Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Ayşenur TUNCER
|
Başvurucu
|
:
|
E.A.
|
Vekili
|
:
|
Av. Gökay SEFEROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, başvurucunun işyeri bilgisayarından izinsiz
elde edilen resimlerin işe iade davasında dosyaya sunulması ve bu deliller
gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı
kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu özel bir şirkette (İşveren) gayrimenkul
değerlendirme uzmanı olarak görev yapmaktadır. İşveren 19/9/2017 tarihli fesih
bildirimiyle 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin
ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve (e) alt bentleri uyarınca
başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih bildiriminde "...
yöneticileriniz tarafından defalarca sözlü olarak uyarılmanıza rağmen uyarıları
dikkate almaksızın tarafınıza verilen işleri, rapor teslim sürelerinin açık ve
yazılı olarak belirtilmesine rağmen sektördeki tecrübeniz uyarınca ve faaliyet
gösteren sektörün getirmiş olduğu ... Tecrübe ve ilginize dayanarak bu hususun
uygun davranmanıza rağmen talep edilen sürede yapmadığınız ve yapmamakta ısrar
ettiğiniz tespit edilmiştir. Verilen işleri yapmamakta gösterdiğiniz ısrar
süresince defalarca rapor alarak işyerine gelmemeniz bu konuda ki ısrarlı
tutumunuzun açık birer göstergesidir. Talep edilen işleri verilen süre içinde
yapmamanız üzerine daha önce defalarca yapılan sözlü uyarılardan sonra
11.09.2017 tarihinde yazılı olarak tarafınızdan savunma talep edilip makul süre
verilmiştir. 13.09.2017 tarihli savunması yeterli bulunmamıştır. Herhangi bir
açıklama yapılmaksızın konuya ilişkin ısrarınız devam etmiş bulunmaktadır.
Tarafınızca sunulan savunma yazısının hemen ertesinde rapor alarak işyerine
gelmediğiniz, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan bir davranış tarzı ile sosyal
medyada Bodrum dan paylaşılmış fotoğraflarınızın yayınlanması verilen işlerin
ısrarlı bir biçimde süresi içinde yapılmaması kötüniyetli olarak hareket
ettiğiniz doğruluk dürüstlük ve bağlılıkla bağdaşmayacak hareketlerde
bulunmanız..." ifadelerine yer verilmiştir.
3. Başvurucu 12/10/2017 tarihinde İstanbul Anadolu 3. İş
Mahkemesinde (Mahkeme) işe iade istemiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde
başvurucu; iş akdinin haklı sebebe dayanılmaksızın feshedildiğini, feshin
dayanağı olan olay ve olguların gerçekle bağdaşmadığını, fesih gerekçesinin bir
raporun vaktinde verilmemesi ile sağlık raporu alınması olduğunu belirtmiştir.
Dilekçede ayrıca haklı feshe konu edilecek hâllerin kanunda sınırlı sayıda
belirlendiği, ancak ihbar süresi üzerine 6 haftalık sürenin aşılması hâlinde
sağlık raporu alınmasının işverene geçerli nedenle fesih hakkı verdiği, birkaç
günlük raporun feshe gerekçe oluşturamayacağı, işverenin kötü niyetli
davranarak ve psikolojik taciz uygulayarak uyuşmazlık konusu feshi
gerçekleştirdiği ifade edilmiştir.
4. İşveren cevap dilekçesinde; başvurucunun İşverenin
güvenini kötüye kullanarak doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda
bulunduğunu, kendisine verilen işin yapılmasından imtina etmek kastıyla sıkça
rapor aldığını, rapor aldığı günlerde istirahat yerine şehir dışına tatile
gittiğini, gerçeğe aykırı olarak rapor aldığının başvurucu tarafından ikrar
edildiğini, bu gerekçe ile yapılan iş akdi feshinin haklı nedene dayandığını belirtmiştir.
