TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÖZKAN ASLAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/24408)
Karar Tarihi: 18/9/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Metin KIRATLI
Raportör
Hüseyin Ozan ADIYAMAN
Başvurucular
1. Özkan ASLAN
2. Simon TOKGÖZ
3. Şahin AKÇAY
4. Ziya ASLAN
Vekili
Av. Derya Sevgi GÜMÜŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; haksız gözaltına alma nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yakalama esnasında ve gözaltında kolluk kuvvetlerinin fiziksel ve sözlü şiddet niteliğindeki eylemlerine maruz kalınması ile olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/7/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucuların İddiaları ile İlgili Yürütülen Soruşturmaya İlişkin Süreç
5. Başvurucular vekili 4/7/2018 tarihli dilekçeyle Midyat Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuştur. Anılan dilekçede özetle;
i. Başvurucu Ziya Aslan'ın 25/6/2018 tarihinde ikamet ettiği konutta gözaltına alındığını, gözaltına alma işleminde görev alan polis memurları tarafından darbedildiği ve ellerinin arkadan kelepçelendiğini, polis merkezine götürüldüğü araç içinde de darbedildiği, gözaltında bulunduğu esnada yüzüstü yatırılarak kafasının üzerine sehpa konulduğunu, burada da polis memurlarınca darbedildiğini, hakaret ve tehdit içerikli söylemlere maruz kaldığını,
ii. Başvurucu Özkan Aslan'ın 25/6/2018 tarihinde ikamet ettiği konutta gözaltına alındığını ve bu sırada polis memurları tarafından darbedildiğini,
iii. Başvurucular Simon Tokgöz ve Şahin Akçay'ın da polis memurlarının kötü muamele niteliğindeki eylemlerine maruz kaldıklarını ileri sürmüştür.
6. Şikâyet dilekçesindeki iddialar ile ilgili olarak Başsavcılık tarafından soruşturma başlatılmıştır. Başsavcılık; Midyat İlçe Jandarma Komutanlığına (Jandarma Komutanlığı) hitaben yazdığı 5/7/2018 tarihli yazıyla, başvurucuların yaralanmalarına ilişkin adli raporların alınmasını, beyanların ve 25/6/2018 tarihli gözaltına alma işleminde görev yapan polis memurlarının tespit edilmesini, teşhis işleminin yaptırılmasını, soruşturma konusu olayla ilgili tanık araştırması yapılarak beyanlarının alınmasını istemiştir.
7. 25/6/2018 tarihinde saat 09.20'de düzenlenen tutanağa göre başvurucular Ziya Aslan ve Özkan Aslan gözaltına alma işlemi sırasında kaçmaya ve direnmeye yeltenmiştir. Özkan Aslan etkisiz hâle getirilerek gözaltına alınmış, Ziya Aslan ise yere yatırılarak etkisiz hâle getirilmeye çalışıldığı esnada kendisini yere vurmuş, direnmiş ve kaçmaya çalışmıştır. Bunun üzerine Ziya Aslan'a kademeli olarak güç kullanılmıştır. Tutanağa göre başvurucu Simon Tokgöz polis aracına bindirilmeye çalışıldığı sırada kelepçenin sıktığını beyan etmiş, kelepçe gevşetilmek için açıldığı esnada ise kelepçeden kurtulmuş, polis memurlarına saldırmış, gözaltına alınmamak için mukavemet göstermiştir. Bunun üzerine kademeli güç kullanılarak ve kelepçe takılarak Simon Tokgöz etkisiz hâle getirilmiştir. Başvurucu Şahin Akçay ise gözaltına alınacağını anlayınca kaçmaya ve direnmeye yeltenmiş, yere yatırılarak kelepçe takılmak istendiği sırada kendisini yere vurarak direnmiş, bunun üzerine kademeli güç kullanılarak etkisiz hâle getirilmiştir.
1. Başvurucuların Beyanları
8. Jandarma Komutanlığınca 5/7/2018 tarihinde başvurucuların müşteki sıfatıyla ifadeleri tespit edilmiştir.
9. Başvurucu Ziya Aslan ifadesinde özetle polis memurlarıyla 23/6/2018 tarihinde tartışma yaşadıkları için kendisini almaya geleceklerini tahmin ettiğini, bu kapsamda Komiser Yardımcısı M.Y. ve diğer polis memurlarının 25/6/2018 tarihinde saat 06.30 sıralarında ikamet ettiği eve geldiklerini, Komiser Yardımcısı M.Y.nin "Ziya Aslan seni almaya geldim." dediğini, polis memurlarının talimatına istinaden yüzüstü yere yattığını, bu hâldeyken M.Y.nin ellerini arkadan kelepçelediğini, ismini bilmediği bir polis memurunun kelepçe takılı olan ellerinin üstüne ayağıyla bastığını, iki Özel Harekât polisinin de ayaklarının üzerine bastırdığını, M.Y.nin eliyle kafasını ezdiğini ve yere vurduğunu, diğer başvurucu olan oğlu Özkan Aslan'ın da ellerini arkasından kelepçelediğini, başını yere ve balkondaki demir parmaklıklara vurduğunu, emniyet birimine götürüldüğü araç içinde gözünü, çenesini, burnunu ve karnını yumrukladığını, emniyet biriminde ise kendisini yüzüstü yere yatırdığını, ayakları ile kafasına vurduğunu, yere kafasını sürttüğünü ve ezdiğini, kafasının üzerine sehpa koyduğunu, ayaklarına, kollarına ve sırtına tekme attığını belirtmiştir. Bununla birlikte emniyet birimine götürüleceği arabaya bindirilirken polis memurlarının kendisini tekmelediğini, bazılarının ismini, bazılarının da eşkâlini verdiği polis memurlarının sırtına basıp ayaklarına tekme attığını ifade etmiştir.
