TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TACETTİN YAZICI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/3450)
|
|
Karar Tarihi: 26/3/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Olcay ÖZCAN
|
Başvurucu
|
:
|
Tacettin YAZICI
|
Vekili
|
:
|
Av. Salih PINAR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, taşınmazın tapusunun orman olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. H.A., Antalya'nın Merkez Kundu Köyünde (Özlüce) bulunan taşınmaza ilişkin Orman Yönetimi (Orman İdaresi) aleyhine Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Hukuk Mahkemesi) E.1947/388, K.1948/761 sayılı dosyası ile orman kadastrosuna itiraz ve el atmanın önlenmesi davası açmıştır. Yargılama sonucunda Asliye Hukuk Mahkemesi 2/11/1948 tarihinde davanın kabulüne karar vermiş, keşif sonrası alınan fen bilirkişi krokisinde hudutları yazılı bulunan 1000 dönümlük yarı yarıya mülkiyeti müşterek gayrimenkulün 55 dönümünün tarla ve ziraat arazisi olduğu anlaşıldığından tahdit dışında bırakılması gerektiğini ifade etmiş, geriye kalan 868.000 m²lik sahanın ise Eylül 1927 tarihli ve 124 No.lu tapu kaydı kapsamında kaldığını belirtmiştir. Ayrıca 9/7/1945 tarihli ve 4785 sayılı Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2. maddesinin (B) bendi gereğince sahipli fıstık çamı olduğu anlaşılan 868.000 m² alanın (792 parsel sayılı taşınmaz) tahdit haricî bırakılmak ve tahdit komisyon kararını kaldırmak suretiyle davalı Orman İdaresinin vaki müdahalesinin menine karar vermiştir. Bu karar temyiz ve karar düzeltme yollarından geçerek 27/9/1958 tarihinde kesinleşmiştir.
3. Daha sonra köyde 14/11/1967 tarihinde, 28/6/1966 tarihli ve 766 sayılı mülga Tapulama Kanunu'na göre yapılan genel arazi kadastrosunda 868.000 m² yüzölçümlü taşınmaz 792parsel numarasıyla çam fıstıklığı niteliği ile kök tapu kayıtlarına istinaden yarı hissesi H.A. üzerine tespit edilmiş, yine 29/6/1950 tarihli ve 51 No.lu kaydın yarı hissesi H.A. üzerine iken bu hisselerin 14/8/1950 tarihli ve 19 No.lu tapu kaydı ile birleştirilerek tam hisse hâline dönüştürülen tapu kaydı esas alınarak tespiti yapılmıştır. Ancak daha evvel H.A. tarafından açılan ve kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesi kararında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin hükmün yapılan hisse aktarımı nedeniyle taşınmazın tamamına mı yoksa yarısına mı ait olduğu konusunda komisyonca kanaat oluşmadığından konunun mahkemece halledilmek üzere tutanağın malik hanesi açık bırakılarak kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir.
4. Bunun üzerine Maliye Hazinesi (Hazine), Orman İdaresi ve Z.T. tarafından H.A. mirasçılarına karşı açılan Antalya Tapulama Mahkemesinin (Tapulama Mahkemesi) E.1967/353, K.1991/477 sayılı kadastro tespitine itiraz davası sonucunda, taşınmazın 415.500 m² miktarındaki bölümünün payları oranında kayıt malikleri H.A. mirasçıları adına, geri kalan 452.500 m²lik bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Bu karar Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin (16. Hukuk Dairesi) 31/1/1991 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir.Uyuşmazlık konusu 792 parsel, bu hükmün infazı sonucunda ifraz edilmiş, ifraz olunan 857 parsel sayılı taşınmaz 415.500 m²yüzölçümü ile H.A. mirasçıları adına, 858 parsel sayılı taşınmaz ise 452.500 m²yüzölçümü ile Hazine adınatescil edilmiştir.
5. Başvurucu ve kardeşi A.Y., 415.500 m² yüzölçümlü 857 parsel sayılı taşınmazı ayrı ayrı 1/2 hisse ile 12/4/1993 tarihinde tapudan satın almıştır.