Başvurucunun şirket mailinden 21/6/2017 tarihinde attığı bir mail ile hasta
olmamasına rağmen defalarca rapor alarak işe gelmediğini ikrar ettiği, rapor
aldığı dönemde tatil planları yaptığı, ödeme kayıtlarının ve otel bilgilerinin
aynı maillerle paylaşıldığı, işten ayrılmadan önce gayrimenkul değerlemesine
ilişkin excel tablolarını şirket dışına aktardığı, böylelikle gizlilik
sözleşmesine aykırı davrandığı ifade edilmiştir. Başvurucunun kendisine
görevleri müteaddit kereler hatırlatılmasına rağmen İşverenin zararına sonuç
doğuracak nitelikte ve süreklilik arz edecek şekilde kasten yapmamakta ısrar
ettiği, Derindere raporunu eksik ve yetersiz teslim ederek müvekkil şirketin
prestijini zedelediği, Bainbridge raporunu belirlenen sürede tamamlayamadığı ve
buna benzer pek çok görevinde sorun yaşandığı vurgulanmıştır.
5. Mahkeme tarafından başvurucunun işe iade açısından hak
kazanma koşullarının varlığının tespiti için bir insan kaynakları uzmanı
bilirkişi tayin edilmiştir. 21/1/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tanık
beyanları ve dosya kapsamındaki belgelerden başvurucunun raporlu olduğu
dönemlerde şehir dışında bulunduğunun İşveren tarafından kanıtlandığı, İşveren
için özel bir çalışma olan excel formatının şirket dışındaki üçüncü şahsa başvurucunun
şirket mailinden gönderildiği, başvurucunun çalıştığı projelerde amirleri ile
süre ve içerik açısından problemler yaşadığı belirtilmiştir.
6. Mahkeme 28/3/2019 tarihinde davanın reddine karar
vermiştir. Kararda dosya kapsamından başvurucunun Beykoz Ağız ve Diş Sağlığı
Merkezinden 19/2/2016-20/2/2016 tarihleri arasında raporlu olduğu, iş
bilgisayarındaki tatil resimlerinin 20/2/2016 tarihinde çekildiği, 5/3/2017
tarihinde şirkete ait mail adresinden şirketten daha önce ayrılmış bir müdüre
şirkete ait değerleme bilgilerini gönderdiğinin anlaşıldığı belirtilmiştir.
Başvurucunun imzasını taşıyan 16/6/2014 tarihli iş sözleşmesinin 9. maddesinde
başvurucunun sır saklama yükümlülüğünün yer aldığı eki gizlilik sözleşmesinin
bulunduğu, başvurucunun çalıştığı projeler kapsamında raporlama süreçlerinin
zamanları ve rapor içerikleri ile ilgili olarak sorunların yaşandığı,
amirlerinin verdiği sürelere geçirdiği hastalıklar ve içinde bulunduğu raporlu
süreler nedeniyle uymadığının anlaşıldığı vurgulanmıştır. Ayrıca dinlenen
tanıkların başvurucunun pek çok kez raporlu olmasına rağmen tatilde olduğunu
beyan ettikleri, bazı maillerinde "rapor al al nereye kadar"
şeklinde beyanlarda bulunduğu, hazırlaması gereken bazı raporlardaki gecikmeler
nedeniyle müşterilerin şikâyetlerinin artış gösterdiği belirtilmiştir. Kararda
ayrıca başvurucunun raporlu olduğu tarihlerde şehir dışında olduğunun
kanıtlandığı, başvurucunun yazılı savunmasının usulüne uygun olarak alındığı ve
savunma istemine karşı talimatlara riayet etmediği, 4857 sayılı Kanun'un 25.
maddesinin ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve (e) alt bentleri
uyarınca haklı nedenle derhâl fesih şartlarının oluştuğu ifade edilmiştir.
7. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı istinaf
başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi (Bölge
Adliye Mahkemesi) 4/3/2020 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının objektif ve
dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine, kararın dayandığı deliller,
delillerin takdiri ve karar gerekçesine göre istinaf başvurusunun esastan
reddine kesin olarak karar vermiştir.
