TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SELİM GÜVEN BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2020/26121)
Karar Tarihi: 19/10/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Kübra KAYA
Başvurucu
Selim GÜVEN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hükümlü olan eşlerin ziyaret hakkı olan çocuklarıyla aynı anda görüş yapabilmelerine izin verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuruya konu olayın gerçekleştiği tarihlerde, hükümlü olarak Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. Başvurucunun hükümlü/tutuklu eşi de aynı yerleşkededir. Çiftin şikâyet konusu olay tarihinde beş ve yedi yaşlarında iki çocuğu bulunmaktadır.
3. Başvurucu ve eşi, ayrı dilekçelerle Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığından (Başsavcılık) eşleri, çocukları ve çocuklarının refakatçisi ile aynı anda görüş yapabilmelerine izin verilmesi talebinde bulunmuştur. Başsavcılık 5/2/2020 tarihli kararı ile başvurucunun eşi tarafından yapılan talebi reddetmiştir. Kararın gerekçesinde; 5/12/2018 tarihli ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Ziyaret Yönetmeliği) ile değişik 9. maddenin (3) numaralı fıkrası uyarınca aynı yerleşke içinde yer alan hükümlü/tutukluların birbirleriyle görüştürülebilecekleri ancak aynı anda dışarıdan ziyaretçi kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir.
4. Başvurucu sonucundan doğrudan etkilenmesi nedeniyle eşinin talebi hakkında verilen Başsavcılık kararı sonrası Bandırma İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 5/6/2020 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun aynı yerleşke içinde hükümlü/tutuklu bulunan eşi, çocukları ve çocuklarının refakatçisiyle aynı anda görüşmek istediği ancak Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasının aynı yerleşke içindeki hükümlü/tutuklular ile dışarıdan gelecek ziyaretçilerin aynı anda görüşme yapmasına imkân vermediği ifade edilmiştir.
5. Başvurucu İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Bandırma Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Karara karşı yapılan itiraz usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesinin 19/6/2020 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 23/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 21/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).
9. Başvurucu; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 31/10/2019 tarihli yazısı ile anne ve babası ceza infaz kurumunda bulunan çocukların, Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. ve 13. maddeleri uyarınca çocuğun üstün yararı ilkesi gereği annesi ve babası ile aynı anda görüşme yapabileceği hususunun Başsavcılıklara bildirildiğini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca Ziyaret Yönetmeliği hükümlerine göre Aralık ve Ocak ayı görüşlerini eşi, çocukları ve çocuklarının refakatçisi olan anneanneleri ile aynı anda yapmaları kabul edilirken gerekçesiz bir şekilde Şubat ayı görüşü için taleplerinin reddedildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, eşinin de aynı yerleşke içindeki bir infaz kurumunda bulunduğunu, buna rağmen çocuklarıyla aynı anda görüşme sağlayamadıklarını, okul çağında olan çocuklarının devamsızlık yapmamak için ikisinden birini seçmek durumunda kaldıklarını bu durumun aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı görüşünde; hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlandırılmasının ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal bir sonucu olduğu beyan edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. Başsavcılık kararı başvurucunun eşinin talebi hakkında verilmiş ise de İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun şikâyetini esastan incelediği, kamu makamlarının işlemlerinden başvurucunun doğrudan etkilendiği görülmekle başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Devletin hükümlülerin ailesi ve yakınlarıyla iletişimini devam ettirecek önlemleri alması pozitif yükümlülüklerinin bir gereği olsa da hukuka uygun bir tutulmadan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle aile hayatı kapsamındaki temasın sınırlandırılması doğaldır. Kamu düzeninin ve kurum güvenliğinin sağlanması yönündeki meşru amaç doğrultusunda ve makul bir gerekliliğin olması durumunda gerekçeleri ilgili ve yeterli şekilde açıklanarak belirli bir süre boyunca söz konusu pozitif yükümlülüğün karşılanmaması da olağan kabul edilebilir. Ancak aile hayatına saygı hakkının gereklerinin mümkün olan ilk fırsatta yerine getirilmesi ve hükümlülerin ailesiyle olan temasının hızlı şekilde yeniden sağlanması bir gerekliliktir (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, § 56). Anayasanın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33).
13. Somut olayda başvurucunun hem kendisiyle aynı ceza infaz yerleşkesinde tutuklu/hükümlü olarak bulunan eşi ile hem de çocuklarıyla aynı anda görüşme yapma talebinde bulunduğu görülmektedir. Başvurucunun talebi, hükümlünün aynı yerleşkede bulunan eşi ve dışarıdan gelen ziyaretçileriyle aynı anda görüştürülmemesi şeklindeki uygulamanın Ziyaret Yönetmeliği'ne dayandığı ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Başsavcılık ve derece mahkemelerince reddedilmiştir.
