TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KASIM ŞEKER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/32336)
Karar Tarihi: 26/5/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucu
Kasım ŞEKER
Vekili
Av. Nizameddin ÇİFTÇİ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ateşli silah yaralanması sonucu meydana gelen ölüm olayında yaşamın korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması, etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/10/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun oğlu E.Ş. ile şüpheliler A.Ş. ve İ.H.Ş. arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle 26/4/2019 tarihli olayda çıkan tartışma sonucunda E.Ş. ateşli silahla vurularak yaşamını yitirmiştir.
6. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olay günü derhâl ve resen soruşturma açmış, olay yeri incelemesi yapmıştır. Olay yeri incelemesi sırasında aynı gün Olay Yeri İnceleme Tutanağı düzenlenmiştir.
7. Olay Yeri İnceleme Tutanağı'nda ölenin olay yerindeki traktörün direksiyon bölümü ile sağ arka tekerinin arasında bulunduğu, muhtelif yerlerde kan lekelerinin olduğu, traktöre 60 metre uzaklıkta beyaz renkli bir aracın olduğu, aracın ön teker kısmında iki adet boş kovanın, arka teker kısmında bir adet dolu fişeğin bulunduğu belirtilmiştir.
8. Olay yeri incelemesinin gerçekleştirilmesinden sonra ölü muayenesi ve otopsi işlemi yapılmıştır. Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda, kişinin ölümünün av tüfeği saçma taneleri yaralanmasına bağlı ekstremite kemik kırıkları ile birlikte büyük damar yaralanmasında gelişen yaygın yumuşak doku içi kanama ve dış kanama sonucu meydana geldiği kanaatine varılmıştır.
9. 14/6/2019 tarihli uzmanlık raporunda suça konu iki adet 12 kalibre av fişeği kartuşunun suçta kullanılan av tüfeğinden atıldığı, inceleme konusu av tüfeği, av fişeği kartuşları, av fişeği plastik tapaları, tapa parçaları, metal parçalarının 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında olmadığı tespit edilmiştir.
10. Başsavcılık atış mesafesi ve atış artıklarının belirlenmesi amacıyla uzmanlık raporu aldırmıştır. 27/6/2019 tarihli uzmanlık raporunda ölene ait tüm svaplar üzerinde ve şüpheli İ.H.Ş.nin elinde ve kıyafetlerinde atış artığı tespit edildiği belirtilmiştir. Raporda ayrıca yapılan atışların yakın atış mesafesinden olduğu bildirilmiştir.
11. Başsavcılık tarafından Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesinden alınan 24/7/2019 tarihli raporda ölenin kanında, idrarında ve safrasında uyuşturucu ve uyarıcı madde bulunmadığı ifade edilmiştir.
12. Yürütülen soruşturma kapsamında şüphelilerin ifadeleri ve tanık beyanları alınmıştır.
13. Başsavcılık 14/5/2019 tarihinde şüpheli İ.H.Ş.nin ifadesini müdafii eşliğinde almıştır. İ.H.Ş. ifadesinde E.Ş.nin hakaret ettiğini, kendisini bıçakla yaraladığını, kendisinin de av tüfeği ile E.Ş.yi yaraladığını belirtmiştir.
14. Başsavcılık 27/5/2019 tarihinde şüpheli A.Ş.nin ifadesini müdafii eşliğinde almıştır. A.Ş. ifadesinde şüpheli İ.H.Ş.nin babası olduğunu, E.Ş.nin ölümü ile ilgili bilgisinin olmadığını, olay günün evinden hiç çıkmadığını belirtmiştir.
15. Başsavcılık 27/5/2019 tarihinde tanık Ne.Ş.nin beyanını almıştır. Söz konusu ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[E.Ş.yi] olay günü kimin vurduğunu ve olayın nasıl gerçekleştiğini kesinlikle görmedim, fakat olay günü ben tarlamdan evime doğru yürüyordum, saat.11.35' te evime 70 metre mesafede bulunan caminin önündeydim, bu esnada sürücülüğünü [İ.H.Ş.nin] yaptığı, yanında da babası olan [A.Ş.nin] yolcu olarak bulunduğu, kangoo marka araç köy içerisinden [İ.H.Ş.nin] tarlalarının olduğu yöne doğru geçti, araçta ikisinin bulunduğuna kesinlikle eminim, bahse konu ölüm olayının saat kaçta gerçekleştiğini bilmiyorum, ayrıca [İ.H.Ş.nin] aracı ile tarladan tekrardan köy içerisi istikametine doğru gelip gelmediğini, geldi ise de, araçta kaç kişi olduğunu görmedim ve bilmiyorum, ben sadece belirtmiş olduğum saatte [İ.H.Ş.nin] ve babasının köy içerisinden kendi tarlalarına doğru gittiklerini gördüm, benim diyeceklerim bundan ibarettir..."
16. Başsavcılık 27/5/2019 tarihinde tanık İ.Ş.nin beyanını almıştır. Söz konusu ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...[E.Ş.yi] olay günü kimin vurduğunu ve olayın nasıl gerçekleştiğini kesinlikle görmedim, fakat olay günü ben ikametimde eşimle birlikte avluda ot toplarken, 3 el silah sesi duydum, hemen akabinde yan komşumuz olan [A.Ş.nin] elinde tüfek ile ikametine doğru koşarak geldiğini gördüm, sonrasında ben eşim ile birlikte ot yolmaya devam ettik, olay günü 3 el silah sesini duymam ve hemen sonrasında [A.Ş.nin] elinde tüfek ile ikametine girdiği saati tam hatırlayamamak ile birlikte kesinlikle Cuma ezanı okunduktan sonra atım sesini duyduğumu ve [A.Ş.nin] koşarak geldiğini gördüğümü biliyorum, [A.Ş.] ikamete girdikten sonra çıkıp çıkmadığını, çıktı ise kimler ile çıktığını bilmiyorum, benim diyeceklerim..."
17. Başsavcılık, şüpheliler İ.H.Ş. ve A.Ş. hakkında kasten öldürme suçundan iddianame düzenleyerek şüpheliler hakkında Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde kamu davası açmıştır.
18. Başsavcılık soruşturma kapsamında elde ettiği verileri dikkate alarak şüpheliler B.Ş., M.S.Ş., N.Ş. hakkında 6/10/2019 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda E.Ş.nin ateşli silahla vurularak öldürülmesine ilişkin olay yerini gösterir kamera kaydı bulunmadığı, şüphelilerin kullanımlarında olan hatlar üzerinden teknik dinleme süreci içinde şüpheli herhangi bir görüşmenin olmadığı, alınan HTS kayıtları uyarınca olay günü şüphelilerin kullanımlarında olan telefonların olay yerine 30-35 km mesafede bulunan Şanlıurfa il merkezinden sinyal verdiği, bu şüpheliler aleyhine tanık beyanı bulunmadığı, olay yerinde şüphelilere ait parmak ve diğer vücut izlerine rastlanmadığı, şüphelilerin E.Ş.nin öldürülmesine iştirak ettiklerini gösterir başvurucunun anlatımları dışında bir delil bulunmadığı belirtilmiştir.
19. Başvurucu, ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. Başvurucu itirazında şüphelilerden N.Ş.nin sosyal medya hesabından 21/7/2017 tarihinde E.Ş.yi ölümle tehdit ettiğini, sadece HTS kayıtlarına bakılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilemeyeceğini, eksik inceleme yapıldığını iddia etmiştir. İtirazı inceleyen Şanlıurfa 3. Sulh Ceza Hâkimliği 23/7/2020 tarihli kararıyla, itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
20. Bu karar 5/10/2020 tarihinde başvurucu vekili tarafından öğrenilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 26/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; oğlunun daha önce ölümle tehdit edildiğini, şikâyetçi oldukları hâlde şüpheli İ.H.Ş. hakkında Başsavcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, oğlunun yaşamının korunmadığını, ölüm olayına ilişkin yapılan soruşturmada bazı şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilip soruşturmanın etkili yürütülmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."
24. Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu nedenle başvurucunun iddialarının yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
26. Başvurucu, olayda yaşamını yitiren E.Ş.nin babasıdır. Bu nedenle başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır. Öte yandan başvurunun diğer kabul edilebilirlik bakımından da incelenmesi gerekir.
27. Başvurucu, haklarında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişiler bakımından bazı iddialar ileri sürerek etkili soruşturma yürütülmediğinden şikâyetçi olmuştur.
28. Başvuru yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).
29. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup buna uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 17). Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yolları tüketilmelidir. Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağının veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).
30. Anayasa'nın yaşam hakkını güvence altına alan 17. maddesi ile devletin temel amaç ve görevlerini belirten 5. maddesi birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen şüpheli ölüm olaylarının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekmektedir. Bununla birlikte yürütülen soruşturma belirli bir kişinin sorumlu olup olmadığıyla sınırlı olmamalı, olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda ve nitelikte olmalıdır. Başka bir ifadeyle ölüm olaylarına ilişkin soruşturmaların olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini ortaya koyacak şekilde yürütülmesi yerine sadece bu olaya belirli bir kişinin karıştığı veya hiçbir şekilde bu kişinin karışmasının söz konusu olmadığını ortaya koyacak şekilde yürütülmesi, usul yükümlülüğünü karşılamak için yeterli değildir (Turan Uytun ve Kevzer Uytun, B. No: 2013/9461, 15/12/2015, § 89). Bununla birlikte soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak- belirli bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak değil yürütülen soruşturma bir bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797, 22/03/2017, § 30).
31. Somut başvuruda başvurucu, bazı şüpheliler hakkında verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazının reddedilmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuş ise de diğer şüpheliler hakkında kamu davası açıldığı, olaya ilişkin kovuşturmanın devam ettiği görülmüştür.
32. Başvuruya konu olayın yetkili makamlarca incelenmeye devam ettiği dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesince başvurucunun söz konusu şikâyetlerinin incelenebilmesi için sürecin bir bütün olarak ele alınması gerektiği ortadadır. Başka deyişle başvurucunun diğer şüpheliler hakkında etkili soruşturma yapılmadığı iddialarının değerlendirilebilmesi için olaya ilişkin olarak yürütülen kovuşturmanın sonuçlanmasının beklenmesi gerekmektedir.
33. Başvurucu ayrıca oğlunun sosyal medya aracılığı ile tehdit edilmesi ile ilgili olarak da bir şikâyette bulunduğunu ancak tehdit eden şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, böylece oğlunun yaşamının korunmadığını belirtmişse de başvurucunun sorumluluğu bulunduğunu iddia ettiği kamu makamları hakkında herhangi bir idari veya yargısal merciye bu şikâyetini ilettiğine dair bireysel başvuru dosyasında herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 26/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.