8. Başvurucu vekili, nihai hükmü 14/6/2020 tarihinde
tebliğ aldıktan sonra 16/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; iş akdinin feshinin haklı nedene
dayanmadığını, işyerinde kullandığı bilgisayarındaki resimlerin silinmesine
izin verilmeyerek işe iade davasında dosyaya sunulduğunu, dosyanın bu hâliyle
bilirkişiye gönderilerek iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple olduğuna dair
rapor düzenlendiğini belirterek özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel
verilerin korunmasını isteme hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun
özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme
yapılırken görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa
Mahkemesi kararları ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması
gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
11. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Somut olayda başvurucunun şikâyeti işyeri bilgisayarında elde edilen
resimlerinin işe iade davasında delil olarak kullanıldığı iddiasına
dayanmaktadır. Bu durumda başvurucunun işveren tarafından kendisine tahsis edilen
bilgisayardaki resimlerinin kişisel veri kapsamında olduğu dikkate
alındığında bu bilgilere erişilmesinin, bunların kullanılmasının ve
işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi daha önce iletişim araçlarının
işveren tarafından denetlenmesi kapsamındaki uyuşmazlıklarda derece mahkemeleri
tarafından devletin pozitif yükümlülükleri bağlamında çıkarların dengelenmesi
ve müdahalenin ölçülülüğünün irdelenmesi kapsamında gözetilmesi gereken
hususları genel olarak belirlemiş; buna göre somut olayın koşullarına göre iş
sözleşmelerinde kısıtlayıcı ve zorlayıcı düzenlemelerin ne şekilde belirlendiği,
tarafların bu düzenlemeler hakkında bilgilendirilip bilgilendirilmediği,
çalışanların temel haklarına yönelik müdahalede bulunulmasına neden olan meşru
amacın müdahale ile ölçülü olup olmadığı, sözleşmenin feshinin çalışanların
eylem ya da eylemsizlikleri karşısında makul ve orantılı bir işlem olup
olmadığı hususlarının uyuşmazlığın çözümünde gözetilmesi gerektiğini tespit
etmiştir (Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, § 50;
E.Ü., [GK], B. No: 2016/13010, 17/9/2020, § 67; Samet Ayyıldız,
B. No: 2018/34548, 28/12/2021, § 32).
14. Anayasa Mahkemesi E.Ü. ve Samet Ayyıldız
kararlarında başvurucunun kurumsal e-posta hesabı ve İşveren tarafından tahsis
edilen bilgisayarda yer alan WhatsApp içeriğinin işveren tarafından elde
edilerek bu yazışmaların iş akdinin feshine dayanak yapılmasının özel hayata
saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını ihlal
ettiğini ifade etmiştir. Kararda başvurucunun bilgisayarında yer alan
iletişiminin içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun
işveren tarafından açıklanmadığı, amaca ulaşılabilmesi bakımından tarafların
şikâyet ve savunmalarının analizi, tanıkların dinlenilmesi, işyeri kayıtları
ile yürütülen projelerin süreç ve sonuçlarının incelenmesi gibi araçlar da
mevcut olduğu hâlde niçin mesaj içeriklerinin incelenmesinin zorunlu ve gerekli
görüldüğünün işverence açık bir şekilde ortaya konulamadığı gibi derece
mahkemeleri tarafından da somut olayın bu yönüyle tartışılmadığı belirtilmiştir
(E.Ü., § 77; Samet Ayyıldız, § 43).
15. Başvuru konusu olayda başvurucu, bir özel şirkette
gayrimenkul değerlendirme uzmanı olarak görev yapmaktadır. Başvurucu görevi
için tahsis edilmiş bilgisayardaki fotoğrafların, yazışmalarının içeriklerinin
dosyaya delil olarak sunulduğunu ve bunların dayanak yapılarak iş sözleşmesinin
feshedildiğini iddia etmektedir.
16. Başvuru konusu olayda işverence feshedilen iş
sözleşmesinin fesih bildiriminin başvurucunun "yöneticileri tarafından
yapılan sözlü uyarılara rağmen kendisine verilen işleri rapor teslim süreleri
içinde yapmamakta ısrar etmesi", "verilen işleri yapmamakta
gösterdiği ısrar süresince defalarca rapor alarak işyerine gelmemesi ve bu
konudaki ısrarlı tutumu", "talep edilen işlerin verilen sürede yapılmaması
hakkında daha önce yapılan sözlü uyarılardan sonra 11.09.2017 tarihinde yazılı
olarak savunma talep edilmesi, 13.09.2017 tarihinde verilen savunmanın yeterli
bulunmamasına rağmen konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması ve savunma
yazısının hemen ertesinde rapor alarak işyerine gelmemesi" ile
"sosyal medyada Bodrum'dan paylaşılmış fotoğraflarını yayınlaması"
gibi hareketlerinin doğruluk, dürüstlük ve bağlılıkla bağdaşmayacak davranış
tarzı olması ile verilen işlerin ısrarlı bir biçimde süresi içinde yapılmaması nedeniyle
kötü niyetli olarak hareket ettiği gerekçesine dayandığı anlaşılmaktadır.