6. Uyuşmazlığa konu yerde ilk kez imar uygulaması 5/1/1994 tarihinde, ilave ekimar uygulaması ise 31/12/1997 tarihinde yapılmıştır. İmar uygulaması sonucunda uyuşmazlık konusu 12720 ada 2 No.lu parsel ile dava dışı 12720 ada 1, 12721 ada 1 No.lu parseller oluşturulmuştur. 12720 ada 2 No.lu parselin tapu kaydı imar uygulaması sonucunda başvurucu, A.Y. ve Hazine adına hisseli şekilde oluşturulmuştur.
7. Orman İdaresi 21/2/2008 tarihinde Hazine, başvurucu ve A.Y. aleyhine Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde (7. Asliye Hukuk Mahkemesi) tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Orman İdaresi bu davada, uyuşmazlığa konu 12720 ada 2 No.lu parselin 23/9/1976 tarihinde kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kaldığını ileri sürmüştür. Başvurucu davaya cevabında, imar uygulamasına alınan 773, 849, 857 No.lu parsellerin orman sınırları dışında ve hükmen orman sayılmayan yerlerden olduğu hâlde davacı Orman İdaresi tarafından oluşturulan fenni hatalı tahdit haritalarının ileri sürüldüğünü ancak bunların hukuki geçerliliğinin olmadığını savunmuştur. Bunun yanında taşınmazın idari işlem sonucu oluşturulduğunu ve işlemin idari yargı merciince iptal edilmediği sürece adli yargıda tapu iptal davası açılamayacağını ifade etmiştir. Ayrıca imar parselinin geldileri olan 773, 849, 857 No.lu parsellerin orman olmadığının daha önceki mahkeme kararları ile hüküm altına alındığını belirterek kesinleşmiş hükme göre davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
8. 7. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sonrası düzenlenen 18/4/2011 tarihli kadastro bilirkişi raporunda, 12720 ada 2 No.lu imar parselinin geldisinin 11058 ada 1 No.lu parsel olduğu, onun da geldisinin 849 ve 857 No.lu parseller olduğu, 849 No.lu parselin geldisinin ise 773 No.lu parselden ifrazen geldiği, 773 No.lu parselin 31/8/1966 tarihinde Hazine adına tapulama neticesinde tescil edildiği, ifraz ile 848 ve 849 No.lu parsellerin oluştuğu, 857 parselin geldisinin 792 No.lu parsel olduğu ve Tapulama Mahkemesinin E.1990/80, K.1990/246 sayılı ilamına göre hükmen ifraz edilip 857 ve 858 No.lu parsellerin oluştuğu, bunlardan 857 No.lu parselin şahıslar adına 858 No.lu parselin Hazine adına tapuya tescilli olduğu ve 12720 ada 2 No.lu parselin kesinleşen orman tahdit haritasına göre orman sınırlarında kaldığı ifade edilmiştir. Ayrıca 25/4/2011 tarihli orman mühendisi bilirkişi raporunda da taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritasına göre orman sınırlarında kaldığı ifade edilmiştir.
9. 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 14/7/2011 tarihinde kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Kararda, uyuşmazlık konusu 12720 ada 2 No.lu imar parselinin Hazine adına kayıtlı olan 858 parsel içerisinde fiilen yer aldığı ve kesinleşen orman tahdit haritasına göre orman sayılan sahada kaldığı anlaşılmış ise de Tapulama Mahkemesinin E.1990/80, K.1990/246 sayılı kesinleşen ilamına göre orman hakkındaki davanın reddine karar verildiği ve taşınmazın Hazine adına tescil edildiği ifade edilmiştir.
10. Karara karşı yapılan temyiz talebini inceleyen Yargıtay 20. Hukuk Dairesi (20. Hukuk Dairesi) 24/12/2012 tarihinde, kararın dayandığı gerekçenin ve taraflar arasında Asliye Hukuk Mahkemesinin 2/11/1948 tarihli ve E.1947/388, K.1948/761 sayılı ve Antalya Kadastro Mahkemesinin E.1973/4, K.1988/107 sayılı kararı ile Tapulama Mahkemesinin 16/5/1990 tarihli ve E.1990/80, K.1990/246 sayılı kararlarının kesin hüküm oluşturduğunun belirlenerek hüküm kurulmasının yerinde olduğunu belirterek kararı onamıştır.
11. Yapılan karar düzeltme talebini inceleyen 20. Hukuk Dairesi 30/5/2015 tarihinde kararı bozmuştur. Bozma gerekçesinde;
i. İmar uygulaması sonucunda uyuşmazlığa konu 12720 ada 2 parsel No.lu taşınmazın arsa niteliği ile 1200 m² yüzölçümlü olarak 199/2400 hissesinin A.Y., 199/2400 hissesinin başvurucu ve 2002/2400 hissenin Hazine adına, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin (5. Asliye Hukuk Mahkemesi) E.2008/64 sayılı dava dosyasında dava konusu olan 1669 m² yüzölçümlü 12720 ada 1 parselve 1731 m² yüzölçümlü 12721 ada 1 parsel sayılı taşınmazların arsa niteliği ile 1/2'şer hissesinin A.Y. ve başvurucu adına 31/12/1997 tarihinde tescil edildiği,
ii. Uyuşmazlığa konu ve imar uygulaması sonucu oluşan 12720 ada 2 parsel No.lu taşınmaz ile5. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olan 12720 ada 1 ve 12721 ada 1 parsel No.lu taşınmazların hem kesinleşen tahdit haritasına ve hem de yapılan imar planı uygulamasına göre kuzey ve güney istikamette birbirlerine bitişik ve ardışık komşu konumunda oldukları, 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı gerekçeyle açılan davanın kabul edildiği ve kararın davalılarca temyizi üzerine dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğu anlaşıldığından hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle dava dosyalarının birleştirilerek ya da aynı mahkemece birlikte sonuçlandırılması gerektiği,
iii. Dava konusu 12720 ada 2 parsel No.lu taşınmaz ile dava dışı 12720 ada 1 parsel No.lu ve 12721 ada 1 parsel No.lu taşınmazların öncesinde 792 numaralı kadastro parselinden geldiği, 792 parsel No.lu taşınmazın E.1947/388 sayılı dosyada kök muris H.A. tarafından Orman İdaresi aleyhine açılan dava sonucunda 868.000 m² olarak belirlenen ve Eylül 1927 tarihli ve 124 No.lu tapu kaydı kapsamında kaldığı ve 4785 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (B) bendi gereğince sahipli fıstık çamı olduğu, tahdit haricî bırakılmak ve tahdit komisyon kararını kaldırmak suretiyle Orman İdaresinin vaki müdahalesinin menine karar verilen kısım olduğu, bu kısmın 766 sayılı mülga Kanun'a göre 14/11/1967 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosunda aynı yüzölçümüyle ve çam fıstıklığı niteliği ile K. Evvel 1313 tarih ve 62 numaralı ve Eylül 1927 tarih 124 numaralı kayıt ile yarı hissesi H.A. üzerine, yine 29/6/1950 tarih ve 51 numaralı kaydın yarı hissesi H.A. üzerine iken bu hisseler 14/8/1950 tarih ve 19 numaralı tapu kaydı ile birleştirilerek tam hisse hâline dönüştürülen tapu kaydı esas alınarak tespitinin yapıldığı ancak H.A. tarafından açılan ve kesinleşen Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1947/388, K.1948/761 sayılı dosyasında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin hükmün yapılan hisse aktarımı nedeniyle taşınmazın tamamına mı yoksa yarısına mı ait olduğu konusunda komisyonca kanaat oluşmadığından konunun mahkemece halledilmek üzere tutanağın malik hanesi açık bırakılarak kadastro mahkemesine devrine karar verildiği,
iv. Bu aşamadan sonra Hazine, Orman İdaresi ve Z.T. tarafından H.A. mirasçılarına karşı açılan Tapulama Mahkemesinin E.1967/353, K.1991/477 sayılı kadastro tespitine itiraz davası sonucunda taşınmazın 415.500 m² miktarındaki bölümün payları oranında kayıt malikleri adına, geri kalan 452.500 m²'lik bölümünün Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve hükmün 16. Hukuk Dairesinin 31/1/1991 tarihinde onanarak kesinleştiği,
v. Çekişmeli 792 parselin bu hükmün infazı sonucunda ifraz edilerek 857 parselin 415.500 m² olarak H.A. mirasçıları adına, 858 parselin de 452.500 m²olarakHazine adınatescil edildiği, daha sonra yapılan imar uygulaması nedeniyle dava konusu 12720 ada 2 No.lu parsel ile dava dışı 12720 ada 1, 12721 ada 1 parsel No.lu taşınmazların Hazine adına tescil edilen 858 parsel içerisinde kaldığı, uyuşmazlık konusu kısımla ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2/11/1948 tarihli ve E.1947/388, K.1948/761 sayılı, Antalya Kadastro Mahkemesinin E.1973/4, K.1988/107 sayılı ve Tapulama Mahkemesinin 16/5/1990 tarih ve E.1990/80, K.1990/246 sayılı dosyalarında Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olduğu dosyalarda verilen kararların taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğu ve dava konusu kısmın hükmen orman sınırları dışında bırakıldığının kuşkusuz olduğu,
vi. Bununla birlikte Hazine adına tescil edilen 858 parsel No.lu taşınmazın Milli Emlak Müdürlüğünün (Emlak Müdürlüğü) 2/7/1993 tarihli yazısı ile Orman İdaresine tahsis edildiği, tahsisin iptal edildiğine veya geri alındığına ilişkin dosyada bir bilgi ve belge olmadığı ve çekişmeli parsellerin içinde bulunduğu Hazineye ait olan 858 parsel No.lu taşınmazın Emlak Müdürlüğünce 2/7/1993 tarihinde Orman İdaresine tahsisinden sonra yapılan imar uygulamasına ve buna dayalı olarak yapılan satış ve tescile değer verilemeyeceği,
vii. Her ne kadar imar uygulamasının iptaline ilişkin bir işlem ya da idari yargıda açılmış bir dava bulunmasa da yapılan imar uygulaması ve satış nedeniyle zarara uğrayan iyi niyetli üçüncü kişilerin her zaman Hazine ve Belediyeye karşı tazmini rücu hakkının da saklı tutulması gerektiği ifade edilmiştir.
12. Bozmaya uyan 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 7/6/2016 tarihinde davanın kabulüne, taşınmazın tapusunun iptaline, orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar vermiştir.
13. Başvurucu ve Hazinenin temyiz talebini inceleyen 20. Hukuk Dairesi 6/5/2019 tarihinde kararı onamış, 27/11/2019tarihinde de karar düzeltme talebini reddetmiştir.
14. Başvurucu, nihai kararı 23/12/2019 tarihinde öğrenmiş ve 20/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. İkinci Bölüm Birinci Komisyon 23/11/2023 tarihinde, adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik hususunun karara bağlanması Bölüm kararını gerektirdiğinden başvurunun Bölüme gönderilmesine karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu; 857 parsel No.lu taşınmazı kardeşi A.Y. ile birlikte tapuda maliklerinden satın aldığını, imar uygulaması sonucunda taşınmazın 12720 ada 2 parsel numarasını aldığını, 857 parsel No.lu taşınmazın evveliyatında 792 No.lu kadastro parselinden geldiğini, 792 parsel hakkında açılan davalar sonucunda taşınmazın orman olmadığı belirlenen 415.500 m² miktarındaki bölümün 857 parsel numarası ile payları oranında kayıt malikleri adına, 452.500 m² miktarındaki kısmının ise858 parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiğini, dolayısıyla orman olmadığı açılan davalar sonucunda kesinleşen 857 parseli tapuda iyi niyetle satın aldıkları hâlde taşınmazın ellerinden alındığını ileri sürmüştür. Davaların birleştirilerek görülmesi gerektiğine ilişkin bozma gerekçesinin yerine getirilmediğini, hak düşürücü süre ve kesin hüküm itirazlarının dikkate alınmadığını, Alba İnşaat Tic. Ltd. Şti. ([1. B.], B. No: 2013/1313, 26/2/2015) kararında ifade edildiği üzere kesin hüküm bulunan konuda yeniden yargılama yapılamayacağını ve mahkeme kararında yeterli gerekçe bulunmadığını belirterek hukuki belirlilik ilkesi, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı, adil yargılanma hakkı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı sunduğu cevabında önceki iddialarını tekrar etmiştir.
18. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
19. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü [2. B.], B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu [1. B.], B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Somut olayda imar uygulaması sonrasında başvurucu adına hisseli şekilde 12720 ada 2 No.lu parselin tapu kaydının oluşturulduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla mülkün varlığı hususunda kuşku bulunmamaktadır.
20. Anayasa Mahkemesi; orman vasfı taşıdığı anlaşılan tapulu taşınmazların mahkeme kararıyla Hazine adına tescil edilmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerin şikâyet konusu edildiği başvuruları daha önce Hüseyin Akbulut ve Yusuf Akbulut ([1. B.], B. No: 2014/7643, 6/4/2017); Nazmiye Akman ([1. B.], B. No: 2013/1012, 16/4/2013); Ahmet Hilmi Serter ([1. B.], B. No: 2014/10954, 17/11/2016) ile Hatice Avcı ve diğerleri ([2. B.], B. No: 2014/9788, 22/9/2016) kararlarında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi anılan kararlarda, Yargıtay içtihadlarına dayanarak 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesinde öngörülen tazminat yolunun, orman vasfı taşıdığı anlaşılan taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edildiği hâller yönünden de etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır.
21. Somut olayda, Antalya'nın Merkez Kundu Köyünde (Özlüce) bulunan taşınmaza ilişkin H.A. tarafından Orman İdaresi aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz ve el atmanın önlenmesine ilişkin dava sonucunda, Eylül 1927 tarihli ve 124 No.lu tapu kaydı kapsamında kaldığı belirlenen ve sahipli fıstık çamı olduğu anlaşılan 868.000 m² alanın 4785 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (B) bendi gereğince tahdit haricî bırakılmak ve tahdit komisyon kararını kaldırmak suretiyle davalı Orman İdaresinin vaki müdahalesinin menine karar verilmiştir. Bu karar temyiz ve karar düzeltme yollarından geçerek 27/9/1958 tarihinde kesinleşmiştir. 1967 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 868.000 m²lik taşınmaz 792 parsel numarasıyla çam fıstıklığı niteliği ile kök tapu kayıtlarına istinaden yarı hissesi H.A. üzerine tespit edilmiş, yine 29/6/1950 tarihli ve 51 No.lu kaydın yarı hissesi H.A. üzerine iken bu hisselerin 14/8/1950 tarihli ve 19 No.lu tapu kaydı ile birleştirilerek tam hisse hâline dönüştürülen tapu kaydı esas alınarak tespiti yapılmıştır. Ancak daha evvel Asliye Hukuk Mahkemesince el atmanın önlenmesine karar verilen kısım yönünden komisyon tarafından tereddüt oluşması nedeniyle konunun mahkemece çözülmek üzere tutanağın malik hanesi açık bırakılarak kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir.
22. Hazine, Orman İdaresi ve Z.T. tarafından H.A. mirasçılarına karşı açılan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda Tapulama Mahkemesi, taşınmazın 415.500 m² miktarındaki bölümünün payları oranında kayıt malikleri H.A. mirasçıları adına, geri kalan 452.500 m²lik bölümünün Hazine adına tesciline karar vermiş ve bu karar 31/1/1991 tarihinde kanun yolundan geçerek kesinleşmiştir.Uyuşmazlık konusu 792 parsel, bu hükmün infazı sonucunda ifraz edilmiş; ifraz olunan 857 parsel sayılı taşınmaz 415.500 m² yüzölçümü ile H.A. mirasçıları adına, 858 parsel sayılı taşınmaz ise 452.500 m² yüzölçümü ileHazine adına tescil edilmiştir.
