/29630)
Karar Tarihi: 12/3/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Kamber Ozan TUTAL
Başvurucular
1. Kemal BAYRAM
2. Nusret KARAKUŞ
Vekili
Av. Okan ÖZSARI
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; kamu zararının tazmin edilmesine ilişkin davada yasal faiziyle birlikte tazminata hükmedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Gölcük Orman İşletme Müdürlüğü 8/4/2004 tarihinde aralarında orman muhafaza memurları olan başvurucuların da bulunduğu kamu görevlilerine karşı Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Hukuk Mahkemesi) tazminat davası açmıştır. Davacı idare, ormanda kaçak kesim yapılması ve odunların kaçırılması nedeniyle meydana gelen 147.783,13 TL kamu zararının ve bu zararın tespit edildiği 1/3/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte görevlerini ihmal eden davalılardan tazmin edilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddedilmesini talep etmiştir.
3. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tazminat davasına konu olaylarla ilgili olarak başvurucular ve diğer kamu görevlileri hakkında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmak suçlarını işledikleri iddiasıyla ceza davası açmıştır. Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi 6/2/2009 tarihinde başvurucuların görevi ihmal suçundan cezalandırılmasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ve bu cezaların ertelenmesine karar vermiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 8/6/2011 tarihinde ceza kanunundaki değişiklik kapsamında lehe kanun hükümlerinin uygulaması gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bozma kararına uyan Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi 29/11/2012 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kesinleşmiş olduğuna ve görevi kötüyü kullanma yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar vermiştir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 21/11/2013 tarihinde zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılması yerine davanın düşmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmü düzelterek onamıştır.
4. Hukuk Mahkemesi 23/12/2014 tarihinde davanın kabulüyle 147.738 TL'nin 1/3/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı idareye ödenmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucuların ve diğer davalıların görevlerini ihmal etmeleri sonucunda kaçak orman kesimlerinin yapıldığı ve yetkilerini kötüye kullanarak maliyet bedelinde odun satışı yaptıkları belirtilmiştir. Hukuk Mahkemesi tazminat miktarının belirlenmesinde bilirkişi raporunu esas almıştır. Başvurucular ve diğer davalılar kararı temyiz etmiştir.
5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Yargıtay Dairesi) 26/4/2016 tarihinde başvurucular hakkındaki soruşturma raporu ile diğer dava dosyalarının getirtilerek incelenmesi, denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınması ve tarafların ortaya çıkan zarar yönünden sorumluluklarının tartışılması gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. Bozma kararına uyan Hukuk Mahkemesi 15/6/2017 tarihinde ormanların korunması için yeterli sayıda personel istihdam edilmediğinden tazminata konu olayların meydana gelmesinde başvurucular ve diğer davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Taraflar kararı temyiz etmiştir.
6. Yargıtay Dairesi 28/3/2018 tarihinde başvurucuların ve davalıların sorumluluğunda olan ormanlık bölgelerde yapılan kaçak kesim yapılması nedeniyle meydana gelen zararda yükümlülükleri bulunduğu, Hukuk Mahkemesi kararında belirtilen gerekçenin sadece tazminatta indirim nedeni olabileceği gerekçesiyle kararı bozmuştur. HukukMahkemesi 10/7/2019 tarihinde davanın kısmen kabulü ile 103.416,70 TL maddi tazminatın 1/3/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte başvurucular ve diğer davalılardan ortaklaşa ve dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine hükmetmiştir. Hukuk Mahkemesi, Yargıtay Dairesinin bozma kararında belirttiği hususlar çerçevesinde karar vermiştir. Davanın tarafları karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
7. Yargıtay Dairesi 7/11/2019 tarihinde kararı onamış ve 26/7/2020 tarihinde dekarar düzeltme talebini reddetmiştir.
8. Orman Genel Müdürlüğü 30/7/2020 tarihinde toplam 355.088,42 TL borcu otuz gün içinde ödenmelerini, aksi hâlde icra takibi başlatılacağını başvuruculara bildirmiştir.
9. Başvurucular, nihai hükmü 26/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 21/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucular; personel ve altyapı eksikliği sonucunda meydana gelen zarardan sadece alt kadroda çalışan görevlilerin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını iddia etmiştir. Hukuk Mahkemesinin hukuka aykırı olarak verdiği karar sonucunda adil yargılanma hakları ihlal edilerek olay tarihinden ödeme tarihine kadar yaklaşık 17,5 yıllık işlemiş faiziyle birlikte tazminat ödemek zorunda bırakıldıklarını belirtmiştir. Başvurucular yargılamanın makul bir süre içinde karara bağlanmadığını kaydetmiştir. Bu gerekçelerle adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
12. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvuruya konu olayda kamu zararının tazmin edilmesi için açılan tazminat davası sonucunda başvurucuların ve diğer davalıların meydana gelen zarardan sorumlu oldukları tespit edilmiş ve zarar tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte tazminat bedelinin müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine hükmedilmiştir. Başvurucular, meydana gelen kamu zararından sorumlu tutulmalarından ve yasal faiziyle birlikte tazminat ödemelerine hükmeden nihai karardan yakınmaktadır.
14. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
15. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında kural olarak haksız fiile dayalı açılan tazminat davası gibi borçlar hukukuna ilişkin olay ve olguları değerlendirme görevi bulunmamaktadır. Bu aşamada belirtmek gerekir ki delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanması yetkisi kural olarak -keyfî olmadığı veya açık ve bariz bir takdir hatası içermediği sürece- yargı mercilerine aittir (Kamil Darbaz ve Gmo Yapı Grup End. San. Tic. Ltd. Şti., § 56). Somut olayda tazminat davasına konu hukuk yargılaması süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde -özellikle başvurucuların sorumluluklarına ve zarar tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesine ilişkin iddialar kapsamında- mahkeme kararlarının bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içerdiği söylenemeyecektir. Bu bağlamda başvurucuların kamunun zarara uğraması eyleminden sorumlulukları bulunmadığına ve tazminat tutarına olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine yönelik iddialarının yargılamanın sonucuna yönelik kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesinden şikâyet etmektedir.
18. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.