10. Başvurucu Özkan Aslan ifadesinde özetle 25/6/2018 tarihinde sabah saatlerinde kapının çaldığını duyarak uyandığını, babasının elleri arkadan kelepçeli olarak yerde yattığını gördüğünü, M.Y.nin kendisini yere yatırdığını ve başına basarak darbettiğini, yüzüne tokat attığını, kafasını pencerenin duvarına doğru ittirdiğini, yüzünü ve karnını tekmelediğini, ağır hakaret içeren söylemlerde bulunduğunu ileri sürmüştür.
11. Başvurucu Simon Tokgöz ifadesinde özetle 23/6/2018 tarihinde Midyat'ta görevli polis memuru M.Ç. ile tartıştıklarını, ikametgâhına 25/6/2018 tarihinde sabah saat 06.00 ile 08.00 arasında gelen polis memurlarının ellerini arkadan kelepçelediklerini ve kendisini polis karakoluna götürdüklerini, karakolda kafasına ve vücudunun değişik yerlerine M.Y.nin tekme attığını, karakolda elleri arkadan kelepçeli olarak yüzüstü yere yatırıldığını, bu sırada M.Y.nin yakın mesafeden yüzüne biber gazı sıktığını, sonrasında kafasına üç kez poşet geçirildiğini, bu sırada nefes alamayarak bayılma noktasına geldiğini, poşeti dişleri ile yırtarak nefes alabildiğini, bu sırada karakoldaki polis memurlarının kafasına ve vücudunun değişik yerlerine tekme ve yumruk atmaya devam ettiklerini, gözlerine biber gazı sıkıldığı için kimin vurduğunu göremediğini, gözaltı süresinin sona ermesi üzerine götürüldüğü hastanede muayenesinin yapıldığını ve yaralanmasıyla ilgili izlerin tespit edildiğini belirtmiştir.
12. Başvurucu Şahin Akçay ifadesinde özetle 23/6/2018 tarihinde Midyat'ta görevli polis memuru M.Ç. ile tartıştıklarını, ikametgâhına 25/6/2018 tarihinde sabah saatlerinde gelen polis memurlarının üzerini değiştirmesine izin vermeden ellerini arkadan kelepçelediklerini ve kendisini polis karakoluna götürdüklerini, karakolda M.Y.nin karnına ve göğsüne tekme attığını, ağır hakaret içeren söylemlerde bulunduğunu, sonradan isminin M. olduğunu öğrendiği polis memurunun yüzüne iki kez tokat attığını, M.Y.nin odasına götürüldükten sonra M.Y. ile beş altı polis memurunun kendisini yere yatırdığını, kafasına, karnına ve sırtına tekme atmak suretiyle darbettiğini, M.Y.nin ayağı ile kafasına bastığını, bu sırada odada bulunan polis memurlarının ağır hakaretlerine maruz kaldığını, M.Y.nin isteği üzerine sırtüstü yatırıldığını, M.Y.nin göğsüne oturarak yüzüne yumruk attığını, diğer polis memurlarının dizlerini ve sırtını yumruklayıp tekmelediğini, M.Y.nin sert bir şekilde kafasını yere vurması üzerine başının döndüğünü, ağzından ve burnundan kan geldiğini, bunun üzerine odada yaklaşık on beş dakika yalnız bırakıldığını, tekrar odaya gelen M.Y.nin hakaretlerine devam ettiğini, gözaltı süresinin sona ermesi üzerine götürüldüğü hastanede muayenesinin yapıldığını ve yaralanmasıyla ilgili izlerin tespit edildiğini beyan etmiştir.
2. Şüphelilerin Teşhisine İlişkin Tutanaklar
13. Jandarma Komutanlığı, kötü muamelede bulunduğu iddia edilen kamu görevlilerinin kimlik bilgilerine ulaşmış ve fotoğrafları temin etmiştir. Başvurucular kendilerine kötü muamelede bulunan polis memurlarını fotoğraflardan teşhis etmiştir.
14. Başvurucu Simon Tokgöz 23/7/2018 tarihinde Komiser Yardımcısı M.Y.yi "Bana tekme ve yumruk atan, yüzüme biber gazı sıkıp sonrasında kafama poşet geçirip darp eden..."; polis memuru U.B.yi ise "Beni polis aracından çıkartıp karakola götüren ve koridorda beni tutan polis memurudur." diyerek teşhis etmiştir.
15. Başvurucu Ziya Aslan 28/7/2018 tarihinde Komiser Yardımcısı M.Y.yi "Ellerimi tersten kelepçeleyen eli ile kafamı ezip yerde bulunan beton zemine vurarak darp eden akabinde oğlum Özkan'ın da kafasını betona ve balkondaki demir korkuluğa vurmak sureti ile darp eden, Emniyet Müdürlüğüne gidene kadar gözüme, burnuma, çeneme ve karnıma yumruk atmak sureti ile darp eden, bana küfür hakaret ve tehditlerde bulunan, darp eden polis memurudur.", polis memurları M.Çı., Ö.A., İ.C., U.B., M.Ç. ve T.E.yi "Karakolda yüz üstü yatırıp kafama, kollarıma ve sırtıma tekmeler attılar, kafamı sehpanın altına soktular, hepsi birden beni darp ettiler.", polis memuru İ.H.Ü.yü ise "Kamera kayıtlarını vermedin işte getirdik senin kafanı eziyoruz dedi. Tehdit ve hakarette bulundu." diyerek teşhis etmiştir.
16. Başvurucu Şahin Akçay 23/7/2018 tarihinde Komiser Yardımcısı M.Y.yi "Göğsüme ve karnıma tekme atıp küfreden ben yerde yatarken ayağı ile kafamın üzerine basmak sureti ile darp eden polis memurudur.", polis memuru M.Çı.yı ise "Yüzüme iki defa sert bir şekilde tokat atmak sureti ile beni darp eden polis memurudur." diyerek teşhis etmiştir.
3. Kamera Kayıtlarının Teminine Dair Soruşturma İşlemleri
17. Başsavcılık, Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazdığı 5/7/2018 tarihli yazıyla, 25/6/2018 gününe ait gözaltı işleminin uygulandığı yerdeki kesintisiz kameraların kayıtlarının, Midyat Devlet Hastanesine hitaben yazdığı 6/7/2018 tarihli yazıyla başvurucuların işlemlerinin yapıldığı bölümlerdeki kayıtların, başvurucular vekilinin talebi doğrultusunda yazdığı 10/7/2018 tarihli yazıyla da başvurucuların gözaltına alınırken ve polis merkezine götürüldüğü sıradaki durumlarının tespit edilebilmesi için PTT Müdürlüğü Estel Şubesine ait kamera kayıtlarının gönderilmesini talep etmiştir.
18. Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğünün 2/8/2018 tarihli yazısının ekinde gönderilen aynı tarihli tutanakta başvurucuların olay tarihinde nezarethanede tutulmadığı, buna göre nezarethane giriş ve çıkış kamera kayıtlarının bulunmadığı, tutuldukları Asayiş Büro Amirliği içinde, giriş ve çıkış kısımlarında kamera ve kayıt cihazının olmadığı bildirilmiştir.
19. Başsavcılığın PTT Müdürlüğü Estel Şubesine hitaben yazdığı yazıya verilen30/7/2018 tarihli cevapta kamera kayıtlarının Türk Telekom İşletme Şefliğinden istenmesi gerektiğini bildirmiştir. Bunun üzerine Başsavcılık 1/10/2018 tarihli yazıyla kamera kayıtlarının gönderilmesini Türk Telefon İşletme Şefliğinden, 4/10/2018 tarihli yazıyla da Türk Telekom İl Müdürlüğünden talep etmiştir.
20. Jandarma Komutanlığının 10/10/2018 tarihli cevap yazısının ekinde, hastaneden temin edilen kamera görüntülerinin tespit edildiği 5/10/2018 tarihli Kamera İzleme Tutanağı gönderilmiştir. Bu tutanağa göre başvurucular Ziya Aslan, Simon Tokgöz ve Şahin Akçay'ın 25/6/2018 tarihinde saat 13.25 ile 13.45 arasında iki polis memuru eşliğinde, elleri önden kelepçeli olarak hastanenin röntgen bölümüne giriş çıkış yaptığı tespit edilmiştir. Ayrıca tutanakta kamera görüntülerinden başvurucuların fiziksel yapıları hakkında bilgi ve kanaate varılamadığı, görüntü kalitesinin yetersiz olduğu, kamera kayıtlarının alanında uzman personelce incelenmesinin uygun olacağı açıklanmıştır.
4. Şüphelilerin İfadeleri
21. Başsavcılık, şüpheli polis memurlarının ifadelerini tespit etmiştir. Bu kapsamda 18/10/2018 tarihinde dinlenen polis memuru T.E. ifadesinde 23/6/2018 tarihinde polis memuru M.Ç.nin saldırıya uğradığını, bu olay nedeniyle başlatılan soruşturmada Başsavcılığın saldırıda bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istediğini, kendisinin Şahin Akçay'ın evinden alınıp Başsavcılığa götürülmesinde görevli olduğunu, Şahin Akçay'ın ikametgâhında derdest edildiği sırada kelepçe takılırken direndiğini, polis memuru A.K. ile birlikte Şahin Akçay'ı yere yatırmak zorunda kaldıklarını, Şahin Akçay'ın yerde de direnmeye devam ettiğini, zor kullanarak Şahin Akçay'a kelepçe taktıklarını, Şahin Akçay'ın bunun dışında direnme niteliğinde bir eylemi olmadığını, Şahin Akçay ya da diğer başvuruculara karşı herhangi bir darp, hakaret ya da tehdit eylemine tanık olmadığını, hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, polis memuru M.Ç.ye saldırmaları nedeniyle yürütülen soruşturmada kullanılmak üzere başvurucuların iftira attığını düşündüğünü söylemiştir.
22. Polis memuru U.B. 25/10/2018 tarihli ifadesinde 23/6/2018 tarihinde polis memuru M.Ç.nin saldırıya uğradığını, bu olay nedeniyle başlatılan soruşturmada Başsavcılığın saldırıda bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istediğini, kendisinin Simon Tokgöz'ün evinden alınıp Başsavcılığa götürülmesinde görevli olduğunu, ikametgâhında derdest edilen Simon Tokgöz'ün ekip aracına bindiği sırada kelepçenin sıktığını ifade etmesi sebebiyle kelepçesinin gevşetildiğini ancak bu sırada kelepçeden kurtularak polis memuru E.M.ye saldırdığını, bunun üzerine zor kullanıldığını, Simon Tokgöz'ün Asayiş Büroda bulunduğu esnada kendisi ve polis memuru İ.C. ile birlikte mutfakta beklediğini, Simon Tokgöz ya da diğer başvuruculara karşı herhangi bir darp, hakaret ya da tehdit eylemine tanık olmadığını, Simon Tokgöz ile Komiser Yardımcısı M.Y.nin diyalog dahi kurmadıklarını, başvurucular hakkındaki adli raporların başvurucuların söylemelerine dayanılarak düzenlendiğini açıklamıştır.
23. Polis memuru M.Çı. 25/10/2018 tarihli ifadesinde 23/6/2018 tarihinde polis memuru M.Ç.nin saldırıya uğradığını, bu olaya müdahalede bulunduğunu ancak herhangi bir saldırı ile karşılaşmadığını, bu olay nedeniyle başlatılan soruşturmada Başsavcılığın saldırıda bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istediğini, kendisinin Ziya Aslan'ın evinden alınıp Başsavcılığa götürülmesinde görevli olduğunu, Ziya Aslan'ın kendilerini bekliyor gibi davrandığını, ikametgâhında derdest edilen Ziya Aslan'ın kelepçe takılmaması için direndiğini, kolunu ısırdığını, ayrıca direnmeye bağlı olarak kollarında çizikler oluştuğunu, bunun üzerine kademeli şekilde zor kullandıklarını ve Ziya Aslan'ı ekip aracıyla Asayiş Büroya getirdiklerini, Ziya Aslan'ın salon kısmında bekletildiğini, başvurucuların Asayiş Büroda farklı odalarda tutulduğunu gördüğünü, Ziya Aslan ya da diğer başvuruculara karşı şiddet içeren herhangi bir eylemde bulunulduğuna tanık olmadığını, Şahin Akçay'ın ifadesinde adı geçen M.nin kendisi olmadığını, olay tarihinde saçlarının kısa olduğunu, Asayiş Büroda da Şahin Akçay'la hiç karşılaşmadığını belirtmiştir.
24. Polis memuru İ.C. 25/10/2018 tarihli ifadesinde özetle 23/6/2018 tarihinde polis memuru M.Ç.nin saldırıya uğradığını, bu olay nedeniyle başlatılan soruşturmada Başsavcılığın saldırıda bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istediğini, kendisinin Simon Tokgöz'ün evinden alınıp Başsavcılığa götürülmesinde görevli olduğunu, ikametgâhında derdest edilen Simon Tokgöz'ün ekip aracına bindiği sırada kelepçenin sıktığını ifade etmesi sebebiyle kelepçesinin gevşetildiğini, bu sırada kelepçeden kurtularak polis memuru E.M.yi ittirdiğini ve kaçmaya çalıştığını, bunun üzerine zor kullanıldığını, Simon Tokgöz'ün Asayiş Büroda polis memuru U.B.nin nezaretinde mutfak kısmına oturtulduğunu, başvurucuların ayrı ayrı odalarda tutulduğunu, mutfaktayken "Ağabey kusmam lazım." demesi üzerine Simon Tokgöz'ü lavaboya götürdüğünü, çay, simit ve ilaçlarını temin ettiğini, hamile olan eşinin araması üzerine evine gittiğini, iki saat kadar sonra döndüğünde Simon Tokgöz'ün hâlâ mutfakta olduğunu gördüğünü, başvurucu Ziya Aslan'la sadece evrakı imzaladığı sırada muhatap olduğunu, M.Ç.ye yapılan saldırıya müdahale ettiğini, bu sırada yaralandığını ancak doğrudan kendisine karşı bir saldırı olmadığı için rapor almadığını beyan etmiştir.
25. Komiser Yardımcısı M.Y. 20/5/2019 tarihinde Başsavcılığın istinabe talebi üzerine Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde özetle başvurucuların şüpheli ve müşteki oldukları soruşturmalarda verdikleri ifadelerin tutarsız ve çelişkili olduğunu, adli raporların soyut değerlendirmelere dayalı olup baskı altında verildiğini düşündüğünü, başvuruculara yaptırılan teşhis işlemlerinde fotoğraftaki şahısların hepsinin olayda görev alan polis memurları olduğunu, sıralamanın da değiştirilmediğini, sadece Ziya Aslan'ın gözaltına alınması işleminde görev aldığını, diğer başvuruculara herhangi bir müdahalede bulunmadığını, zorluk çıkaran Ziya Aslan'ı gözaltına almaya çalıştıklarını, Özkan Aslan'a ise müdahale etmediğini belirtmiştir. M.Y. ayrıca aynı konuda Midyat Cumhuriyet Başsavcılığınca farklı bir soruşturma yürütüldüğünü açıklayarak ifadesinin alındığı soruşturmanın mükerrer olduğunu iddia etmiştir.
26. "Hakkında Araştırma/Soruşturma Yapılanın İfade Tutanağı" başlıklı ve 4/1/2019 tarihli belgede Komiser Yardımcısı M.Y.nin başvurucular Ziya Aslan ve Özkan Aslan'ın gözaltına alınmaları sırasında polis memurlarına mukavemette bulunduklarını, bir polis memurunun yaralanmasına neden olduklarını, bundan dolayı zor kullanılarak etkisiz hale getirildiklerini beyan ettiği belirtilmiştir.
5. Başvurucular Hakkında Düzenlenen Adli Raporlar
27. Başvurucu Şahin Akçay hakkında Midyat Devlet Hastanesinde düzenlenen 5/7/2018 tarihli adli raporda "Sağ kol-sağ el bileğinde hassasiyet ve eklem hareket kısıtlılığı mevcut, ayrıca sırt-bel bölgesinde basmakla artan ağrı göründü, BTM (basit tıbbi müdahale) ile giderilebilir." şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
28. Başvurucu Ziya Aslan hakkında Midyat Devlet Hastanesinde düzenlenen 5/7/2018 tarihli adli raporda "Sağ el bileğinde kelepçe iziyle uyumlu 3 cm'lik kurumuş kesi mevcut, hastanın burun kemiğinde hassasiyet, sağ-sol diz bölgesinde darp ile uyumlu morluklar, ayrıca sırt ve göğüs bölgesinde basmakla ağrısı olduğunu belirtiyor (darp ile uyumlu), iki el baş parmakta uyuşukluk mevcut, BTM ile giderilebilir." şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
29. Başvurucu Simon Tokgöz hakkında Midyat Devlet Hastanesinde düzenlenen 5/7/2018 tarihli adli raporda "Sağ-sol el bileğinde hassasiyet hareket kısıtlılığı mevcut, sırt-bel bölgesinde basmakla artan ağrı mevcut, ayrıca sol şakak bölgesinde şişlik ve ağrı olduğu görüldü, BTM ile giderilebilir." şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
30. Başvurucu Özkan Aslan hakkında Midyat Devlet Hastanesinde düzenlenen 5/7/2018 tarihli adli raporda "Sağ el bileğinde hassasiyet eklem hareket kısıtlılığı mevcut, ayrıca sırt-bel bölgesinde basmakla artan hassasiyet ve ağrı mevcut, BTM ile giderilebilir." şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
31. Başvurucular hakkında yürütülen soruşturma dosyası ile başvuru dosyasında başvurucuların gözaltına alınmasından önce ve/veya sonra alınmış herhangi bir adli rapor bulunmamaktadır.
32. Başsavcılık, başvurucuların kötü muamele iddialarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonunda 29/1/2020 tarihinde şüpheli polis memurları İ.C., M.Çı., M.Y., T.E. ve U.B. hakkında işkence iddialarının soyut nitelikte kaldığını, zor kullanmada sınırı aştıkları iddialarıyla ilgili ise görevi yaptırmamak için direnme suçu kapsamında ayrı bir soruşturma yürütüldüğünü, bu soruşturma sonunda eylemler değerlendirilerek iddianame düzenlendiğini, mükerrer soruşturmaya mahal verilmemesi gerektiğini açıklayarak kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... Söz konusu işlemlerin yapıldığı yerler ve güzergahlarda yapılan kamera kayıt incelemelerine ilişkin tutanaklardan müştekilerin iddiaları doğrultusunda herhangi bir bulguya rastlanılmadığı, bu bağlamda işkence iddialarının soyut kapsamda kaldığı,
Bununla birlikte bahsi geçen eylemlerle ilgili 2018/2165 soruşturma sayılı dosya üzerinden müştekiler hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu kapsamında soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında bu dosyanın müştekilerinin eylemlerinin kolluk mensuplarınca PVSK'nın ilgili maddeleri gereğince müdahale yapıldığı yönünde değerlendirilerek bu konuda ayrıca iddianame düzenlendiği, aynı eyleme ilişkin işkence iddiaları dışında ikinci bir değerlendirme yapılarak mükerrer soruşturmaya mahal vermemek adına değerlendirme yapılmaması gerektiği anlaşılm[ıştır.]"
33. Başvurucular vekili 18/2/2020 tarihli dilekçeyle, soruşturmanın eksik yapıldığını, başvurucuların mukavemet ettiğine dair kabulün gözaltına alınmadan iki gün önce gerçekleşen eyleme ilişkin olduğunu, adli raporlar görmezden gelinerek, muayeneyi gerçekleştiren hekimin ifadesine başvurulmadan ve hastanedeki kamera görüntülerinin incelenmesi için uzman bilirkişi görevlendirilmeden karar verildiğini belirterek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir.
34. Midyat Sulh Ceza Hâkimliğinin 31/7/2018 tarihli kararıyla, işkence suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı, başvurucuların gözaltına alınma işlemine direnmeleri nedeniyle şüpheli polis memurlarının zor kullanma yetkilerini kullandığı, başvurucuların bunun dışında kalan kötü muamele iddialarının soyut nitelikte kaldığı açıklanarak başvurucular vekilinin itirazı reddedilmiştir. Hâkimlik kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... İtiraz eden müştekilerin ileri sürdüğü işkence suçu 5237 sayılı TCK'nın 94 maddesinde düzenlenmiş olup, suçun unsurları 'Fiil, kamu görevlisi tarafından icra edilmelidir. Fiil ani değil, belli bir süre içinde sistematik ve süreklilik arz edecek şekilde sergilenmelidir. Fiil, insanlık onuruyla bağdaşmayan, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak bir davranış şeklinde olmalıdır.' şeklinde sayılmıştır. Meydana gelen olayda şüpheliler yönünden işkence suçunun unsurlarının oluşmadığı nitekim müştekilerin gözaltına alındıkları gün içerisinde Midyat Cumhuriyet Başsavcılığında mevcutlu olarak hazır edildikleri, müştekilere işkence uygulanacak sistematik ve süreklilik arz edecek bir sürenin olmadığı, ayrıca müştekilerin gözaltına alındıkları esnada görevli kolluk kuvvetlerine direndikleri için ani gelişen şekilde kolluk görevlileri tarafından bir güç uygulandığı nitekim bu hususta PVSK'nın [4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salȃhiyet Kanunu’nun] 16. maddesinde 'Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.' kolluk görevlilerine zor ve silah kullanma yetkilerini ne şekilde ve hangi durumda kullanacaklarının yer aldığı, meydana gelen olayda müştekilerin dosyaya sundukları fotoğraflarda tarih bulunmadığı, nerede ve ne zaman çekildiklerine ilişkin bir delil veya ibare bulunmadığı, ayrıca müştekilerin gözaltına alındıktan sonra ilgili kolluk biriminde işkenceye maruz kaldıklarına ilişkin bir delilin bulunmadığı bu haliyle müştekilerin iddialarının soyut nitelikte olduğu anlaşılm[ıştır.]"