14. Mevzuatta hükümlülerin ziyaret haklarının kapsamı ve görüşlerin ne şekilde yapılacağı belirlenmiştir. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde hükümlüyü ziyaret, Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinde ziyaret edebilecek kişiler ile 10. maddesinde ziyaret gün ve saatleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bu kapsamda aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlülerin Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği kabul edilmiştir. Öte yandan Genel Müdürlük yazısında Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. ve 13. maddelerinin çocuğun üstün yararı ilkesi dayanak gösterilerek ele alındığı ve bu kapsamda çocukların aynı yerleşke içindeki ceza infaz kurumlarında bulunan anne ve babalarıyla aynı anda görüşme yapabileceği hususunun değerlendirildiği görülmektedir.
15. Somut olayda, Genel Müdürlüğün 31/10/2019 tarihli yazısıyla Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. ve 13. maddelerinin anne ve babası aynı ceza infaz kurumu yerleşkesinde bulunan çocukların hem anneleri hem de babalarıyla aynı anda görüşme yapabilecekleri şekilde çocuğun üstün yararı ilkesine uygun olarak yorumlanması gereği Başsavcılıklara tebliğ edilmiştir. Başsavcılığın anılan yazıya istinaden verdiği 27/11/2019 ve 3/1/2020 tarihli kararları neticesinde başvurucu 2019 yılının Aralık ayında ve 2020 yılının Ocak ayında, aynı yerleşkede bulunan eşiyle ve ziyaretine gelen çocuklarıyla aynı anda görüşme sağlayabilmiştir. Ancak başvuru konusu 2020 yılının Şubat ayına ilişkin talep, Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasının aynı yerleşkede bulunan eş ve dışarıdan gelen ziyaretçilerle aynı anda görüşme yapmaya imkân vermediği gerekçesiyle kamusal makamlar ve derece mahkemelerince reddedilmiştir.
16. Başvurucu, söz konusu uygulamanın kaldırılması talebiyle idari ve yargısal makamlara sunduğu dilekçede, çocuklarının anne ve babalarıyla aynı anda görüşememelerinin onların gelişimine zarar verdiğini vurgulamıştır. Bu durumda idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılırken anayasal güvence altında olan çocuğun üstün yararının da gözönüne alınması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında öncelikle çocukların menfaatleri gözetilmeli, değerlendirmeler hükümlülerin haklarından ziyade çocukların yararları üstün tutularak yapılmalı, açıklanan gerekçeler de bu durumu ortaya koyacak şekilde ikna edici nitelikte olmalıdır. Öte yandan bu yapılırken kamusal makamlara yüklenen külfetin makul olmasına ve çerçevesinin belirli olmasına özen gösterilmelidir (İsmail Ermiş, B. No: 2019/35533, 13/4/2023, §18).
17. Somut olaydaki gibi beş ve yedi yaşlarında olan küçük çocuklar söz konusu olduğunda kamusal makamlara atfedilen yükümlülüklerin sınırı da genişlemektedir. Aynı ceza infaz yerleşkesinde hükümlü olarak bulunan eşlerin, ziyaret hakkı kapsamında görüş için gelen küçük yaştaki çocuklarıyla aynı anda görüştürülmesi, çocukların aile bağlarını güçlü şekilde kurabilmeleri ve aile birlikteliğinin sağlanması adına kamusal makamların üstlenmesi gereken bir yükümlülük olarak kabul edilmelidir. Üstelik vurgulandığı üzere eşlerin aynı ceza infaz yerleşkesinde tutulması nedeniyle kamusal makamlarca bu koşullarda katlanılması gereken külfetin makul kabul olacağı değerlendirilmektedir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Süleyman Kurt, B. No: 2019/19455, 2/3/2023, § 20).
18. Tüm bu hususlara rağmen başvurucunun eşi ve çocuklarla aynı anda görüşme talebi değerlendirilirken çocukların üstün yararının neyi gerektireceği hususunda idari ve yargısal makamlarca bir inceleme yapılmadığı, özellikle Aralık ve Ocak aylarına ilişkin görüşme talepleri kabul edilirken Şubat ayına ilişkin talebin ne sebeple reddedildiğine dair ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmadığı görülmektedir. Bu durum başvurucunun ailesiyle olan temasının yeterli şekilde sağlanması ve aile birliğinin korunması konusunda devlete yüklenen pozitif yükümlülüklere aykırılık oluşturmaktadır. Sonuç olarak somut olayın koşullarında başvurucunun aile hayatına saygı hakkının gerektirdiği adımların atılmadığı ve öngörülen anayasal yükümlülüklerin gerisinde kalındığı değerlendirilmektedir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. Başvurucunun 10/3/2023 tarihinde tahliye olduğu görülmekle tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
22. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Bandırma İnfaz Hâkimliği (E.2020/310) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.