logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(M.Y. [1.B.], B. No: 2020/22195, 6/6/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.Y. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22195)

 

Karar Tarihi: 6/6/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

M.Y.

Vekili

:

Av. Elvan BAĞ CANBAZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların duruşmada sorgulanmaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle hakkında soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 5/9/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir.

4. İddianamede özetle başvurucunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında FETÖ/PDY içindeki 4.672 mahrem imamın arasında başvurucunun da adının geçmesi, şüphelinin FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanması içinde emniyet mahrem imamı olarak görev alması, Emniyet görevlileriyle örgütün faaliyeti kapsamında görüşerek ideolojik toplantılar düzenlemesi, Mesut kod adını kullanması, kendi beyanına göre örgüt içi haberleşmede kullanılan Eagle ve Tango haberleşme programlarını kullanması, örgütle irtibatlı ve iltisaklı işyerlerinde öğretmen olarak çalışması, Bank Asyada katılım hesabının bulunması ve örgüt liderinin talimatından sonra Bank Asyadaki hesabındaki mevduatını artırması, aynı örgüt kapsamında hakkında işlem yapılan bazı şüphelilere para transferi yapması suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddia edilmiştir.

5. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Yalova Ağır Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 11/5/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra sanığın FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan dernek ve sendikalarda üyelik ve yöneticilik yapıp yapmadığının sorulması için çeşitli kurumlara müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.

6. Duruşma dört celsede bitirilmiştir. Birinci celsede başvurucu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan dernek ve sendikalarda üyelik ve yöneticilik yapıp yapmadığının tespiti için yazılan müzekkerelere ilişkin gelen evrak Mahkemeye sunulmuştur.

7. İkinci celsede başvurucunun Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin bilirkişi raporu Mahkemeye sunulmuştur. Söz konusu rapora göre başvurucunun Bank Asyadaki hesaplarını 5/12/2016 tarihine kadar aktif olarak kullandığı, örgüt elebaşısının çağrısı üzerine Bankanın iflasını önlemek amacıyla talimat doğrultusunda yüklü miktarlarda gelen EFT'ler olduğu (14/1/2014 tarihinde 1 No.lu hesabına Türkiye Katılım Bankası üzerinden 10.990 TL) tespit edilmiştir. Yine aynı celse Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY'nin mahrem imamlarına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında ele geçirilen dijital materyaller Mahkemeye sunulmuştur.

8. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu aynı celsede alınan savunmasında çalıştığı işyerinden dolayı Bank Asyada hesap açtırdığını, Bankaya talimatla para yatırmadığını, örgütün gizli haberleşme programlarından hiçbirini kullanmadığını, ifadesinin alınması sırasında bunu polislere anlatmaya çalıştığını fakat Eagle ve Tango kullanmış gibi tutanağa yazıldığını, mahrem imamlık yapma ya da sohbet düzenleme gibi bir eylemde kesinlikle bulunmadığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY'nin mahrem imamlarına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında ele geçirilen dijital materyallere ilişkin verileri kabul etmediğini, üzerine atılı suçu işlemediğini savunmuştur. Aynı celsede tanık Y.E.A.nın talimat yoluyla dinlenilmesine karar verilmiştir.

9. Üçüncü celsede tanık Y.E.A.nın bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimata ikmalen cevap verilmiştir. Tanık Y.E.A. istinabe yoluyla alınan beyanında; başvurucuyu tanıdığını, 2005-2006 yıllarında üniversiteye hazırlanmak için gittiği, örgüt ile irtibatlı olan Havza Sakarya Dershanesinde başvurucunun matematik öğretmeni olup örgüt içinde öğrenci danışmanı olduğunu, başvurucunun da aralarında olduğu 5-6 kişilik sohbet grubunun sohbetlerini dershanede yaptığını, sohbetlerde Fetullah Gülen videolarının izlettirildiğini, kitaplarının okunduğunu, 2006-2010 yılları arasında Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünde okuduğunu, üniversiteyi kazandıktan sonra başvurucunun M. isimli kişiyi Samsun'da Sakarya Dershanesinde tanıştırdığını, M.nin Trabzon'da kalacağı öğrenci evinin sorumlusu R.G.nin numarasını verdiğini, Trabzon'a gittiğinde R.G.nin kendisini karşıladığını ifade etmiştir.

