TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NURETTİN DEMİR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/26965)
Karar Tarihi: 29/7/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Mustafa Erdem ATLIHAN
Başvurucu
Nurettin DEMİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltındaki şüpheliye kolluk görevlilerince fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığı iddiasıyla yapılan şikâyet hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Pararel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle 23/1/2017 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış ve 3/2/2017 tarihinde tutuklanmıştır (15 Temmuz darbe girişimine ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).
3. Başvurucu 11/6/2019 tarihinde gözaltında kötü muamele gördüğü iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu şikâyetinde özetle gözaltında tutulduğu on bir günlük süre boyunca kendisine fiziksel ve psikolojik işkence uygulandığını, gözaltındaki tutulma koşulları nedeniyle rahatsızlandığını, götürüldüğü hastanede yapılan muayenesi sonucunda tedavi amacıyla ilaç reçete edildiğini ifade ederek tutulduğu nezarethanede görevli olan polis memurlarından şikâyetçi olduğunu, gözaltında birlikte tutulduğu kişilerin dinlenilmesini ve kamera kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini belirtmiştir.
4. Başvurucunun şikâyetine ilişkin olarak İstanbul Valiliğince gerçekleştirilen disiplin soruşturması sonucunda 24/9/2019 tarihli kararla başvurucunun iddialarını somut delillere dayandırmadığı, beyanı dışında herhangi bir bilgi ve belgeye yer vermediği, bununla birlikte başvurucunun yakalanma anında kendisini Mehmet Işık olarak tanıttığı, bu nedenlerle başvurucunun beyanlarına itibar edilmediği belirtilerek olayda disiplin suçu oluşturan bir eylem bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
5. Başvurucu hakkında 23/1/2017 tarihinde düzenlenen gözaltına giriş genel adli muayene raporunda başvurucunun gözaltına alınırken fiziksel travmaya maruz kalmadığı, fiziksel yakınması olmadığını ifade ettiği, başvurucunun bilgilendirilerek ve onamı alınarak yapılan haricî muayenesinde yeni travmatik lezyon saptanmadığı belirtilmiştir. Aynı şekilde başvurucu hakkında 3/2/2017 tarihinde düzenlenen gözaltı çıkış raporunda da başvurucunun gözaltı süresi boyunca fiziksel travmaya maruz kalmadığı, bilinen bir rahatsızlığı olmadığı, o anda fiziksel bir yakınması bulunmadığı, vücudunda yeni gelişmiş haricî travmatik lezyon, belirgin bir psikopatolojik bulgu saptanmadığı açıklanmıştır.
6. Soruşturma dosyasındaki belgelerden başvurucunun gözaltındayken müdafii ile görüşme yapabildiği ve tutuklanmasına karar veren sulh ceza hâkimliği önünde yaptığı savunmasında başvuruya konu ettiği kötü muamele iddiasını ileri sürmediği anlaşılmıştır.
7. Başsavcılık, başvurucunun şikâyet dilekçesinde ismini verdiği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürü olan O.Ç.nin şüpheli sıfatıyla ifadesini almıştır. O.Ç. ifadesinde suçlamaları kabul etmemiştir.
8. Başsavcılık 25/7/2016 tarihli ve 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (668 sayılı KHK) 37. maddesi gereğince ilgili kamu görevlileri hakkında soruşturma ve kovuşturma olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 19/2/2020 tarihinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun karara yaptığı itiraz sulh ceza hâkimliğince 23/4/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
9. Başvurucu, nihai kararı 19/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, başvurucunun tutulma koşullarının insan onuruna yakışmadığına dair itirazı yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi, sağlık hizmetlerine erişemediğine dair itirazı yönünden kötü muamele yasağı ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, kamu görevlilerinin kötü muamele niteliğinde eylemlerde bulunduklarına dair şikâyet yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının ise kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, gözaltı sürecinde kötü muameleye maruz kalması ve şikâyeti hakkında Başsavcılıkça gerekçesiz karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile hak arama hürriyetinin ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun gözaltına alınmasından uzun bir süre geçtikten sonra kötü muamele iddiasında bulunduğu, ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
13. Kötü muameleye maruz kalmaları nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişiler; ispat külfetinin devlete geçtiği durumlar hariç olmak üzere kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceğini gösteren emare ve delilleri -haklı bir gerekçeleri olmadığı sürece- zamanında yetkili makamlara sunma konusunda özenli davranmakla yükümlüdür. Olgulara dayanmayan yetersiz açıklamalar, iddiaların deliller ile desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu veya kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeler gibi hususlar, kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddianın savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemez. Kaldı ki iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciiler nezdinde dile getirilmemesi hâlinde mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerini söyleyebilmek mümkün değildir (Beyza Metin [1. B.], B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45-47).
14. Somut olayda başvurucu gözaltındayken kötü muameleye maruz kaldığını ileri sürmesine rağmen hem gözaltı giriş hem de gözaltı çıkış raporlarında başvurucuda herhangi bir fiziksel şiddet izi tespit edilemediği gibi başvurucunun fiziksel bir yakınması olmadığını da belirttiği görülmüştür. Başvurucunun gözaltındayken müdafii ile görüştüğü ve sorgusunu takiben tutuklandığı, bu aşamada da kötü muamele iddiasını ileri sürmediği anlaşılmıştır. Süreç içinde herhangi bir endişe ya da korku duyduğundan bahsetmeyen başvurucu, şikâyette bulunmak için niçin yaklaşık 2 yıl 4 ay beklediği hususunda da açıklama yapmamıştır. Bu sebeple başvurucunun iddiaları savunulabilir nitelikte olmayıp soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi kötü muamele yasağı yönünden sorun teşkil etmemektedir.
15. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 29/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.