23. Başvurucu ve kardeşi A.Y., 415.500 m² yüzölçümlü 857 parsel sayılı taşınmazı ayrı ayrı 1/2 hisse ile 12/4/1993 tarihinde tapudan satın almıştır. Uyuşmazlığa konu yerde 1994 ve 1997 yıllarında yapılan imar uygulamaları neticesinde uyuşmazlık konusu 12720 ada 2 No.lu parsel ile dava dışı 12720 ada 1 ve 12721 ada 1 No.lu parseller oluşturulmuştur. 12720 ada 2 No.lu parselin tapu kaydı imar uygulaması sonucunda başvurucu, A.Y. ve Hazine adına hisseli şekilde oluşturulmuştur.
24. Daha sonra Orman İdaresi 21/2/2008 tarihinde Hazine, başvurucu ve A.Y. aleyhine 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazın orman sınırları içinde olduğu gerekçesiyle dava açmış ve tapu kaydının iptalini ve Orman İdaresi adına tescilini talep etmiştir. 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, taşınmazın Hazine adına kayıtlı olan 858 parsel sayılı taşınmaz içinde fiilen yer almasına ve kesinleşen orman tahdit haritasına göre orman sayılan sahada kalmasına rağmen Tapulama Mahkemesinin kesinleşen ilamında orman hakkındaki davanın reddine karar verildiğini ve taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini belirterek davayı kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle reddetmiştir. 20. Hukuk Dairesince karar onanmış ancak karar düzeltme kanun yolu incelemesini yapan 20. Hukuk Dairesi kararı bozmuştur. 20. Hukuk Dairesi bozma gerekçesinde, imar uygulaması ile 12720 ada 2 parsel numarasını alan taşınmazın Hazine adına tescil edilen 858 parsel içinde kaldığı tespit edilmesine karşın, önceki mahkeme kararlarında Orman İdaresinin ve Hazinenin taraf olduğunu ve taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığının kuşkusuz olduğunu ancak Hazine adına tescil edilen 858 parsel sayılı taşınmazın Emlak Müdürlüğünün 2/7/1993 tarihli yazısı ile Orman İdaresine tahsis edildiğini, tahsisin iptal edildiğine veya geri alındığına ilişkin dosyada bir bilgi ve belge olmadığını ifade etmiş ve Emlak Müdürlüğünce Orman İdaresine tahsisinden sonra yapılan imar uygulamasına ve buna dayalı olarak yapılan satış ve tescile değer verilemeyeceğini belirtmiştir.
25. Dolayısıyla yargılama mercileri imar uygulaması sonucunda oluştuğu ve başvurucunun da hissesi bulunan 12720 ada 2 parsel No.lu taşınmazın Hazine adına tescil edilen 858 parsel içerisinde kaldığını ve 858 parsel sayılı taşınmazın da imar uygulamasından önce Orman İdaresine tahsis edildiğini tespit etmiştir. Yargılama mercilerinin değerlendirme ve tespitlerinde bariz bir takdir hatası ve açık bir keyfîlik de bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda imar uygulaması nedeniyle orman sayılan yerde kaldığı değerlendirilen ve bu nedenle tapusu iptal edilen taşınmaz hissesi yönünden 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesine dayalı olarak Hazine hasım gösterilerek açılabilecek tazminat davasının etkili ve erişilebilir olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte somut olayda başvurucu, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesine dayanarak tazminat davası açtığına ilişkin herhangi bir bilgi veya belgeyi bireysel başvuru dosyasına sunmamıştır. Sonuç olarak etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna başvurulmaksızın bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından başvuru yollarının usulüne uygun şekilde tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına 26/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.