10. Aynı celsede başvurucu, tanık beyanını kabul etmediğini belirtmiştir. Başvurucu müdafii, soruşturma evresinde müvekkili ile ilgili olarak beyanı gönderilen A.B.nin tanık olarak dinlenilmesini talep etmiştir. Bu talep, dosyadaki mevcut delil durumu, yargılamanın geldiği aşama dikkate alınarak Mahkemece reddedilmiştir. Tanık A.B. duruşmada okunan beyanında, başvurucunun Zile ilçesi FEM dershanesinde görev yapan öğretmenlerin rehber sorumlusu olduğunu, 2014 yılı Mart ayına kadar bu görevi sürdürdüğünü, ortaöğretim seviyesinde öğrenim gören öğrencilerin çetelesini tutup Tokat'taki örgüt yöneticilerine aktaran kişi olduğunu ifade etmiştir.

11. Aynı celsede iddia makamı, esas hakkında mütalaa sunmuştur. Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin süre talebinin kabulüne, duruşmanın 23/10/2018 tarihine ertelenmesine karar vermiştir.

12. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu dördüncü celsede, esas hakkında mütalaaya karşı beyanında önceki savunmalarını tekrarlayarak isnat edilen suçu inkâr etmiştir. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan alt sınırdan uzaklaşarak 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Öğretmen olan sanık M.Y.'nın;

Haklarında FETÖ/PDY Örgüt üyeliği suçlaması ile ayrı kovuşturma yürütülen kişilerin beyanlarından;

Osmaniye CBS'de hakkında soruşturma yürütülen tanık [Y.E.A.nın] talimatla alınan ifadesinde sanıkla ilgili olarak kendisinin de aralarında bulunduğu beş altı kişilik sohbet grubuna sohbet hocalığı yaptığı, dershanede verilen bu sohbetlerde örgüt lideri Fetullah Gülen'e ait videoları izlettiği, kitapları okuttuğu, üniversiteyi kazanmasının ardından kendisini örgüt mensubu soy ismini bilmediği [M.] isimli şahısla tanıştırdığı, bu şahsın da kendisini kalacağı örgüt evine yerleştirdiği,

Tokat CBS'de hakkında soruşturma yürütülen tanık [A.B.nin] sanıkla ilgili alınan beyanlarından, sanığın Zile İlçesi Fem Dershanesinde görev yapan öğretmenlerin rehber sorumlusu olarak görevlendirildiği, ayrıca sanığın orta öğretim seviyesinde öğrenim gören öğrencilerin çetelesini Tokat iline getiren şahıs olduğu anlaşılmıştır.

SGK kayıtlarına göre FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı olan;

 [birçok kurumda] çalışma kayıtlarının bulunduğu tespit edilmiştir.

Asya Katılım Bankası kayıtları ve Bilirkişi Raporuna göre;

Sanık M.Y.nın FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olması nedeniyle KHK ile TMSF ve kamuya devredilen Asya Katılım Bankasında hesaplarının bulunması ve bu hesabı deliller kısmında belirtilmiş olduğu üzere sanığın 05/12/2016 tarihine kadar aktif olarak kullanmış olması, özellikle sanık M.Y.nın hesap hareketleri incelendiğinde örgüt elebaşısının çağrısı üzerine bankanın iflasını önlemek amacıyla talimat doğrultusunda yüklü miktarlarda gelen EFT'lerin bulunduğu (14/01/2014 tarihinde 1 nolu hesabına Türkiye Katılım Bankası üzerinden 10.990 TL) tespit edilmiştir.

Yalova İl Emniyet Müdürlüğünün 15/05/2017 tarihli Djital Materyal Analiz Raporuna göre;

Sanıktan elde edilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemede ByLock ve eagle gibi uygulamalara rastlanılmadığı, ancak arama motorları üzerinden ByLock ile ilgili haberleri okuduğunu ve bununla ilgili telefonunda 4450 adet kaydı bulunduğu ve aynı şekilde eagle ile ilgili 280 adet kayıt olduğu tespit edilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY terör örgütünün mahrem imamlarına yönelik yürütmüş olduğu 2017/3945 sayılı soruşturması kapsamında ele geçirilen dijital materyallerden; sanık M.Y.'nın emniyet mahrem yapılanması içerisinde 'Mesut' kod adıyla yer aldığı, sanığın örgüt mensubu polis memuru emniyet görevlileri ile birebir görüşen, onlarla toplantı düzenleyen, onlardan aldığı bilgileri örgüt yöneticilerine aktaran şahıs olarak görev yaptığı, söz konusu rapor içeriğinden eagle programına ilişkin ID numarasının 128047 olduğu, yurt içerisinde görev yaptığı, görev yaptığı bölgenin Ankara olduğu, biriminin yüksekokul olduğu, vasfının da örgütsel terminolojiye göre C olduğu, yüksekokulun anlamının 'meslekten geçme polis amirleri sorumlusu',C harfinin anlamının ise 'öğretmen' olduğu hususları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

İnkara yönelen savunma içeriklerinin cezadan ve sorumluluktan kurtulmayı amaçladığı kanaatine varılmış, inandırıcı bulunmadığından itibar edilmemiştir.

Yaptığı görevler, sahip olduğu bilgi ve tecrübe, tahsil durumu ve örgütteki konumu itibariyle bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda olan sanığın,

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimsediğini gösterir şekilde ve örgütün amaçları doğrultusunda yoğunluk, süreklilik ve çeşitlilik arzeden eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, örgütle hiyeraşik ve organik açıdan tam bir disiplin içinde bağlı olduğu,

Bu haliyle sanığın; 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan süreçte sözde meşruiyetini toplum nezdinde inanç değerlerini, kamu otoritesi nezdinde ise hukuksal zemini istismar ederek sağlayagelmiş olan FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmakla, suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, sanığın güttügü amaç ve saik, kasta dayalı kusurun ağırlığı, örgütsel faaliyetlerinin niteliği, özellikle örgütün ülkemiz genelinde emniyet yapılanmasında mahrem imam görevi üstlendiği, örgüt kurumları arasında örgütsel tayinle yer değiştirdiği, kurumlarda görev yaparken öğrencilerin örgütle irtibatlarını sağladığı, aynı zamanda kurum içerisinde çalışan diğer şahıslardan sorumlu olduğu hususu ve etkinlik dereceleri gözetilerek, eylemlerine uyan TCK 314/2 maddesi gereğince; suç için yasada öngörülen cezanın alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle mahkumiyetine dair hüküm tesis etmek gerekmiştir."

13. Başvurucu; istinaf ve temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra tanıklar Y.E.A. ve A.B.nin duruşmada dinlenilmediğini, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurulmadığını, soru sorma hakkının kullandırılmadığını belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 4/2/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

14. Başvurucu, nihai hükmü 2/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 3/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

15. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

16. Başvurucu; gerekçeli kararda beyanına yer verilen tanıkların huzurda dinlenilmesi için Mahkemenin girişimde bulunmadığını, kendisine tanıklara soru sorma imkânı tanınmadığını, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkında yapılacak incelemede ilgili mevzuat hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü şartları gözönünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

18. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

20. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ.M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ.M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya kovuşturma evresinde sorgulama ya da sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

21. Anayasa Mahkemesi tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40). Bundan başka tanıkların onlara soru sorulmasına imkân sağlayacak şekilde aynı anda ses ve görüntü nakleden vasıtalarla dinlenmesi de savunma tarafına sağlanabilecek telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir (Metin Akdemir (2), B. No: 2020/3964, 21/9/2022, § 36).

22. Somut olayda Mahkeme, tanıklar Y.E.A. ve A.B.nin duruşmada dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba göstermemiştir. İlgili duruşma tutanağı ve gerekçeli kararda da tanıkların Mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

23. Mahkeme, Bank Asyadaki mutat olmayan hesap hareketlerine, örgüt ile bağlantılı kurumlarda çalışma kaydına, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY'nin mahrem imamlarına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında ele geçirilen dijital materyallere göre sanığın emniyet mahrem yapılanması içinde yer alması ve Mesut kod adını kullanması tespitine, tanıklar Y.E.A. ve A.B.nin beyanlarına istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır.

24. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin Bank Asya nezdindeki mutat bankacılık işlemleri örgütsel faaliyet veya örgüte yardım olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 5/3/2019 tarihli ve E.2018/6408, K.2019/1447; 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararları]. Benzer şekilde kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının da terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı]. Bununla birlikte bu kişilerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin örgüte üye olma suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etme olarak kabul edilebileceği anlaşılmıştır [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145 sayılı kararı].

25. Gerekçeli karar içeriği ve hükme esas alınan delillere ilişkin Yargıtay uygulaması gözönüne alındığında tanıklar Y.E.A. ve A.B.nin beyanlarının başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesinde dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanıkların anlatımlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekir.

26. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Dosyada tanık beyanlarını destekleyen başka deliller de bulunmaktadır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkları başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkatini çekememiş, böylelikle tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdikleri tepkilerle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanıkları sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanığın beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

29. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin mevcut belgelerle birlikte delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

31. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Yalova Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/354, K.2018/701) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/6/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(M.Y. [1.B.], B. No: 2020/22195, 6/6/2024, § …)
   
Başvuru Adı M.Y.
Başvuru No 2020/22195
Başvuru Tarihi 3/7/2020
Karar Tarihi 6/6/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların duruşmada sorgulanmaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi