TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AZİZ ORUÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/34139)
Karar Tarihi: 5/2/2025
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Aziz ORUÇ
Vekilleri
Av. Erselan AKTAN
Av. Veysel OK
Av. Zelal Pelin DOĞAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin, kamu görevlilerinin basın açıklaması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından yürütülen soruşturma kapsamında başvurucu yakalanarak 11/12/2019 tarihinde gözaltına alınmıştır.
3. Başsavcılık, başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk etmiş ve Doğubayazıt Sulh Ceza Hâkimliği 18/12/2019 tarihinde başvurucunun terör örgütüme üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
4. 8/6/2020 tarihinde düzenlenen iddianame ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
5. Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul etmesiyle kovuşturma evresi başlamıştır.
6. Başvurucunun 9/9/2020 tarihinde tutukluluğunun devamına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesince 6/10/2020 tarihinde reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 7/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
7. Başvurucu 6/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Yargılama kapsamında 9/11/2020 tarihinde yapılan duruşmada başvurucu hakkında tahliye kararı verilmiştir.
9. Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi 18/1/2023 tarihinde başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan beraatine, terör örgütünün propagandasını yapma suçundan ise davanın reddine karar vermiştir.
10. Terör örgütü üyeliği suçundan verilen beraat kararı 26/1/2023 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.
11. Başvurucu; beraat kararının kesinleşmesi üzerine 3/3/2023 tarihinde haksız olarak yakalanması, gözaltına alınması ve tutuklanması nedeniyle tazminat davası açmıştır.
12. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi 13/10/2023 tarihinde başvurucuya gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süreler nedeniyle 25.235,92 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
13. Davalı Maliye Hazinesi bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 30/9/2024 tarihinde istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Başvurucu 7/10/2024 tarihinde bu karardan haberdar olmuştur.
14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
15. Başvurucu; tutuklanmasının hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanması nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin, İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklama nedeniyle de masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesine göre istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarla bireysel başvuru hakkının açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin 2.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Anayasa Mahkemesinin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).
17. Bu kapsamda özellikle Anayasa Mahkemesini yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesinin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılmasıyla söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).
18. Anayasa Mahkemesi, tutuklamaya konu davanın beraatle sonuçlanmış olması hâlinde başvurucuların tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında tazminat davası açabileceğini belirtmiş ve bu dava yolunun başvurucuların durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ertuğrul Raşit Benal, B. No: 2016/25245, 17/7/2018, § 52; Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 39-42; Gülseren Çıtak [GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023, §§ 32-40). Somut olayda da yapılan yargılama sonucunda başvurucu hakkında beraat kararı verilmiştir. Başvurucu, beraat kararının kesinleşmesi üzerine tazminat davası açmıştır. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucuya tutuklulukta geçirdiği süreler nedeniyle 25.235,92 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun kanun yoluna başvurmadığı bu karar kesinleşmiştir.
19. Kesinleşen dava sonucunda tazminat verilmiş olması, mağdur statüsünün ortadan kalktığı gerekçesiyle kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesini gerektirebilir. Bu nedenle açılan tazminat davasının kesinleşmesi durumunda Anayasa Mahkemesine bildirilmesi, Anayasa Mahkemesinin varacağı sonuçlar üzerinde etkili olacaktır (benzer yönde bkz. Özlem Dalkıran [GK], B. No: 2017/35203, 21/1/2021, § 59).
20. Başvurucu, bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmesine rağmen İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde, yukarıda belirtilen olguya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
22. Başvurunun kapsamı dikkate alınarak 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun, başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.