35. İtirazın reddi kararı başvurucular Özkan ve Ziya Aslan'a 8/6/2020 tarihinde, başvurucular Simon Tokgöz ve Şahin Akçay'a ise 10/6/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
36. Başvurucular 14/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Başvurucular Hakkında Açılan Ceza Davasına İlişkin Süreç
37. Başvurucular hakkında 23/6/2018 tarihli olay nedeniyle polis memuru M.Ç.ye, 25/6/2018 tarihli olay nedeniyle de polis memurları A.K. ve E.M.ye karşı görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından soruşturma yürütülmüştür.
38. Midyat Devlet Hastanesince düzenlenen 25/6/2018 tarihli adli raporlara göre polis memurları M.Çı., A.K. ve E.M.nin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı belirlenmiş; M.Çı. hakkında düzenlenen raporda "Sağ h... d... [okunamadı] yüzünde hafif ekimozlar, sol h... [okunamadı] alt yüzünde ısırık izi mevcut." şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
39. Başvurucular Şahin Akçay, Ziya Aslan ve Simon Tokgöz'ün 25/6/2018 tarihinde Başsavcılıkta şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Başvurucu Şahin Akçay ifadesinde evinden alındığında ve polis merkezine getirildiğinde M. Komiser ve ismini bilmediği polis memurları tarafından darbedildiğini beyan etmiştir. İfade sırasındabaşvurucunun müdafii, başvurucunun vücudunda morluklar ve izler ile dudağında ve yanağında şişme, dudağının ağız içi kısmında şişme ve çatlama olduğunu belirtmiş; mevcut durumunun kayıt altına alınmasını talep etmiştir.
40. Başvurucu Ziya Aslan ifadesinde gözaltına alma işlemine katılan kolluk görevlilerine mukavemet göstermemesine rağmen polis memurları M., H., Ö. ve İ.nin kendisini yere yatırdığını, ayrıca polis memuru M.nin yakalama anında ve polis merkezinde kendisini darbedip küfrettiğini belirtmiştir.
41. Başvurucu Simon Tokgöz ifadesinde karakola götürüldüğü esnada ismini bilmediği polis memurlarının kendisini yere yatırdıklarını, gözüne biber gazı sıktıklarını, başını ayaklarıyla ezmeye çalıştıklarını, vücudunun değişik yerlerine tekme attıklarını, kafasına poşet geçirerek nefes almasını engellediklerini, apandisiti olduğunu söylemesine rağmen aldırış etmediklerini beyan etmiştir.
42. Başvurucular Şahin Akçay, Ziya Aslan ve Simon Tokgöz Midyat Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/6/2018 tarihli kararıyla adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına hükmedilerek serbest bırakılmıştır.
43. Başvurucular vekili 2/7/2018 havale tarihli dilekçeyle başvurucuların hastanede muayeneleri yapılmadan nezarethaneye götürüldüklerinden yakınmıştır.
44. Soruşturma sonunda başvurucuların anılan suçlardan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlenmiştir. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:
"... Şüpheliler Ziya ASLAN, Simon TOKGÖZ, Şahin AKÇAY ve [A.T.nin] 23/06/2018 günü Midyat kesimi Gümüşçüler çarşısında görevli polis memuru [M.Ç.ye] saldırmaları ve yaralamaları ayrıca şüphelilerden Şahin AKÇAY ve Simon TOKGÖZ'ün yine görevli polis memurları müşteki [A.K.] ve [E.M.ye] direnmeleri ve müştekileri yaralamaları üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca başlatılan soruşturmada;
...
Bilgi sahibi olarak dinlenen [M.Çı.nın] alınan ifadesinde özetle; olay günü görevli olduklarını, [M.Ç.] ile Ziya ASLAN arasında tartışma çıktığını Ziya'nın oğlu Özkan'ın bıçakla [M.ye] saldırdığını, ayrıca 5-6 kişilik grubun [M.ye] saldırdığını, [M.ye] vuran şahıslar içeresinde Ziya ASLAN, Abdülhakim TAŞ, Şahin AKÇAY ve Simon TOKGÖZ isimli şahısları gördüğünü, olay sırasında [M.nin] kaşının açıldığını ve yere düştüğünü beyan ettiği...
Bilgi sahibi [M.Y., T.S., A.A.nın] beyanlarının da diğer bilgi sahipleri ve müşteki [M.Ç.nin] beyanlarıyla uyumlu olduğu,
Müşteki beyanları, şüpheli savunmaları, bilgi sahibi beyanları, olaya ilişkin kamera görüntüleri, müştekilere ait doktor raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; şüphelilerin üzerilerine atılı suçları işledikleri anlaşılmak[tadır.]"
