logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdurrahman Demir [1.B.], B. No: 2020/8904, 26/5/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDURRAHMAN DEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/8904)

 

Karar Tarihi: 26/5/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Murat BAŞPINAR

Başvurucu

:

Abdurrahman DEMİR

Vekili

:

Av. Vedat KARADUMAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması, tutukluluk incelemelerinin kanuni süresi içinde yapılmaması ve tutukluluk incelemelerinde alınan savcılık görüşünün tebliğ edilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; kovuşturma sürecinde verilen yetkisizlik kararları nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ve savunma hakkı bağlamındaki adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/2/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır.

10. Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından başvurucu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı olarak soruşturma başlatılmış ve bu kapsamda 29/5/2018 tarihinde Ağrı Sulh Ceza Hâkimliğince yakalama kararı çıkarılmıştır.

11. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle 15/5/2019 tarihinde Ağrı Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.

12. Başvurucunun sorgusu Ağrı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından aynı tarihte yapılmış, başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucu savunmasında özetle isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir.

13. Sorgu sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.

14. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, Patnos Sulh Ceza Hâkimliği 28/5/2019 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.

15. Başsavcılık 11/6/2019 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır.

16. Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/6/2019 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2019/686 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

17. Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesince aynı tarihte yapılan tensip incelemesinde yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

18. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi 9/7/2019 tarihinde yaptığı tensip incelemesinde verdiği yetkisizlik kararıyla dosyanın Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve diğer hususların yetkili mahkemece değerlendirilmesine karar vermiştir.

19. Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı tensip incelemesi ile birlikte 9/8/2019 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyanın Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşmakla görevli mahkemenin tayini için dosyanın ortak, yüksek görevli mahkeme olan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar vermiştir. Ayrıca başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir.

20. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi 1/10/2019 tarihli kararıyla henüz ortada çözümü gereken ve karşılıklı iki mahkeme arasında meydana gelmiş olumsuz bir yetki uyuşmazlığı bulunmadığını belirterek son yetkisizlik kararı doğrultusunda dosyanın Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

21. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan tensip incelemesi ile birlikte 24/10/2019 tarihinde yargılama yapma görev ve yetkisinin Ankara Ağır Ceza Mahkemelerinde olduğu belirtilerek karşı yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili ve görevli mahkemenin belirlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Ayrıca başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar verilmiştir.

22. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara karşı yaptığı itirazını dosya üzerinden inceleyen Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi 6/11/2019 tarihinde itirazı kesin olarak reddetmiştir.

23. Başvurucu, anılan kararı 22/1/2020 tarihinde tebliğ aldığını belirterek 20/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

24. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 4/2/2020 tarihli kararıyla Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/10/2019 tarihli yetkisizlik kararının kaldırılmasına ve başvurucunun tahliye isteminin reddine karar vermiştir.

25. Yargıtayın kararı üzerine yargılamaya Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2020/61 sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir. Mahkeme 20/2/2020 tarihli tensip incelemesinde tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

26. Mahkemece 20/4/2020 tarihinde yapılan ilk duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla katılan başvurucunun savunması alınmış ve duruşma sonunda tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

27. Mahkeme 1/7/2020 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Devam eden yargılamada 4/10/2021 tarihli duruşmada ise başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

28. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf yoluna başvurmuş olup, dava bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

29. İlgili hukuk için bkz. Kadir Ayhan, B. No: 2020/20083, 10/3/2021, §§ 20-32; Yavuz Cengiz, B. No: 2019/37138, 15/6/2021, §§ 23-30.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

30. Anayasa Mahkemesinin 26/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

31. Başvurucu 15/5/2019 tarihinde tutuklandıktan sonra başvuru tarihine kadar henüz hâkim önüne çıkarılmadığını, hâkim önünde düzenli ve makul aralıklarla kendini ifade etme imkânı tanınmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Bakanlık görüşünde öncelikle Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin içtihatlarına atıfla başvurucunun bireysel başvuruda bulunduktan sonra duruşmaya katılıp mahkeme önünde tutukluluğuna ilişkin savunmalarını ileri sürebildiği belirtilerek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde düzenlenen tazminat davasının başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu, dolayısıyla söz konusu şikâyet yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

33. Bakanlık görüşünde ayrıca Anayasa Mahkemesince esastan inceleme yapılacak olması durumunda, başvurucunun tutukluluk durumunun soruşturma ve kovuşturma evrelerinde düzenli aralıklarla gözden geçirildiği, kovuşturma evresinde 20/4/2020 tarihli ilk duruşmada bizzat hazır bulunarak müdafii eşliğinde savunmasını yaptığı, tutukluluğa itiraz incelemelerinin dosya üzerinden yapılmasının başvurucunun hukuki durumunda herhangi bir etki doğurmadığı, ayrıca yeni bir delil ortaya koyma iddiasının bulunmadığı gibi itiraz incelemelerinde bizzat bulunmasını gerektiren bir olgu da ileri sürmediği, dolayısıyla yalnızca tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması durumunun doğrudan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali sonucunu doğurmadığı belirtilerek somut olayın kendine özgü koşulları da dikkate alındığında başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği ileri sürülmüştür.

b. Değerlendirme

34. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Somut olayda başvurucunun yargılamayı yapan Mahkemece tutukluluk durumunun uzunca bir süre dosya üzerinden incelenmesine karar verilmesi nedeniyle tutukluluğa ilişkin itirazlarını etkili şekilde ileri süremediğinden şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.

36. Anayasa'nın Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

38. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

39. Anayasa Mahkemesi Ulaş Kaya ve Adnan Ataman (B. No: 2013/4128, 18/11/2015) kararında olağan dönemde başvurucunun tutukluluk hâlinin 3 ay 17 gün boyunca duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapılan incelemeler sonucunda verilen kararlar ile devam ettirilmesinin Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (Ulaş Kaya ve Adnan Ataman, § 61).

40. Anayasa Mahkemesi Kadir Ayhan (B. No: 2020/20083, 10/3/2021) ve Yavuz Cengiz (B. No: 2019/37138, 15/6/2021) kararlarında ise aynı mahiyetteki şikâyetlere ilişkin yaptığı incelemelerde, başvurucunun inceleme tarihi itibarıyla hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış olması hususunu nazara alarak verilecek bir ihlal kararının başvurucunun yeniden hâkim önüne çıkarılmasını sağlamayacağını ve serbest kalması sonucunu doğurmayacağını belirtmiş; bu durumda yalnızca kişinin uzun süre hâkim/mahkeme önüne çıkarılmamasıyla ilgili bir hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinileceği sonucuna varmıştır.

41. Öte yandan Anayasa Mahkemesi anılan kararda bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiğini belirterek 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu tespitini yapmış ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır.

42. Somut olayda soruşturma evresinde en son 15/5/2019 tarihinden 11 ay 5 gün sonra 20/4/2020 tarihinde (bkz. § 26) başvurucu mahkeme önüne çıkmış ve tutukluluğa yönelik itirazlarını etkili bir biçimde ileri sürme fırsatına sahip olmuştur (bkz. §§ 12, 26). Dolayısıyla somut başvuru yönünden anılan kararlardan (bkz. § 40) ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası ile ilgili olarak olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutukluluk İncelemelerinin Kanuni Süresi İçinde Yapılmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

44. Başvurucu, otuz günlük kanuni süre içinde verilmesi gereken gözden geçirme kararlarında kanuni süreye riayet edilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

45. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararda, 5271 sayılı Kanun’un 108. maddesine göre yapılan değerlendirmelerin resen yapıldığını ve bu değerlendirmelerin Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası ile hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine itiraz edebilme hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiş; bu kapsamdaki şikâyetler bakımından konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararları vermiştir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015, § 24, Ali Kavlak, B. No: 2016/8018,10/12/2019, § 120). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Tutukluluğa İtiraz İncelemelerinde Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

47. Başvurucu, tutukluluğun devamı kararlarına karşı yaptığı itirazların incelenmesi sırasında alınan Savcılık görüşlerinin kendisine tebliğ edilmediğini belirterek silahların eşitliği ilkesi bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

48. Anayasa Mahkemesi Devran Duran (B. No: 2014/10405, 25/5/2017, §§ 106-112) kararında; tutukluluk incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün şüpheli veya sanıklara bildirilmemesinin anayasal önem taşımadığını, içeriğinde başvurucunun cevap vermesini gerektirmeyen ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda savcılık görüşünün başvurucuya bildirilmemesinin önemli bir zarara neden olmadığını ifade etmiştir.

49. Somut olayda, tutukluluk incelemeleri sırasında alınan Savcılık görüşünün bildirilmediği ileri sürülmüşse de başvuru formu ve eklerinde başvurucu, bu görüş yazısında kendisinin cevap vermesini gerekli kılan ve daha önce haberdar olmadığı yeni bir olgu bulunduğunu dile getirmemiştir. Ayrıca tutukluluğun devamı kararlarının Savcılık görüşüne dayanılarak verildiği yönünde bir tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiaları bakımından anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

50. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle başvurunun bu kısmının kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

51. Başvurucu; tutuklandıktan sonra makul sürelerle mahkeme önünde dinlenilme hakkı tanınmadığını, hâkim karşısında etkili savunma imkânı verilmediğini belirterek kovuşturma sürecinde verilen yetkisizlik kararları nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ve savunma hakkı bağlamında, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

52. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan savunma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

53. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

54. Somut olayda, Anayasa Mahkemesince inceleme yapıldığı tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki dava ilk derece mahkemesinde devam etmektedir. Başvurucunun hakkındaki soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde yapılan uygulamalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin şikâyetlerini yargılama sırasında kanun yollarında ileri sürebilme ve ileri sürmüş ise şikâyetlerinin bu aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede başvurucu tarafından yargılama ve sonrasında istinaf/temyiz süreçleri beklenmeden ileri sürülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerin bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür. Dolayısıyla olağan başvuru yolları tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

55. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Tutukluluk incelemelerinin kanuni süresi içinde yapılmadığına ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Tutukluluğa itiraz incelemelerinde alınan savcılık görüşünün bildirilmediğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 26/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Abdurrahman Demir [1.B.], B. No: 2020/8904, 26/5/2022, § …)
   
Başvuru Adı ABDURRAHMAN DEMİR
Başvuru No 2020/8904
Başvuru Tarihi 20/2/2020
Karar Tarihi 26/5/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması, tutukluluk incelemelerinin kanuni süresi içinde yapılmaması ve tutukluluk incelemelerinde alınan savcılık görüşünün tebliğ edilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; kovuşturma sürecinde verilen yetkisizlik kararları nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ve savunma hakkı bağlamındaki adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
Konu Bakımından Yetkisizlik
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 104
105
108
141
142
267
268
271
7226 Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun geçici 1
3713 Terörle Mücadele Kanunu geçici 19
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi