TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
TUNCAY ÖRNEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/26173)
Karar Tarihi: 17/9/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportörler
Mücahit AYDIN
Çağlar ÖNCEL
Başvurucu
Tuncay ÖRNEK
Vekili
Av. Münevver ÖZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun kapalı görüşte kullandığı ifadeler nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ve kapalı görüşün dinlenerek kaydedilmesinin haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, Silivri 7 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak barındırılmaktadır. 18/2/2020 tarihinde eşiyle gerçekleştirdiği kapalı görüşte Ceza İnfaz Koruma memurlarına hakaret ettiği gerekçesiyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
3. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 28/2/2020 tarihli kararıyla kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunduğu gerekçesiyle başvurucuya 5 gün hücreye koyma cezası verilmiştir. Kararda; eşinin getirdiği kıyafetlerden gömleğin kuruma alınmaması nedeniyle başvurucunun "Ben anlamıyorum ya müdür görüşünde ayrı bir şey söylüyorlar; adam geliyor ayağıma ayrı bir şey söylüyor şerefsiz ya başka bir şey demiyeceğim ya şerefsiz ya! " dediği ifade edilmiştir. Kararda ayrıca 20/2/2020 tarihinde savunma istemi tebliğ edilmesine karşın başvurucunun yasal süresi içinde savunma vermeyerek savunma hakkından vazgeçtiği belirtilmiştir.
4. Başvurucu, disiplin cezası kararına karşı Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusu yapmıştır. Başvurucu şikâyet dilekçesinde; disiplin cezasına karşı savunmasını süresi içinde teslim ettiğini ancak kararda yasal süresi içinde savunma vermediğinin belirtildiğini, kuruma dışarıdan kıyafet getirilmesiyle ilgili sorunları daha önce dile getirmesine rağmen bir çözüm bulunmadığını, bu çerçevede hiçbir memuru veya görevliyi hedef almadan karara konu ifadeyi kullandığını belirtmiştir. İnfaz Hâkimliği; başvurucunun eylemi gerçekleştirme şekli ile eylemin sübutuna ilişkin kabulde ve cezanın uygulanışında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir.
5. Başvurucu, ret kararına karşı Silivri 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Mahkeme) itirazda bulunmuştur. Mahkeme; disiplin cezasına ilişkin olayın sabit olduğu ve disiplin soruşturmasının usul işlemleri yönünden uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 29/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 25/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. İfade Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucu; eşinin getirdiği kıyafetlerin kota nedeniyle kuruma alınmadığını, bu sorunu dile getirmesine rağmen çözüm sunulmadığını, eşiyle gerçekleştirdiği kapalı görüşte bu sorunu dile getirdiğini, disiplin cezasına karşı savunma ve itiraz dilekçelerinin işleme konulmadığını beyan etmiştir. Başvurucu; bu hususları şikâyet dilekçesinde dile getirmesine rağmen dikkate alınmadığını belirterek işkence ve kötü muamele yasağının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, eşitlik ilkesinin, savunma hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesi içtihadına yer verilmiş ve başvurunun incelenmesinde ilgili mevzuat hükümleri ve içtihat ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. Başvurunun bu kısmı ifade hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Ceza İnfaz Kurumunda eşiyle gerçekleştirdiği kapalı görüşte, kullandığı bir ifade nedeniyle hakkında disiplin cezası uygulanan başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur. Müdahaleye dayanak olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (j) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır benzer yöndeki karar için bkz. (Sinan Bozkurt, B. No: 2019/31782, 13/4/2023, § 23).
13. Bu aşamada anılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).
14. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında; ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22).
15. Somut olayda başvurucu eşiyle gerçekleştirdiği kapalı görüşte eşinin getirdiği kıyafetin alınmadığını öğrenmiş ve bunun üzerine daha önce dile getirdiği kıyafet kotası sorunun çözülmemiş olması çerçevesinde muhatap belirtmeden şerefsiz ifadesini kullanmıştır. Kullanılan bu ifade nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmasında başvurucunun Ceza İnfaz Kurumu görevlilerine hakaret ettiği gerekçesiyle 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (j) bendi uyarınca 5 gün hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve sonrasında hüküm infaz edilmiştir.