17. Mahkeme kararlarında başvurucu tarafından alınan
raporlara, iş sözleşmesi ekindeki gizlilik sözleşmesine, tanık beyanlarına ve
başvurucunun iş bilgisayarındaki bazı tatil resimleri ile şirkete ait mail
adresinden şirkete ait değerleme bilgilerinin gönderildiğine yer verildiği
görülmektedir. Mahkemenin bu kapsamda yaptığı değerlendirmeler sonunda
başvurucunun çalıştığı projeler kapsamında raporlama süreçlerinin zamanları ve
rapor içerikleri ile ilgili olarak sorunların yaşandığı, amirlerinin verdiği
sürelere, geçirdiği hastalıklar ve içinde bulunduğu raporlu süreler nedeniyle
uymadığının anlaşıldığı vurgulanmıştır. Kararda dinlenen tanık beyanlarında
başvurunun pek çok kez raporu olmasına rağmen tatilde olduğunun beyan edildiği,
bazı raporlardaki gecikmeler nedeniyle müşterilerin şikâyetlerinin artış
gösterdiği, başvurucunun raporlu olduğu tarihlerde şehir dışında olduğunun
kanıtlandığı, başvurucunun yazılı savunmasının usulüne uygun olarak alındığı ve
savunma istemine karşı talimatlara riayet etmediği belirtilmiştir. Mahkeme 4857
sayılı Kanun'un 25. maddesinin ikinci fıkrasının (II) numaralı bendinin (h) ve
(e) alt bentleri uyarınca haklı nedenle derhâl fesih şartlarının oluştuğu
sonucuna varmıştır.
18. Bu bağlamda fesih bildirimi ve mahkeme kararları
incelendiğinde başvurucunun iş sözleşmesinin feshine ilişkin temel sebebin
başvurucuya tahsis edilen bilgisayardaki resimlere dayanmadığı açıktır. Nitekim
fesih bildiriminde söz konusu resimlere hiç değinilmediği gibi bildirimin
başvurucunun sıklıkla rapor alması, amirleri tarafından yapılan uyarılara
rağmen verilen işlere ilişkin raporları süresinde teslim etmemesi, savunma
istemine karşı talimatlara riayet etmemesi, savunma yazısının hemen ertesinde
rapor alarak işyerine gelmeyerek sosyal medyada Bodrum'dan fotoğraf paylaşması
olduğu görülmektedir. Mahkeme kararında her ne kadar başvurucunun iş
bilgisayarındaki bazı tatil resimleri ile şirkete ait mail adresinden şirkete ait
değerlemelerin gönderildiği bilgisi ve bu delillerin kişisel veri olduğuna dair
bir değerlendirmede bulunulmamışsa da kararın sadece bu tespitlere dayanmadığı,
Mahkemenin yargılama sürecinde başvurucu tarafından alınan sağlık raporu, iş
sözleşmesi ve tanık beyanları gibi diğer delilleri de toplayarak bir
değerlendirme yaptığı ve başvurucunun iş sözleşmesinin fesih bildiriminin haklı
nedene dayandığı sonucuna vardığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda mahkemelerin
gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğu, tarafların iddiaları ve savunmaları
gözetilerek, gerekli bütün deliller temin edilerek pozitif yükümlülüğü yerine
getirerek bir yargılama yapıldığı söylenebilir.
19. Açıklanan gerekçelerle özel hukuk iş ilişkilerinden
doğan uyuşmazlığı karara bağlayan derece mahkemeleri tarafından yukarıda
belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargılama yapılarak pozitif
yükümlülüklerin yerine getirildiği anlaşıldığından başvurucunun Anayasa’nın 20.
maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel
verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel
hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının
İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 15/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.