45. Başvurucular, Midyat 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmıştır. Yargılamanın 20/10/2021 tarihli celsesinde Simon Tokgöz'ün M.Ç. ve E.M.ye, Şahin Akçay'ın M.Ç., A.K. ve E.M.ye karşı gerçekleştirdikleri kabul edilen eylemleri nedeniyle görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkûmiyetlerine hükmedilmiş; anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Ziya Aslan'ın M.Ç.ye karşı eylemi nedeniyle de görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından mahkûmiyetine karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Olay günü sanıklar ile polis memuru olarak görev yapan katılan [M.Ç.] arasında yaşanan tartışma sırasında sanık Ziya Aslan'ın yanındaki diğer sanıklar ile birlikte katılanın görevini yapmasını engellemek maksadıyla darp ettikleri, bu hususun katılana ait adli muayene raporu ve 23.06.2018 tarihli CD izleme tutanağı ile de sabit olduğu, olaydan sonra mağdurlar [E. ve A.nın] sanıklar Simon ile Şahin'in evine gözaltı işlemi uygulamak için gittikleri, bu sırada sanıkların işleme direnç göstererek mağdurları adli muayene raporlarına göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladıkları, ayrıca sanık Ziya'nın katılan [M.ye] yönelik olarak '[s...] gidin buradan' şeklinde hakaret içerikli söylemde bulunduğu, bu hususun da tanık [H.K.nın] beyanı ile sabit olduğu, sanıkların alınan savunmalarında atılı suçu kabul etmedikleri anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanıklar [A.] ile Ziya'nın katılan [M.Ç.yi] darp etmek suretiyle üzerilerine atılı 'görevi yaptırmamak için direnme' suçunu işledikleri adli muayene raporu, 23.06.2018 tarihli CD izleme tutanağı ve tanık beyanları ile sabit görülerek eylemlerine uyan TCK 265/1, 265/3 maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, ayrıca sanık Ziya'nın herkesin duyabileceği aleni bir yerde katılan [M.ye] yönelik olarak '[s...] gidin buradan' şeklinde hakaret içerikli söylemde bulunduğu tanık beyanı ile sabit görülerek 'kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçundan eylemine uyan TCK 125/1, 125/3-a, 125/4 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Sanıklar Simon ile Şahin'in mağdurlar ve katılanı darp etmek suretiyle üzerilerine atılı "görevi yaptırmamak için direnme" suçunu işledikleri... [sabit görülmüştür.]"
IV. İLGİLİ HUKUK
46. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Kasten yaralama" kenar başlıklı 86. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur...
(3) Kasten yaralama suçunun;
…
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi halinde şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında ... artırılır."
47. 5237 sayılı Kanun'un "Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" kenar başlıklı 256. maddesi şöyledir:
"(1)Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır."
48. 2559 sayılı Kanun'un "Zor ve silah kullanma" kenar başlıklı 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.
Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.
İkinci fıkrada yer alan;
a) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,
b) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını,
ifade eder.
Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.
Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.
..."
49. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli" kenar başlıklı 93. maddesi şöyledir:
"(1)Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir."
50. 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Yakalanan ve nakledilecek şahıslara uygulanacak tedbirler" kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:
"Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir."
51. Yönetmelik'in "Sağlık Kontrolü" kenar başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir.
Gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumu hekim raporu ile tespit edilir.
Gözaltına alınanlardan herhangi bir nedenle sağlık durumu bozulanlar ile sağlık durumundan şüphe edilenler, derhâl hekim kontrolünden geçirilerek gerekiyorsa tedavileri yaptırılır. Bu durumdaki kişilerden kronik bir rahatsızlığı olanların, istekleri hâlinde varsa kendi hekimi nezaretinde resmî hekim tarafından muayene ve tedavi edilmeleri sağlanır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
52. Anayasa Mahkemesinin 18/9/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
53. Başvurucular, usul ve kanuna aykırı olarak gözaltına alındıklarını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
54. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
55. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150).
56. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu, bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
57. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
58. Başvurucular;
i. Gözaltına alındıkları esnada kolluk görevlileri tarafından darbedildiklerini ve hakarete maruz kaldıklarını, gerekli olmamasına rağmen ellerinin arkadan kelepçelendiğini, başvurucu Özkan Aslan'ın on beş yaşında olması sebebiyle kelepçe kullanımının ölçüsüz olduğunu,
ii. Çocuk Büroda çalışan polis memurlarının beyanları tespit edilmeden, kamera kayıtları dikkatle incelenmeden, adli raporları hazırlayan hekimin tanıklığına başvurulmadan, tutanaklardaki ve kamu kurumlarının cevaplarındaki çelişkiler giderilmeden eksik araştırmayla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini açıklayarak kötü muamele yasağının, adil yargılanma hakkının ve etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
59. Bakanlık görüşünde, Başsavcılığın başvurucuların şikâyetini soyut nitelikte olduğunu değerlendirerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği, kararda aynı olaya ilişkin olarak başvurucular hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu kapsamında soruşturma yürütüldüğü ve bu soruşturma kapsamında başvurucuların eylemlerine ilişkin iddianame düzenlendiği belirtilmiş; başvurucuların usuli garantilerden yararlandığı, yargısal merciler önünde itiraz ve şikâyetlerini sunabildikleri bildirilmiştir.
60. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
61. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
62. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların iddialarının Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Sözlü Şiddet Niteliğindeki Söylemlere Maruz Kalma Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
63. Başvurucular, gözaltına alındıkları esnada kolluk görevlilerinin sözlü şiddetine maruz kaldıklarını ileri sürmüştür.
64. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 110; Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
65. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 83).
66. Somut olayda başvurucular, iddialarını destekler mahiyette bir veri sunmamıştır. Ayrıca başvuru dosyasında başvurucuların iddiaları doğrular nitelikte bir bilgi yoktur.
67. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Uygulanan Kelepçe Tedbiri ve Maruz Kalınan Fiziksel Şiddet Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
68. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan uygulanan kelepçe tedbiri ve maruz kalınan fiziksel şiddet nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
(i) Genel İlkeler
69. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa’nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yasak, tüm kötü muamele durumlarını kapsamaz. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi, asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Asgari ağırlık derecesine ulaşılıp ulaşılmadığı, görecelidir ve somut olayın koşullarının değerlendirilmesiyle belirlenir. Yapılacak değerlendirmede muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi etkenler önem taşır. Bu etkenlere ardındaki kasıt veya saik ile birlikte muamelenin amacı da eklenebilir. Ayrıca gerilimin ve duyguların yükseldiği atmosfer gibi muamelenin yapıldığı bağlam da dikkate alınması gereken diğer bir etkendir (Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 72, 74, 75).
70. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları, kişi üzerindeki etkisi ne olursa olsun ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde de güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 81).
71. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin, B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).
(ii) İlkelerin Olaya Uygulanması
72. Somut olayda kolluk görevlilerinin yakalama anında direndiği iddia edilen başvuruculara müdahalede bulundukları, başvurucuların yakalama işleminden sonra gözaltına alındıkları ve adli mercilere sevk edildikleri görülmektedir. Bu durumda Yönetmelik'in 9. maddesi uyarınca başvurucuların sağlık durumlarının hekimce tespit edilmesi gerekmektedir. Nitekim başvurucu Simon Tokgöz, kötü muamele iddiaları hakkında yürütülen soruşturma kapsamında verdiği ifadesinde hastaneye götürüldüğünü ve bir hekim tarafından muayene edildiğini beyan etmiştir (bkz. § 11). Ayrıca Jandarma Komutanlığının Kamera İzleme Tutanağı'na göre başvurucular Ziya Aslan, Simon Tokgöz ve Şahin Akçay 25/6/2018 tarihinde 13.25-13.45 saatleri arasında hastanede bulunmuştur (bkz. § 20).
73. Başvurucular Ziya Aslan, Simon Tokgöz ve Şahin Akçay gözaltına alındıkları gün Başsavcılıkça alınan ifadelerinde kolluk görevlileri tarafından darbedildiklerini beyan etmiştir. Başvurucu Şahin Akçay'ın müdafii de başvurucunun vücudunda morluklar ve izler ile dudağında ve yanağında şişme, dudağının ağız içi kısmında şişme ve çatlama olduğunu belirterek bu durumun kayıt altına alınmasını talep etmiştir. Buna rağmen Başsavcılık, hastane ile yazışma yaparak başvurucuların 25/6/2018 tarihinde muayene edilip edilmediklerini öğrenip muayene edilmişlerse bu muayeneler nedeniyle düzenlenen raporların birer örneklerinin soruşturma dosyasına kazandırılmasını, muayene edilmemişlerse başvurucuların muayene edilerek haklarında adli rapor düzenlenmesini sağlaması gerekirken bu konuda adım atmamış; kötü muamele iddiaları hakkında soruşturma başlatmak için de başvurucuların konuyla ilgili şikâyet dilekçesi vermelerini beklemiştir.
74. Başsavcılık, PTT Müdürlüğü Estel Şubesine hitaben yazdığı yazıya verilen30/7/2018 tarihli cevap üzerine kamera kayıtlarını celbetmek için Türk Telefon İşletme Şefliği ile Türk Telekom İl Müdürlüğüne müzekkere yazmıştır ancak bu müzekkerelere cevap verildiğine ilişkin bir bilgiye rastlanmamıştır.
75. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma sonunda işkence iddialarının soyut nitelikte kaldığını, zor kullanmada sınırı aştıkları iddialarıyla ilgili ise görevi yaptırmamak için direnme suçu kapsamında ayrı bir soruşturma yürütüldüğünü, bu soruşturma sonunda eylemler değerlendirilerek iddianame düzenlendiğini, mükerrer soruşturmaya mahal verilmemesi gerektiğini açıklayarak kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Midyat Sulh Ceza Hâkimliği ise işkence suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı, başvurucuların gözaltına alınma işlemine direnmeleri nedeniyle şüpheli polis memurlarının zor kullanma yetkilerini kullandığı, başvurucuların bunun dışında kalan kötü muamele iddialarının soyut nitelikte kaldığı gerekçesiyle Başsavcılıkça verilen karara yapılan itirazı reddetmiştir. Ne var ki sözü edilen kararlarda başvurucuların gözaltı işlemine direnmeleri nedeniyle güç kullanımının gerekli olduğu ifade edilmiş ise de başvurucularda meydana gelen yaralanma, somut olayın koşulları ve başvurucular hakkında yapılan yargılamanın kapsamı dikkate alınarak kullanılan gücün başvurucuların tutumuyla orantılı olup olmadığı değerlendirilmesi gerekirken bu hususta bir belirleme yapılmamıştır.
76. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
77. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar, inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Dolayısıyla kötü muamele yasağının maddi boyutu bakımından ihlal edilip edilmediğinin belirlenebilmesi, devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü gerektiği gibi yerine getirip getirmediğinin tespitine bağlıdır. Bu nedenle bu aşamada Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altında alınan kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
VI. GİDERİM
78. Başvurucular, ihlalin tespiti ile her biri için 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
79. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
80. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında her bir başvurucuya talebi dikkate alınarak net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sözlü şiddet niteliğindeki söylemlere maruz kalma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Uygulanan kelepçe tedbiri ve maruz kalınan fiziksel şiddet nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Midyat Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2018/2259) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara net 50.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.