16. İlgili idare ve yargı makamlarının kararları incelendiğinde, başvurucunun disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan ilk bakışta hakaret veya tehdit algısı yaratabilecek başvuruya konu ifadenin kurum güvenliği ve disiplini üzerindeki etkileri yönünden hiçbir değerlendirme yapılmaksızın alenen hakaret niteliğinde olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bir ceza infaz kurumunda tutulan kişinin kurum memurunu muhatap alarak doğrudan başvuruya konu ifadeyi söylemesi durumunda kurum güvenliği ve disiplininin zafiyete uğrayacağında hiçbir şüphe bulunmamaktadır. Ancak somut olayda başvurucu söz konusu ifadeyi doğrudan muhatabına yöneltmemiş, eşi ile yapmış olduğu kapalı görüşte sarf etmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Sinan Bozkurt, § 30).
17. Öte yandan anılan kararlarda başvurucunun sarf ettiği sözü hangi anlamda kullandığının ve ifadenin yöneltildiği kişiyi ne şekilde rencide ettiğinin de değerlendirilmediği görülmektedir. Başvurucunun eşi ile yaptığı kapalı görüş bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde söz konusu ifadeyi daha önce dile getirmesine rağmen kıyafet kotası sorununun çözülmediğinden yakınmak amacıyla kullandığı sonucuna ulaşmak da mümkündür. Buna karşın ilgili idare ve derece mahkemeleri başvurucu ile ifadenin yöneldiği kişi arasında bir husumet bulunup bulunmadığını, buna paralel olarak başvuruya konu ifadenin dile getirilme nedenini tartışmamış; başvurucunun söz konusu ifadeyi yöneltildiği kişinin birtakım davranışları nedeniyle mi yoksa tamamen keyfî olarak mı sarf ettiğini açıklığa kavuşturmamıştır. İlgili idare ve derece mahkemeleri yalnızca soyut bir değerlendirmeyle yetinerek söz konusu ifadenin hakaret niteliğinde olduğunu kabul etmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Sinan Bozkurt, § 31).
18. Disiplin Kurulu başvurucunun işlediğini kabul ettiği eylem için 5 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Her ne kadar mahpusların ıslah amacı nedeniyle cezalandırılabilir olduğu kabul edilse bile başvurucunun aleniyet kazanmayan, muhatabına ulaşmayan, iki kişinin konuşması sırasında fevren söylendiği izlenimi bulunan ifadeyle kurum disiplin ve güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ortaya konulamamıştır. Başvurucunun disiplin cezasına konu sözleri nedeniyle ulaşılmaya çalışılan amaç bakımından orantısız biçimde cezalandırılmasının zorlayıcı bir ihtiyaca karşılık geldiği ikna edici bir şekilde gösterilememiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Sinan Bozkurt, § 32).
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Haberleşme Hürriyeti ile Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu; kapalı görüşlerin hukuka aykırı olarak dinlenildiği ve kaydedildiğini, kendisine bir suç isnat edileceği endişesiyle aile bireyleriyle normal şekilde sohbet edemediğini, bu iletişimsizlik yüzünden ailesinin ve kendisinin psikolojisinin bozulduğunu belirtmiştir. Başvurucu bu nedenlerle haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurunun incelenmesinde başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
21. Başvurunun bu kısmı haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
22. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013 § 17).
23. Somut olayda başvurucu kapalı görüşlerin dinlenerek kayıt altına alınmasından yakınmaktadır. Bununla beraber başvurucu, İnfaz Hâkimliğine yaptığı başvuruda kapalı görüşte kullandığı ifadeden dolayı aldığı disiplin cezasından şikâyet etmiş; kapalı görüşlerin dinlenilmesi ve kaydedilmesi hususunu dile getirmemiştir. Bu durumda İnfaz Hâkimliği önünde dile getirilmeden kapalı görüşlerin dinlenilmesi ve kaydedilmesine yönelik olarak doğrudan bireysel başvuruda bulunulması idari ve yargısal yolların usulüne uygun şekilde tüketildiğinin kabulü için yeterli kabul edilemeyecektir. Sonuç olarak başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları usulüne uygun şekilde tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu değerlendirilmektedir.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İfade hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin ifade hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (E.2020/2681, K.2020/2848) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin bilgi için Silivri 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2020/1488 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.